İcra ve İflas SuçlarıYargıtay Kararları

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 136. maddesinde sayılan kolektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif ticaret şirketlerinde ticaretin terki söz konusu olmayıp, ortaklık ilişkisinin sona erdirildiği

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Y A R G I T A Y İ L A M I

Esas No : 2021/6084
Karar No : 2022/114
Tebliğname No : KYB – 2021/47130

Ticareti usûlüne aykırı terk etmek suçundan sanık Fatih Koç’un, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 337/a maddesi gereğince 1.500,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Konya 4. İcra Ceza Mahkemesinin 15/09/2020 tarihli ve 2019/1225 esas, 2020/593 sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığı’nın 01/04/2021 gün ve 94660652-105-42-5251-2021-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21/04/2021 gün ve KYB- 2021/47130 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Ticareti terk edenler” başlıklı 44. maddesinde “Ticareti terk eden bir tacir 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecburdur. Keyfiyet ticaret sicili memurluğunca ticaret sicili ilanlarının yayınlandığı gazete’de ve alacaklıların bulunduğu yerlerde de mütat ve münasip vasıtalarla ilan olunur. İlan masraflarını ödemiyen tacir beyanda bulunmamış sayılır.” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanun’un “Ticareti terk edenlerin cezası” başlıklı 337/a maddesinde “44 üncü maddeye göre mal beyanında bulunmayan veya beyanında mevcudunu eksik gösteren veya aktifinde yer almış malı veya yerine kaim olan değerini haciz veya iflas sırasında göstermeyen veya beyanından sonra bu malları üzerinde tasarruf eden borçlu, bundan zarar gören alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde yer alan düzenlemelere nazaran,
2004 sayılı Kanun’un 337/a maddesinde yaptırıma bağlanan eylemin, yalnızca ticareti terk keyfiyetinin onbeş günlük süre içinde kayıtlı olduğu ticaret sicili memurluğuna bildirilmemesi değil, bununla birlikte anılan Kanun’un 44. maddesine uygun olarak bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerinin bulunduğu bir mal beyanında bulunulmamasının müeyyidesi olduğu, bu durumda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 136. maddesinde sayılan kolektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif ticaret şirketlerinde ticaretin terki söz konusu olmayıp, ortaklık ilişkisinin sona erdirildiği, 2004 sayılı Kanun’un 44. maddesi ile getirilen mal beyanında bulunma yükümlülüğünün, gerçek kişi tacirler için geçerli olduğu, yukarıda sayılan ticaret şirketlerini kapsamadığı, eş anlatımla ticaret şirketlerinin müdür veya yetkililerinin 2004 sayılı Kanun’un 337/a maddesinde yaptırıma bağlanan ticareti terk suçunu işlemelerinin yasal olarak mümkün olmadığı ve bu durumda atılı suçun da oluşmayacağı gözetilmeden anonim şirket müdürü olan sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden Konya 4. İcra Ceza Mahkemesinin 15/09/2020 tarihli ve 2019/1225 esas, 2020/593 sayılı kararının CMK’nın 309/4-d maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanık hakkında ticareti usûlüne aykırı terk etmek eyleminden dolayı hükmolunan adli para cezasının kaldırılmasına, 11/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 


T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Y A R G I T A Y İ L A M I

Esas No : 2021/10936
Karar No : 2022/102
Tebliğname No : KYB – 2021/80838

Ticareti usulüne aykırı terk etmek suçundan sanık Cemal Aksoy’un, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 337/a, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62 ve 50/1-a maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Konya 4. İcra Ceza Mahkemesinin 20/10/2020 tarihli ve 2019/1067 esas, 2020/744 sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığı’nın 14/06/2021 gün ve 94660652-105-42-5924-2021-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06/07/2021 gün ve KYB- 2021/80838 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, müşteki vekilinin Konya 5. İcra Müdürlüğünün 2019/5857 sayılı dosyası kapsamında borçlu ………İnş. İth. İhr. San. Ve Tic. Ltd. Şirketinin ticaret sicil kayıtlarındaki “………………” adresine menkul haczi için gittiklerinde, anılan şirketin faaliyetine son verdiğini anladıklarını belirterek şirket yetkilisinin ticareti usulüne aykırı terk etmek suçundan cezalandırılmasını talep etmesi üzerine yapılan yargılama sonucunda, Konya 4. İcra Ceza Mahkemesince borçlu şirketin vergi mükellefiyetinin 31/03/2019 tarihinde re’sen sonlandırıldığı halde ticaret sicil kayıtlarına göre faal göründüğü gerekçesiyle şirket müdürünün ticareti usulüne aykırı terk etmek suçundan cezalandırılmasına karar verilmiş ise de,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Ticareti terk edenler” başlıklı 44. maddesinde “Ticareti terk eden bir tacir 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecburdur. Keyfiyet ticaret sicili memurluğunca ticaret sicili ilanlarının yayınlandığı gazete’de ve alacaklıların bulunduğu yerlerde de mütat ve münasip vasıtalarla ilan olunur. İlan masraflarını ödemiyen tacir beyanda bulunmamış sayılır.” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanun’un “Ticareti terk edenlerin cezası” başlıklı 337/a maddesinde “44 üncü maddeye göre mal beyanında bulunmayan veya beyanında mevcudunu eksik gösteren veya aktifinde yer almış malı veya yerine kaim olan değerini haciz veya iflas sırasında göstermeyen veya beyanından sonra bu malları üzerinde tasarruf eden borçlu, bundan zarar gören alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde yer alan düzenlemelere nazaran,
2004 sayılı Kanun’un 337/a maddesinde yaptırıma bağlanan eylemin, yalnızca ticareti terk keyfiyetinin onbeş günlük süre içinde kayıtlı olduğu ticaret sicili memurluğuna bildirilmemesi değil, bununla birlikte anılan Kanun’un 44. maddesine uygun olarak bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerinin bulunduğu bir mal beyanında bulunulmamasının müeyyidesi olduğu, bu durumda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 136. maddesinde sayılan kolektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif ticaret şirketlerinde ticaretin terki söz konusu olmayıp, ortaklık ilişkisinin sona erdirildiği, 2004 sayılı Kanun’un 44. maddesi ile getirilen mal beyanında bulunma yükümlülüğünün, gerçek kişi tacirler için geçerli olduğu, yukarıda sayılan ticaret şirketlerini kapsamadığı, eş anlatımla ticaret şirketlerinin müdür veya yetkililerinin 2004 sayılı Kanun’un 337/a maddesinde yaptırıma bağlanan ticareti terk suçunu işlemelerinin yasal olarak mümkün olmadığı ve bu durumda atılı suçun da oluşmayacağı gözetilmeden, limited şirket müdürü olan sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden Konya 4. İcra Ceza Mahkemesinin 20/10/2020 tarihli ve 2019/1067 esas, 2020/744 sayılı kararının CMK’nın 309/4-d maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanık hakkında ticareti usûlüne aykırı terk etmek eyleminden dolayı hükmolunan adli para cezasının kaldırılmasına, 11/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu