Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

Alacaklıya düşecek ihale bedeli, sıra cetvelinden sonra tespit edileceğinden, şikayetin kabulü ile alacağa mahsuben alınan taşınmazlarda sıra cetveli kesinleşip, alacaklıya düşecek bedel belirlendikten sonra ve satış için yapılan masraflar düşülerek (taşınmazın 3. kişi tarafından alınması halinde olduğu gibi alacaklıya ne kadar ödeme yapılması gerekiyorsa), bu miktar üzerinden tahsil ve cezaevi harcı alınması gerektiğinden şikayetin kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.


Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Şikayetçi tarafından icra mahkemesine yapılan başvuruda, ihale sonucu alacağa mahsuben alınan taşınmazlara ilişkin olarak, henüz sıra cetveli yapılıp ihale bedelinin alıcı-alacaklı tarafından ödenip ödenmeyeceği tespit edilmeden ve takip masrafları düşülmeden, toplam ihale bedeli üzerinden tahsil ve cezaevi harcı alınması işlemi şikayet konusu yapılmış; mahkemece alınan bilirkişi raporu sonucunda harçların masraflar düştükten sonra kalan net ihale bedeli üzerinden alındığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiştir.

Medeni Usul Hukukunda (HMK mad. 326) olduğu gibi icra hukukunda da harç ve giderler sonuçta haksız çıkan tarafa yükletilir. Harç, yapılan bir hizmet karşılığı Devletin aldığı paradır. Tahsil harcı da, bu amaca yönelik olup, alacaklıya tediye sırasında alacaklıya ödenmesi gerekli değer üzerinden hesaplanmalıdır. Çünkü alacaklıya yapılan hizmet, kendisine yapılan ödeme kadardır. Taşınmazın alacağa mahsuben alınmış olması, alacaklının ödeyeceği harçların hesabında bu kuralı bertaraf etmez.

İİK’nun 140. maddesinde; “Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar” hükmü yer almaktadır. Somut olaydaki gibi, birden fazla alacaklı bulunması halinde, İİK’nun 140. maddesi gereğince icra müdürlüğünce sıra cetveli yapılarak alacaklının ihale bedelini yatırmasının gerekip gerekmediği belirlendikten sonra, alacaklı aleyhine fark doğduğu tespit edilir ise alacaklıya ihale bedelini yatırmak üzere süre verilir. Buna göre, tıpkı taşınmaz 3. kişi tarafından satın aldığında alacaklıya ödeme yapılırken harç kesildiği gibi, alacağa mahsuben alındığında da sıra cetveli yapılarak, alacaklı aleyhine fark doğup doğmadığı, kısacası alacaklının eline geçen bedel tespit edilerek harç alınmalıdır.

O halde, mahkemece alacaklıya düşecek ihale bedeli, sıra cetvelinden sonra tespit edileceğinden, şikayetin kabulü ile alacağa mahsuben alınan taşınmazlarda sıra cetveli kesinleşip, alacaklıya düşecek bedel belirlendikten sonra ve satış için yapılan masraflar düşülerek (taşınmazın 3. kişi tarafından alınması halinde olduğu gibi alacaklıya ne kadar ödeme yapılması gerekiyorsa), bu miktar üzerinden tahsil ve cezaevi harcı alınması gerektiğinden şikayetin kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

Bununla birlikte, bilirkişi tarafından düzenlenen 02.05.2016 tarihli ek raporda, iki ayrı işlem ile toplam ihale bedeli üzerinden harç alındığı belirtildiği halde, mahkemece somut olaya uymayan gerekçe ile masraflar düşüldükten sonra kalan ihale bedeli üzerinden harç alındığının tespiti de yerinde değildir.

SONUÇ: Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

12. HD. 08.06.2018 T. E: 2017/82, K: 6102

Exit mobile version