12. Hukuk Dairesi2019 Yılı2020 Yılı2021 Yılı2022 YılıHGKKıymet TakdiriYargıtay Kararları

2 Yıllık Kıymet Takdiri Takdiri Süresi Başlangıç Tarihi Hakkında

KARAR -1-
HUKUK GENEL KURUL KARARI
HGK. 16.02.2021 T. E: 2017/12-2258, K: 94
Kıymet takdirine itiraz üzerine, icra mahkemesinin, oluşturduğu bilirkişi kurulu ile “icra müdürünün kıymet takdiri yaptırdığı tarih” itibariyle taşınmazın değerini belirleyerek memur işlemini denetlediği- Kıymet takdirine itirazda, icra dairesi tarafından belirlenen değerin malın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı, dolayısıyla memur işleminin doğru olup olmadığı denetlendiğinden icra mahkemesince yapılan keşif tarihinin veya icra mahkemesinin karar tarihinin İİK. mad. 128/a-2’da yer alan “2 yıllık sürenin başlangıç tarihi olarak” kabulünün mümkün olmadığı- “Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı” ifadesinin, kıymet takdirine itiraz üzerine icra mahkemesince yapılan keşif tarihi veya keşif sonrası verilen bilirkişi raporu tarihi olarak yorumlanamayacağı- İcra mahkemesince “icra müdürünün kıymet takdiri yaptırdığı tarih” itibariyle taşınmazın değeri belirlenerek memur işlemi denetlendiğinden, taşınmazın değerinin, “hükme esas alınan kıymet takdir raporu tarihine” göre değil, icra dairesince yaptırılan kıymet takdir tarihine göre belirlenmiş olacağı ve bu nedenle İİK. mad. 128/a-2’de öngörülen 2 yıllık sürenin de icra dairesince yaptırılan kıymet takdir tarihinden itibaren başlayacağı-

1. Taraflar arasındaki “ihalenin feshi” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Antalya 1. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin reddine ilişkin karar borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda ihalenin feshi isteminin reddi yönünden onanmasına, para cezasına hasren bozulmasına karar verilmiş, borçlu vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulması üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda karar bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.2. Direnme kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:I. İNCELEME SÜRECİBorçlu İstemi:4. Borçlu vekili 26.08.2015 tarihli şikâyet dilekçesinde; Antalya 14. İcra Dairesinin 2010/14036 E. sayılı dosyasında müvekkili hakkında başlatılan takipte Antalya ili, … ilçesi, … köyü, 13547 ada 17 parsel sayılı taşınmazın ihale edildiğini, müvekkilinin icra dairesince yapılan kıymet takdirine Antalya 5. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 2013/587 E. sayılı dosyasında itiraz ettiğini, icra mahkemesince yapılan keşfe istinaden 24.09.2013 tarihli bilirkişi raporu alındığını, icra mahkemesinin 10.10.2013 tarihli kararı ile icra dairesince alınan raporun iptal edilerek taşınmazın kıymetinin yeniden belirlendiğini, alacaklının İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 128/a-3(2) maddesinde belirtilen 2 yıllık sürenin dolmasına çok kısa bir süre kala satış talep ettiğini, taşınmazın değerinin 2 yıllık süre sonunda %50 oranında arttığını, bu nedenle değerinin çok altında bir bedelle ihale edildiğini, alacaklının kötü niyetli olarak satışı yaptırmak suretiyle müvekkiline zarar verdiğini ve sair şikâyetlerini ileri sürerek taşınmazın ihalesinin feshine karar verilmesini talep etmiştir.Alacaklı Cevabı:5. Alacaklı vekili 08.09.2015 tarihli cevap dilekçesinde; ihalenin kıymet takdirinden itibaren 2 yıllık süre içinde yapıldığını, yeniden kıymet takdirini gerektirecek doğal afet veya yeni bir imar düzenlemesi olmadığını, kesinleşmiş bir kıymet takdiri varken kıymet takdirinin düşük olduğu iddiası ile ihalenin feshinin istenemeyeceğini, 10.10.2013 tarihinde kesinleşen kıymet takdirinin sonuna yaklaşılmasının müvekkilini bağlamayacağını, diğer iddiaların da yerinde olmadığını savunarak şikâyetin reddine karar verilmesini istemiştir.İhale Alıcısı Cevabı:6. İhale alıcısı 09.09.2015 tarihli cevap dilekçesinde; kıymet takdirinin ve diğer işlemlerin İİK hükümlerine uygun yapıldığını savunarak şikâyetin reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme Kararı: 7. Antalya 1. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 06.10.2015 tarihli ve 2015/813 E., 2015/827 K. sayılı kararı ile; kıymet takdir raporunun 10.10.2013 tarihinde kesinleştiği, İİK’nın 128/a-2 maddesinde belirtilen 2 yıllık süre dolmadan satış işleminin yapıldığı, satış ilanının alacaklılara ve diğer ilgililere usulüne uygun tebliğ edildiği, haczi bulunan diğer alacaklılara satış ilanının usulüne uygun tebliğ edilmediğine dair şikâyetin ilgilileri tarafından yapılması gerektiği, Antalya 5. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 2015/807 E, 2015/857 K. sayılı kararının eldeki dosyayı doğrudan ilgilendirmediğinden kararın kesinleşmesinin beklenmediği, ihalenin usul ve yasaya uygun gerçekleştirildiği, İİK’nın 134. maddesinde sayılan somut ihalenin feshi sebeplerinin ortaya konulmadığı ve tespit edilemediği gerekçesiyle davanın (şikâyetin) reddi ile ihale bedeli olan 350.000,00TL’nin %10’u olan 35.000,00TL’nin davacıdan (şikâyetçiden) tahsiline karar verilmiştir. Özel Daire Bozma Kararı:8. Antalya 1. İcra (Hukuk) Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 9. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 11.01.2016 tarihli ve 2015/31027 E., 2016/242 K. sayılı kararı ile;“…1) İcra mahkemesinin ihalenin feshi isteminin reddine yönelik kararı yönünden;Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun mahkeme kararının İİK.nun 366. ve HUMK.nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA),2) İİK.nun 134/2. maddesi uyarınca ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkeme davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanmalıdır. Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004 tarih ve 2004/1-433 esas sayılı kararında da benimsendiği üzere kamu düzenine aykırılıkta aleyhe bozma ilkesi nazara alınamayacağından, mahkemece ihalenin feshi istemi reddedilen borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesi gerekirken, bu hususun gözardı edilerek olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi yasaya aykırı bulunmuştur…” gerekçesi ile 2 nolu bentte yazılı nedenlerle para cezasına hasren karar bozulmuştur.10. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.11. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 12.05.2016 tarihli ve 2016/7719 E., 2016/14097 K. sayılı kararı ile; “…Alacaklı tarafından borçlular aleyhine kambiyo senetlerine mahsuz haciz yolu ile başlatılan takipte borçlu icra mahkemesine başvurarak taşınmaz ihalesinin feshini talep etmiş olup, mahkemece istemin reddine karar verilmiştir.İİK’nun 128/a-2. maddesinde; “Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez” hükmüne yer verilmiştir.HGK’nun 26/02/1992 gün ve 92/70-130 sayılı kararında; satışın, kıymet takdirinin esas alındığı tarihten iki sene sonra yapılmasının başlı başına ihalenin feshi sebebi sayılacağı benimsenmiştir. Ayrıca kararda iki yıllık sürenin başlangıcının, bilahare kesinleşmesi kaydı ile kıymet takdirinin yapıldığı tarih olduğu açıkça vurgulanmıştır.Bu husus kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece re’sen nazara alınmalıdır.Somut olayda, şikayete konu taşınmazla ilgili olarak icra müdürlüğünce 31.03.2013 tarihinde kıymet takdirinin yapıldığı, bilirkişilerin 01.04.2013 tarihli raporlarını ibraz ettikleri, kıymet takdirine itiraz üzerine Antalya 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/578 E. sayılı dosyasında alınan 24.09.2013 tarihli bilirkişi raporunda, 31.03.2013 tarihi itibariyle taşınmazın değerinin belirlendiği, mahkemece 24.09.2013 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınmasına karar verildiği, ihalenin ise 20.08.2015 tarihinde iki yıllık süre geçtikten sonra yapıldığı görülmüştür (HGK 20.01.2016 T. 2015/12-3325E- 2016/25K.).O halde şikayete konu ihale, kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı 31.03.2013 tarihinden itibaren iki yıldan fazla süre geçtikten sonra gerçekleştiğinden mahkemece, ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine hükmedilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının açıklanan nedenlerle bozulması gerekirken, Dairemizce ihalenin feshi isteminin reddine yönelik kararın onandığı, para cezası yönünden ise bozulduğu anlaşılmakla karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir….” gerekçesi ile karar düzeltme istemi kabul edilerek kararın bozulmasına, bozma nedenine göre borçlunun kıymet takdirine yönelik sair karar düzeltme isteminin incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Direnme Kararı:12. Antalya 1. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 23.12.2016 tarihli ve 2016/720 E., 2016/728 K. sayılı kararı ile; Özel Dairenin bozma kararında belirtilen icra dairesi tarafından yaptırılan 31.03.2013 tarihli kıymet takdirinin kesinleşen kıymet takdiri olmadığı, dolayısıyla 31.03.2013 tarihli kıymet takdiri raporunun satışa da esas alınmadığı, 31.03.2013 tarihli kıymet taktiri raporuna itiraz söz konusu olduğu için kıymet takdirinin Antalya 5. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 10.10.2013 tarihli ve 2013/578 E., 2013/1063 K. sayılı karar ile 10.10.2013 tarihinde kesinleştiği, kıymet takdirine itiraz dosyasında hükme esas alınan kıymet taktir raporunun tarihinin ise 24.09.2013 olduğu, bu durumda ihaleye esas olan 24.09.2013 tarihli kıymet taktiri raporu ile 20.08.2015 tarihli ihale arasında 2 yıllık sürenin geçmediği, yine Antalya 5. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 10.10.2013 tarihli ve 2013/578 E., 2013/1063 K. sayılı kararın 10.10.2013 tarihinde kesinleştiği dikkate alındığında 10.10.2013 tarihi ile 20.08.2015 tarihli ihale arasında 2 yıllık sürenin geçmediği gerekçeleri ile direnme kararı verilmiştir. Direnme Kararının Temyizi:13.Direnme kararı süresi içinde borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.II. UYUŞMAZLIK14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ihalede esas alınan kıymet takdirinden, ihale tarihine kadar İİK’nın 128/a-2 maddesine öngörülen 2 yıllık sürenin geçip geçmediği, burada varılacak sonuca göre ihalenin feshinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. III. GEREKÇE15. İİK’nın 128/a maddesinin 2. fıkrası “…Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez. Ancak, doğal afetler ve imar durumundaki çok önemli değişiklikler meydana getiren benzer hallerde yeniden kıymet takdiri istenebilir…” şeklinde düzenlenmiştir.16. İİK’nın 128/a maddesinin 2. fıkrasında öngörülen 2 yıllık sürenin başlangıcı bilahare kesinleşmesi kaydıyla kıymet takdirinin yapıldığı tarihtir. Kıymet takdiri, icra dairesince fiilen yapılan keşif tarihine göre belirlenir. Satışın kıymet takdirinin esas alındığı tarihten 2 yıl sonra yapılması başlı başına ihalenin feshi sebebidir. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece resen nazara alınmalıdır. Nitekim bu hususlar Hukuk Genel Kurulunun 26.02.1992 tarihli ve 1992/4-70 E., 1992/130 K. ile 20.01.2016 tarihli ve 2015/12-3325 E., 2016/25 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.17. İcra dairesince yapılan kıymet takdiri; kendilerine kıymet takdir raporu tebliğ edilen ilgililer tarafından itiraz edilmemesi veya yedi gün içinde icra mahkemesine başvurarak kıymet takdirine itiraz etmeleri üzerine mahkemece verilecek karar ile kesinleşir.18. İİK’nın 128/a maddesinde düzenlenmiş olan kıymet takdirine itiraz, icra müdürlüğünce satışa konu malın bilirkişi marifetiyle yaptırılan değer tespitinin yerinde olmadığına yönelik bir şikâyettir. Kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililer, raporun tebliğinden itibaren yedi gün içinde müdürlükçe yaptırılan değer tespitinin yerinde olmadığı, malın belirlenen değerinin gerçek kıymetini yansıtmadığı iddiasıyla raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesinde şikâyette bulunabilirler. Bu durumda icra mahkemesince yapılacak iş; icra müdürü tarafından belirlenen değerin malın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı, bir başka ifadeyle memur işleminin doğru olup olmadığını denetlemektir. Dolayısıyla mahkeme, oluşturduğu bilirkişi kurulu ile icra müdürünün kıymet takdiri yaptırdığı tarih itibariyle taşınmazın değerini belirleyerek memur işlemini denetler. Bu hususlar Hukuk Genel Kurulunun 16.06.2020 tarihli ve 2017/12-742 E., 2020/406 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır. 19. Diğer taraftan şikâyet, icra takibinin taraflarına veya hukuki yararı bulunan diğer kişilere tanınmış ve bu yolla icra ve iflas dairelerinin (veya diğer icra organlarının) kanuna veya olaya uygun olmayan işlemlerinin iptalini veya düzeltilmesini ya da yapmadıkları veya geciktirdikleri işlemlerin yapılmasını sağlayan hukuki bir çaredir (Pekcanıtez, H./ Atalay, O./ Özkan, M.S./Özekes, M.:İcra ve İflas Hukuku, 11. Bası, Ankara 2013, s. 125 vd.). Şikâyet konusunu idari işlemler oluşturduğundan, şikâyet medeni usul hukuku anlamında bir dava değildir. Şikâyette kişiler arasında uyuşmazlık yoktur. Şikâyet ile icra ve iflas memurlarının işlemlerinin kanuna veya olaya aykırılığı ileri sürülür. Şikâyetin kabulü hâlinde İİK’nın 17. maddesi uyarınca icra mahkemesi, icra müdürünün yerine geçerek müdürün yapması gereken işlemi kendisi tesis edemez. Bir başka ifadeyle, icra mahkemesi icra müdürünün vermediği kararı kendisi onun yerine veremez.20. Bu bağlamda kıymet takdirine itirazda, icra dairesi tarafından belirlenen değerin malın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı, dolayısıyla memur işleminin doğru olup olmadığı denetlendiğinden icra mahkemesince yapılan keşif tarihinin veya icra mahkemesinin karar tarihinin İİK’nın 128/a-2 maddesinde düzenlenen 2 yıllık sürenin başlangıç tarihi olarak kabulü mümkün değildir. Anılan maddede belirtilen “Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı” ifadesi, kıymet takdirine itiraz üzerine icra mahkemesince yapılan keşif tarihi veya keşif sonrası verilen bilirkişi raporu tarihi olarak yorumlanamaz. 21. İcra dairesinin mahcuz taşınmazın bilirkişi marifetiyle takdir ettirdiği değerin, kıymet takdirine itiraz üzerine icra mahkemesince yaptırılacak keşif ve sonrasında alınan bilirkişi raporuna göre düşük olduğu tespit edilir ise mahkemece kıymet takdirine itiraz kabul edilerek taşınmazın değeri hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre tespit edilir. Yukarıda açıklandığı üzere icra mahkemesince icra müdürünün kıymet takdiri yaptırdığı tarih itibariyle taşınmazın değeri belirlenerek memur işlemi denetlendiğinden, taşınmazın değeri hükme esas alınan kıymet takdir raporu tarihine göre değil, icra dairesince yaptırılan kıymet takdir tarihine göre belirlenmiş olur. Bu nedenle İİK’nın 128/a-2 maddesinde öngörülen 2 yıllık süre de icra dairesince yaptırılan kıymet takdir tarihinden itibaren başlar. Aksinin kabulü, mahcuz taşınmazın değeri zaman içinde değişebileceğinden icra dairesince takdir edilen değerin, takdir edildiği tarih itibariyle gerçeğe uygun olup olmadığının denetlenmesini imkânsız kılar. 22. Somut olay incelendiğinde; alacaklı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu takipte icra dairesince 31.03.2013 tarihinde yapılan keşif sonucunda düzenlenen kıymet takdir raporunda taşınmaza 626.588,36TL değer takdir edildiği, kendisine kıymet takdir raporu tebliğ edilen borçlunun, yasal süresinde icra mahkemesinde kıymet takdirine itiraz ettiği, icra mahkemesince alınan bilirkişi raporunda icra dairesince yaptırılan kıymet takdirinde taşınmazın değerinin belirlendiği 31.03.2013 tarihi esas alınarak taşınmazın değerinin 676.942,34TL olduğunun bildirildiği, Antalya 5. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 10.10.2013 tarihli ve 2013/578 E., 2013/1063 K. sayılı kararında; kıymet takdirine itirazın kabulü ile icra dosyasında yapılan kıymet taktirinin iptali ile şikâyete konu Antalya ili, … ilçesi, … köyü 13547 ada 17 parsel sayılı taşınmazın değerinin 676.942,34TL olduğunun tespitine karar verildiği, icra mahkemesince belirlenen değer üzerinden satışa çıkarılan taşınmazın 20.08.2015 tarihinde ihale edildiği anlaşılmaktadır.23. Bu durumda kıymet takdirine itiraz üzerine mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, icra dairesince yaptırılan kıymet takdirinde taşınmazın değerinin belirlendiği 31.03.2013 tarihi esas alınarak kıymet takdir edildiğinden kesinleşen kıymet takdiri tarihinin 31.03.2013 olduğunun kabulü zorunludur. 24. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, kıymet takdirine itiraz üzerine icra mahkemesince yeniden değer belirlendiğinden icra mahkemesinin keşif tarihinin dikkate alınması gerektiği ve icra mahkemesince alınan bilirkişi raporu tarihinin esas alınması gerektiği gerekçesi ile gerekçesiyle direnme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de bu görüşler Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.25. O hâlde kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı 31.03.2013 tarihinden itibaren 2 yıldan fazla süre geçtikten sonra 20.08.2015 tarihinde ihale yapıldığından bu husus başlı başına ihalenin feshi sebebidir.26. Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.27. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. IV. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,2004 sayılı İİK’ya 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile eklenen geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16.02.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
—————————————————————————————————————————–
KARAR -2-
YARGITAY KARARI
12. HD. 21.10.2020 T. E: 6924, K: 8959
Kıymete takdirine itiraz üzerine mahkemece hükme esas alınan bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda, değerlemenin yapıldığı tarih açıkça belirtildiğinden, iki yıllık sürenin, icra müdürlüğü değerlendirme tarihinden değil, bilirkişi raporunda belirtilen tarihten başlayacağı ve ihalenin feshi isteminin buna göre değerlendirilmesi gerektiği-

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Şikayetçi borçluların, ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, icra mahkemesince; davanın reddine hükmedildiği, şikayetçi borçluların istinaf yoluna başvurması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf başvurusunun kabulü ile; mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile 15.10.2015 tarihli ihalelerin ayrı ayrı feshine dair karar verildiği, karara karşı alacaklının temyiz talebinde bulunduğu görülmüştür.İİK’nun 128/a-2. maddesinde; “Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez” hükmüne yer verilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nun 26.02.1992 tarih ve 1992/4-70 E. – 1992/130 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, İİK’nun 128. maddesinde öngörülen iki yıllık sürenin başlangıcı, sonradan kesinleşmesi koşulu ile kıymet takdirinin fiilen yapıldığı keşif tarihidir.Kıymet takdirine itiraz davası; İİK’nun 128/a maddesinde düzenlenmiş olup, icra müdürlüğünce satışa konu malın bilirkişi marifetiyle yaptırılan değer tespitinin yerinde olmadığına yönelik bir şikayettir. Bu şikayette ilgili, müdürlükçe yaptırılan değer tespitinin yerinde olmadığı, malın belirlenen değerinin gerçek kıymetini yansıtmadığı iddiasıyla mahkemeye başvurmaktadır. Mahkemece yapılacak iş; icra müdürü tarafından belirlenen değerin taşınmazın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı, bir başka ifadeyle memur işleminin doğru olup olmadığını denetlemektir.
Dolayısıyla mahkeme, oluşturduğu bilirkişi kurulu ile, icra müdürünün kıymet takdiri yaptırdığı tarih itibariyle taşınmazın değerini belirleyerek memur işlemini denetler. Bu itibarla; mahkemece görevlendirilen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ya da anılan mahkeme kararında, değerlemenin yapıldığı tarih açıkça belirtilmediği sürece, kıymet takdirine itiraz davasındaki keşif tarihinin, İİK’nun 128/a-2 maddesinde düzenlenen 2 yıllık sürenin başlangıç tarihi olarak kabulü mümkün olmadığı gibi, şikayet işleminin ruhuna da uygun düşmeyecektir.Somut olayda, ihaleye konu taşınmazların kıymet takdiri işleminin, icra müdürlüğünce 25.07.2012 tarihinde yapıldığı, borçlu …’ın taşınmaza takdir olunan değerin gerçek değerinin altında olduğunu ileri sürerek kıymet takdirine itiraz etmesi üzerine, … İcra Hukuk Mahkemesi’nin 26.12.2013 tarih ve 2013/369 E. – 2013/999 K. sayılı dosyasında şikayetin kabulüne karar verildiği görülmektedir. Mahkemece hükme esas alınan 27.11.2013 tarihli raporda bilirkişiler tarafından 25.10.2013 tarihi itibari ile değerlendirme yapılmış olduğunun açıkça belirtilmiş olduğu anlaşıldığından, iki yıllık süre, satışa esas alınan muhammen bedellerin kıymet takdirine itiraz davasında görevlendirilen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, değerlemenin yapıldığı tarih açıkça belirtildiğinden, icra müdürlüğü değerlendirme tarihi olan 25.07.2012 tarihinden başlamayıp, bilirkişi raporunda belirtilen 25.10.2013 tarihinden başlayacağından, satış tarihi olan 15.10.2015 günü itibariyle İİK’nun 128/a maddesinde öngörülen iki yıllık süre geçmemiştir.Bu durumda, kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı 25.10.2013 tarihinden itibaren iki yıllık süre geçmeden ihale gerçekleştirilmiş olup, bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak ihalenin feshine karar verilmesi isabetli değildir.O halde, bölge adliye mahkemesince, ihalenin feshine gerektirecek kamu düzenine ilişkin başkaca bir fesih sebebi de bulunmadığından, borçluların yerel mahkeme kararına karşı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile, … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 15.05.2020 tarih ve 2020/369 E. – 2020/729 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 21/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
—————————————————————————————————————————–
KARAR -3-
YARGITAY KARARI
12. HD. 08.04.2021 T. E: 2676, K: 4288
Borçlunun kıymet takdirine itiraz etmesi üzerine, icra mahkemesince hükme esas alınan raporda bilirkişiler tarafından “şikayet tarihi itibari ile değerleme yapılmış olduğu” açıkça belirtildiğinden, iki yıllık sürenin (İİK. 128/a), bu değerleme tarihinden itibaren hesaplanması gerektiği-

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Şikayetçi borçlunun, ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince, satış ilanının ilan panosuna asılmamasının satış kararına aykırılık oluşturduğu gerekçesi ile re’sen ihalenin feshine karar verildiği, alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, satış ilanının ilan panosuna asılmamasının re’sen ihalenin fesih nedeni olamayacağından bahisle alacaklının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına şikayetin reddine ve borçlunun ihale bedelinin %10’u oranında para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği görülmektedir.Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;İİK’nun 128/a-2. maddesinde; “Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez” hükmüne yer verilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nun 26.02.1992 tarih ve 1992/4-70 E. – 1992/130 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, İİK’nun 128. maddesinde öngörülen iki yıllık sürenin başlangıcı, sonradan kesinleşmesi koşulu ile kıymet takdirinin fiilen yapıldığı keşif tarihidir.Kıymet takdirine itiraz davası; İİK’nun 128/a maddesinde düzenlenmiş olup, icra müdürlüğünce satışa konu malın bilirkişi marifetiyle yaptırılan değer tespitinin yerinde olmadığına yönelik bir şikayettir. Bu şikayette ilgili, müdürlükçe yaptırılan değer tespitinin yerinde olmadığı, malın belirlenen değerinin gerçek kıymetini yansıtmadığı iddiasıyla mahkemeye başvurmaktadır. Mahkemece yapılacak …; icra müdürü tarafından belirlenen değerin taşınmazın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı, bir başka ifadeyle memur işleminin doğru olup olmadığını denetlemektir. Dolayısıyla mahkeme, oluşturduğu bilirkişi kurulu ile, icra müdürünün kıymet takdiri yaptırdığı tarih itibariyle taşınmazın değerini belirleyerek memur işlemini denetler. Bu itibarla; mahkemece görevlendirilen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, değerlemenin yapıldığı tarih açıkça belirtilmediği sürece, kıymet takdirine itiraz davasındaki keşif tarihinin, İİK’nun 128/a-2 maddesinde düzenlenen 2 yıllık sürenin başlangıç tarihi olarak kabulü mümkün olmadığı gibi, şikayet işleminin ruhuna da uygun düşmeyecektir.Somut olayda, ihaleye konu taşınmazın kıymet takdiri işleminin, icra müdürlüğünce 18.11.2015 tarihinde yaptırıldığı, takibin diğer borçlusun taşınmaza takdir olunan değerin gerçek değerinin altında olduğunu ileri sürerek kıymet takdirine itiraz etmesi üzerine, … 9. İcra Hukuk Mahkemesinin 18.07.2017 tarih ve 2017/207 E. 2017/531 K. sayılı dosyasında şikayetin kabulüne karar verildiği görülmüştür. Mahkemece hükme esas alınan 12.06.2017 tarihli raporda bilirkişiler tarafından dava tarihi olan 03.03.2017 tarihi itibari ile değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmiş olup, iki yıllık süre, mahkemece aldırılan rapordaki değerleme tarihi olan 03.03.2017 tarihinden başlayacağından, satış tarihi olan 24.04.2019 günü itibariyle İİK’nun 128/a-2. maddesinde öngörülen iki yıllık süre geçmiştir.Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesince kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıldan fazla süre geçtikten sonra ihale gerçekleştirilmiş olup, bu hususun re’sen gözetilmesi gerektiğinden, yazılı gerekçe ile ihalenin feshine karar verilmesi yerine, şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile … Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi’nin 23.12.2020 tarih ve 2020/1952 E. – 2020/955 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 08.04.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.
—————————————————————————————————————————–
KARAR -4-
YARGITAY KARARI
12. Hukuk Dairesi         2019/14249 E.  ,  2020/536 K.[/font]
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Şikayetçi borçlunun ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, icra mahkemesince, şikayetin reddine karar verildiği, şikayetçinin istinaf yoluna başvurması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
İİK’nun 128/a-2. maddesinde; “Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez” hükmüne yer verilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nun 26.02.1992 tarih ve 1992/4-70 E. – 1992/130 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, İİK’nun 128. maddesinde öngörülen iki yıllık sürenin başlangıcı, sonradan kesinleşmesi koşulu ile kıymet takdirinin fiilen yapıldığı keşif tarihidir.
Kıymet takdirine itiraz davası; İİK’nun 128/a maddesinde düzenlenmiş olup, icra müdürünce satışa konu malın bilirkişi marifetiyle yapılan değer tesbitinin yerinde olmadığına yönelik bir şikayettir. Bu şikayette ilgili, müdürlükçe yapılan değer tesbitinin yerinde olmadığı, malın belirlenen değerinin gerçek kıymetini yansıtmadığı iddiasıyla mahkemeye başvurmaktadır. Mahkemece yapılacak iş; icra müdürü tarafından belirlenen değerin taşınmazın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı, bir başka ifadeyle memur işleminin doğru olup olmadığını denetlemektir. Dolayısıyla mahkeme, oluşturduğu bilirkişi kurulu ile, icra müdürünün kıymet takdiri yaptığı tarih itibariyle taşınmazın değerini belirleyerek memur işlemini denetler. Bu itibarla kıymet takdirine itiraz davasındaki keşif tarihinin kıymet takdiri tarihi olarak kabulü mümkün olmadığı gibi, şikayet işleminin ruhuna da uygun düşmeyecektir.
Somut olayda, ihaleye konu taşınmazların kıymet takdiri işleminin, icra müdürlüğünce 07.11.2014 tarihinde yapıldığı, alacaklı ve borçluların taşınmaza takdir olunan değerin gerçek değerinin altında olduğunu ileri sürerek kıymet takdirine itiraz etmesi üzerine, Muğla İcra Hukuk Mahkemesi’nin ….10.2016 tarih ve 2015/… E. – 2016/360 K. sayılı dosyasında şikayetin kabulüne karar verildiği görülmektedir. Mahkemece hükme esas alınan 27.06.2016 tarihli raporda bilirkişiler tarafından 30.01.2015 tarihi itibari ile değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmiş ise de, alacaklı ve borçlular tarafından icra müdürlüğünce alınan 11…..2014 tarihli rapora itiraz edildiğinden iki yıllık süre, satışa esas alınan muhammen bedellerin icra müdürlüğü değerleme tarihi olan 07.11.2014 tarihinden başlayacağından, satış tarihi olan 16.08.2017 günü itibariyle İİK’nun …8/a maddesinde öngörülen iki yıllık süre geçmiştir.
Bu durumda, kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı 07.11.2014 tarihinden itibaren iki yıldan fazla süre geçtikten sonra ihale gerçekleştirilmiş olmakla ve bu husus re’sen gözetilmesi gerektiğinden, ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Şikayetçi borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, … Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin 10.10.2019 tarih ve 2019/1454 E.-2019/1888 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, Muğla İcra Hukuk Mahkemesi’nin 15.05.2019 tarih ve 2018/131 E. – 2019/220 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22/01/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.
—————————————————————————————————————————–
KARAR -5-
YARGITAY KARARI
12. HD. 01.12.2011 T. E:8873, K:25553
Satışın, bilahare kesinleşmesi kaydıyla kıymet takdirinin fiilen (keşif) yapıldığı tarihten iki yıl içinde yapılması gerektiği, bunun gerçekleşmemesi ihalenin fesih nedeni olup, bu hususun mahkemece re’sen nazara alınması gerekeceği

[b] [/b]Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından başlatılan takibe karşı borçlunun, yapılan ihalenin usulsüz olduğunu belirterek feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, ihalenin feshine ilişkin şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İİK’nun 128/a-2. maddesinde “kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, ihaleye konu taşınmazın 11/12/2007 tarihinde kıymetinin takdir edildiği, ihalenin ise yukarıdaki maddede belirtilen iki yıllık süreden sonra 17/12/2009 tarihinde yapıldığı görülmektedir.
HGK’nun 26/02/1992 gün 92/70-130 sayılı kararında satışın kıymet takdirinin esas alındığı tarihten iki sene sonra yapılmasının başlı başına ihalenin feshi sebebi sayılacağı benimsenmiştir. Ayrıca kararda iki yıllık sürenin başlangıcının, bilahare kesinleşmesi kaydı ile kıymet takdirinin yapıldığı tarih olduğu açıkça vurgulanmıştır.
O halde, mahkemece, kıymet takdiri tarihinden itibaren iki yıllık süre geçmiş olduğundan bu husus re’sen gözetilerek ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin reddi isabetsizdir.
SONUÇ  : Borçluların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA)…
Not:Yüksek mahkeme yukarıda belirtilen görüşünden dönmüştür. 12. HD. 20.01.2015 T. 34097/1195 sayılı kararında; “İİK’nun 128a/III. maddesi uyarınca her ne kadar “icra müdürlüğünce takdir edilen kıymet- hem taşınırlarda ve hem de taşınmazlarda- ‘kural olarak’ iki yıl süre ile geçerli” ise de; taşınmazların haciz tarihinden itibaren ‘bir yıl’, taşınırların ise ‘altı ay’ içinde ‘satışının istenmemesi’ veya ‘müşterek (alıcı) çıkmaması nedeniyle satılamaması’ halinde konulmuş olan haczin düşmesinden sonra, aynı alacaklı tarafından yeniden haciz talep edilmesi üzerine, yeniden kıymet takdir edilerek satış talebinde bulunulması gerekeceği (yani; düşmüş olan haciz nedeniyle daha önce takdir edilmiş olan kıymet esas alınarak satışın yapılamayacağı)”nı ifade etmiştir.
—————————————————————————————————————————–
KARAR -6-
YARGITAY KARARI

12. HD. 20.02.2020 T. 505/1559

Aynı doğrultuda:

12. HD. 20.02.2020 T. 14249/536

12. HD. 15.10.2019 T. 11467/14900

Kıymet takdiri- İki yıllık sürenin başlangıcı- İhalenin feshi-

İİK mad. 128/a-2 hükmünde düzenlenen 2 yıllık sürenin başlangıç tarihi-
Kıymet takdirine itiraz davasındaki keşif tarihinin, İİK mad. 128/a-2 hükmünde düzenlenen 2 yıllık sürenin başlangıç tarihi olarak kabulü edilmesinin mümkün olmadığı- Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihinden itibaren iki yıldan fazla süre geçtikten sonra ihale gerçekleştirilmiş ise, bu husus re’sen gözetilmesi suretiyle ihalenin feshine karar verileceği-

“..Şikayetçi borçlunun ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, icra mahkemesince, şikayetin reddine hükmedildiği, şikayetçinin istinaf yoluna başvurması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi’nce, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür.

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; İİK’nun 128/a-2. maddesinde; “Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez” hükmüne yer verilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nun 26.02.1992 tarih ve 1992/4-70 E. – 1992/130 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, İİK’nun 128. maddesinde öngörülen iki yıllık sürenin başlangıcı, sonradan kesinleşmesi koşulu ile kıymet takdirinin fiilen yapıldığı keşif tarihidir.

Kıymet takdirine itiraz davası; İİK’nun 128/a maddesinde düzenlenmiş olup, icra müdürlüğünce satışa konu malın bilirkişi marifetiyle yaptırılan değer tespitinin yerinde olmadığına yönelik bir şikayettir. Bu şikayette ilgili, müdürlükçe yaptırılan değer tespitinin yerinde olmadığı, malın belirlenen değerinin gerçek kıymetini yansıtmadığı iddiasıyla mahkemeye başvurmaktadır. Mahkemece yapılacak iş; icra müdürü tarafından belirlenen değerin taşınmazın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı, bir başka ifadeyle memur işleminin doğru olup olmadığını denetlemektir. Dolayısıyla mahkeme, oluşturduğu bilirkişi kurulu ile, icra müdürünün kıymet takdiri yaptırdığı tarih itibariyle taşınmazın değerini belirleyerek memur işlemini denetler. Bu itibarla; mahkemece görevlendirilen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, değerlemenin yapıldığı tarih açıkça belirtilmediği sürece, kıymet takdirine itiraz davasındaki keşif tarihinin, İİK’nun 128/a-2 maddesinde düzenlenen 2 yıllık sürenin başlangıç tarihi olarak kabulü mümkün olmadığı gibi, bu yöntem şikayet işleminin ruhuna da uygun düşmeyecektir.

Somut olayda, ihaleye konu taşınmazın kıymet takdiri işleminin, icra müdürlüğünce 01.4.2016 tarihinde yaptırıldığı, borçlunun taşınmazına takdir olunan değerin gerçek değerinin altında olduğunu ileri sürerek kıymet takdirine itiraz etmesi üzerine, … 15. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 05.10.2017 tarih ve 2017/32 E. – 2017/644 K. sayılı dosyasında şikayetin kabulüne karar verildiği görülmüştür. Mahkemece hükme esas alınan 10.5.2017 tarihli raporda bilirkişiler tarafından hangi tarih itibari ile değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmemiş olup, borçlu tarafından icra müdürlüğünce alınan 01.4.2016 tarihli rapora itiraz edildiğinden iki yıllık süre, icra müdürlüğünce aldırılan rapordaki değerleme tarihi olan 01.4.2016 tarihinden başlayacağından, satış tarihi olan 28.8.2018 günü itibariyle İİK’nun 128/a-2. maddesinde öngörülen iki yıllık süre geçmiştir.

Bu durumda, kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı 01.4.2016 tarihinden itibaren iki yıldan fazla süre geçtikten sonra ihale gerçekleştirilmiş olmakla ve bu husus re’sen gözetilmesi gerektiğinden, ilk derece mahkemesince ihalenin feshine karar verilmesi yerine, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz isteminin kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, … Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi’nin istinaf talebinin esastan reddine ilişkin 31.10.2019 tarih, 2019/2303 E. – 2019/2506 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve … 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 28.3.2019 tarih, 2018/835 E. – 2019/240 K. sayılı kararının BOZULMASINA, dosy.anın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de, Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 20/02/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi….”

 

—————————————————————————————————————————–
KARAR -7-
YARGITAY KARARI
12. HD. 19.03.2019 T. E: 2018/16358, K: 4657
Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemeyeceği- Somut olayda, ihaleye konu taşınmazın kıymet takdiri işleminin, icra müdürlüğünce 28.04.2014 tarihinde yapıldığı, 2. ihale gününün ise 13.05.2016 tarihli olduğu ve bu tarih itibari ile İİK mad. 128/a-2’de öngörülen 2 yıllık sürenin geçtiği, bu durumda mahkemece, kıymet takdiri tarihi esas alınarak feshi talep edilen 2. ihale gününe kadar 2 yıllık sürenin geçmiş olması nedeni ile re’sen şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu vekilinin, süresi içerisinde satış talebinde bulunulmadığını ileri sürerek 13/05/2016 tarihinde yapılan taşınmaz ihalesinin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince, ihalede bir usulsüzlük bulunmadığı gerekçesi ile istemin reddine karar verilerek, borçlu aleyhine para cezasına hükmedildiği, aynı nedenler ile borçlu tarafından yapılan istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verildiği görülmektedir.
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
İİK’nun 128/a-2. maddesinde; “Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez…” hükmüne yer verilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nun 26/02/1992 tarih ve 1992/4-70 E. – 1992/130 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, İİK’nun 128. maddesinde öngörülen iki yıllık sürenin başlangıcı, sonradan kesinleşmesi koşulu ile kıymet takdirinin fiilen yapıldığı (keşif) tarihidir. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece re’sen nazara alınmalıdır.
Somut olayda, ihaleye konu taşınmazın kıymet takdiri işleminin, icra müdürlüğünce 28/04/2014 tarihinde yapıldığı, satışın gerçekleştiği, 2. ihale gününün ise 13/05/2016 tarihli olduğu ve bu tarih itibari ile İİK’nun 128/a-2. maddesinde öngörülen 2 yıllık sürenin geçtiği anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece, kıymet takdiri tarihi esas alınarak feshi talep edilen 2. ihale gününe kadar 2 yıllık sürenin geçmiş olması nedeni ile re’sen şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, ilk derece mahkemesince, ihalenin feshine ilişkin şikayetin reddine karar verilmesi ve bu karara yönelik istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesi isabetsiz olup, bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması, ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir
SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, … Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi’nin 02/10/2018 tarih ve 2018/2812 E. – 2018/1901 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA), Akçakoca İcra Hukuk Mahkemesi’nin 28/03/2018 tarih ve 2018/3 E.-2018/19 K. sayılı kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine 19/03/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu