Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

Borçlunun takip talebinde gösterilen bilinen adresine çıkarılan ödeme emri tebligatı iade edilmiş olmasının, adres kayıt sisteminde kayıtlı yerleşim yeri adresine tebligat yapabilmek için yasal şartları oluşturduğu,muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese Tebligat Kanun'unun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilmediği hâlde tebliğ memuru tarafından kendiliğinden ilgili Kanun'un 21/2 nci maddesi uygulanarak tebliğ edildiğinden tebligatın bu hâli ile usulsüz olacağı- Sıra cetvelinde kendisinden önce yer verilen başka bir alacaklının icra dosyasında borçluya yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığını belirterek sıra cetveline itiraz etmesi mümkün olduğu-

Borçlunun takip talebinde gösterilen bilinen adresine çıkarılan ödeme emri tebligatı iade edilmiş olmasının, adres kayıt sisteminde kayıtlı yerleşim yeri adresine tebligat yapabilmek için yasal şartları oluşturduğu,muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese Tebligat Kanun’unun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilmediği hâlde tebliğ memuru tarafından kendiliğinden ilgili Kanun’un 21/2 nci maddesi uygulanarak tebliğ edildiğinden tebligatın bu hâli ile usulsüz olacağı- Sıra cetvelinde kendisinden önce yer verilen başka bir alacaklının icra dosyasında borçluya yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığını belirterek sıra cetveline itiraz etmesi mümkün olduğu-

I. TALEP

Şikâyetçi vekili dilekçesinde; müvekkilinin sıra cetvelinde üçüncü sırada gösterildiğini, birinci sırada yer alan şikâyet olunan N. Akbal’ın aynı zamanda Konya 4. İcra Müdürlüğünün 2017/6599 Esas sayılı dosyasında borçlu sıfatı ile yer aldığını, hem alacaklı hem de borçlu sıfatı tek kişide birleştiğinden sıra cetvelinde pay ayrılmasının mümkün olmadığını, sıra cetvelinde ikinci sırada yer alan Konya 8. İcra Müdürlüğünün 2012/8291 Esas sayılı dosyasında şikâyet olunan alacaklı Ç. Bankası AŞ’nin takibinin usulsüz tebligat nedeniyle kesinleşmediğini, haczin geçerli olmadığını ileri sürerek şikâyetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Şikâyet olunan N. Akbal vekili cevap dilekçesinde; şikâyetçinin haciz ya da sıra cetvelindeki sıraya itiraz etmediğini, bu nedenle genel mahkemede dava açması gerektiğini, müvekkilinin aynı taraf ile alacaklı/borçlu olmalarının sıra cetveline katılma veya haczin geçerliliği açısından etkisinin bulunmadığını, müvekkilinin ilgili icra dosyasında mahsup talebinde bulunmadığını belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.

2. Şikâyet olunan Ç. Bankası AŞ vekili; usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmamış, yargılama sırasında şikâyetin reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİNİN BİRİNCİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 07.10.2020 tarihli ve 2020/182 Esas, 2020/262 Karar sayılı kararıyla; şikâyet olunan N. Akbal’ın sırasına ilişkin itirazın yerinde olmadığı, şikâyet olunanın Konya 4. İcra Müdürlüğünün 2017/6599 Esas sayılı dosyasında takas mahsup talebinin bulunmadığı, aynı kişilerin birbirlerine karşı hem alacaklı hem de borçlu olmasının sıra cetvelinde yer almasına engel olmadığı, ayrıca borcun sona ermiş olabileceğine yönelik iddianın mahkemenin yetkisini aşan ve genel mahkemede görülmesi gereken borca yönelik bir iddia olduğu, şikâyet olunan Ç. Bankası AŞ’nin sırasına ilişkin itirazın da yerinde olmadığı, dosyanın esasının eski olmasından dolayı UYAP üzerinde işlemlerin görülemediği, 19.09.2012, 19.01.2013 ve 12.06.2019 tarihinde borçluya tebligat çıkarıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle şikâyet talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikâyetçi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 23.12.2020 tarihli ve 2020/1480 Esas, 2020/1522 Karar sayılı kararı ile; şikâyetçi tarafından, sıra cetvelinde yer alan Konya 6. İcra Müdürlüğünün 2015/1612 Esas ve Konya 8. İcra Müdürlüğünün 2012/8291 Esas sayılı dosyalarında takibe konulan alacağın sırasına itiraz edilmesine rağmen, İlk Derece Mahkemesince Konya 6. İcra Müdürlüğünün 2015/1612 Esas sayılı dosyası yönünden iddiaların değerlendirildiği, ancak Konya 8. İcra Müdürlüğünün 2012/8291 Esas sayılı dosyası yönünden, şikâyetçi tarafından borçluya ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu, takip kesinleşmeden haciz konulduğu ve ayrıca kendi hacizlerinin bu dosyada konulan hacizden önce olduğunun iddia edilmiş olmasına rağmen bu iddiaların usulüne uygun olarak araştırılıp değerlendirilmeden ve tüm deliller toplanmadan yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, şikâyetçi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile esası incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, şikâyetçinin Konya 8. İcra Müdürlüğünün 2012/8291 Esas sayılı dosyası yönünden ileri sürdüğü tüm iddiaların araştırılarak değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

V. İLK DERECE MAHKEMESİNİN İKİNCİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 24.02.2021 tarihli ve 2020/477 Esas, 2021/120 Karar sayılı kararı ile; şikâyet olunan N. Akbal yönünden yapılan değerlendirmede, şikâyet olunanın Konya 4. İcra Müdürlüğünün 2017/6599 Esas sayılı dosyasında takas mahsup talebinin olmadığı, aynı kişilerin birbirlerine karşı hem alacaklı hem de borçlu olmasının sıra cetvelinde yer almasına engel olmadığı, ayrıca borcun sona ermiş olabileceğine yönelik iddianın mahkemenin yetkisini aşan ve genel mahkemede görülmesi gereken borca yönelik bir iddia olduğu, Konya 6. İcra Müdürlüğünün 2015/1612 Esas sayılı dosyasında düzenlenen sıra cetvelinde ikinci sırada yer alan Konya 8. İcra Müdürlüğünün 2012/8291 Esas sayılı dosyasında alacaklı Ç. Bankası AŞ’nin takibinin usulsüz tebligat nedeniyle kesinleşmediği ve haczin geçerli olmadığı iddiası ile itirazda bulunulduğu, ödeme emrinin borçlu A. Topçu adına tebliğe çıkarıldığı, tebligatın 25.09.2012 tarihinde iade olduğu, bunun üzerine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (7201 sayılı Kanun) 21/2 nci maddesi gereği çıkarılan tebligatın 23.01.2013 tarihinde tebliğ edildiği, şikâyetçinin iddiasının aksine doğrudan 7201 sayılı Kanun’un 21/2 nci maddesi gereği gönderilen tebligat olmadığı, iade üzerine 7201 sayılı Kanun’un 21/2 nci maddesi uyarınca tebligat çıkarıldığı, Konya 6. İcra Müdürlüğünün 2015/1612 Esas sayılı dosyasında düzenlenen sıra cetvelinde üçüncü sırada yer alan Konya 3. İcra Müdürlüğünün 2019/398 Esas sayılı dosyasında, davacı tarafından borçlu A. Topçu adına takibin, 14.04.2016 havale tarihli takip talebi ile başladığı, ödeme emrinin 18.05.2016 tarihinde tebliğ edildiği, haczin ise 15.01.2019 tarihinde eklendiği, oysa sırasına itiraz edilen Konya 8. İcra Müdürlüğünün 2012/8291 Esas sayılı dosyasında takibin 19.09.2012 tarihinde başladığı, alacaklı Ç. Bankası AŞ vekili tarafından talep edilen haczin, 14.01.2019 tarihli havale şerhi ile kabul edildiği, bu nedenle haciz tarihi itibariyle şikâyet olunan Ç. Bankası AŞ’nin sırasına ilişkin itirazın da yerinde olmadığı gerekçesiyle şikâyet talebinin reddine karar verilmiştir.

VI. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikâyetçi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 23.03.2021 tarihli ve 2021/472 Esas, 2021/523 Karar sayılı kararı ile; şikâyet olunan N. Akbal’ın alacaklı olduğu Konya 6. İcra Müdürlüğünün 2015/1612 Esas sayılı dosyası yönünden, borçlunun alacaklı olduğu Konya 4. İcra Müdürlüğünün 2017/6599 Esas sayılı dosyasında takas mahsup talebi söz konusu olmadığından borcun sona ermediği, bu nedenle şikâyet olunan N. Akbal’ın alacaklı olduğu dosyadan konulan haciz nedeniyle sıra cetvelinde bu dosyaya yer verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, ancak davalı Ç. Bankası AŞ’nin alacaklı olduğu Konya 8. İcra Müdürlüğünün 2012/8291 Esas sayılı dosyasında borçlu A. Topcu’ya çıkartılan ödeme emri tebligatının iade edilmesi üzerine bu defa her ne kadar mernis adresine ödeme emri tebliğe çıkartılmış ise de, söz konusu tebligat parçası incelendiğinde mernis şerhinin yer almadığı, bu hâliyle dosyada borçluya 7201 sayılı Kanun’un 21/2 nci maddesine göre ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu, bu sebeple bu dosyada borçlu yönünden takibin kesinleşmemiş olması nedeniyle konulan haczin de geçersiz olduğu, sıra cetvelinde Ç. Bankası AŞ’nin alacaklı olduğu dosyanın yer almaması gerekirken bu alacaklıya da pay ayrılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, şikâyetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin doğru bulunmadığı gerekçesiyle şikâyetçi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, şikâyetin kabulü ile Konya 6. İcra Müdürlüğünün 2015/1612 Esas sayılı takip dosyasında düzenlenen 07.07.2020 tarihli sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir.

VII. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikâyetçi vekili ile şikâyet olunan Ç. Bankası AŞ vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 09.05.2022 tarihli ve 2021/3395 Esas, 2022/2552 Karar sayılı kararı ile;

“….1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre şikayetçi vekilinin yerinde olmayan tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-Şikayet olunan Ç. Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarına gelince; sıra cetvelinde 2. sırada yer alan Konya 8. İcra Müdürlüğü’nün 2012/8291 E. sayılı dosyasında borçlu A. Topçu adına çıkarılan ödeme emri tebligatının 25/09/2012 tarihinde iade edilmesi üzerine borçlunun mernis adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesi gereğince çıkarılan tebligat 23/01/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bir başka deyişle, borçlu adına doğrudan Tebligat Kanununun 21/2. maddesi gereğince tebligat çıkarılmadığı gibi kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlu da usulsüz tebligat iddiasında bulunmamıştır. Buna göre Bölge Adliye Mahkemesince şikayetçi vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekirken istinaf başvurusunun kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir….” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; icra hukukunda kural olarak şikâyet hakkının takibin taraflarına ait olduğu, ancak 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 142 nci maddesinin son fıkrası ile bu kurala istisna getirildiği, düzenlenen sıra cetveline karşı alacaklının diğer alacaklıların icra dosyalarındaki takip hukukuna aykırı işlemlerin kendi sırasına etkili olduğunu ileri sürerek sıra cetveline itiraz edebilecekleri, bu kapsamda şikâyetçi alacaklının tebligatın usulüne uygun yapılmadığını belirterek sıra cetveline itiraz edebileceği, 7201 sayılı Kanun ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik uyarınca, muhataba önce bilinen en son adresi esas alınarak tebligat çıkarılması gerektiği, bilinen adrese normal usullere göre tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilerek tebligatın buraya yapılacağı, 7201 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre adres kayıt sistemindeki adresi bilinen en son adres kabul edilerek çıkarılacak tebligatlarda, tebligatı çıkaracak merci tarafından yönetmeliğin 16 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese 7201 sayılı Kanun’un 21/2 nci maddesi gereğince tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verileceği, böylece gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğundan, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli ayrılmış olsa dahi 7201 sayılı Kanun’un 21/2 nci maddesine göre tebligat yapılabileceği, adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin, başkaca araştırma yapılmasını gerekli kılmayan son adres olarak kabul edildiğinden, tebligatı çıkartan merci veya posta memurunun başkaca bir adres araştırması da yapamayacağı, 7201 sayılı Kanun’un 21/2 nci maddesi gereğince işlem yapılabilmesi için tebligatı çıkaran merciin adresin, adres kayıt sistemindeki adres olduğunu 7201 sayılı Kanun ve yönetmeliğe uygun olarak tebliğ evrakında belirtmesi (meşruhat vermesi, şerh düşmesi) gerektiği, yasal düzenlemelere göre tebligatı çıkaran merci tarafından söz konusu şerh verilmeden dağıtıcı tarafından kendiliğinden 7201 sayılı Kanun’un 21/2 nci maddesine göre tebliğ işlemi yapılamayacağı, somut olayda, Ç. Bankası AŞ’nin alacaklı olduğu Konya 8. İcra Müdürlüğünün 2012/8291 Esas sayılı dosyasında borçlu A. Topçu’ya çıkartılan ödeme emrine ilişkin tebligatın iade edilmesi üzerine bu defa mernis adresine ödeme emri tebliğe çıkartılmış ise de, söz konusu tebligat parçası incelendiğinde adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilmediği hâlde, PTT dağıtıcısı tarafından kendiliğinden 7201 sayılı Kanun’un 21/2 nci maddesine göre tebliğ işleminin yapıldığı, bu hâliyle borçluya 7201 sayılı Kanun’un 21/2 nci maddesine göre ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu, buna göre dosyada borçlu yönünden takibin kesinleşmemiş olması nedeniyle konulan hacizlerin de geçersiz olduğu, sıra cetvelinde Ç. Bankası AŞ’nin alacaklı olduğu dosyanın yer almaması gerektiği hâlde bu alacaklıya da pay ayrılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.

VIII. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde şikâyet olunan Ç. Bankası AŞ vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Borçlu A. Topçu’nun önce bilinen adresine tebligat çıkarıldığını, ancak tebligatın iade edilmesi üzerine bu kez ödeme emrinin mernis adresine mernis şerhli olarak tebliğe çıkarıldığını, borçlu adına doğrudan 7201 sayılı Kanun’un 21/2 nci maddesine göre tebligat çıkarılmadığını, şikâyetçinin amacının müvekkili bankanın tahsil sürecini uzatmak olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince, eksik inceleme ve araştırma neticesinde verilen kararın yerinde olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, şikâyet olunan Ç. Bankası AŞ’nin alacaklı olduğu icra dosyasında, borçluya gönderilen ödeme emrine ilişkin tebligatın usulüne uygun olup olmadığı, kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlunun usulsüz tebligat yapıldığı iddiasında bulunmadığı hâlde sıra cetveline itiraz eden şikâyetçinin borçluya usulsüz tebligat yapıldığı yönünde şikâyette bulunup bulunamayacağı, buradan varılacak sonuca göre şikâyet olunan Ç. Bankası AŞ’ye sıra cetvelinde yer verilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

1.7201 sayılı Tebligat Kanunu:

“Bilinen adreste tebligat:

Madde 10 – Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.

(Ek fıkra: 11/1/2011-6099/3 md.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.

Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir.

Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina:

Madde 21 – (Değişik : 6/6/1985 – 3220/7 md.)

Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.

(Ek fıkra: 11/1/2011-6099/5 md.) Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.

(Ek: 19/3/2003-4829/5 md.) Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar.

Tebliğ mazbatası:

Madde 23 – Tebliğ bir mazbata ile tevsik edilir. Bu mazbatanın:

1. Tebliği çıkaran merciin adını,

…8. (Ek: 11/1/2011-6099/6 md.) Tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması

durumunda buna ilişkin kaydı,…

İhtiva etmesi lazımdır.”

2. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu

“Paraların paylaştırılması zamanı, masraflar ve vekalet ücreti:

Madde 138- Mahcuz mallar tamamiyle satıldıkta bedelleri alakadarlara hisselerine göre paylaştırılır ve bir kısmı satıldıkta icabına göre bedeli hisseleri nispetinde alakadarlara avans olarak dağıtılır.

Haciz, paraya çevirme ve paylaştırma gibi bütün alacaklıları alakadar eden masraflar önce satış tutarından alınır ve artan para takip masrafları ve işlemiş faizler dahil olduğu halde alacakları nispetinde paylaştırılır.

(Değişik: 18/2/1965-538/64 md.) Vekil vasıtasiyle yapılan takiplerde vekalet ücretinin miktarı, alacaklı ile borçlu arasında yapılmış sözleşmeye bakılmaksızın, icra memuru tarafından avukatlık ücret tarifesine göre hasaplanır. Bu şekilde tayin olunan vekalet ücreti de takip masraflarına dahildir.

Muvakkat hacizler için ayrılmış hisseler vaziyet anlaşılıncaya kadar sağlam bir bankaya, banka bulunmıyan yerlerde mahkeme veya icra sandıklarına yatırılır.

Sıra cetveli:

Madde 140 – Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemiye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar.

Alacaklılar 206 ncı madde mucibince iflas halinde hangi sıraya girmeleri lazım geliyorsa o sıraya kabul olunurlar.

Bununla beraber ilk üç sıraya kayıt için muteber olan tarih haciz talebi tarihidir.

Cetvel suretlerinin tebliği:

Madde 141 – Sıra cetvelinin birer sureti icra dairesi tarafından alakadarlara tebliğ edilir.

Cetvele itiraz:

Madde 142 – (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.)

Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel mündericatına itiraz edebilir.

Dava basit yargılama usulüyle görülür.

İtiraz alacağın esas ve miktarına taallük etmeyip yalnız sıraya dairse şikayet yoliyle icra mahkemesine arzolunur.”

3.İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği

“İcra ve iflâs kanununun 206 ve 207 nci maddeleri gereğince düzenlenen sıra cetveli

Madde 59 — Bu cetvele; alacaklıların ad ve soyadları, talep edilen, kabul edilen ve reddedilen para miktarları, alacak hakkındaki kararın ne olduğu ve hangi sıraya kabul edildiği yazılır.”

4.Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik:

“Bilinen adreste tebligat

MADDE 16 – (1) Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır.

(2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir.

Muhatabın adreste bulunmaması, ölmesi veya adresinden sürekli olarak ayrılması halinde yapılacak işlem

MADDE 30 – (1) Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir…

Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden kaçınma ile adres kayıt sistemindeki adreste bulunamama halinde yapılacak işlem

MADDE 31 – (1) Tebliğ memuru;

a) Muhatap veya muhatap adına tebligat yapılabilecek kişiler, o adreste bulundukları halde hiçbirinin tebliğ anında gösterilen adreste mevcut olmamaları,

b) Muhatap ya da kendilerine tebligat yapılabilecek kişilerin tebellüğden kaçınması,

c) Muhatap, gösterilen adreste hiç oturmamış veya bu adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi tebligatın, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine bu husus meşruhat verilerek çıkarılması, hallerinden biri gerçekleştiği takdirde tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti veya meclisi üyesinden birine ya da kolluk amir veya memuruna imza karşılığında teslim eder. Tebliğ memuru, ek-1’de yer alan (2) numaralı örneğe uygun olarak düzenlenen ihbarnameyi gösterilen adresteki kapıya yapıştırır. (a) bendinde belirtilen halin gerçekleşmesi durumunda tebliğ memuru, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir.

(2) Birinci fıkranın (c) bendi gereğince yapılacak tebligatlarda tebliğ memurunca 30 uncu maddeye göre araştırma yapılmaz.

Tebliğ tarihi

MADDE 32 – (1) 31 inci maddenin birinci fıkrasına göre yapılacak tebligatlarda, ihbarnamenin gösterilen adresin kapısına yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.

Basılı evrak

MADDE 79 – (1) Ek-1’de yer alan (2) ve (7) numaralı örnek basılı evrağı, Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü, diğerleri ise tebliği çıkaran merciler tarafından temin edilir.

(2) Bu Yönetmeliğe ekli örneklere göre bastırılacak evrakın beyaz renkte olması gerekir. Ancak, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası uyarınca adres kayıt sistemine göre düzenlenecek tebliğ zarfı açık mavi renkte bastırılır.”

5.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 20.01.2021 tarihli ve 31460 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 20.11.2020 tarihli ve 2019/2 Esas, 2020/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı

2. Değerlendirme

1. İcra ve İflas Kanunu’nun 138/2, 140 ve 142 nci maddeleri ile İİK’nın 100 ve 101 inci maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, borçluya ait paranın veya satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar birden fazla alacaklı tarafından haciz konulması hâlinde, yapılan satış sonucu elde edilen satış tutarının bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmemesi durumunda icra müdürlüğünce sıra cetveli yapılması gerekir. Sıra cetvelinde aynı derecede hacze iştirak etmiş olan (md. 100-101) bütün alacaklılar, alacak miktarları ve faizleri ile gösterilir. Bu alacaklıların her biri belli bir sıraya girer. Bu sıra, İİK’nın 206 ncı maddesinde gösterilmiştir (B. Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara, 2013, s. 730, 732,733).

2. Sıra cetveli, satış bedelinden alacakları ödenecek kimselerin ve bunların alacaklarının İİK’nın 206 ncı maddesi uyarınca imtiyaz durumlarının ve hangi sıraya dâhil olduklarının tespiti amacıyla düzenlenir. Böylece hangi alacakların öncelikle ödeneceği, hangi mahiyetteki alacakların hangi sıraya kaydedileceği sıra cetveli yapılması ile belirlenmiş olur. İİK’nın 206 ve 207 nci maddelerine göre sıra cetvelinin nasıl düzenleneceği İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği’nin 59 uncu maddesinde gösterilmiştir.

3. Yönetmeliğin 59 uncu maddesi uyarınca alacaklıların ad ve soyadları, talep edilen, kabul ve reddedilen para miktarlarının, alacak hakkındaki kararın ne olduğu ve hangi sıraya kabul edildiği yazılır. İİK’nın 141 inci maddesi gereğince de sıra cetvelinin birer suretinin icra dairesi tarafından alakadarlara tebliğ edilmek suretiyle alacaklılara itiraz etme imkânı sağlanmaktadır.

4. İcra Müdürlüğünce sıra cetveli yapılmaması hâlinde bu husus, İİK’nın 16 ncı maddesinin 2 nci fıkrasına göre bir hakkın yerine getirilmemesine ilişkin olduğundan alacaklılar icra mahkemesine şikâyet yolu ile başvurarak aynı Kanun’un 17 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre sıra cetveli yapılmasının emredilmesine karar verilmesini talep edebilirler.

5. Nitekim aynı ilkelere Hukuk Genel Kurulunun 30.11.2021 tarihli ve 2017/(23)6/848 Esas, 2021/1521 Karar sayılı kararında da değinilmiştir.

6. Uyuşmazlığın niteliği gereği tebligat ile ilgili yasal düzenlemelerin incelenmesinde de yarar vardır.

7. İcra ve İflas Kanunu’nun 21 inci maddesinin birinci fıkrası ile 57 nci maddesinin birinci fıkrasına göre icra işlerinde tebligat 7201 sayılı Kanun ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine göre yapılır.

8. Tebligat ile ilgili kanun ve yönetmelik hükümleri tamamen şeklidir. Değinilen işlemler, bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemi olmakla, gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak kanun ve yönetmelikte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Bu sebeple tebligatın usul yasaları ile ilişkisi de daima göz önünde tutulmalıdır.

9. Kanun ve yönetmeliğin amacı tebligatın muhatabına en kısa zamanda ulaşması, konusu ile ilgili olan kişilerin bilgilendirilmesi (tebligatın bilgilendirme fonksiyonu) ve bu hususların belgeye (tebligatın belgelendirme fonksiyonu) bağlanmasıdır. Hâl böyle olunca, kanun ve yönetmelik hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur. 7201 sayılı Kanun ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte öngörülen şekilde işlem yapılmış olmadıkça tebliğ memuru tarafından yapılan yazılı beyan onun mücerret sözünden ibaret kalır ve dolayısıyla belgelendirilmiş sayılmaz. Nitekim, kanunun ve yönetmeliğin belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatların geçerli olmayacağı yerleşik yargısal içtihatlarda da açıkça vurgulanmıştır.

10. Tebligat Kanunu’nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. Yönetmeliğin 16 ncı maddesi uyarınca bilinen en son adresin tespitinde tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır.

11. Tebligat Kanunu’nun 10 uncu maddesine 19.01.2011 tarihli ve 6099 sayılı Kanun ile eklenen ikinci fıkrası ile bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilerek tebligatın bu adrese yapılacağı düzenlenmiştir.

12. Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16 ncı maddesinin ikinci fıkrasında da, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilerek tebligatın buraya yapılacağı, ayrıca başkaca adres araştırması yapılmayacağı belirtilmiştir. Yönetmeliğin 79 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verileceği düzenlenmiş, 7201 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin sekizinci fıkrasında ise tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydı ihtiva etmesi gerektiği belirtilmiştir.

13. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 48 inci maddesinde, adrese dayalı olarak yürütülen iş ve işlemlerde diğer adres, yerleşim yeri adresi ile aynı hukuki değere sahip olduğu, kurumların yürütecekleri iş ve işlemlerde yerleşim yeri adresi gibi diğer adres bilgilerini de esas alacağı, ancak 7201 sayılı Kanun hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiştir. 7201 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin ikinci fıkrası ile yönetmeliğin 16 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca bilinen en son adrese tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Adres kayıt sistemindeki adresi kabul etmek hem fiilî hem de kanunî bir zorunluluktur.

14. Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21 inci maddesine 19.01.2011 tarihli ve 6099 sayılı Kanun ile eklenen ikinci fıkrasında; gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memurunun, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim edeceği ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştıracağı, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin, tebliğ tarihi sayıldığı düzenlemesi yer almaktadır.

15. Yukarıda belirtilen düzenlemelerde terditli bir tebligat söz konusudur. Muhataba önce bilinen en son adresi esas alınarak (normal yolla) tebligat çıkarılması gerekir. Bilinen adrese tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi (mernis adresi), bilinen en son adresi olarak kabul edilerek ve tebligat buraya yapılır. 7201 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre mernis adresi bilinen en son adres kabul edilerek çıkarılacak tebligatlarda, tebligatı çıkaracak merci tarafından yönetmeliğin 16 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca aynı yönetmeliğin 79 ncu maddesinin ikinci fıkrasına göre açık mavi renkte bastırılan tebligat zarfına, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese Tebligat Kanununun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir. Böylece gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğundan, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli ayrılmış olsa dahi 7201 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre tebligat yapılabilecektir. Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi, başkaca araştırma yapılmasını gerekli kılmayan son adres olarak kabul edildiğinden, tebligatı çıkartan merci veya posta memuru başkaca bir adres araştırması da yapmayacaktır.

16. Tebligat Kanunu’nun 21 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince işlem yapılabilmesi için tebligatı çıkaran merciin adresin, adres kayıt sistemindeki adres olduğunun kanun ve yönetmeliğe uygun olarak tebliğ evrakında belirtmesi (meşruhat vermesi, şerh düşmesi) gerekir (T. Muşul, Tebligat Hukuku, Ankara 2018, s. 409). Tebligat evrakında bu hususla ilgili meşruhat (şerh, açıklama) yer almalıdır. Aksi hâlde tebliğ memurunun tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapıldığını ve buna göre hareket etmesi gerektiğini anlayamaz. Bu nedenle, 7201 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin sekizinci bendine göre “tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydın” teblig mazbatasında gösterilmesi zorunluluğu vardır. Şayet, tebliğ evrakında bu adresin “adres kayıt sistemi”ndeki adres olduğu yolunda bir açıklama yoksa 7201 sayılı Kanunun 21/2 maddesi uygulanmaz; bu durumda tebliğ memuru 7201 sayılı Kanun’un 21/1 maddesini uygular (H. A., Tebligat Hukuku, Ankara 2022, s. 126).

17. Anılan yasal düzenlemelere göre tebligatı çıkaran merci tarafından söz konusu şerh verilmeden dağıtıcı tarafından 7201 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre tebliğ işlemi yapılamayacağı açıktır.

18. Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin “Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden kaçınma ile adres kayıt sistemindeki adreste bulunmama halinde yapılacak işlem” başlıklı 31 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde tebliğ memurunun; muhatap, gösterilen adreste hiç oturmamış veya bu adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi tebligatın, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine bu hususun meşruhat verilerek çıkarılması hâli gerçekleştiğinde tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti veya meclisi üyesinden birine ya da kolluk amir veya memuruna imza karşılığında teslim edeceği, (2) numaralı örneğe uygun olarak düzenlenen ihbarnameyi gösterilen adresteki kapıya yapıştıracağı belirtilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, birinci fıkranın (c) bendi gereğince yapılacak tebligatlarda tebliğ memurunca Yönetmeliğin 30 uncu maddesine göre araştırma yapamayacağı düzenlenmiştir. Yönetmeliğin muhatabın adreste bulunmaması, ölmesi veya adresinden sürekli olarak ayrılması hâlinde yapılacak işlemler başlıklı 30 uncu maddesinin birinci bendinin ilk cümlesinde “adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere” açıklaması ile 7201 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre yapılacak tebligatlarda Yönetmeliğin 30 uncu maddesinde belirtilen adres araştırmasının yapılamayacağı ayrıca vurgulanarak pekiştirilmiştir. Bu hâlde 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına ile Yönetmeliğin 32 nci maddesine göre 2 No.lu ihbarnamenin gösterilen adresteki kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılır. Ayrıca Yönetmeliğin 31 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre en yakın komşu, yönetici veya kapıcıya haber verme zorunluluğu bulunmamaktadır.

19. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 20.01.2021 tarihli ve 31460 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 20.11.2020 tarihli ve 2019/2 Esas, 2020/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da; 7201 sayılı Kanun’un lafzı ile 6099 sayılı Kanun’un genel gerekçesi ve 7201 sayılı Kanun’un 10 ve 21 inci maddelerinde yapılan değişikliklere ilişkin gerekçeler ve doktrindeki görüşler birlikte değerlendirildiğinde mernis adresinin resmî tebligat adresi olarak kabul edildiği, mernis adresinin 7201 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yazılı durumlarda başkaca adres araştırması yapılmasını gerekli kılmayan son adres olarak kanun koyucu tarafından kabul edildiği, bu nedenle 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yapılacak tebligatlarda muhatap o adreste hiç oturmamış veya adresten sürekli ayrılmış olsa dahi yeni adresi araştırılmaksızın o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında tebligatın teslim edileceği, ihbarnamenin gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırılacağı, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin tebliğ tarihi olacağı belirtilmiştir. Söz konusu İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre muhatabın adres kayıt sisteminde kayıtlı adresine tebligat yapılabilmesi için önce 7201 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca muhatabın bilinen en son adresine tebligat çıkarılması, bu tebligatın tebliğ edilemeden iade edilmesinin gerekli ve yeterli olduğu belirtilmiştir. Bu hâlde tebliği çıkaran merci tarafından çıkarılacak tebligat zarfı üzerine mernis adresi şerhi ile birlikte tebligatın 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yapılacağına dair şerhin yazılması, tebliğ memurunun başkaca bir adres araştırması yapmadan muhatabın mernis adresine doğrudan 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre yapılan tebliğin usule ve yasaya uygun olduğu şeklindeki iki aşamalı tebligat yapılması görüşü kabul edilmiştir.

20. Somut olayda; şikâyet olunan N. Akbal’ın alacaklı olduğu Konya 6. İcra Müdürlüğünün 2005/1562 Esas sayılı icra dosyasında 07.07.2020 tarihli sıra cetveli düzenlenmiş olup, şikâyetçi tarafından, şikâyet olunan N. Akbal ile birlikte Konya 8. İcra Müdürlüğünün 2012/8291 Esas sayılı icra dosyasında alacaklı olan Ç. Bankası AŞ’nin sırasına itiraz edilmiştir.

21. Şikâyetçi, alacaklı Ç. Bankasının alacaklı olduğu icra dosyasında borçlu A. Topçu’ya yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, bu nedenle söz konusu dosyada takibin borçlu yönünden kesinleşmediğini iddia ederek sıra cetvelinin iptalini talep etmiştir.

22. Alacaklı Ç. Bankası tarafından başlatılan kambiyo senetlerine mahsus icra takibinde borçlunun takip talebinde gösterilen H. Y. Mecit Mh. F. D.ciler San. R. Sk. No:12 Merkez/Konya adresine çıkarılan ödeme emri tebligatının “…Muhatap adresten taşınmış, çıkış mercine iade” şerhi ile 25.09.2012 tarihinde iade edildiği, alacaklı vekilinin talebi üzerine bu kez UYAP sisteminde kapalı tebligatın hazırlanarak, “Mernis Adresi” şerhiyle Hocacihan H.lar Mh. Toprakzade Sk. No:12 İç Kapı No:1 S.lu/Konya adresine çıkarılan tebligatın “Muhatap adresten tanınmıyor tebliğ evrakının mernis adresli olması sebebiyle 7201 21/2 maddesi gereği H.lar Mahalle Muhtarı …. teslim edilerek adresin kapısına 2 nolu haber kağıdı yapıştırıldı” şerhiyle 23.01.2013 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir.

23. Borçlunun adres kayıt sisteminde kayıtlı adresine, 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tebligat çıkarılmasında usulsüzlük yoktur. 7201 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesiyle ilgili değişikliğe ilişkin 6099 sayılı Kanun gerekçesinde belirtildiği üzere bir devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olmak aynı zamanda belirli yükümlülükleri de içermektedir. Bir vatandaşın adresini doğru bir şekilde bildirmesi ve kendisine ulaşılabilmesi önemlidir. Hiç kimse, adres değişikliğini bildirmemek suretiyle ihmâli veya adresini belirsiz hâle getirecek kötü niyetli davranışlarıyla hak elde etmemelidir. Hukuk düzeni, kişinin açık ihmal veya kötü niyetini korumaz. Adres kayıt sistemindeki adres, başkaca araştırma yapılmasını gerekli kılmayan son adres olarak kabul edilmiştir. Bu durumda, ne tebligatı çıkartan merciin ne de posta memurunun başkaca bir adres araştırması yapmasına gerek bulunmamaktadır.

24. Tebligat Kanunu’nun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasıyla ilgili değişikliğe ilişkin 6099 sayılı Kanun gerekçesinde ise, 10 uncu maddede yapılan değişiklikle birlikte, bilinen en son adrese çıkartılan tebligattan sonuç alınamazsa, adres kayıt sistemindeki adresin esas alınacağı, başkaca araştırma yapılmadan tebligatın o adrese yapılacağı, muhatabın adresinin adres kayıt sisteminde görülmek ve kaydedilmekle birlikte, kendisi o adreste hiç bulunmaz ya da sürekli şekilde o adresten ayrılmış olursa tebliğ memurunun evrakı iade etmemesi ve 21 inci maddeye göre tebliğ işlemlerini yapmasının gerektiği, adres kayıt sistemindeki adresin, nihai adres olarak kabul edildiği, adres kayıt sistemine çıkartılacak tebliğ evrakında, tebliğin “adres kayıt sistemi”ndeki adrese çıkartıldığının açıkça belirtilerek, tebliğ memurunun yapacağı tebligatın bu çerçevede bir tebligat olduğunu bilerek hareket edeceği, böyle bir durumda muhatabın adres kayıt sistemindeki adresinde oturmamış olduğu veya sürekli olarak ayrıldığı tespit edildiğinde, tebliğ memurunun tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim ederek tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştıracağı, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin tebliğ tarihi sayılacağı, bu fıkrayla muhatabın gerçek adresini ilgili mercilere bildirmemesi durumunda adres araştırması yapma zorunluluğunun ortadan kaldırıldığı açıklanmıştır.

25. Şu hâle göre borçlunun takip talebinde gösterilen bilinen adresine çıkarılan ödeme emri tebligatı iade edilmiş olduğundan, adres kayıt sisteminde kayıtlı yerleşim yeri adresine 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre tebligat yapabilmek için yasal şartlar oluşmuştur. Ancak ödeme emri tebligat evrakı üzerinde tebliği çıkaran merci tarafından, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilmediği hâlde tebliğ memuru tarafından kendiliğinden 7201 sayılı Kanun’un 21/2 nci maddesi uygulanarak 23.01.2013 tarihinde tebliğ edildiğinden tebligat bu hâli ile 7201 sayılı Kanun’un 21/2 ve 23/8 inci maddesi ile yönetmeliğin 16/2 maddelerine göre usulsüzdür.

26. Nitekim aynı ilkelere Hukuk Genel Kurulunun 02.03.2021 tarihli ve 2018/12-671 Esas, 2021/186 Karar ile 25.05.2021 tarihli ve 2017/12-722 Esas, 2021/612 Karar sayılı kararlarında da değinilmiştir.

27. Özel Dairenin bozma kararında, kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlunun usulsüz tebligat iddiasında bulunmadığı yönünde bozma gerekçesine de yer verilmiş olup, her ne kadar icra hukukunda şikâyet hakkı icra takibinin taraflarına ait ise de, İİK’nın 142 nci maddesi ile bu duruma bir istisna getirilerek, sıra cetveline karşı alacaklının, diğer alacaklıların icra dosyalarındaki takip hukukuna aykırı işlemlerinin kendi sırasına etkili olduğunu ileri sürerek sıra cetveline itiraz edebileceği düzenlenmiştir. Bu durumda şikâyetçi, sıra cetvelinde kendisinden önce yer verilen başka bir alacaklının icra dosyasında borçluya yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığını belirterek sıra cetveline itiraz etmesi mümkündür.

28. Hâl böyle olunca, Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar açıklanan gerekçelerle onanmalıdır.

IX. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Şikâyet olunan Ç. Bankası AŞ vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ile ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.02.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi

. HGK. 08.02.2023 T. E: 2022/6-976, K: 32

Exit mobile version