T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8207
KARAR NO : 2016/11283
Y A R G I T A Y İ L A M I
***************************** ******* ** **** ***** ****************** ********************* ************************* ***** ***************** ****** ****************** ***** ****** talebi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Borçlu S…… vekili, İcra Mahkemesi’ne başvurusunda; müvekkilinin Malatya 1. İcra Müdürlüğü’nün 2013/1675 ve 2013/1676 sayılı dosyalarındaki G……’dan olan alacakları ile, G…..’ın Malatya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2014/81 sayılı dosyasındaki müvekkilinden olan alacağının takas ve mahsubuna karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme’ce, takas ve mahsubu istenen alacakların farklı edimleri içerdiği ve aynı alacaktan doğmadıkları için takas ve mahsuba konu yapılamayacağı; ve yine S….’nın alacağının nafakadan kaynaklanması sebebiyle mutlaka alacaklının eline geçmesi gerektiği gerekçeleriyle talebin reddine karar verilmiştir. Borçlu S……. vekili, kararı temyiz etmiştir.
İki kişinin karşılıklı ve aynı cinsten muaccel olan borçlarının birbirini karşıladığı oranda, taraflardan birinin tek taraflı irade açıklamasıyla sona erdirilmesine takas denilmektedir. Borcun sona ermesi hallerinden biri olan takas, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 139. maddesinde ”İki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebilir. Zamanaşımına uğramış bir alacağın takası, ancak takas edilebileceği anda henüz zamanaşımına uğramamış olması koşuluyla ileri sürülebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Alacaklının rızasıyla takas edilebilir alacaklar başlığını taşıyan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 144. maddesinde” Aşağıdaki alacaklar takas haklarının doğumundan sonra, ancak alacaklıların rızasıyla takas edilebilir:
1. Tevdi edilmiş eşyanın geri verilmesine veya bedeline ilişkin alacaklar.
2.Haksız olarak alınmış veya aldatma sonucunda alıkonulmuş eşyanın geri verilmesine veya bedeline ilişkin alacaklar.
3.Nafaka ve işçi ücreti gibi, borçlunun ve ailesinin bakımı için zorunlu olup, özel niteliği gereği, doğrudan alacaklıya verilmesi gereken alacaklar.”hükmüne yer verilmiştir.
TBK’nun 144/3. maddesinde nafaka ve işçi ücretleri örnek verilerek gibi sözcüğüyle, maddenin bunlarla sınırlı olmadığı vurgulanmıştır. Manevi tazminat alacağının takas edilemeyeceğini düzenleyen açık bir hüküm yoktur. Yargıtay eski kararlarında manevi tazminatın alacaklının rızası olmadıkça takas edilemeyeceğini kabul etmişti. Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 22.12.1980 tarih 1980/12270Esas-1980/14925Karar sayılı kararında da “Prof Dr.Feyzioğlu’nun da Borçlar Hukuku Genel Hükümler, cilt II,1977sh.497 haklı olarak belirtildiği üzere manevi tazminat davaları (alacakları) Borçlar Kanunu’nun 123. maddesinde sayılan ve hepsinin niteliğinde de az çok bir geçim zorunluluğunu giderme gayesi hakim bulunan alacakların dışında kalmaktadır. Bu nedenle manevi tazminat davasına karşı bir maddi işlem alacağından dolayı (her ikisi de para olduğu ahvalde) takas etmek caizdir, yukarıda açıklanan hukuki esaslar gözetilmeden davalının takas isteğinin manevi tazminat davalarına karşı takas istenemeyeceğinden bahisle reddedilmesi yasaya aykırı olduğundan” bozulmasına karar verildiği görülmüştür. “Manevi tazminat alacaklının rızası olmadan takas edilemeyecek alacaklardan değildir. Manevi tazminat alacağı, alacaklının veya ailesinin geçimi için mutlak surette zaruri olan ve bu nedenle alacaklıya fiilen ödenmesi gereken alacaklardan birisi değildir. Manevi tazminat kişilik haklarının ihlali sonucunda doğan manevi zararın dekleştirilmesi için ödenen bir tazminattır. Bu nedenle TBK 144/3 ve EBK 123 b.2 kapsamında bir alacak niteliği taşımadığı için manevi tazminat alacağı takas edilebilir ve bunun için de alacaklının rızası şart değildir.” (Dr.Arzu Genç Arıdemir, İÜHFM c LXVII,S.1-2,s.81-96,2009).
Somut olayda; S…….. tarafından, G……. aleyhine Malatya 1. İcra Müdürlüğü’nün 2013/1676 sayılı dosyasında başlatılan ilamlı takipte nafaka alacağının tahsili istenmiş; yine aynı icra müdürlüğünün 2013/1675 sayılı dosyasında ise yine aynı borçlu Gökhan’dan aynı ilama dayanılarak ziynet alacağı ve yargılama giderinin tahsili talep edilmiştir. G…… da, S…. aleyhine Malatya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2014/81 sayılı dosyasında başlattığı ilamlı takipte, manevi tazminat alacağının ödenmesini istemiştir.
Malatya 1. İcra Müdürlüğü’nün 2013/1676 sayılı dosyasına dayanak ilamda, çocuklar için nafakaya hükmedilmemiştir. Bu durumda, sadece kendi lehine nafakaya hükmedilen nafaka alacaklısı S….’ın kendi talebiyle takas istemesinde usulsüzlük bulunmadığı gibi, yukarıdaki açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında manevi tazminat alacağı takas edilemeyecek alacaklardan olmadığından S…….kendi alacağının, manevi tazminat borcuna takas ve mahsubunu isteyebilir. İcra Mahkemesi’nce, aksine kabul ile talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Borçlu S…… vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 27.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.