HGKKıymet TakdiriTebligat

Borçlunun kıymet takdirine ilişkin şikâyet dosyasında vekille temsil edilmesi ve icra mahkemesinin bu kararının icra takip dosyasında bulunması karşısında, satış ilanının, icra takip dosyasına vekâletname ibraz etmemiş olsa da borçlu vekiline tebliğ edilmesi gerektiği-

Borçlunun kıymet takdirine ilişkin şikâyet dosyasında vekille temsil edilmesi ve icra mahkemesinin bu kararının icra takip dosyasında bulunması karşısında, satış ilanının, icra takip dosyasına vekâletname ibraz etmemiş olsa da borçlu vekiline tebliğ edilmesi gerektiği-

Taraflar arasındaki “ihalenin feshi” talebinden dolayı yapılan inceleme sonunda Eskişehir 1. İcra (Hukuk) Mahkemesince ihalenin feshi talebinin reddine dair verilen 16.10.2014 tarihli ve 2014/460 E., 2014/646 K. sayılı karar, şikâyetçi borçlu vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 12.03.2015 tarihli ve 2015/2395 E., 2015/5572 K. sayılı kararında;
“…Borçlunun, diğer ihalenin feshi nedenleri yanında; satış ilanının kıymet takdirine itiraz eden vekili Av. C.Ş.’e tebliğ edilmediğini de ileri sürerek ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması zorunludur.
Borçlunun, vekili aracılığıyla Eskişehir 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/324 E. sayılı dosyası üzerinden kıymet takdiri raporuna itiraz ettiği ve anılan mahkemenin 23.01.2014 tarih ve 2013/324 E., 2014/41 K. sayılı kararının takip dosyası arasında bulunduğu görülmektedir. Bu durumda, yukarıda açıklanan maddeler gereğince, satış ilanının, kıymet takdirine itiraz eden vekile tebliği gerekir. Takip dosyasına ayrıca vekaletname sunulmamış olması, kıymet takdirine itiraz hakkındaki kararın dosyaya ibraz edilmiş olması karşısında artık borçlunun takipte vekille temsil edildiği gerçeğini ortadan kaldırmaz. Emredici nitelikteki bu düzenlemelerden kaynaklanan yasal zorunluluğa aykırı olarak, vekili varken asile gönderilen satış ilanı tebligatı yok hükmünde olup sonuç doğurmaz. Şu hale göre, vekil ile takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğundan asile yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmaması da sonuca etkili  değildir.
İİK’nın 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya  satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebi olup, borçlu vekiline satış ilanının tebliğ edilmemesi veya usulsüz tebliğ edilmesi de aynı hukuki sonuçları doğurur.
O halde, mahkemece şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken  istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir…” gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan inceleme sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Şikâyetçi borçlu vekili
[b]HUKUK GENEL KURULU KARARI[/b]
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstem, taşınmazın ihalesinin feshine ilişkindir.
Şikâyetçi borçlu vekili; müvekkili aleyhine alacaklı tarafından Eskişehir 7. İcra Dairesinin 2011/1810 E. sayılı dosyasında başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte müvekkiline ait 1 nolu bağımsız bölümün 24.07.2014 tarihinde Cengiz Göksu’ya ihale edildiğini, müvekkilinin diğer avukatı olan C.Ş. tarafından kıymet takdirine itiraz edildiğini, kıymet takdirine itiraza ilişkin Eskişehir 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 23.01.2014 tarihli ve 2013/324 E., 2014/41 K. sayılı ilamında müvekkilinin vekili olarak Av. C.Ş.’in adı açıkça yazmasına rağmen bu vekile satış ilanının tebliğ edilmediğini ve sair şikâyetlerini ileri sürerek taşınmazın  ihalesinin feshine karar verilmesini talep etmiştir.
Alacaklı vekili; Av. C.Ş.’in Eskişehir 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/324 E. sayılı dosyasında şikâyetçi borçlunun vekili olarak duruşmalara katıldığını, Av. C.Ş.’in şikâyet konusu icra takip dosyasına herhangi bir beyan sunmadığını ve vekâletname ibraz etmediğini, icra takip dosyasında vekâletnamesi bulunmayan avukata satış ilanının tebliğ edilemeyeceğini beyan ederek şikâyetin reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece; satış ilanının borçluya 17.06.2014 tarihinde “…eşi A.A imzasına…” meşruhatı ile tebliğ edildiği, borçlu dışındaki ilgililere ilişkin tebligatların borçlu tarafından ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürülemeyeceği, şikâyet dilekçesinde yer alan diğer hususların satış ilanının tebliğinden itibaren (7) günlük yasal şikâyet süresi içerisinde icra mahkemesinde ileri sürülmediğinden fesih sebebi olarak dinlenemeyeceği, ihalenin feshini gerektirir usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı gerekçesiyle ihalenin feshi talebinin reddine, esasa girilmediğinden borçlu aleyhine ceza (para cezası) takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
Şikâyetçi borçlu vekilinin temyiz itirazı üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Yerel Mahkemece önceki gerekçelere ek olarak; gerek 1086 sayılı HUMK’nın 67/son maddesinde yer alan “…vekaletname aslının veya onanmış örneğinin her dosya için ayrı ayrı verilmesi zorunludur…” şeklindeki düzenlemenin gerekse 6100 sayılı HMK ‘nın 76. maddesinde yer alan “…Avukat açtığı veya takip ettiği dava ve işlerde noter tarafından onaylanan yada düzenlenen vekaletname aslını veya Avukat tarafından onaylanmış aslına uygun örneğini dava yahut takip dosyasına konulmak üzere ibraz etmek zorundadır…” şeklindeki düzenleme karşısında her dava dosyası ve takip dosyası için usulüne uygun şekilde vekâletnamenin ya da onaylı suretinin sunulmasının yasa gereği olduğu, somut olayda borçlunun kıymet takdirine vekili aracılığı ile itiraz etmesinin ve bu itiraz sonucunda verilen kararın takip dosyasına sunulmasının satış ilanının borçlu vekiline tebliğini gerektirmeyeceği, borçlu vekili tarafından takip dosyasına sunulmuş herhangi bir vekâletnamenin bulunmadığı  gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı şikâyetçi borçlu vekili tarafından temyize getirilmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; borçlunun kıymet takdirine ilişkin şikâyet dosyasında vekille temsil edilmesi hâlinde bu mahkeme kararının icra takip dosyasında bulunması karşısında satış ilanının borçlu asile mi yoksa icra takip dosyasına vekâletname ibraz etmeyen vekile mi tebliğ edilmesi gerektiği, burada varılacak sonuca göre ihalenin feshine karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Bir alacağın tahsili ya da ilam gereğinin yerine getirilmesi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK) uyarınca yapılacak icra takibi ile mümkündür. Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, borçluya ödeme emri tebliği üzerine borç ödenmez ve takip icra mahkemesince durdurulmaz ise alacaklının talebi üzerine borçluya ait malların haczedilmesi ve hacizli malın satış bedelinin alacaklıya verilmesi yolu ile alacaklının alacağını tahsil etmesi sağlanır. Alacaklının talebiyle birlikte, haczedilen veya ipotekli taşınmazın kıymetini icra dairesi takdir eder. İİK’nın kıymet takdirine ilişkin şikâyet başlıklı 128/a maddesinde kıymet takdiri tebliğ edilen ilgililerin, raporun tebliğinden itibaren yedi gün içinde raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesine şikâyet yoluyla başvurabilecekleri düzenlenmiştir. Bu maddeden anlaşılacağı üzere kıymet takdirine ilişkin şikâyet ayrı bir dava olmayıp takibin bir parçasıdır.
Şikâyet icra ve iflas dairelerinin, kanuna aykırı olan veya hadiseye uygun bulunmayan işlemlerinin iptali veya düzeltilmesi veya yerine getirilmeyen veya sebepsiz sürüncemede bırakılan bir hakkın yerine getirilmesi için icra takibinin taraflarına veya hukuki yararı bulunan diğer kişilere tanınmış  kendine özgü bir kanun yoludur (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 103). Şikâyeti medeni usul hukukunda yer alan hiçbir dava çeşidi içine sokmak mümkün değildir(Pekcanıtez, H./Simil, C.: İcra ve İflas Hukukunda Şikâyet 2. B., İstanbul 2017, s. 49).
İİK’nın 126 ve devamı maddeleri uyarınca haczedilen veya ipotekli taşınmazlar yalnız açık artırma yolu ile satılır.  Satış talebi ile birlikte icra dairesince satışa hazırlık işlemleri yapılır. Satışa hazırlık işlemleri, arttırma şartnamesi düzenlenmesi, taşınmaz üzerindeki mükellefiyetler listesinin hazırlanması, satış ilanı ve satış ilanının bir suretinin borçlu, alacaklı ve tapu sicilinde kayıtlı bulunan ilgililere tebliğidir. İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği’nin 49 ve 50. maddesi atfıyla uygulanması gereken 48. maddelerine göre taşınmaz açık arttırma şartnamesinde ve satış ilanında takdir olunan kıymetin gösterilmesi zorunludur. Buna göre kıymet takdirine karşı şikâyet yoluyla icra mahkemesine başvurulması hâlinde açık artırma şartnamesi ve satış ilanında taşınmazın muhammen bedeli icra mahkemesinden verilen karara göre gösterilir.
Somut olayda icra takip dosyası incelendiğinde; alacaklı vekili tarafından şikâyetçi borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan icra takibinde, alacaklı vekilinin talebiyle borçluya ait haczedilen Eskişehir ili, Tepebaşı ilçesi, İhsaniye mahallesi, 685 ada 16 parselde kayıtlı 1 nolu bağımsız bölüme icra dairesince 110.000TL kıymet takdir edildiği, borçlunun vekili Av. C.Ş. aracılığıyla Eskişehir 1. İcra Hukuk Mahkemesinde kıymet takdirine ilişkin şikâyette bulunulduğu, Eskişehir 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 23.01.2014 tarihli ve 2013/324 E., 2014/41 K. sayılı kararı ile kıymet takdirine ilişkin şikâyetin kabulü ile 1 nolu bağımsız bölümün satışa esas değerinin 125.000TL olarak tespitine karar verildiği ve mahkeme ilamının takip dosyasında bulunduğu, ilamın karar başlığında borçlu S.A vekili olarak Av. C.Ş.’in adının yazılı olduğu, alacaklı vekilinin talebi üzerine icra müdürlüğünce 10.06.2014 tarihinde satış kararı alındığı, açık artırma şartnamesinde ve satış ilanında taşınmazın muhammen bedelinin 125.000TL olarak gösterildiği, adı geçen borçlu vekilinin vekâlet görevinden azledildiği veya çekildiğine dair herhangi bir belge bulunmadığı, satış ilanının borçlu asile tebliğ edildiği görülmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun vekaletnamenin ibrazı başlıklı 76. maddesi dava ve işlerden bahsetmekte olup, icra takibi avukatın takip ettiği işlerden sayılır. Avukatın vekil sıfatı ile  icra takibine katılabilmesi için vekâletnamesini HMK’nın 76. maddesine göre takip dosyasına ibraz etmesi zorunludur. Vekil sıfatı ile icra takibine katılma vekilin icra takibine vekâlet ibrazı ile olabileceği gibi borçlu adına icra mahkemesine itiraz ve şikâyette bulunması suretiyle de olabilir.
Şikâyet, menfi tespit, itirazın iptali, tasarrufun iptali gibi dava olmayıp hukuki bir çaredir. Şikâyet üzerine icra mahkemesince verilen kararın takip dosyasına ibrazıyla icra takibi devam etmekte olduğundan şikâyet bir kül (bütün) olan icra takibinin parçasıdır. Bu anlamda şikâyette vekâlet HMK’nın 73. maddesine kıyasen şikâyetle ilgili takibin sonuna kadar borçlu adına takibi sürdürebilme yetkisini de kapsar.
Diğer taraftan, Hukuk Genel Kurulunun 17.03.1999 tarihli ve 1999/12-161 E., 1999/148 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere kıymet takdirine itiraz üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber süresinde şikâyet hakkının kullanıldığı hâllerde icra mahkemesi kararının, ihalenin feshinin istenmesi sırasında talep üzerine incelenmesi mümkündür. Dolayısıyla kıymet takdirine itirazın vekil aracılığıyla yapılması hâlinde, satış ilanının vekile tebliğ edilerek avukatın da ihaleden haberdar olmasının sağlanması gerekir.
Bu hâliyle icra takibi bir kül olduğundan kıymet takdirine ilişkin şikâyeti yapan borçlu vekiline satış ilanı tebliği zorunludur. Kıymet takdirine itiraz hakkındaki kararın dosyaya ibraz edilmiş olması suretiyle borçlunun vekili sıfatı ile icra takibine katıldığının kabul edilmesi gerekir. Bu durumda borçlu vekili tarafından icra takip dosyasına vekâletname ibraz edilmesi zorunlu değildir.
Hukuk Genel Kurulunun 01.05.2015 tarihli ve 2013/12-1604 E., 2015/1125 K. sayılı kararında da satış ilanının, takip dosyasına ibraz edilen kıymet takdirine itiraz kararında borçluyu temsil eden vekiline tebliğ edilmesi gerektiği benimsenmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması zorunludur. Vekil azledilmediği veya istifa etmediği sürece görevi devam eder. Bu nedenle vekil varken asile yapılan tebligat hüküm ifade etmez. İİK’nın 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir. Bu nedenle borçlunun ihalenin feshi isteminin kabulüne karar verilmesi gerekir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, icra hukuk mahkemesinin “kıymet takdirine itirazın kabulüne” ilişkin karar örneğinin borçlu-şikâyet eden tarafından takip dosyasına sunulduğu, anılan dava dosyasında şikâyetçi vekili olarak adı geçen avukatın 6100 sayılı HMK’nın vekâletnamenin ibrazını düzenleyen 76. maddesi, vekâletnamesiz dava açılması ve işlem yapılmasını düzenleyen 77. maddesi ve dava şartlarını düzenleyen 114/1-f maddeleri uyarınca usulünce düzenlenmiş vekâletnamesini icra takip dosyasına ibraz etmediği, icra takip dosyasında herhangi bir işlem yapmadığı, icra hukuk mahkemesindeki dava ve icra takibinin ayrı ayrı işler olduğu, icra takip dosyasına vekâletname ibraz edilmediğine göre borçlunun icra takibinde vekille temsil edildiğinin kabulüne olanak bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Şikâyetçi borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29.  maddesi  ile  eklenen  geçici  7. maddesinin  göndermesi  ile uygulanması gereken
İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24.09.2019 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
[b]KARŞI  OY[/b]
Uyuşmazlık,  kıymet takdirine itiraz davasında  vekille temsil edilen borçlunun icra takip dosyasına sunduğu mahkeme kararında adı geçen borçlu vekili avukatın, takip dosyasına  vekâletname ibraz edilmemesi hâlinde satış ilanının vekile tebliğinin gerekip gerekmediği, buradan varılacak sonuca göre ihalenin feshine karar verilip verilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Yerel mahkemenin; ihalenin feshini gerektirir usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı gerekçesiyle ihalenin feshi talebinin reddine ilişkin kararı borçlu vekilinin temyizi üzerine Özel Daire tarafından “takip dosyasında bulunan Eskişehir 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 23.01.2014 tarih, 2013/324 Esas, 2014/41 Karar sayılı kıymet takdirine itiraz davasında adı geçen  borçlu vekili avukatın takip dosyasında da borçluyu temsil ettiğinin kabulü gerekir. Vekille temsil edilen işlerde vekile tebliğat zorunlu olup asile yapılan tebliğatın sonuca etkili olmadığı, İİK’nın 127. maddesi gereğince satış ilanının bir örneğinin  borçlu vekiline tebliğ edilmemesi başlı başına ihalenin feshi nedeni saydığından şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuştur. Yerel mahkemece önceki gerekçelere ek olarak, 6100 sayılı  HMK’nın 76. maddesinden söz edilerek ve icra dosyasına borçlu vekilinin vekâletname sunmadığı belirtilerek önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararının borçlu-şikayetçi vekili tarafından temyizi üzerine, Genel Kurulun çoğunluk görüşüyle Özel Daire bozma kararı benimsenerek direnme kararı bozulmuştur.
Somut olayda; icra hukuk mahkemesinin  kıymet takdirine itiraz kararının borçlu tarafından icra takip dosyasına sunulduğu, bu davada borçlunun vekille temsil edildiği, icra takip dosyasına adı geçen vekilin vekâletnamesinin sunulmadığı, vekilin dosyada herhangi bir işlem yapmadığı, satış ilanının borçlu – şikâyet  eden asile tebliğ edildiği saptanmıştır.
Uyuşmazlık konusu, satış ilanının tebliğiyle ilgili, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 127. maddesi uyarınca, ilanın birer sureti borçluya, alacaklıya ve taşınmazın tapu siciline kayıtlı bulunan ilgililerinin tapuda kayıtlı adresleri varsa bu adreslerine tebliğ olunur.
Satış ilanının kendilerine tebliği gereken ilgililer, takipte vekil ile temsil ediliyorlarsa, 6100 sayılı  Hukuk Muhakemeleri Kanunun  73., 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 41. ve 7201 sayılı Tebliğat Kanununun 11. maddeleri uyarınca satış ilanı ilgililerin vekiline tebliğ olunur.
Uyuşmazlığın çözümü için, davada temsil ve vekâletname ile ilgili hükümlerin de değerlendirilmesi  gerekir.
Avukatın, davaya vekâlet edebilmesi için kendisine temsil yetkisini içeren noterde düzenlenen bir vekâletname verilmesine ihtiyaç vardır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun, 73. maddesinde vekâletnamenin kapsamı, “Vekâletnamenin ibrazı” başlıklı 76. maddesinde de, “Avukat, açtığı veya takip ettiği dava ve işlerde, noter tarafından onaylanan ya da düzenlenen  vekâletname aslını veya avukat tarafından onaylanmış aslına uygun örneğini, dava veya takip dosyasına konulmak üzere ibraz etmek zorundadır…” düzenlemesi uyarınca, vekâletname verilmesi yeterli olmayıp vekâletnamenin dava veya takip dosyasına ibrazı gereklidir. 1086 sayılı HMUK’nın  62., 65. maddeleri de  aynı yönde  düzenleme içermektedir.
Aynı yasanın 114/1-f bendinde “Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip ve usulüne uygun düzenlenmiş vekâletnamesinin bulunması.” dava şartı olarak düzenlenmiştir. HGK’nın 02.04.2003 tarih, 2003/19-265 Esas, 2003/267 Karar sayılı ilamında, vekil aracılığı ile takip edilen işlerde, geçerli bir vekâletname bulunması (temsil yetkisi) ve bunun mahkemeye verilmesi dava şartı olarak kabul edilmiştir.
Buna göre vekil, vekâletnamenin aslı veya onaylı örneğini dava veya takip dosyasına vermekle yükümlüdür. Vekâletnamenin aslının veya onaylı örneğinin her dava ve takip dosyası için de ayrı ayrı verilmesi zorunludur (YHGK.06.07.2011 tarih,2011/12- 108 Esas, 2011/505 Karar).
Belirtilen somut olgular ve yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; İcra hukuk mahkemesinin “kıymet taktirine itirazın kabulüne” ilişkin karar örneğinin borçlu-şikâyet eden tarafından takip dosyasına sunulduğu, anılan dava dosyasında şikayetçi vekili olarak adı geçen avukatın 6100 sayılı HMK’nın vekâletnamenin ibrazını düzenleyen 76. maddesi, vekâletnamesiz dava açılması ve işlem yapılmasını düzenleyen 77. maddesi ve dava şartlarını düzenleyen 114/1-f maddeleri  uyarınca usulünce düzenlenmiş vekâletnamesini icra takip dosyasına ibraz etmediği, icra takip dosyasında herhangi bir işlem yapmadığı, icra hukuk mahkemesindeki dava ve icra takibinin ayrı ayrı işler olduğu,  icra takip dosyasına vekâletname ibraz edilmediğine göre borçlunun icra takibinde vekille temsil edildiğinin kabulüne olanak bulunmadığı açıktır.
Bu durumda; borçlu-şikâyet edenin, icra takip dosyasında vekille temsil edilmediği, satış ilanının İİK’nın 127. maddesi uyarınca usulünce borçluya tebliğ edildiği, ihalede tebliğat usulsüzlüğünün bulunmadığı bu nedenlerle de, ihalenin feshi koşullarının oluşmadığı saptanmış olmakla, ihalenin feshi talebinin reddine ilişkin direnme kararının yerinde olduğu, hükmün onanması gerektiği görüşünde olduğumuzdan, değerli çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılamıyoruz.
HGK 24.09.2019 T. E: 2017/12-348, K: 946

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu