2016 Yılı8. Hukuk DairesiTakas-Mahsup

Borçlunun takas talebini icra mahkemesine ya da icra dairesine süreye tabi olmadan yapabileceği, ilamdan kaynaklanan alacağın takas mahsup edilebilmesi için icra takibine konu edilebilmesinin gerekmediği-

Borçlunun takas talebini icra mahkemesine ya da icra dairesine süreye tabi olmadan yapabileceği, ilamdan kaynaklanan alacağın takas mahsup edilebilmesi için icra takibine konu edilebilmesinin gerekmediği-

Borçlu aleyhinde, D.li 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2001/34 Esas, 2007/429 Karar sayılı ilamında hükmedilen alacağın, yargılama gideri ve vekalet ücretinin tahsili amacıyla ilamlı takip başlatılmış, takipten ve icra emrinin tebliğinden sonra dosya alacağı üçüncü kişiye temlik edilmiştir. Borçlu vekili icra dairesine müracaat ederek, aynı ilamda vekil edeni lehine hükmedilen alacağın da bulunduğunu bildirerek, takas mahsup talep etmiştir. İcra Müdürlüğü’nce 31.1.2011 tarihli kararla; alacağın temliki nedeniyle takip alacaklısının değiştiği, temlik tarihinden sonra borçlu tarafa çıkarılan muhtelif tarihli muhtıralar üzerine ödeme yapılması için işlemlere başlandığı ve temlikin iptali için dava açıldığı cevabı verildiği gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. Borçlu taraf, icra müdürlüğünün takas mahsup talebinin reddine ilişkin kararının iptali ile aynı ilama dayalı alacaklarının takas ve mahsup edilmesine karar verilmesini talep etmiş, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 188. maddesinde ”Borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebilir. Borçlu, devri öğrendiği anda muaccel olmayan alacağını, devredilen alacaktan önce veya onunla aynı anda muaccel olması koşuluyla borcu ile takas edebilir.” 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 167. maddesinde ise ” Borçlu, temlike vakıf olduğu zaman; temlik edene karşı haiz olduğu def’ileri, temellük edene karşı dahi dermeyan edebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre temliki öğrenen borçlu temlik olmasaydı önceki alacaklıya karşı ne tür defiler ileri sürecekse, aynı defiler yeni alacaklıya (temlik alan üçüncü kişiye) karşı da ileri sürülebilir.

Bundan ayrı; HGK’nun 12.10.1994 tarih ve 1994/251-593 sayılı kararında da benimsendiği üzere dar yetkili İcra Mahkemesi’nin yargılama usulü göz önünde tutulduğunda takip hukuku bakımından takas ve mahsup iddiası kural olarak ;

1- Takasa konu alacağın İİK’nun 68. maddesindeki belgelere dayalı bulunması ve bu alacakla ilgili olarak icra takibinin yapılmış ve takibin kesinleşmiş olması,

2- Alacağın ilama bağlanmış olması hallerinde nazara alınabilir.

Borçlu takas talebini İcra Mahkemesine beyan edebileceği gibi, bu başvurusunu İcra Dairesine de yapabilir. Bu istem, takibin her safhasında bildirilebileceğinden herhangi bir süreye de tabi bulunmamaktadır. Yerleşik Yargıtay içtihatları da bu yöndedir.

Başka bir anlatımla tarafların ilamdan kaynaklı ve herhangi bir nedenle yapılan takipde kesinleşmiş alacakları takas-mahsup konusu yapılabilir. İlamdan kaynaklanan alacağın takas mahsup edilebilmesi için icra takibine konu edilebilmesi şartı da yoktur. Bu durumda somut olayda mahkemece borçlunun talebinin dayanağını teşkil eden D.li 3.İcra Müdürlüğü’nün 2010/3840 Esas sayılı icra dosyası da celp edilerek, gerektiğinde bilirkişiden de yararlanılmak suretiyle tarafların ilamdan kaynaklanan alacaklarının vekalet ücreti alacakları ve varsa daha önceki ödemeler dışında birbirinden takas ve mahsubu yönünden sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı kabule dayalı bilirkişi raporuyla sonuca gidilmesi doğru değildir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

SONUÇ: Davacı-borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 31.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

8. HD. 31.10.2013 T. E: 9407, K: 15436

Related Articles

Back to top button