Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

Dava konusu haciz, dayanak senet adresinde yapılmış olup haciz adresinin borçlu şirketin ticaret sicil adresi olduğu, borçlunun haciz mahallinden taşındığına dair ödeme emrinin tebligat parçasındaki ‘isim ve imzadan imtina edilerek taşınmıştır’ şeklindeki beyanı destekler nitelikte dosya içerisinde bilgi ve belge olmadığı

Dava konusu haciz, dayanak senet adresinde yapılmış olup haciz adresinin borçlu şirketin ticaret sicil adresi olduğu, borçlunun haciz mahallinden taşındığına dair ödeme emrinin tebligat parçasındaki ‘isim ve imzadan imtina edilerek taşınmıştır’ şeklindeki beyanı destekler nitelikte dosya içerisinde bilgi ve belge olmadığı, davacı 3.kişinin haciz mahallinde 17.7.2017 tarihinde faaliyete başladığını iddia etmesine rağmen, 13.12.2017 tarihli haciz sırasında borçlu şirkete ait antetli not kağıdı ve duvarda .. yazılı saat bulunmuş, ayrıca haciz sırasında sunulan kira sözleşmesinin arka kısmında borçlu şirketin unvan, mail ve telefon bilgilerinin yazılı olduğu görülmüş, borçlu ve 3.kişi şirketin faaliyet alanlarının imal ve üretim üzerine olduğu anlaşılmış olduğundan, borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olan mülkiyet karinenin aksini inandırıcı ve güçlü delillerle ispatlayamayan davacı 3. kişinin istihkak iddiasına dayalı açtığı davanın reddi gerektiği-


Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi G. D. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Davacı üçüncü kişi, haczedilen malların 3.kişi şirkete ait olduğunu, haciz adresinin 3.kişi tarafından kiralandığını, kira bedellerinin banka kanalları ile ödendiğini, 3.kişi şirketin 1995 yılından beri faaliyet gösteren köklü bir şirket olduğunu, belirterek davanın kabulü ile haczin kaldırılmasını talep etmiştir.

Davalı alacaklı, haciz mahallinde davacı şirket tarafından kullanılan antetli kağıtların, not kağıtlarının, duvar saatinin asılı olduğunun görüldüğünü, 3.kişi şirket ile borçlu şirket arasında organik bağ bulunduğunu, muvazaalı işlemler yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, haczin 3.şahıs huzurunda yapıldığı, mülkiyet karinesinin 3. şahıs lehine olduğu, iş yeri devrinin söz konusu olmadığı, mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı alacaklı istinaf yoluna başvurmuştur.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, haciz adresi borçlunun ticaret sicilinde kayıtlı adresi olarak gözükse de, takip dosyasından borçlu şirketin adresine gönderilen ödeme emrinin 02.12.2017 tarihinde adresten taşındığı gerekçesiyle bila tebliğ edildiği, haciz mahallinin davacı 3.kişi tarafından 01.07.2017 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiralandığı, haciz mahallinde bulunan borçlu şirkete ait antetli kağıt ve notların borçlu şirketin haciz mahallinde faaliyet gösterdiğine delil teşkil edemeyeceği, davacı şirketle borçlu şirketin ortaklarının ve faaliyet alanlarının da farklı olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı alacaklı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, üçüncü kişinin İİK’nın 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.

Dava konusu haciz, dayanak senet adresinde yapılmış olup haciz adresinin borçlu şirketin ticaret sicil adresi olduğu,borçlunun haciz mahallinden taşındığına dair ödeme emrinin tebligat parçasındaki ‘isim ve imzadan imtina edilerek taşınmıştır’ şeklindeki beyanı destekler nitelikte dosya içerisinde bilgi ve belge olmadığı, davacı 3.kişinin haciz mahallinde 17.7.2017 tarihinde faaliyete başladığını iddia etmesine rağmen 13.12.2017 tarihli haciz sırasında borçlu şirkete ait antetli not kağıdı ve duvarda A… yazılı saat bulunmuş, ayrıca haciz sırasında sunulan kira sözleşmesinin arka kısmında borçlu şirketin unvan,mail ve telefon bilgilerinin yazılı olduğu görülmüş, borçlu ve 3.kişi şirketin faaliyet alanlarının imal ve üretim üzerine olduğu anlaşılmıştır. Buna göre, İİK’nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Bu yasal karinenin aksinin davacı 3. kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir. Ne var ki, davacı 3.kişi, alacaklı lehine olan karinenin aksini ispat edebilecek yeterli delil dosyaya sunamamıştır.

O halde, mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak, davanın reddi yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile kabulüne yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.

SONUÇ : Davalı-alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, istinaf talebinin esastan reddine ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 13.7.2020 tarih 2019/3142 E. – 2020/1480 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 11.6.2019 tarih 2018/93 E. – 2019/699 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 29.06.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi verildi.

12. HD. 29.06.2022 T. E: 2021/6957, K: 7937

Exit mobile version