T.C.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
E. 2013/4514
K. 2013/20257
T. 25.6.2013
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi/m. 9,10
ÖZET : “Şerefe karşı suçlar” bölümünde düzenlenen Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı üzerindeki hakları olup, bu suçun oluşabilmesi için fiilin, gerçek bir kişinin belirtilen kişilik haklarını rencide edecek şekilde işlenmesi gerekir.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında Sözleşme bağlamında ulusalüstü insan hakları hukukunu yorumlarken, kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken fonksiyonlarını etkilemeyi ve saygınlıklarına zarar vermeyi amaçlayan aşağılayıcı saldırılara karşı korunmalarının zorunlu olduğunu, bununla birlikte görevlerini yerine getirirken icra ettikleri eylem ve sözlerine yönelik eleştirilere karşı daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiğini belirtilmektedir.Sanığın, davacı vekili olarak katıldığı boşanma davasının duruşması öncesinde mahkeme hakimine müvekkili ile görüşüp görüşmediğini sorduğu, “görüştüm, bana bir babalık yap diye ricada bulundu, ben de tamam dedim” cevabı verilince sanığın da katılan hakime; “siz benim müvekkilimle kapalı kapılar ardında görüşmüşsünüz. Bu şekilde görüşemezsiniz. Mahkeme hakimi olarak sizin duygularınız hakimliğin önüne geçmiştir, siz her çalıştığınız yerde şaibeli olarak çalışmışsınız, sizi Adalet Bakanlığına şikayet edeceğim” dediği şeklinde kabul edilen eylemin yargı otoritesini sarsmayı veya tarafsızlığı bertaraf etmeyi hedef almayıp, katılanın müvekkili ile kendisi olmadan görüşmesini meslek etiğine aykırı olarak değerlendirerek, katılanın önceki çalıştığı yerde geçirdiği soruşturmayı hatırlatma şeklinde eleştiri ve şikayet hakkı kapsamında görülmesi gerekir.
DAVA : Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı üzerindeki hakları olup, bu suçun oluşabilmesi için fiilin, gerçek bir kişinin belirtilen kişilik haklarını rencide edecek şekilde işlenmesi gerekmektedir. Hakaret suçu, Anayasanın 24 ila 30. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9 ve 10. maddelerinde düzenlenen ifade hürriyetinin sınırlarını oluşturmaktadır. Suçu oluşturan eylem bakımından failin ifade hürriyeti, mağdur yönünden ise onur, şeref ve saygınlığı ile din, vicdan ve kanaat hürriyetine dair temel kişilik haklan çatışmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü, sözü edilen karşılıklı hakların dengelenmesini gerektirmektedir. Ancak, ileri sürülen bir düşünceyle bağlantısı bulunmayan, esasında düşünce açıklaması vasfında da görülemeyen sövme niteliğindeki fiillerin ifade özgürlüğünden yararlanamayacağı açıktır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ifade hürriyetini düzenleyen 10/2. maddesinde, bu hakkın sınırlanmasında gözetilebilecek meşru nedenler arasında yargı erkinin üstünlüğünün (otoritesinin) ya da tarafsızlığının sağlanması da sayılmış, hükmün uygulanması ve kapsamı mahkeme içtihatlarıyla belirlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), içtihatlarında Sözleşme bağlamında ulusalüstü insan hakları hukukunu yorumlarken, kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken fonksiyonlarını etkilemeyi ve saygınlıklarına zarar vermeyi amaçlayan aşağılayıcı saldırılara karşı korunmalarının zorunlu olduğunu (AİHM Busuioç-Moldova kararı, 2004, prg. 64), bununla birlikte görevlerini yerine getirirken icra ettikleri eylem ve sözlerine yönelik eleştirilere karşı daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiğini (B.K.; AİHM Steuı-Hollanda kararı, 2003, prg. 39) belirtmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ayrıca, fiil isnadına dayanmayan ve ispat gerektirmeyen değer yargılarından ibaret sözlerin sarsıcı olsa bile eleştiri hakkı ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceğini kabul etmektedir (B.K.; AİHM Hriko- Slovakya kararı, 2004, prg. 40, 45; Jeruselam-Avusturya kararı, 2001, prg, 44; Sokolowski-Polonya kararı, 2005, prg. 47; Patuı el-Fransa kararı, 2005, prg. 37; Harris/Boyle/Bates/Buckley, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Hukuku. Ankara 2013,’sy.518-520),
İncelenen dosyada sanığın, davacı vekili olarak katıldığı boşanma davasının duruşması öncesinde mahkeme hakimine müvekkili ile görüşüp görüşmediğini sorduğu, “görüştüm, bana bir babalık yap diye ricada bulundu, ben de tamam dedim” cevabı verilince sanığın da katılan hakime; “siz benim müvekkilimle kapalı kapılar ardında görüşmüşsünüz. Bu şekilde görüşemezsiniz. Mahkeme hakimi olarak sizin duygularınız hakimliğin önüne geçmiştir, siz her çalıştığınız yerde şaibeli olarak çalışmışsınız, sizi Adalet Bakanlığına şikayet edeceğim” dediği şeklinde kabul edilen eylemin yargı otoritesini sarsmayı veya tarafsızlığı bertaraf etmeyi hedef almayıp, katılanın müvekkili ile kendisi olmadan görüşmesini meslek etiğine aykırı olarak değerlendirerek, katılanın önceki çalıştığı yerde geçirdiği soruşturmayı hatırlatma şeklinde eleştiri ve şikayet hakkı kapsamında görülmesi gerektiği nedenleriyle atılı hakaret suçu öğelerinin oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet hükmü kurulması,
SONUÇ : Yasaya aykırı ve sanık M. P.’in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 25.6.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
[url=http://www.forumadalet.net/index.php?action=reporttm;topic=1545.0;msg=3108][/url]