Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi S. Y. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde, borçluların icra dairesine verdikleri dilekçe ile yetki itirazında bulundukları, icra müdürlüğünce; itirazın yasal sürede yapıldığı anlaşıldığından takibin durdurulmasına karar verildiği, alacaklının itirazın kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece itirazın kaldırılması isteminin kabulü ile tüm borçlular yönünden itirazın kaldırılmasına karar verildiği, borçlular tarafından istinaf yoluna başvurulduğu, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile borçlular O. Özçiçek ve ONR Mühendislik…Ltd. Şti. adına ödeme emri gönderilmediğinden icra müdürlüğüne yaptıkları itirazın hukuki sonuç doğurmayacağı, alacaklının bu aşamada itirazın kaldırılmasını talep etmekte hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile anılan borçlular yönünden istemin reddine, borçlu U. Özçiçek’in ise tacir sıfatının bulunmadığı, kredi sözleşmesindeki yetki şartının bu borçlu yönünden geçersiz olduğu, ikamet adresinin Düzce olduğu, bu nedenle anılan borçlu yönünden yetkili icra dairesinin de Düzce İcra Daireleri olduğu gerekçesiyle yetki itirazının kaldırılması talebinin reddine karar verildiği, kararın alacaklı tarafından temyiz edildiği görülmektedir.
Somut olayda; alacaklı tarafından Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2019/103913 Esas sayılı takip dosyası ile borçlular hakkında genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlu U. Özçiçek adına tebliğe çıkarılan ödeme emrinin 30/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği, diğer borçlular adına ödeme emrinin tebliğe çıkarılmadığı, tüm borçlular tarafından 01/08/2019 tarihinde icra müdürlüğüne verilen itiraz dilekçesi ile, icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edildiği, icra müdürlüğünce 05/08/2019 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, alacaklının ihtilafı sürdürme iradesi göstererek süresinde icra hukuk mahkemesinden itirazın kaldırılması talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
İİK ‘nun 62/1. maddesinde; “İtiraz etmek isteyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur” hükmü yer almakla birlikte borçluya ödeme emrinin tebliğ edilememesi halinde, borçlunun takipten haberdar olup yedi gün içinde itirazını icra dairesine bildirdiğinin ve alacaklının da anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesinin mevcut olduğunun anlaşılması halinde ödeme emri tebliğ edilemese bile borçlunun itirazı geçerli olup alacaklının itirazın kaldırılmasını istemekte hukuki yararı vardır. Bu durumda, borçlular O. Özçiçek ve O. Mühendislik…Ltd. Şti.’nin takibe itirazları geçerli olmakla takibin durdurulduğu da dikkate alınarak bölge adliye mahkemesince, alacaklının itirazın kaldırılması isteminin bu borçlular yönünden de esasının incelenerek oluşacak sonuca göre olumlu ya da olumsuz karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile hukuki yarar yokluğu nedeniyle istemin reddine karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan, İİK’nun 50. maddesinin birinci fıkrasına göre; HMK’nin yetkiye ilişkin hükümleri, para ve teminat alacaklarına dayalı takiplerde kıyas yolu ile uygulanır. Konusu para ve teminat alacaklarına ilişkin davalarda yetki, genel yetki kuralına göre çözümlenir. HMK’nin 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
HMK’nin yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde ise; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler.Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, dava, sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” düzenlemesine yer verilmiştir.
Söz konusu maddedeki “tacir” ile anlatılmak istenen, işin ticari nitelikte olması değil, tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişiler olmasıdır. Sözleşmenin konusunun ticari iş olması gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermemektedir.
6102 sayılı TTK’nun 12/1. maddesinde gerçek kişi tacir; bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişi olarak tanımlanmış olup, yapılan açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; alacaklının genel kredi sözleşmesine dayanarak ilamsız takibe başladığı, sözleşmenin 14. maddesinde Kocaeli (icra dairelerinin) mahkemelerinin yetkili kılındığı, 20/06/2017 tarihli genel kredi sözleşmesinde kredi alan olarak ONR Mühendislik…Ltd. Şti.’nin, kefil olarak da şirket ortağı borçlu U. Özçiçek’in imzasının bulunduğu, bu durumda, sözleşmede düzenlenen yetki anlaşmasının, borçlu U. Özçiçek’i TTK’nun 12/1. maddesi gereğince tacir olması nedeniyle bağladığının kabulü ile bu borçlu yönünden alacaklının itirazın kaldırılması isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile istemin reddine karar verilmesi de yerinde görülmemiştir.
SONUÇ :
Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 20/09/2021 tarih ve 2021/549 E. – 2021/1225 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23/03/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi verildi.
12. HD. 23.03.2022 T. E: 2021/11161, K: 3822