T. C.
Y A R G I T A Y
1 2 . H U K U K D A İ R E S İ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
Esas No : 2022/13593
Karar No : 2023/5519
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 17.10.2022
SAYISI : 2022/1116 E., 2022/1395 K.
DAVA TARİHİ : 11.06.2019
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
TEMYİZ EDEN : Davalı
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 8. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19.01.2021
SAYISI : 2019/551 E., 2021/47 K.
Taraflar arasındaki ilama dayalı takipte itfa nedeniyle borca itiraz davasından dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, davacılar hakkında yapılan icranın geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Kararın davalı alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı alacaklı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı borçlu şirket ve şirket yetkilisi vekili dava dilekçesinde özetle; borçlu şirket ile alacaklı arasında yapılan taahhüt sözleşmesinde şirket yetkilisi ………Çulcu’nun da tüm dosya borcuna kefil olduğunu, alacaklının şirket yetkilisinin kefil olması ve taahhütte bulunması halinde bu taahhüdü kabul edip, banka hesaplarına uygulanan haczin kaldırılacağını taahhüt ettiği halde hala hacizlerin kaldırılmadığını, dosya borcu kapanmasına rağmen alacaklının kötü niyetli olarak takibe devam ettiğini, haksız ve hukuka aykırı olarak yeni kur üzerinden hesaplattırılarak, usul ve yasaya aykırı dosya hesabı düzenlenmesine sebep olduğunu, 29.12.2014 tarihinde borçlu şirket yetkilisinin kefil olup, taahhütte bulunması ile birlikte Euro cinsinden olan alacağın artık taahhüt tarihi itibariyle Türk Lirasına çevrildiğini, burada taahhüt Türk Lirası üzerinden yapıldığından artık alacaklının seçimlik hakkını Türk Lirası yönünden kullandığının kabul edilmesi gerektiğini, tüm borcun taahhüt edilen tarihlerde ödendiğini, dosya borcunun çok üzerinde miktarda ödeme yapılmasına rağmen yeniden borç muhtırası gönderildiğini, muhtırada belirtilen 484.054,64 TL bakiye borcun fahiş olduğunu belirterek itfa nedeniyle takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; borç muhtırasının tebliğinden itibaren yasal sürede icra mahkemesine başvurulmadığını, Ankara 2.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/961 E. sayılı dosyasının tarafları ve dava konusunun aynı olduğunu, o dosyada verilen kesin süre içerisinde borçlunun bilirkişi ücreti yatırmadığından bu kez istinaf incelemesine konu başvurunun yapıldığını, takip dayanağı ilamda döviz cinsinden alacağa hükmedildiğini, takipte Ankara 16. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/644 Esas 2014/28 Karar sayılı kararı ile icra emrinin iptal edildiğini, yeni icra emri düzenlenerek borçluya gönderildiğini, alacaklının fiili ödeme tarihli kur üzerinden talepte bulunduğunu, ödeme tarihindeki kurlar dikkate alınarak hesaplama yapılıp her bir ödeme işlemi için ödeme tarihindeki kur üzerinden hesaplama yapılarak asıl borçtan mahsup edilmek üzere alacağın bulunması gerektiğini beyanla şikayetin reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mahkemece aldırılan 26.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda; takip konusu borcun 23.06.2017 tarihinde yapılan ödeme ile sona ermiş olup, şikayet tarihi itibarıyla dosyada 77.830,13 TL fazla ödeme olduğu kanaatinin bildirildiği görülmekle, denetime ve hükme elverişli bilirkişi raporu da dikkate alınarak davanın kabulüne, davacılar hakkında yapılan icranın geri bırakılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı alacaklı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Cevap dilekçesindeki itiraz sebeplerinin tekrar edildiği görülmekle ayrıca yargılama sırasında rapor düzenleyen kişinin icra iflas hukukunda uzman bilirkişi olmadığı, iş hukuku aktüerya uzmanı olduğu, bu husustaki talebin mahkemece değerlendirilmediği, bilirkişi listesinde kayıtlı icra iflas hukukunda haricen rapor alarak dosyaya sundukları, bu rapora göre alacağın devam ettiği, söz konusu rapor ile karara esas alınan raporun mahkemece mukayese edilmediği, yeniden bilirkişi raporu alınmadığı, takip dosyası celp edilmeden rapor düzenlendiği, araç satımı esnasında ödenen vergi borçları ve diğer masraf kalemlerinin hiç birinin hesaplamada dikkate alınmadığı, ödeme tarihlerindeki kurlar dikkate alınarak her bir ödeme işlemi için ödeme tarihindeki kur üzerinden hesaplama yapılarak mahsup işlemlerinin gerçekleştirilmediği ileri sürülmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, borçlu şirketin icra mahkemesine başvurusu İİK’nın 33/2. maddesi kapsamında icra emri tebliğinden sonraki döneme ilişkin ödeme iddiası olup bu şikayetin süreye bağlı olmadığı, İcra kefili olan diğer borçlu ………..Çulcu yönünden ise 13.05.2022 tarihli icra müdürlüğü yazısından da anlaşıldığı üzere icra emri tebliğ edilmediğinden adı geçen borçlunun İİK.nın 33/1.maddesi kapsamındaki ödeme iddiasının yasal sürede kabul edildiği, derdestlik iddiasında bulunulan dosyada borçlu şirket taraf olmadığından onun yönünden derdestlik ya da kesin hükümden bahsedilemeyeceği gibi icra kefili olan borçlu yönünden ise delil avansı yatırılmadığı gerekçesiyle şikayetin esası incelenmeden reddedilip, istinaf incelenmesinden geçmediğinden derdestlik ya da kesin hüküm teşkil edileceğinden bahsedilemeyeceği, takibe dayanak ilamda belirtilen ürünlerin borçlu şirkete iade ve teslimini yapmadan takibe başlayarak, Euro üzerinden alacak talep edilmiş olsa da ilam gereğince ürünlerin teslim tarihindeki kur üzerinden Türk Lirası’na çevirme işleminin yapılmasının zorunlu olduğu, mahkemece aldırılan ek bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu belirtilerek, alacaklının sözü edilen rapora yönelik itirazlarının yerinde görülmeyip raporda yapılan hesaplamaya göre dosya borcunun ödenerek sona erdiğinin anlaşıldığı, icra kefili olan borçlu ………..Çulcu yönünden ise 29.12.2014 tarihli icra kefalet tutanağında kefalet miktarının 166.234,74 TL olduğu görülmekle bu miktar yönünden de borcun sona erdiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Dosya kapsamındaki itiraz sebeplerinin tekrar edildiği görülmüştür ve İlk Derece Mahkemesi kararı ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının fazla ödenen miktar yönünden çelişkili oldukları, derdestlik iddiasında bulunulan davanın gider avansı değil delil avansı yatırılmadığı için reddolunduğu, bu sebeple söz konusu davanın usulden değil esastan reddolunduğu, bu durumda iş bu davanın derdestlik ve kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiği, Bölge Adliye Mahkemesince aldırılan temyize konu istinaf bilirkişi raporunun tarafa tebliğ edilmediği, itiraz ve beyan sunma hakkı tanınmadığı, savunma hakkının kısıtlandığı, ödeme tarihlerindeki kurların dikkate alınarak hesaplanıp her bir ödeme işlemi için ödeme tarihindeki kur üzerinden hesaplama yapılarak asıl borçtan mahsup etmek suretiyle alacaklının geride kalan alacağının ortaya çıkarılması gerektiği ileri sürülmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ilama dayalı takipte itfa nedeniyle borca itiraz istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,
2. İİK md.33/2
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı alacaklı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA,
Alınması gereken 269,85 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.