Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

Dava konusu haciz adresinden borçlunun ayrıldığı tarihten bir gün sonra 3.kişinin faaliyete başladığı, 3. kişinin delil olarak dayandığı haciz adresine ilişkin kira sözleşmesini borçlu şirket ortakları müteselsil kefil sıfatıyla imzalaması, -İİK'nun 99 mad. gereği istihkak iddiası

Dava konusu haciz adresinden borçlunun ayrıldığı tarihten bir gün sonra 3.kişinin faaliyete başladığı, 3. kişinin delil olarak dayandığı haciz adresine ilişkin kira sözleşmesini borçlu şirket ortakları müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, öte yandan, haciz mahallindeki tabelada ve mağazada kullanılan poşetlerin üzerinde borçlu şirkete ait ……….. Ayakkabı Merkezi unvanının yer aldığı görülmüş olup bununla ilgili olarak davalı 3. kişinin ……….. Ayakkabı Merkezi markasını devraldığını iddia ettiği, davalı tarafından delil olarak, ………… tarihinde borçlunun dava dışı ………….. ile 10.000,00 TL bedel karşılığı marka devrine ilişkin noterde yapmış olduğu sözleşme ve dava dışı ………… ile üçüncü kişi arasında 20.000,00 TL ve yıllık cironun binde beşi bedel karşılığı ………….. tarihli adi yazılı olarak yapılan marka lisans (kullanım hakkı) sözleşmesi sunulduğu, dosya kapsamına göre, borçlu şirket ortağı ile dava dışı …………. arasında dayı-yeğen ilişkisi bulunduğu anlaşıldığından, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince alınan bilirkişi raporunda ise, marka devir bedelinin ödenmesine ilişkin olarak 3.kişi ticari defterlerinde herhangi bir ödemeye, lisans sözleşmesine istinaden düzenlenmiş herhangi bir fatura kaydına rastlanmadığı tespit edildiğinden, borçlu ile 3. kişi arasında yapılan işlemlerin muvazaalı işlemler olduğunun kabulü gerekeceği, mahkemece alacaklının açtığı İİK 99. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-

Davacı alacaklı vekili; borçluyla üçüncü kişi arasında yapılan devir işleminin muvazaalı olduğunu, belirterek davanın kabulü ile istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı üçüncü kişi vekili; müvekkili ile borçlu şirket arasında organik bağ olmadığını, mahcuzların müvekkiline ait olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece yapılan ilk yargılama sonucunda, davanın reddine ilişkin verilen karar, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiş,Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 12.03.2019 tarih ve 2019/1305 Esas – 2019/2535 karar sayılı ilamı ile, borçlunun davalı sıfatı ile davaya katılmasının sağlanması için, davacı alacaklıya süre ve imkan verilerek taraf teşkilinin sağlanması, muvazaa iddiasının tespitine yönelik olarak borçlu ve üçüncü kişi defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak, marka lisans (kullanım hakkı)sözleşmesine konu bedelin ödenip ödenmediğinin belirlenmesi, üçüncü kişi ve borçlunun ticaret sicil kayıtları üzerinde adres değişiklikleri, tarihleri, ortakları, şube ve merkez adresler ile hisse devir tarihlerinin incelenmesi ondan sonra karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararı verilmiştir.

Mahkemece; açık bir biçimde marka lisans sözleşmesi kapsamında U. Sayın’a ödeme yapıldığı defterlerde tespit edilememişse de bu kişiye fazladan ödeme yapıldığının anlaşıldığı, marka devrine ilişkin sözleşmede belirtilen bedelin ise borçluya ödenip ödenmediğinin borçlu defterlerine ulaşılamaması nedeniyle tespit edilemediği, ancak 3.kişi şirketin borçlu şirketle bir ticari münasebetinin olmadığının anlaşıldığı, 3. kişi ile borçlu arasında bir organik bağ olmadığının bilirkişi raporu ve ticari sicil kayıtları ile sabit olduğu, davacı 3. kişinin borçludan sonra haciz adresinde faaliyet göstermesinin tek başına muvazaalı ilişki olduğunu göstermeyeceği, davacının başka markalara ilişkin de ürünler sattığı ve borçlu markasını yalnızca kullandığının dosya kapsamında sabit olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, alacaklının İİK 99. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.

Dava konusu haciz adresinden borçlu 25.9.2014 tarihinde ayrılmış, 26.9.2014 tarihinde ise 3.kişi faaliyete başlamıştır. 3. kişinin delil olarak dayandığı haciz adresine ilişkin kira sözleşmesini borçlu şirket ortakları müteselsil kefil sıfatıyla imzalamıştır. Öte yandan, haciz mahallindeki tabelada ve mağazada kullanılan poşetlerin üzerinde borçlu şirkete ait Aymer Ayakkabı Merkezi ünvanının yer aldığı görülmüş olup bununla ilgili olarak davalı 3. kişi Aymer Ayakkabı Merkezi markasını devraldığını iddia etmiştir. Davalı tarafından delil olarak, 22.09.2014 tarihinde borçlunun dava dışı U. Sayın ile 10.000,00 TL bedel karşılığı marka devrine ilişkin noterde yapmış olduğu sözleşme ve dava dışı U. Sayın ile üçüncü kişi arasında 20.000,00 TL ve yıllık cironun binde beşi bedel karşılığı 16.10.2014 tarihli adi yazılı olarak yapılan marka lisans (kullanım hakkı) sözleşmesi sunulmuştur. Dosya kapsamına göre, borçlu şirket ortağı ile davadışı U. Sayın arasında dayı-yeğen ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince alınan bilirkişi raporunda ise, marka devir bedelinin ödenmesine ilişkin olarak 3.kişi ticari defterlerinde herhangi bir ödemeye, lisans sözleşmesine istinaden düzenlenmiş herhangi bir fatura kaydına rastlanmadığı tespit edilmiştir.

Bu durumda, borçlu ile 3. kişi arasında yapılan işlemlerin muvazaalı işlemler olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece alacaklının açtığı davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.12.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

12. HD. 13.12.2023 T. E: 6469, K: 8646

Exit mobile version