Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

Davacı alacaklının yabancı para borcunun tahsili için cebri icraya başvururken İİK m58/II-3 gereğince, BK m.99/III'de kendisine tanınan hangi tarihteki kurun tahsile esas alınacağını belirtmemiş olması sebebiyle, seçim hakkının borçluya geçtiği ve borçlunun vade tarihindeki döviz kuruna göre ödeme yaptığının kabulü gerekeceği

Döviz cinsinden yapılan bir icra takibinde, borçlunun vade tarihindeki kur üzerinden ödeme yapması üzerine, fiili ödeme tarihine göre oluşan kur farkının tahsili istemiyle açılan davada, davacı alacaklının hangi tarihteki döviz kurunun esas alınacağı yönünde TBK.99/III maddesinde kendine tanınan seçimlik hakkını icra takibinde belirtmemiş olması, bu durumda seçim hakkının borçluya geçmesi, borçlunun da vade tarihindeki döviz kuru üzerinden ödeme yaparak seçim hakkını bu yönde kullanmış olması nedeniyle, alacaklının artık fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden talepte bulunamayacağı” yönündeki İlk Derece Mahkemesi kararı ile iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı doğru olup, onanması gerekir.


11. Hukuk Dairesi         2020/1508 E.  ,  2021/881 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17.11.2017 tarih ve 2015/434 E- 2017/398 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 13.02.2020 tarih ve 2018/1094 E. – 2020/206 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin alacaklı davalının borçlu olduğu İstanbul 21. İcra Dairesinin 2013/15774-15775 esas sayılı dosyalarına, davalının yaptığı ödemenin eksik olması sebebiyle, müvekkilinin kur farkından doğan alacağı bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak ve bilirkişi tarafından tespit edilecek miktar üzerinden artırılmak kaydıyla şimdilik 5.000-TL alacağın, ödeme tarihi olan 05/02/2014 tarihinden itibaren faiz işletilerek davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının dava açmakta hukuki yararının olmadığını, alacaklının takip talepnamesi ile seçim hakkını takip tarihindeki kurdan çevirme yapmak suretiyle kullandığını, alacaklının talebiyle bağlı olduğunu, her iki İcra Hukuk Mahkemeleri dosyalarında mevcut bilirkişi raporlarında müddeabihin belirlendiğini, davanın bu miktar üzerinden açılması gerektiğini, harcın da tamamlatılması gerektiğini, davanın kesinleşmiş iki karar olmasına rağmen dayanaksız biçimde açıldığını savunarak, davasının reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı alacaklının yabancı para borcunun tahsili için cebri icraya başvururken İİK m58/II-3 gereğince, BK m.99/III’de kendisine tanınan hangi tarihteki kurun tahsile esas alınacağını belirtmemiş olması sebebiyle, seçim hakkının borçluya geçtiği ve borçlunun vade tarihindeki döviz kuruna göre ödeme yaptığının kabulü gerekeceği, vade tarihindeki döviz kuru esas alınarak yapılacak hesaplamada alacaklının borçludan talep edebileceği eksik ödemenin olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, taraf vekillerinin istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 04.02.2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

Exit mobile version