T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1704
KARAR NO : 2021/4493
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 3. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 02/06/2016
NUMARASI : 2014/847-2016/356
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı üçüncü kişi vekili, haciz adresinin borçlular ile ilgisinin bulunmadığını, yapılan evrak araştırmasında fiziki olarak herhangi bir evrak bulunamadığını, ancak bilgisayar muhasebe programında borçlu şirkete ait cari hesap ekstresinin bulunması nedeniyle menkul malların haczedildiğini, 26.703,00 TL’nin icra dosyasına ihtirazi kayıtla yatırıldığını belirterek hacizlerin kaldırılmasına, haciz tehdidi altında ödenen tutarın %20’sinden az olmayacak şekilde tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, haciz adresinde borçlu şirket adının da bulunduğu mizan ve cari hesap ekstresi ile birlikte çek tespit edildiğini, mahcuzlara ilişkin her hangi bir fatura ibraz edilmediği gibi davacının iddiasını somut hiçbir delile dayandırmamış olduğunu, mahalde borçlunun çalışmasını sürdürmeye devam ettiğini belirterek davanın reddine, davacı aleyhine tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, haciz adresinin 14.04.2014 tarihinden itibaren davacı tarafından kullanılmaya başlandığı, istihkak iddia edenin ve borçlu şirketin faaliyet konularının aynı olduğu, evrak araştırmasında borçluya ait güncel cari hesap ekstresi, mizan örneği gibi belgelerin bulunmuş olması nedenleriyle İİK’nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı lehine kabul edildiği ispat yükü üzerinde olan davacı üçüncü kişinin sunduğu fatura, vergi kaydı ve sicil kaydının karinenin aksinin ispatı için yeterli olmadığı, bununla birlikte bir kısım mahcuzlara ilişkin faturaların da davacı üçüncü kişinin defter kayıtlarıyla örtüşmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96 ve devamı maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Somut olayda, dava konusu 12.06.2014 tarihli hacizde davacı üçüncü kişi şirketin bilgisayar kayıtlarında borçlu şirkete ilişkin ticari hayata dair cari hesap ekstresi, mizan örneği gibi güncel belgelerin bulunmuş olması nedeniyle İİK’nin 97/a maddesinde düzenlenen mülkiyet karinesinin borçlu lehine olduğunun kabulü isabetli olmuştur. Bununla birlikte ispat yükü üzerinde olan davacı üçüncü kişi şirket haciz adresinde bulunan belgeleri borçlu şirket ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu belirterek açıklamış ve ispat vasıtası olarak defter deliline dayanmasına rağmen Mahkemece borçlu ile üçüncü kişi şirket arasında ticari ilişkinin bulunup bulunmadığı incelenmeksizin hüküm kurulmuştur.
O halde Mahkemece, borçlu şirket ve üçüncü kişi şirketin ticari defterleri üzerinde yaptırılacak inceleme ile (açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması göz önünde bulundurularak) üçüncü kişi ile borçlu arasında gerçek bir ticari ilişkinin bulunup bulunmadığı hususlarını da kapsayacak şekilde Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alındıktan sonra, dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yön gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu alınan bilirkişi raporu ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nin 366 ve 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 27.05.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
12. Hukuk Dairesi 2020/4210 E. 2020/11240 K.
‘İçtihat Metni’
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Şikayetçi 3. kişi icra mahkemesine başvurusunda; haciz işlemi sırasında istihkak iddiasını ispatlamak amacıyla delil toplamak kastı ile belge ve evrak araştırması yapıldığını ileri sürerek evrak araştırması işleminin iptali ile el konulan belge ve evrakların hukuka aykırı ele geçirildiğinin tespitini talep ettiği, ilk derece mahkemesince, şikayetin kısmen kabulü ile icra memurunun haciz mahallinde kilitli veya bilgisayar ortamında kayıtlı belge ve evrak araştırması ve el konulması işleminin iptaline karar verildiği, alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, İİKnin 80. maddesinin borçlu ile istihkak iddia eden 3. şahıs arasındaki organik bağın ispatı ve 3. kişinin istihkak iddiasının reddine yönelik ispat için evrak araştırması yapılmasını kapsamayacağı, kanunen haczi kabil mal aramak ve bulmaya ilişkin maddenin evrak aramayı kapsayacak şekilde genişletilemeyeceği, öte yandan bilgisayar ortamında araştırma yapma yetkisinin ancak CMK’nin 134. maddesi gereğince mahkeme kararıyla hakimler tarafından verilebileceği gerekçesi ile istinaf başvurusunun HMKnin 353/1-b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
İİK’nin 80. ve müteakip maddeleri uyarınca; icra müdürü, borçlunun gösterilen adresinde talep üzerine gerektiğinde kilitli yerlerin (ev ya da işyeri kapısı) çilingir vasıtasıyla açtırılması suretiyle haciz işlemini yapmak zorundadır. Bir başka anlatımla, anılan yasal düzenlemelerde, icra müdürüne, alacaklının haciz isteminin yerine getirilmesi konusunda takdir yetkisi tanınmamıştır.
Bu durumda, haciz yapılan yerde 3. kişi bulunduğu ve istihkak iddia edildiği takdirde, icra müdürü tarafından beyanları zapta geçirilip, İİK’nin 96. ve bunu izleyen maddelerdeki prosedürün uygulanması gerekir.
Somut olayda, icra müdürünün gösterilen adreste haciz işlemini gerçekleştirdiği ve talep üzerine evrak araştırması yaptığı görülmektedir. İİKnin 80. maddesi borçluyu hedef almakta olup, yapılan işlemler borçlu hakkında gerçekleştirilmiştir. Eğer 3. kişi haciz yapılan yerin borçluya ait olmadığı iddiasında ise icra müdürü tarafından beyanları zapta geçirilerek, İİK’nin 96. ve bunu izleyen maddelerdeki prosedürün uygulanması gerekmektedir. İcra müdürünce İİKnin 96. ve 99. maddelerine göre işlem yapılıp yapılmayacağı hususu ancak evrak araştırması sonucunda netleşmektedir. Gerek İİKnin 96. ve 99. maddeleri şikayeti ve gerekse istihkak iddiası ayrı dava konusu olduğundan hali hazırda borçluya ait olduğu iddia edilen yerde evrak araştırması yapılması usul ve yasaya aykırı değildir.
O halde ilk derece mahkemesince, şikayetin reddi yerine kısmen kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
Sonuç : Alacaklının temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, … Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 26.02.2020 tarih ve 2019/1616 E. – 2020/323 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA), … 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 18.10.2019 tarih ve 2019/217 E.-2019/275 K. sayılı kararının (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 23/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.