T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/1793
KARAR NO : 2023/1217
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : MARMARİS 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/616 Esas – 2020/98 Karar
KARAR TARİHİ : 13/03/2020
DAVA : 2004 sayılı İİK’nun 5. Maddesi gereğince Tazminat
İSTİNAF TARİHİ : 02/07/2020 Davacı
KARAR TARİHİ : 29/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/05/2023
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1-son cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü
DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Marmaris 2. İcra Müdürlüğü’nün 2010/3400 Esas sayılı dosyasından satışa çıkarılan taşınmazın üst hakkının ihalesinin müvekkili şirkette kaldığını, ihale bedeli olan 13.505.000,00 TL bedelin İcra Müdürlüğü kararı uyarınca Vakıfbank Marmaris Uzunyalı Şubesine vadeli olarak 07/01/2014 tarihinde depo edildiğini, ihalenin Marmaris İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/3 – 2015/339 sayılı ilamıyla iptal edildiğini, İcra Müdürlüğü’nün 21/06/2018 tarihli talimatı uyarınca yatırılan ihale bedelinin nemalarıyla birlikte şirkete ödenmesi talimatı verildiğini, müvekkiline 07/01/2014 tarihinde ödemenin yapıldığı 21/06/2018 tarihine kadar geçen (4 yıl 5 ay 14 gün) süre için 3.249.851,44 TL faiz (nema) tahakkuk ettirilip stopajlardan sonra 2.925.957,77 TL nema ödemesi yapıldığını,
İcra Müdürlüğüne verdikleri 10/09/2018 tarihli dilekçeyle; Vakıfbank’ın faiz uygulamasının % kaç hesabıyla yapıldığının sorulmasının istendiğini, müdürlükçe 10/09/2018 tarihli kararında bu hususların Adalet Bakanlığı ile Vakıflar Bankası arasında yapılan anlaşma kapsamına girdiği denilerek taleplerinin reddine karar verildiği, kararın ekinde yer verilen HİGM’nün 06/05/2008 tarihli Genelgesi bulunmakla birlikte faiz oranları hakkında hüküm olmadığını,
Vakıfbank Uzunyalı Şubesine 10/09/2018 tarih 280 kayıt numaralı dilekçe verilerek nemaların eksik olduğunu, eksikliğin giderilmesinin talep edildiğinin istendiğini ancak muhatabın icra müdürlüğü olduğunun sözlü olarak beyan edilmek suretiyle cevap verilmediğini,
Bankanın bu tutumu üzerine İcra Müdürlüğü’ne bankaya talimat yazılarak satış bedeline uygulanan faiz oranlarının sorulmasının 21/10/2018 tarihinde verilen dilekçe ile istendiğini, İcra Müdürlüğü’nün 24/10/2018 tarihli cevabı yazısında bu konuda 10/09/2018 tarihinde cevap verildiği gerekçesiyle talebin reddedildiğini, bugün tarihi itibariyle kararın henüz kendilerine tebliğ edilmediğini, dosyadan öğrenildiğini, oysa 10/09/2018 tarihli dilekçede eksik nemaların ödenmesi talimatının verilmesi 22/10/2018 tarihli dilekçede de sadece uygulanan faiz oranının sorulmasının talep edildiğini, iki dilekçenin konularının aynı olmadığı, son kararın hatalı verildiğini, Bankanın vadeli mevduat olarak uyguladığı nema faiz oranının %5,5 civarında olduğunu, ödemeye ilişkin belgelerin ekte sunulduğunu,
Bankanın parada bankada kaldığı süre için uyguladığı faiz oranı nedeniyle lehine haksız kazanç sağlanmasına neden olunduğunu, Adalet Bakanlığı’nın da Merkez Bankası’nın vadeli mevduata uyguladığı faiz oranları altında banka lehine anlaşma yapmasının AYM’nin 2014/6577 sayılı 16/02/2017 tarihli kararı gereğince yasal bulunmadığını, bu sebeple bankanın da sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla eksik ödenen 16.000,00 TL nemanın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 03/02/2020 tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerini 5.490.182,59 TL’na arttırmış,dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini talep etmiş ve aynı tarihte 93.485,50 TL harcı tamamlama harcı olarak yatırmıştır.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı Bakanlık vekili cevap dilekçesinde özetle; Marmaris 2. İcra Dairesi’nin 10/09/2018 tarihli kararıyla Adalet Bakanlığı HİGM’nün 06/05/2008 tarih 104/1 sayılı Genelgesi uyarınca Müdürlüğün emanet kasa hesabında bulunan paraların Vakıfbank hesabına yatırılması gerektiğini, diğer bankalarda hesap açılamayacağını, bu sebeple ihalenin feshi davası açılması üzerine yatırılan paranın en yüksek faiz oranıyla vadeli hesaba yatırıldığını ifade ederek davacı tarafın talebinin reddine karar verildiğini, İcra Dairesi’nin bu ret kararında hukuka aykırılık bulunmadığını, İcra Müdürlüğü’nün Genelge uyarınca işlem yaptığını, davacının faiz oranlarından herhangi bir kazanç sağlamasının söz konusu olmadığını, İcra Müdürlüğü’nün Vakıflar Bankasına yazmış olduğu 05/06/2017 tarihli yazısında bankanın gerçek şahıslara uyguladığı oranlar ile diğer bankaların mevzuata uyguladığı oranların ortalamasının altında kalmayacak şekilde hakkaniyete uygun hale getirilmesi aksi halde ilgili bankanın sorumlu olacağının yazıldığını, bu yazı gereğince varsa iddiasını ilgili bankaya yöneltmesi gerektiğini, husumet itirazında bulunduklarını, ayrıca davaya konu işlemi gerçekleştiren görevli memur veya memurların İcra dairesi’nden sorularak fer’İ müdahil olarak davaya katılmalarına imkan tanımak üzere davanın ihbarını talep ettiklerini, davacı tarafın iddialarının soyut ifadelere dayandığını, belirtilen zarar miktarının fahiş olduğunu, zararı belirlemek için tespit davası açılmadığını, İcra Müdürlüğü’nün görevlerini gerçekleştirmiş olduğu hallerde bir usulsüzlük olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Banka vekili cevap dilekçesinde özetle; Marmaris İcra Müdürlüğü’nün 2010/3433 sayılı dosyasından gönderilen talimat uyarınca müvekkilin Uzunyalı Şubesinde İcra Müdürlüğü adına nemalandırma rumuzuyla 13.505.000,00 TL bedelli vadeli hesap açıldığını, hesabın İcra Müdürlüğü’nün 21/06/2016 tarihli talimatıyla kapatılıp nemasıyla birlikte yine İcra Müdürlüğü’nün vadesiz emanet hesabına aktarıldığını, Adalet Bakanlığı HİGM’nün 06/05/2018 tarih 104/1 sayılı Genelgesi ve İcra Dairesi’nin talimatı üzerine hesap açılıp işlem yapıldığını, davacı ile müvekkili banka arasında hesap açılmasına ilişkin bir sözleşme bulunmadığını, öncelikle davanın bu nedenle reddi gerektiğini,
15/11/2014 tarih 29176 sayılı RG’de yayınlanan 2014/6 sayılı tebliğle güncellenen Merkez Bankası’nın 2006/1 sayılı “Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları, Kar ve Zarara Katılma Oranları ile Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Dİğer Menfaatler Hakkında Tebliğ” ile bankaca bildirilen en yüksek faiz oranının uygulandığını savunarak davanın husumetten ve esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER :
Takip dosyası, icra dosyası yazışmaları, genelgeler, banka faiz oranlarını gösterir liste, Merkez Bankası faiz oranlarına ilişkin yazısı, bilirkişi raporu, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; Davacı tarafından Marmaris 2. İcra Müdürlüğünün 2010/3433 esas sayılı dosyasından yapılan 25/12/2013 tarihli ihale ile taşınmazın üst hakkının 13.505.000,00 TL bedel ile davacı tarafından alındığı ancak Marmaris İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/339 E. 2017/31 K. Sayılı 22/05/2018 tarihinde kesinleşen kararıyla ihalenin iptal edildiği, bedelin 07/01/2014 tarihinde depo edilip 21/06/2018 tarihinde icra dairesi tarafından bedelin nemalandırma ile birlikte davacıya iadesinin kararlaştırıldığı, davacının nemalandırma yapılırken uygulanmış faiz oranını uygulanan azami faiz oranından az bulduğu bu sebeple Anayasa Mahkemesinin 2014/6577 başvuru numaralı 16/2/2017 tarihli kararı olan kararı dayanak göstererek alacak iddiasında bulunduğunu,
Bahsedilen Anayasa Mahkemesi kararının alacağın hiç nemalandırılmadığından hak kaybına uğradığına ilişkin olduğu, olayımızda ise davacının, ihaleye kendi isteği ile zorunlu olmadan girdiği, devlet tarafından önceden belirlenmiş nemalandırma şartlarını ihaleye girmekle kabul ettiği, davacının icra dairesine yatırdığı miktar kendi kabul ettiği şartlar oranında icra dairesince nemalandırıldığı, banka tarafından yapılan nemalandırmanın Adalet Bakanlığının 104/1 sayılı genelgeye uygun olduğu, davacı lehine ve davalılar aleyhine alacağı doğuracak hiç bir kanuni düzenlemenin veya yargı kararının bulunmadığı gerekçesiyle her iki davalı yönünden davanın esastan reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki anlatımlarını tekrarladıktan sonra satışa konu taşınmazın müvekkilinin şirketine hiçbir şekilde geçmediğini, faiz oranı taleplerine ilişkin İcra Müdürlüğü’nce ret kararı verilen 10/09/2018 tarihli dilekçenin ekinde sunulan 06/05/2018 tarihli Genelge’de faiz oranları hakkında hüküm bulunmadığını, İcra Müdürlüğü’ne verilen 21/10/2018 tarihli dilekçenin bankaca uygulanan faiz oranlarının sorulması hakkında olmasına rağmen eksik nemaların ödenmesi talepli 10/09/2018 tarihli önceki ret kararı belirtilerek ret kararı verildiğini, müvekkiline Merkez Bankası kayıtları esas alınarak bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya göre 5.490.182,50 TL noksan ödeme yapılmak suretiyle banka lehine haksız kazanç oluştuğunu, İİK’nun 134. Maddesine 17/07/2003 tarihinde 4949 sayılı Kanunun 38. maddesiyle eklenen fıkranın ve genelgelerin, AYM’nin kararının yanlış ve dar yorumlanarak davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay kararlarının dikkate alınmadığını savunarak ayrıca davanın ıslahı nedeniyle yatırdıkları harcın iadesine kararda yer verilmediğini ileri sürerek incelemenin duruşmalı olarak yapılmasına, kararın ortadan kaldırılmasına ve davalarının kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davalı taraflar istinafa cevap vermemiştir.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, 2004 sayılı İİK’nun 5. Maddesi gereğince icra ve iflas dairesi görevlilerinin kusurundan doğan 134/5. Maddesinden kaynaklanan tazminat isteminden kaynaklanmaktadır.
İDM’nce yukarıda gösterilen gerekçelerle davanın tümden reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir; aynı Kanunun 357. maddesine göre de İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemeyeceği ve istinafta yeni delillere dayanılamayacağına ilişkin maddeleri çerçevesinde inceleme yapılmıştır.
(I) Bilindiği üzere; bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Husumet (sıfat),dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, husumet(sıfat) dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Husumet (sıfat) usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur.Husumet (sıfat) yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için defi değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece re’sen dikkate alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir.(Yargıtay HGK’nun 2010/4-4 Esas – 4 Karar Sayılı 03/02/2010 Tarihli kararı).
Marmaris 2. İcra Müdürlüğü’nün 2010/3433 sayılı dosyasından satışa çıkarılan taşınmaz üst hakkının ihalesinin 25/12/2013 tarihinde yapıldığı, davacı tarafından depo edilen 13.505.000,00 TL ihale bedelinin İcra Müdürlüğü’nün “nemalandırma” rumuzlu talimatı doğrultusunda davalı bankanın Marmaris Uzunyalı Şubesi’nde İcra Müdürlüğü’ne açılan vadeli hesaba yatırıldığı, yapılan ihalenin Marmaris İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/39 E. – 2017/31 K. Sayılı kararıyla feshedildiği, Yargıtaya onanması ve karar düzeltme istemünin reddedilmesi üzerine 22/05/2018 tarihinde kesinleştiği, İcra Müdürlüğü’nün 21/06/2018 tarihli yazısı ile bankada bulunan satış bedelinin nemalarıyla birlikte davacı ihale alıcısına ödenmesi talimatı verildiği ve vadeli hesabın kapatılarak yine aynı Müdürlüğü’n vadesiz emanet kasa hesabına aktarıldığı, 21/06/2018 tarihinde davacıya ihale bedeli dışında 3.249.851,44 TL nemadan yasal zorunluluk nedeniyle stopajın kesildikten sonra davacıya 2.925.957,77 TL nemanın ödendiği çekişmesizdir.
Tüm bu açıklama göre davacı ile davalı banka arasında sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Bankada açılan hesap İcra Müdürlüğü adınadır. Yargıtay 11. HD’nin 2016/3808 E. – 2017/2498 K. Sayılı 27/04/2017 tarihli kararında vurgulandığı gibi, “dava konusu edilen mevduat hesabı İcra Müdürlüğü adına olup davacının davalıyla akdi ilişkisi bulunmamaktadır”.
Uyuşmazlık, 2004 sayılı İİK’nun 5. Maddesinden kaynaklanmakta olup yasal düzenleme gereğince İcra İflas Dairesi kusurundan doğan tazminat davaları ancak idare aleyhine açılabileceğinden davalı banka hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi yerine esastan reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Anılan husus açıkça istinaf sebebi olarak gösterilmemişse de 6100 Sayılı HMK’nun 355.maddesi gereğince resen incelenmiştir.
(II) Taraflar arasındaki uyuşmazlık, İcra Dairesince yapılan taşınmazın üst hakkına ilişkin ihalenin feshi nedeniyle davacı ihale alıcısı tarafından yatırılan satış bedelinin iadesi sırasında bankada eksik nemalandırıldığı gerekçesiyle doğan zararın tazmini isteminden kaynaklanmaktadır.
Davacı kendisine ödenen nemaya uygulanan faiz oranının az olduğunu, Adalet Bakanlığı’nın Merkez Bankası’nın vadeli mevduata uygulandığı faiz oranlarının altında banka lehine anlaşma yaptığını, nemanın eksik ödendiğini ileri sürmektedir.
2004 Sayılı İİK’nın ihalenin neticesi ve feshi başlıklı 134.madde 5 ve 6.fıkralarına göre; taşınmazı satın alanlar, ihaleye alacağına mahsuben iştirak etmemiş olmak kaydıyla, ihalenin feshi talep edilmiş olsa bile, satış bedelini derhâl veya 130 uncu maddeye göre verilen süre içinde nakden ödemek zorundadırlar. İcra müdürü, ödenen ihale bedeli ile ilgili olarak, ihalenin feshine yönelik şikâyet sonucunda verilecek karar kesinleşinceye kadar para bankalarda nemalandırılır. İhalenin feshine ilişkin şikâyetin kabulüne veya reddine ilişkin kararın kesinleşmesi üzerine, ihale bedeli nemaları ile birlikte hak sahiplerine ödenir.İhale kesinleşmedikçe ihale bedeli alacaklılara ödenmez.
2004 sayılı İİK’nun 9/1. Fıkrasına göre; İcra ve iflas dairelerine yapılacak her türlü nakdî ödeme, Adalet Bakanlığı tarafından uygun görülecek bankalarda icra ve iflas dairesi adına açılan hesaba yapılır. Haciz sırasında, borçlu veya üçüncü kişiler tarafından yapılan ödeme nedeniyle tahsil edilen paralar, en geç tahsilatın yapıldığı günü takip eden ilk iş günü çalışma saati sonuna kadar banka hesabına yatırılmak üzere icra veya mahkeme kasalarında muhafaza edilir.
24/11/2021 tarih 7343 sayılı kanunla sonradan mülga edilen 2004 sayılı İİK’nun 124. Maddesinde arttırmanın şartlarının açık bulundurulması, 125. Maddesinde ise, şartnamenin içeriği hakkında düzenlemelere yer verilmiştir. 125/son fıkraya göre, arttırma şartnamesinde hangi masrafların müşteriye ait olacağının yazılacağı,129. Maddesinde ihalenin hangi şartlarda yapılacağı, 130. Maddesinde satış bedelinin hangi sürede ödeneceği 131. Maddesinde ise bedelin ödenmesine kadar taşınmazın hasar ve masrafı müşteriye ait olmak üzere İcra dairesince idare olunacağı hükme bağlanmıştır.
Adalet Bakanlığı HİGM’nün 06/05/2008 tarih 104/1 sayılı Genelgesi 1/b bendinde; İcra iflas dairelerince tahsil olunan emanet paralarının bundan böyle Türkiye Vakıflar Bankası şubesinin bulunduğu yerlerde işlerin en kolay şekilde yürütülecek ve bankayla mutabakat içinde kalınacak bir şubesinde ve 5 gün içerisinde açtırılacak olan hesaba yatırılması kararlaştırılmıştır.
Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü’nün 09/02/2018 tarih 5905 sayılı yazısında;
İİK’nunda paraların nemalandırılmasında ve nemalandırılan paraların hak sahiplerine ödenmesine yönelik hüküm sadece söz konusu Kanunun 134. Maddesinin 5. Fıkrasında yer alan ihalenin feshi davası açılması haline münhasır olduğu belirtilerek sıra cetvelinin kesinleşmesi süresinde paraların nemalandırılmasına yönelik bir düzenleme bulunmamakla birlikte AYM’nin 16/02/2017 tarih 2014/6577 sayılı kararına istinaden Personel Genel Müdürlüğü’nün 22/09/2017 tarih 7176 sayılı yazısıyla “(İcra iflas dairesince düzenlenen sıra cetveline itiraz ya da şikayet halinde) bedelin kamu bankası olarak hizmet veren TC Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası ve Türkiye Vakıflar Bankası’nın ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde TC Merkez Bankası’na “Mevduat ilan edilen yıllık faiz oranları bildirim formu” ile bildirilen ve şubelerinde ilan edilen 1 aylık mevduata uygulanacak “Tabela faizi” (Cari faiz) oranlarından en yüksek olanından az olmamak üzere nemalandırılması hususu duyurulmuştur” denmiştir.
15/11/2014 tarih 29176 sayılı RG’de yayınlanan 2014/6 sayılı tebliğle güncellenen Merkez Bankası’nın 2006/1 sayılı “Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları, Kar ve Zarara Katılma Oranları ile Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Dİğer Menfaatler Hakkında Tebliğ”inin 1. Fıkrasına göre; bu tebliğin amacı mevduat kabulünde uygulanacak faiz oranlarını da kapsadığı, 2. Fıkraya göre, tebliğin 16/10/2006 tarih 2006/11188 sayılı Bakanlar Kurulu kararına dayalı olarak hazırlandığı, 3. Fıkrasına göre; bankalarca mevduata uygulanacak sabit veya değişken faiz oranlarının serbestçe belirleneceği, ancak mevduat faizi oranının %0,25’i geçemeyeceği belirtilmiştir.
1-İhale bedelinin 2004 sayılı İİK’nun 9. Maddesi gereğince; verilen yetki ile Adalet Bakanlığı HİGM’nün 06/05/2008 tarih 104/1 sayılı Genelge doğrultusunda Türkiye Vakıflar Bankası’nda açılacak hesapta nemalandırılacağı hükme bağlanmıştır. Nemanın hangi oranlarda olacağı konusunda açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte bankadaki paranın ancak Merkez Bankası Tebliği ile Personel Genel Müdürlüğü’nün 22/09/2017 tarih 7176 sayılı yazısı gereğince tabela faizi (cari faiz) oranından daha yüksek oranda nemalandırılacağına ilişkin bir tebliğ ve düzenlemede bulunmamaktadır.
2-Bilindiği üzere, herhangi bir kimsenin ihaleye ilişkin şartları kabul ederek katıldığından ihalenin feshi halinde paranın hangi oranda nemalandırılarak iade edileceği hususunu da içeren ihale şartnamesini kabul etmiş sayılmalıdır.
Davacı parasını sıradan bir taleple bankaya yatırılmamıştır. İhale yoluyla değerlendirmek istediğinden banka,hesap türü ve uygulanacak faiz oranları bakımından herhangi bir serbestiye sahip değildir. Diğer bir anlatımla davacı ihaleye girmeyip ihale dışı parasını değerlendirmek istemesi halinde dilediği bankada dilediği türde ve anlaşması halinde istediği oranda faiz istemesi mümkündür. Ancak somut olayda davacı cebri ihale sebebiyle istediği oranda nema faizi talep edemeyeceği açıktır.
3- Davacının dayandığı AYM’nin 2014/6577 başvuru numaralı 16/02/2017 tarihli kararı ihale bedelinin hiç nemalandırılmamış olması sebebiyle bireysel hak ihlalinin bulunduğuna ilişkin olup uygulama yeri olmadığı gibi kararda sadece vadeli hesapta nemalandırılmaması hak ihlali olarak görülmüştür. Diğer bir anlatımla nemalandırmanın hangi oranda olması gerektiğine değinilmemiştir.
4-Yargıtay 12. HD’nin 2022/9086 E. – 2023/1829 K. Sayılı 20/03/2023 tarihli onama kararın incelendiğinde; ihale alıcısının ihalenin feshinin kesinleşmesi üzerine ödenen nema bedelinin kendilerince hesaplanan bedelden çok düşük olduğunu, ihale bedeline Vakıfbank tarafından uygulanan mevduat faizlerinin hiçbir yasal dayanağının bulunmadığını ileri sürerek aradaki farkın hesaplanarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini istemiş, icra müdürlüğünün kararına karşı şikayet yoluna başvurmuştur.
İcra Hukuk Mahkemesi ise “en yüksek banka faizi ile ihale bedelinin nemalandırılacağına dair herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığı, Adalet Bakanlığı Genelgesi doğrultusunda nemalandırılma işlemi yapıldığı” gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş, İstanbul BAM 23. HD’nin 2021/37 E. – 2022/830 K. Sayılı 11/05/2022 tarihli kararında aynı gerekçelerle istinaf başvurusunun reddine karar verildiği ve Yargıtayca onandığı anlaşılmaktdaır.
Özetle; davacıya ödenen nemanın Adalet Bakanlığı’nın 104/1 sayılı Genelgesi, yine Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü’nün 22/09/2017 tarih 7176 ve 09/02/2018 tarih 5905 sayılı yazıları, Merkez Bankasının tebliği doğrultusunda Vakıflar Bankası tarafından belirlenen en yüksek cari faiz üzerinden ödenmesi giderek herhangi bir kişiye uygulanan mevduat faizi oranı üzerinden faiz talep edebilmesine ilişkin yasal düzenlemede bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
(IV) Davacı kısmi dava olarak açtığı davasını 03/02/2020 tarihinde 5.490.182,54 TL’ye ıslah etmiş, aynı tarihte 93.485,50 TL harç yatırmıştır. İDM’nce davanın tümden reddine karar verilmekle birlikte sadece dava açılırken peşin yatırılan 273,24 TL harçtan alınması gereken 54,40 TL harcın mahsubuyla fazla kalan 218,80 TL’nin talep halinde iadesine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Tüm nedenlerle davacı vekilinin karar ve ilam harcının iadesi ve davalı banka bakımından re’sen gözetilen pasif husumet dışında kalan istinaf itirazlarının 6100 sayılı HMK’nun 353/1. Fıkra (b-1) bendi gereğince Esastan Reddine,
Davacı vekilinin karar ve ilam harcına yönelik istinaf itirazı ile davalı banka yönünden husumet yönünden yapılan hata 355. Maddesi gereğince re’sen istinaf sebebi sayılarak kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.fıkra (b-2) bendi gereğince kararın kaldırılmasına, düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek suretiyle;
1-Davalı banka yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle Reddine,
2-Davalı Adalet Bakanlığı yönünden davanın Esastan Reddine,
3-Davacı tarafından peşin yatırılan 273,24 TL karar ve ilam harcı ile ıslah sebebiyle tamamlanan 93.485,50 TL olmak üzere toplam 93.758,74 TL karar ve ilam harcından 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına, bakiye 93.578,84 TL karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin karar ve ilam harcının iadesi ve davalı banka bakımından re’sen gözetilen pasif husumet dışında kalan istinaf itirazlarının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin karar ve ilam harcına yönelik istinaf itirazı ile davalı banka yönünden husumet yönünden yapılan hata 355. Maddesi gereğince re’sen istinaf sebebi sayılarak istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-2) bendi gereğince KABULÜNE,
3-İlk Derece Mahkemesi olan Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/616 Esas – 2020/98 Karar sayılı 13/03/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
4-Düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle;
5-Davalı banka yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
a)Davalı Adalet Bakanlığı yönünden davanın ESASTAN REDDİNE,
b)Davacı tarafından peşin yatırılan 273,24 TL karar ve ilam harcı ile ıslah sebebiyle tamamlanan 93.485,50 TL olmak üzere toplam 93.758,74 TL karar ve ilam harcından 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına, bakiye 93.578,84 TL karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
c) Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
ç) Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
d) Davalı Vakıflar Bankası TAO Genel Müdürlüğü kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden ve ret sebebi farklı olduğundan önceki hüküm gereğince yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
e)Davalı TC Adalet Bakaanlığı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden önceki hüküm gereğince yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından peşin yatırılan 148,60-TL istinaf yoluna başvurma harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına, 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafından yapılan 86,50-TL istinaf yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama gideri bulunmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
8-Artan gider avanslarının yatıranlara iadesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 29/05/2023 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nun 361/1 ve 362/1-a Maddeleri uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.