Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi E. Güney tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takipte, alacaklı vekili, icra müdürlüğünün 17.04.2015 tarihli satış talebinin reddine dair kararının iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu mahkemece, satış talebinin yasal süre geçtikten sonra yapıldığı gerekçesi ile şikayetin, kesin olmak üzere reddine karar verildiği, iş bu kararı alacaklının temyiz etmesi üzerine, mahkemenin 06.05.2016 tarihli ek kararı ile, kesin nitelikli olduğu gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verildiği görülmektedir.
İcra mahkemesi kararlarından hangilerinin temyiz olunabileceği özel hükümlerle ve genel olarak da İİK’nun 363. maddesinde birer birer açıklanıp gösterilmiştir. Bunların dışında kalan mahkeme kararları kesindir. Yargıtay’ca incelenmesi istenen karar kesin nitelik taşımadığından temyizi kabildir. Bu nedenle, alacaklı vekilinin temyiz talebinin reddine ilişkin İzmir 4. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 06.05.2016 tarih ve 2015/553 Esas, 2016/277 Karar sayılı ek kararının oy birliğiyle kaldırılmasına karar verildi.
İzmir 4. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 07.04.2016 tarih ve 2015/553 Esas, 2016/277 Karar sayılı esasa ilişkin kararının temyiz incelemesine geçildi:
Satışı istenilen taşınmazın haciz tarihi olan 06/11/2009 tarihi itibari ile uygulanması gereken (6352 sayılı kanun ile yapılan değişiklikten önceki hali ile) İİK.nun 106.maddesinde; “Alacaklı, haczolunan mal taşınır ise hacizden nihayet bir sene ve taşınmaz ise nihayet iki sene içinde satılmasını isteyebilir” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanunun 110.maddesinde ise; “Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya talep geri alınıp da, bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar” hükmü yer almaktadır. Bu düzenleme kapsamında, icra müdürlüğünden hacizli malın satışının süresinde istenmesi yeterli olup, diğer satış şartlarının oluşup oluşmadığının irdelenmesi gerekmez.
Yine İİK.nun 129/son maddesi hükmüne göre de, ikinci ihalede alıcı çıkmazsa veya bu maddede yazılı şartlar gerçekleşmezse satış talebi düşer. Satış talebinin düşmesinden itibaren işlemeye başlayacak iki yıllık sürede alacaklının yeniden satış talep etmesi zorunludur. Hemen belirtmek gerekir ki, yukarıda değinilen maddelerde yer alan satış isteme süreleri hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece, satış talebinin öngörülen süreler içinde yapılıp yapılmadığı re’sen gözetilmelidir. Satış isteme sürelerinin geçmesine karşın tapu sicilinde şeklen varlığını sürdüren haciz, İcra İflas Kanunu’nun emredici nitelikteki anılan maddelerine aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Bu açıklamalara göre, somut olayda, taşınmaza, 06.11.2009 tarihinde haciz konulduğu, alacaklının 2 yıllık yasal sürede, yani 27.06.2011 tarihinde hacizli taşınmazın satışının yapılmasını talep ettiği, akabinde yapılan ihalede alıcı çıkmadığından, İİK.nun 129/son maddesi hükmüne göre de, ikinci ihale tarihi olan 30.09.2013 itibariyle satış talebinin düştüğü, yeniden satış talebinin ise 06.04.2015 tarihinde yapıldığı görülmüştür.
O halde, mahkemece, alacaklı tarafından satış talebinin düştüğü 30.09.2013 tarihinden itibaren, İİK.nun 106. maddesinde öngörülen yasal iki yıllık sürede yeniden satış talep edildiği anlaşıldığından şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
12. HD. 04.12.2017 T. E: 2016/24101, K: 15023