HGKİşlem Şikayetiİtiraz

Açıkça itiraz ve şikâyetten vazgeçilmeksizin, borcun cebri icra tehdidi altında ödenmesi itiraz ve şikâyetin esasının incelenmesine engel değildir.

Açıkça itiraz ve şikâyetten vazgeçilmeksizin, borcun cebri icra tehdidi altında ödenmesinin itiraz ve şikâyetin esasının incelenmesine engel olmadığı- Haciz ihbarnamesi tebliği üzerine üçüncü kişi tarafından dosyaya yatırılan paranın alacaklıya ödenmesi iradi nitelikte bir ödeme sayılamayacağından, şikâyet tarihinden önce dosya borcunun ödenmesinin haczedilmezlik şikâyetinin esasının incelenmesine engel olmadığı-

1. Taraflar arasındaki “şikâyet” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, İstanbul Anadolu 6. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin reddine ilişkin karar borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.

2. Direnme kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İNCELEME SÜRECİ

Borçlu İstemi:

4. Borçlu vekili şikâyet dilekçesinde; müvekkili İdare aleyhine başlatılan icra takibinde İstanbul Valiliği Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğündeki alacakları üzerine haciz konulduğunu, bu hesaptan 06.03.2014 tarihinde icra dosyasına ödeme yapıldığını belediyeye bilgi için gönderilen İstanbul Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğünün 14.03.2013 tarihli yazısı ile öğrendiklerini, 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 5. maddesi uyarınca bu gelirlerin haczinin kabil olmadığını, Defterdarlık tarafından emanet hesabında tutulan bu paranın 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun’un 7. maddesi gereğince vergi hükmünde olduğunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15. maddesinde düzenlenen “…belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez…” hükmü gereğince de bu paranın haczinin kabil olmadığını ileri sürerek İstanbul Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğüne 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 89/1 maddesine göre gönderilen haciz ihbarnamesi ile diğer haciz işlemlerinin iptaline, İstanbul Defterdarlığı tarafından icra müdürlüğü hesabına yatırılan 39.400TL tahsilatın iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Alacaklılar Cevabı:

5. Alacaklılar vekili cevap dilekçesinde; haczedilmezlik şikâyetinin yerinde olmadığını ve haciz yasağı kapsamında bulunmayan bir tahsilatın borçluya iadesinin mümkün olmadığını savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. İstanbul Anadolu 6. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 19.06.2014 tarihli ve 2014/441 E., 2014/560 K. sayılı kararı ile; defterdarlıktan gelen yazı içeriği ve icra dosyasında bulunan tahsilat ve reddiyat makbuzu içeriğine göre şikâyete konu paranın dava açılmadan (şikâyet tarihinden) önce haczedilerek icra dosyasına gönderildiği ve 11.03.2014 tarihinde alacaklı tarafa ödendiği, şikâyet tarihinden önce ödenen paranın iadesinin icra mahkemesinden istenemeyeceği gerekçesi ile şikâyetin reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 8. Hukuk Dairesince 22.10.2015 tarihli ve 2014/19464 E., 2015/18890 K. sayılı kararı ile;

“…Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Borçlu Belediye vekili İcra Mahkeme’sine başvurusunda; kamulaştırmasız elatmadan kaynaklanan ilama dayalı olarak başlatılan takipte, 4706 sayılı Yasa’nın 5/5 ve 9. fıkraları gereği haczi kabil olmayan, Hazine tarafından satılan taşınmazların bedelinden, 775 sayılı Yasa’ya göre kullanılmak üzere Belediyeye aktarılması gereken ve bu nedenle Defterdarlık emanet hesabında tutulan, 5779 sayılı Kanun’nun 7. maddesi hükmü ile vergi hükmünde olan belediyeye ayrılan pay hesabı olan Istanbul Valiliği Defterdarlık hesabına konulan haksız haczin iptaline ve 06.03.2014 tarihinde yatırılan hacze konu 39.400,00 TL paranın belediyeye iadesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece; şikayete konu haczedilen para, dava açılmadan önce alacaklı tarafa ödendiğinden, paranın iadesi icra mahkemesinden istenemeyeceğinden, şikayetin reddine karar verilmiş, hüküm borçlu vekilince temyiz edilmiştir.

Şikayete konu icra takip dosyasına Deftardarlık hesabından şikayet tarihinden önce para gönderildiği ve alacaklıya ödendiği anlaşılmaktadır. Haciz nedeniyle hesaptan gelen paranın ödenmesi haczedilmezlik şikayetinin esasının incelenmesine engel değildir. Bu nedenle şikayetin esasının incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. İstanbul Anadolu 6. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 21.04.2016 tarihli ve 2016/273 E., 2016/384 K. sayılı kararı ile; her davanın (şikâyetin) açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi gerektiği, şikâyete konu takip dosyası dava açılmadan (şikâyet tarihinden) önce infaz olduğundan şikâyet tarihi itibarıyla mevcut bir hacizden söz edilemeyeceğinden haczedilmezlik şikâyetinin konusu bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; haczedilmezlik şikâyetine konu olan İstanbul Valiliği Defterdarlık hesabından şikâyet tarihinden önce icra dosyasına gönderilen paranın alacaklıya ödenmesinin haczedilmezlik şikâyetinin esasının incelenmesine engel olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Kural olarak, borçlunun mal varlığını teşkil eden mal, alacak ve hakları, alacaklılarına karşı bir tür teminat teşkil eder ve bu nedenle borçlunun alacaklıları tarafından borç için haczettirilebilir. Haciz cebri icra organı tarafından yapılan devlete ilişkin bir hakimiyet tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara, icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır. İİK’nın 85. maddesinin 1. fıkrasına göre icra dairesince, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta bulunan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana para, faiz ve masraflar da dâhil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczedilir. İİK’nın 85. maddesinin 2. fıkrası borçluya ait olup da üçüncü kişi elinde olan malların da haczedilebileceğini öngörmektedir. Borçlunun üçüncü kişilerde bulunan alacakları İİK’nın 89. maddesine göre haciz ihbarnamesi gönderilmesi suretiyle haczedilebileceği gibi, üçüncü kişilere haciz müzekkeresi gönderilmesi suretiyle de haczedilebilir.

13. İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesinde haczedilemeyecek mallar ve haklar düzenlenmiştir. İİK’nın 82. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendine göre özel kanunlarında haczedilemeyeceği yazılı olan mal ve haklar haczedilemez. Maddî hukuka göre başkasına devri yasak olan mal, alacak ve haklar (mesela münhasıran şahsa bağlı haklar, TMK m. 23 gibi) haczedilemez. Ayrıca özel kanunlarında haczedilemeyeceği yazılı olan mal, alacak ve haklar da haczedilemez.

14. Somut olayda; alacaklılar vekili tarafından borçlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine ilamlı icra takibi başlatıldığı, icra emrinin borçlu vekiline 19.03.2013 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklı vekilinin 29.01.2014 tarihinde İstanbul Defterdarlığına haciz ihbarnamesi gönderilmesini talep ettiği ve İstanbul Defterdarlığı Muhasebe Daire Başkanlığına İİK’nın 89. maddesinin 1. fıkrasına göre düzenlenen haciz ihbarnamesinin 07.02.2014 tarihinde tebliğ edildiği, icra dosyasına İstanbul Defterdarlığı hesabından 07.03.2014 tarihinde 39.400TL gönderildiği, 11.03.2014 tarihinde dosyaya gelen paranın alacaklı vekiline gönderildiği, 09.04.2014 tarihinde borçlu vekilinin haczedilmezlik şikâyeti ile icra mahkemesine başvurarak İstanbul Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğüne İİK’nın 89/1. maddesine göre gönderilen haciz ihbarnamesi ile diğer haciz işlemlerinin iptaline karar verilmesini talep ettiği, icra mahkemesince her davanın (şikâyetin) açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi gerektiği, şikâyete konu takip dosyası şikâyet tarihinden önce infaz olduğundan şikâyet tarihi itibarıyla mevcut bir hacizden söz edilemeyeceğinden haczedilmezlik şikâyetinin konusu bulunmadığı gerekçesiyle şikâyetin reddine karar verildiği görülmektedir.

15. Açıkça itiraz ve şikâyetten vazgeçilmeksizin, borcun cebri icra tehdidi altında ödenmesi itiraz ve şikâyetin esasının incelenmesine engel değildir. Şikâyetçi borçlu tarafından icra dosyasına yapılmış bir ödeme bulunmayıp, İstanbul Valiliği Defterdarlık hesabından haciz nedeniyle dosyaya para aktarılmıştır. Bu nedenle haciz ihbarnamesi tebliği üzerine üçüncü kişi tarafından dosyaya yatırılan paranın alacaklıya ödenmesi iradi nitelikte bir ödeme sayılamayacağından, şikâyet tarihinden önce dosya borcunun ödenmesi haczedilmezlik şikâyetinin esasının incelenmesine engel değildir. Nitekim bu hususlar Hukuk Genel Kurulunun 11.05.2011 tarihli ve 2011/12-177 E., 2011/300 K.; 24.01.2018 tarihli ve 2017/8-1860 E., 2018/93 K. ile 23.11.2021 tarihli ve 2017/8-1868 E., 2021/1485 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.

16. Borçlunun haczedilmezlik şikâyetinin kabulü hâlinde, borçlu alacaklıya ödenen paranın iadesini talep edebileceğinden şikâyetin esasının incelenmesinde hukukî yararı bulunmaktadır. O hâlde mahkemece haczedilmezlik şikâyetinin esasının incelenerek haczedilemeyecek bir para tahsil edilmiş ise iadesine olanak sağlanmalıdır.

17. Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

18. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

HGK. 30.11.2021 T. E: 2017/8-1862 , K: 1530

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu