HGKİtirazın İptali

Takip talebinde belirtilen ve itirazın iptali davasına konu edilen “asıl alacağın” istinaf kesinlik sınırı olarak esas alınacağı

Takip talebinde belirtilen ve itirazın iptali davasına konu edilen “asıl alacağın” istinaf kesinlik sınırı olarak esas alınacağı-

1.  Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 5. Tüketici Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş,  davacı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince kararın kesin olması nedeniyle temyiz dilekçesinin reddine dair ek karar verilmiş,  davacı vekili tarafından temyiz edilen ek karar  Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda kaldırılarak, bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2.  Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3.  Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I.  YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4.  Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin eş/babası Mehmet Ahıshalı’nın 16.10.2016 tarihinde Cezayir’de geçirdiği iş kazasında vefat ettiğini, ölenin hayat sigortacısı olan davalıya başvurulmasına rağmen ödeme yapılmaması üzerine poliçe teminatının miras hissesi oranında ödenmesi için Ankara 24. İcra Müdürlüğünün 2017/12659 E. sayılı dosyasında başlatılan takibe davalının haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile alacağın %20 oranından az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5.  Davalı  usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.

Mahkeme Kararı:

6. Ankara 5. Tüketici Mahkemesinin 17.05.2018 tarihli ve 2017/323 E., 2018/534 K. sayılı kararı ile; ölüm rizikosunun poliçe teminatı kapsamında olduğu gerekçesiyle  davanın kısmen kabulü ile davalının Ankara 24. İcra Müdürlüğünün 2017/12659 E. sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin takip tarihi itibari ile 125.000TL ana para, 2.370,72TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 127.370,72TL alacak üzerinden devamına, ana paraya takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

7.  Davacı vekili tarafından alacağın likit olması sebebiyle icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiği belirtilerek  süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

 8.  İstinaf  talebi  üzerine Ankara Bölge Adliye  Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince 12.12.2018 tarihli ve 2018/2410 E., 2018/1761 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı tarafın talep miktarının tamamının kabulüne karar verildiği, istemin reddedilen bir kısmının bulunmadığı anlaşılmış olup, istinaf başvurusu  katılma yolu ile de yapılmamıştır.

Alacak davalarında istinaf (kesinlik) sınırı belirlenirken, yalnız alacağın aslı (asıl talep) nazara alınır: faiz, icra tazminatı (İİK m. 67, m. 69., m. 72) ve (ihtarname, delil tespiti ve yargılama giderleri gibi) giderler hesaba katılmaz. (Prof. Dr. Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medenî Usul Hukuku, Ağustos 2016)

Kesin olan kararlara yönelik istinaf istemleri yönünden HMK’nın 346/(1) maddesi uyarınca mahkemece bir karar verilebileceği gibi, aynı Kanun’un 352. maddesi maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nce de karar verilebileceğinden, HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-b. maddeleri uyarınca davacılar vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir…” gerekçesiyle istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

9. Davacı vekili Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına göre süresi içinde temyiz isteminde bulunmuş, Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 14.03.2019 tarihli ve 2019/381 E., 2019/358 K. sayılı  ek kararı ile  6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 366. maddesi yollamasıyla 346/2. maddesi uyarınca davacılar  vekilinin kesin karara ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

10.  Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde  davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

11.  Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince  01.12.2020 tarihli ve 2019/2589 E., 2020/7889 K. sayılı kararı ile;

“…1-Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf talebinin miktar itibariyle kesinlik nedeniyle reddine karar verilmiş ve davacı vekilinin bu kararı temyiz etmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin temyiz isteminin hükmün kesin olması nedeniyle reddine dair (ek) karar verilmiş ise de; davacı vekili ilk derece mahkemesi kararını icra inkar tazminatı verilmesi gerektiği gerekçesiyle istinafa götürmüş, Bölge Adliye Mahkemesince davacının davasının tamamı kabul edildiğinden reddedilen miktar olmadığından hüküm kesin kabul edilmiştir; ancak davacı asıl alacağın tamamı üzerinden icra inkar tazminatı talep etmiş olup burada alacağın tamamını temyiz ettiğinin kabulü gerektiğinden ve asıl alacak miktarı itibariyle de kesinlik sınırı altında kalmadığından 15.03.2019 tarihli (ek) kararın kaldırılarak davacının temyiz incelemesine geçilmesine karar vermek gerekmiştir.

2-Dava, hayat sigorta poliçesinden kaynaklı itirazın iptali istemine ilişkindir.

Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde %20 oranından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, yerel mahkemece davanın kabulüne, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekilince icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle istinafa başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince 14.12.2018 tarihli kararla talebin tamamen kabul edilmesi, reddedilen miktarın olmaması gerekçesiyle istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Ancak davacı vekili alacağın tamamı üzerinden icra inkar tazminatı talep ettiğinden kesinlik sınırı da alacağın tamamına göre belirlenmelidir. Bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan incelenmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

3-Bozma neden ve şekline göre,  davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir…” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi  kararı  bozulmuştur.

Direnme Kararı:

12. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 08.06.2021 tarihli  ve  2021/482 E.,  2021/878 K.  sayılı  kararı ile; davacılar vekilinin icra takibinde talep ettiği ve dava konusu ettiği tüm tutarlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olup, talebinin reddine karar verilen kısmı bulunmadığı, davacılar vekilinin dava konusu ettiği tüm alacak tutarı kabul edildiğinden kabulüne karar verilen alacak tutarı yönünden zaten hükme karşı istinaf yoluna başvurmakta hukukî yararının da bulunmadığı, talebin fer’î niteliğindeki icra inkâr tazminatı yönünden ise istinaf hakkı bulunmadığı, Özel Dairenin, “burada alacağın tamamını temyiz ettiğinin kabulü gerektiğinden ve asıl alacak miktarı itibariyle de kesinlik sınırı altında kalmadığından…..alacağın tamamı üzerinden icra inkar tazminatı talep ettiğinden kesinlik sınırının da alacağın tamamına göre belirlenmesi gerektiği” yolundaki gerekçelerine katılmanın  mümkün olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

13. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II.UYUŞMAZLIK

14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; istinaf talebinin miktar itibariyle kesinlik sınırının altında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.

III.   GEREKÇE

15.  Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili kavramlar ve yasal mevzuatın irdelenmesinde fayda bulunmaktadır.

16.  İstinaf kavramı Türk Hukuk Lûgatı’nda; “İlk derece mahkemelerince verilen hüküm ile sonuçlanan davanın ikinci derecede üst derece mahkemelerinde (bölge adliye mahkemesi, bölge idare mahkemesi) yeniden görülmesi için başvurulan yargı yolu” şeklinde tanımlanmıştır (Türk Hukuk Lûgatı C. 1, Ankara 2021, s.602). İlk derece mahkemelerinin kararlarına karşı gidilebilen bu yol, ülkemizde iki dereceli olan yargı sisteminin üç dereceli hâle gelmesini sağlamış ve böylelikle daha güvenli bir yargılama  öngörülmüştür (Özekes, Muhammet: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, C. III, İstanbul 2017, s. 2200).

17.  Bölge Adliye Mahkemeleri 07.10.2004 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 25, Geçici 2 ve 3. maddeleri uyarınca kurulmuş olup, faaliyete ise Adalet Bakanlığının 7.11.2015 tarihli 29525 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan kararı ile 20.07.2016 tarihinde başlamıştır.

18.  Bir kararın istinaf edilip edilemeyeceği Kanun tarafından belirlenir. Kanuna göre istinaf edilemeyecek bir kararın istinaf edilebileceğine karar verilemez (Kuru, Baki: Medeni Usul Hukuku El Kitabı, Ankara 2020, C.II, s. 1338).

19. Hangi kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 341. maddesinde;

(Değişik:22/7/2020-7251/34 md.) İlk derece mahkemelerinin aşağıdaki kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilir:

a) Nihai kararlar.

b) İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlar.

(2) Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/41 md.) Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir.

(3) Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda üç bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir.

(4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.

(5) İlk derece mahkemelerinin diğer kanunlarda temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtaya başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere ilişkin nihai kararlarına karşı, bölge adliye mahkemelerine başvurulabilir”.

Şeklinde sıralanmıştır. Açıklanan kesinlik sınırı HMK’nın ek 1. maddesi uyarınca her yıl yeniden değerlendirme oranında artırılmaktadır.

20.  Kesinlik sınırı kamu düzenine ilişkin olup sınırın belirlenmesinde dava konusu alacağın değeri dikkate alınır. Eş söyleyişle alacak davalarında istinaf kesinlik sınırı belirlenirken, yalnız alacağın aslı yani asıl talep nazara alınır; faiz, icra tazminatı, ihtarname, delil tespiti ve yargılama gideri gibi giderler hesaba katılmaz (Kuru- s. 1342).

21.  Direnme kararının dayanağını  oluşturan “asıl talep” kavramının değerlendirilmesi için  itirazın iptali davası ve icra inkâr tazminatına değinilmesi gerekmektedir.

22.  Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir.

23.  İcra ve İflas Kanunu’nun 67/1. maddesi uyarınca; takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptali davası açabilir. Aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca  itirazın iptali davasında borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, ret veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkûm edilir. Kanunda öngörülen tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.

24.   İcra inkâr tazminatı Kanun’a borçlu olduğu miktarı bilebilecek  ya da bu miktarı tayin edebilecek durumda olan borçlunun ödeme emri üzerine icrada borcunu inkâr etmesini önlemek amacıyla konulmuştur. İcra inkâr tazminatı için müstakil ayrı bir dava açılamaz. Ayrıca açılan itirazın iptali davasında talep edilen inkâr tazminatında ayrıca harç ödenmemiş olması da talebin geçersizliğini gerektirmez [Yavuz, Nihat: Uygulamada ve Öğretide İtirazın İptali ve Tahsil ( Eda) Davası, Ankara 2007, s. 228 vd.].

25. İcra inkâr  tazminatı hüküm altına alınan alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. İcra inkâr tazminatı Borçlar Kanunu anlamında bir tazminat olmayıp, borçlunun ödeme emrine haksız yere itiraz etmesini önlemek için konulmuş bir müeyyidedir (Kuru, Baki; İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflas Hukuku, Ankara 2017, s. 112). Bu nedenledir ki Kanun’da oran ile ilgili olarak üst sınır da öngörülmemiştir.

26. Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafça 125.000TL poliçeden kaynaklanan alacak ve 2.370,72TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 127.370,72TL üzerinden başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ile alacağın yüzde yirmisi oranında icra ve inkâr tazminatının tahsiline karar verilmesi talep edilmiş olup, İİK’nın 67/2 ile 67/5. maddeleri uyarıca icra inkâr  tazminatının alt sınırı yüzde yirmi olarak gösterilmiş ancak üst sınır konulmadığı ve tazminat oranının hâkimin takdirine bırakıldığı anlaşıldığından, takip talebinde belirtilen ve itirazın iptali davasına konu edilen asıl alacak istinaf kesinlik sınırının üzerinde olduğundan Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.

27.  Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

28.   Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV.  SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Dosyanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/2. maddesi uyarınca kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine 27.01.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak  karar verildi.

HGK. 27.01.2022 T. E:2021/(17)4-859 , K:62

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu