Taraflar arasındaki kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte şikayetten dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince istemin reddine karar verilmiştir.
Kararın şikayetçi borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince re’sen ele alınan nedenlerle istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına ve kambiyo şikayetinin kabulü ile takibin şikayetçi yönünden iptaline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı alacaklı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. ŞİKAYET
Borçlu İcra Mahkemesine başvurusunda; lehlerine düzenlenen 30.04.2021 tarihli çekin kullanılmaması nedeniyle keşideci dava dışı G……Ltd. Şti.’ye iade edildiğini, daha sonra keşideci şirket tarafından çekin düzenleme tarihi 30.04.2021 şeklinde değiştirilerek kendisi ile organik bağ bulunan B…Ltd. Şti.’ne ciro edildiğini, Baha..Ltd. şirketinin de alacaklı hamile ciro ettiğini, takibe konu edilen çekin taraflarınca iade edilmesi nedeniyle borçtan sorumlu olmadıklarını, tekrar tedavüle konulan çek bakımından herhangi bir sorumlulukları olmadığını ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Alacaklı, çeki iade ettiğini iddia eden borçlunun çekin arakasındaki cirosunu iptal etmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, borçtan kurutulmaya yönelik şikayette bulunulduğunu, kendilerinin iyiniyetli yetkili hamil olduklarını, takibin usulüne uygun olduğunu, ciro zincirinde kopukluk olmadığını belirterek şikayetin reddine ve şikayetçi aleyhine tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. Gerekçe ve Sonuç
Takibe konu çekin G……Ltd. Şti. tarafından şikayetçi adına keşide edildiği, çekin arka yüzündeki cirolar incelendiğinde başta lehtar şikayetçinin kaşe ve imzasının olduğu ancak üzerinde her hangi bir şerh olmadığı, akabinde çekin Baha…Ltd. Şti. isimli firmaya ciro edildiği, sonrasında ise davalı şirkete ciro edildiği daha sonra ise ilgili çeke karşılıksızdır işlemi yapıldığı, çek arkasındaki ciro silsilesi incelendiğinde geriye ciro görülmediği, davanın taraflarının basiretli birer tacir oldukları bu itibarla geriye ciro olmadığının kabulü gerektiği, ayrıca her ne kadar geriye cirodan sonra ilgili çekin düzenlenme tarihi değiştirilmek suretiyle yeniden tedavüle sokulduğu iddia edilmiş ise de, söz konusu geriye cironun ne zaman yapıldığının tespit edilmediği ve bu hususta delil ibraz edilmediği buna bağlı olarak yeni yazılan çekin üzerindeki ikinci düzenleme tarihinin geriye ciro iddiasından önce mi sonra mı yazıldığının tespitinin mümkün olmadığı, düzenleme tarihi yanındaki imza ile keşideci imzası aynı olması, geriye yapıldığı iddia edilen cironun farklı firmaya yapılması birlikte değerlendirildiğinde çek üzerindeki ikinci düzenleme tarihinin davalı hamil iken yapıldığının kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın reddine, Hendek İcra Müdürlüğünün 2021/1271 Esas sayılı dosyasında davacılar aleyhine vaki takibin devamına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Borçlu, şikayet dilekçesi içeriğini tekrar ederek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Bölge Adliye Mahkemesi Kararı
C.1.Gerekçe ve Sonuç
Şikayetçi borçluya karşı müracaat borçlusu durumunda olan cirantanın çeki ciro yoluyla eline geçirmesi ve yeniden tedavüle koyarak başkasına ciro etmesi mümkün ise de çekin, keşideci tarafından ciro edildikten sonra, lehtar ciranta tarafından tekrar keşideciye ciro edilmesi ve keşidecinin de 6102 sayılı TTK’nın 788. maddesi koşullarında yeniden çeki tedavüle çıkararak ciro etmesi halinde, ikinci tedavülden önceki ikinci lehtar cirantanın sorumluluğu kalmadığından, lehtar ciranta hakkında takip yapılamayacağı, zira keşideci, çeki yeniden tedavüle çıkarmakla, ciro etmeden önceki durumuna döndüğünden lehtar cirantanın sorumluluk zinciri içinde yer almasının mümkün olmadığı, somut olayda çek davacı lehtar ciranta tarafından keşideciye değil farklı bir şirket olan B. İnşaat Taşımacılık Turizm Temizlik Petrol Ürünleri Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi’ne ciro edildiğinden geriye ciro söz konusu olmadığı, davacı borçlunun bu yöndeki şikayetinin yerinde olmadığı belirtilmek suretiyle;
Takibin dayanağı 30.04.2021 keşide tarihli çekin, muhatap bankaya 01.06.2021 tarihinde ibraz edildiği, TTK’nın 796/1 maddesi uyarınca çekin keşide edildiği yerle ödeme yerinin (muhatap bankanın bulunduğu yerin) aynı olması halinde ibraz süresinin 10 gün olduğu, bu durumda çekin yasal süre geçtikten sonra ibraz edildiği ve kambiyo vasfında olmadığı gerekçesi ile mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Alacaklı temyiz dilekçesinde; 30.04.2021 tarihinde yayımlanan 7318 sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 7226 sayılı Kanuna Geçici 3. maddenin eklendiğini, Geçici 3. maddenin 1/a bendine göre ibraz süresinin son günü 30.04.2021 ila 31.05.2021(bu tarihler dahil) tarihleri arasına isabet eden çeklerin bu tarihler arasında ibraz edilemeyeceğini, takibe konu çekin keşide tarihi 30.04.2021 olduğundan 01.06.2021 tarihinden önce ibrazının mümkün olmadığını, çekin yasal süre içerisinde 01.06.2021 tarihinde ibraz edilerek karşılıksız olduğunun çek arka yüzüne şerh edildiğini, ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte takibin iptaline ilişkin şikayettir.
2. İlgili Hukuk
TTK’nın 796/1 maddesi, 7226 sayılı Kanun’un Geçici 3. maddesi.
3. Değerlendirme
COVİD-19 hastalığının, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11.03.2020 tarihinde Pandemi olarak ilan edilmesinin ardından, ülkemizde buna ilişkin ilk yargısal tedbir, duruşma ve keşiflere ilişkin olarak Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliği tarafından 13.03.2020 tarihinde alınmış, bunu takiben 22.03.2020 tarihinde, İİK’nın 330. maddesine dayanılarak, İcra ve İflas Takiplerinin Durdurulması Hakkında 2279 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı yayımlanmıştır. Buna göre; COVID-19 salgın hastalığının ülkemizde yayılmasını önlemek amacıyla alınan tedbirler kapsamında Karar’ın yürürlüğe girdiği tarihten (yayım tarihi olan 22.03.2020’de) 30.04.2020 tarihine kadar, nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere, yurt genelinde yürütülmekte olan tüm icra ve iflas takiplerinin durdurulmasına ve bu çerçevede taraf ve takip işlemlerinin yapılmamasına, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınmamasına ve ihtiyati haciz kararlarının icra ve infaz edilmemesine karar verilmiştir. Pandemi sürecinde yargısal tedbirlere ilişkin yapılan en kapsamlı düzenleme ise 25.03.2020 tarihinde kabul edilerek 26.03.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7226 sayılı Kanun’un Geçici maddeleri olup söz konusu Kanun’un Geçici 3. maddesi aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:
“Covid 19 salgın hastalığıyla mücadele kapsamında ülke genelinde uygulanan kısıtlamalar dikkate alınarak hak kayıplarının önlenmesi amacıyla;
a) İbraz süresinin son günü 30.04.2021 ila 31.05.2021 (bu tarihler dahil) tarihleri arasına isabet eden çekler, bu tarihler arasında ibraz edilemez; 01.06.2021 tarihinden sonra, kalan ibraz süresi içinde ibraz edilebilir.
b) 30.04.2021 ila 31.05.2021 (bu tarihler dahil) tarihleri arasında vadesi gelen kambiyo senedine dayalı alacaklar hakkında, bu tarihler arasında icra ve iflas takibi başlatılamaz, ihtiyati haciz kararı verilemez ve başlamış olan takipler durur.
c) 10.01.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamına giren kamu idarelerinin kamu hukukundan veya özel hukuktan doğan alacakları hakkında 30.04.2021 ila 31.05.2021 (bu tarihler dâhil) tarihleri arasında icra ve iflas takibi başlatılamaz.”
Somut olayda, takibe konu çekin keşide tarihi 30.04.2021 olup, yukarıdaki yasal düzenlemeye göre yasal süresinde olacak şekilde 01.06.2021 tarihinde ibraz edilmiştir.
Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddi yerine yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
12. HD. 05.07.2023 T. E: 2022/12493, K: 4552