Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

Borçlunun, ilam kesinleşmeden ilamın icraya konulamayacağı yönünde bir şikayeti bulunmamasına rağmen, mahkemece, talep aşılıp bu husus değerlendirme konusu yapılarak icra emrinin iptaline karar verilmesi doğru değildir. Kaldı ki, takip dayanağı ilam, katılma alacağına ilişkin olup, infazı için kesinleşmesi de gerekmemektedir.

12. Hukuk Dairesi         2018/4163 E.  ,  2018/9595 K.“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan ilamlı takipte, borçlu icra mahkemesine başvurusunda; takip dayanağı ilamın bozulduğunu, karar düzeltme talebinde bulunulduğunu, karar düzeltme sonucuna kadar tüm aşamaları ile birlikte icra takibinin tedbiren durdurulmasını, karar düzeltme talebinin reddi ile bozma kararının kesinleşmesi durumunda icra takibinin tümden iptaline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece, ilamın kesinleşmeden takibe konulamayacacağı gerekçesi ile icra emrinin iptaline karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun ”Taleple Bağlılık İlkesi” başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasında; ”Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” hükmüne yer verilmiştir.
İİK’nun 40. maddesi gereğince; takip dayanağı ilamın bozulması, icra işlemlerini olduğu yerde durdurur.
Somut olayda, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1998/347 E-2011/53 K. sayılı katılma alacağı ilamına dayalı olarak 05.02.2011 tarihinde başlatılan ilamlı takipte, takip dayanağı ilam 26.06.2012 tarihinde esastan bozulmuş ve icra müdürlüğünce 10.09.2012 tarihinde, İİK’nun 40. maddesi gereğince bozma sonrası kesinleşmiş bir ilam ibraz edilinceye kadar takibin durdurulmasına karar verilmiştir.
Borçlunun, ilam kesinleşmeden ilamın icraya konulamayacağı yönünde bir şikayeti bulunmamasına rağmen, mahkemece, talep aşılıp bu husus değerlendirme konusu yapılarak icra emrinin iptaline karar verilmesi doğru değildir. Kaldı ki, takip dayanağı ilam, katılma alacağına ilişkin olup, infazı için kesinleşmesi de gerekmemektedir.
Borçlu şikayetinde bozma ilamından sonra karar düzeltme başvurusunun sonucuna kadar takibin durdurulmasını ve bozma kararına karşı yapılan karar düzelteme talebinin reddi halinde ise takibin tümden iptaline karar verilmesini talep etmiştir. İcra işlemleri devam ederken ilamın bozulması halinde icra takibi olduğu yerde durur, ilamlı icra takibi iptal edilemez. Yargıtay bozma ilamının ibrazına kadar yapılan icra işlemleri ise geçerlidir. Alacaklının, bozma ilamına karşı karar düzeltme yoluna başvurması halinde dahi icra işlemleri olduğu yerde durur. Bu nedenle takibin durdurulmasının mahkemeden talep edilmesinde ise hukuki yarar bulunmamaktadır. Kaldı ki, icra müdürlüğünce bozma ilamı nedeniyle İİK’nun 40. maddesi gereğince takibin durdurulmasına da karar verilmiştir.
O halde, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, talep aşılmak suretiyle şikayet konusu edilmeyen bir konu değerlendirilerek icra emrinin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Exit mobile version