Haciz&Muhafaza

Haciz Mahallinde Evrak Araştırması

HACİZ MAHALLİNDE EVRAK ARAŞTIRMASI

Borçlunun menkullerinin haczinin talep edildiği mahalde özellikle istihkak söz konusu olduğunda mahalde bulunan bilgisayar, çekmece, dolap ve sair yerlerde borçluya ait evrak araştırması yapılıp yapılmayacağına dair tartışmalar uzun zamandır devam etmektedir. Çünkü kanunda veya öğretide yer verilmeyen bu husus uygulamada çok başlılığa ve zaman zaman işleyişin aksamasına sebebiyet vermektedir.
Günümüz şartlarında evrak araştırması yapılmasına iki şekilde ihtiyaç duyulmaktadır:
Bunlardan biri haciz mahallinde borçluya veya herhangi bir kimseye rastlanmaması nedeniyle bulunulan adresin kime ait olduğunun tespiti ihtiyacıdır.
Diğeri ise haciz mahallinde bulunan üçüncü kişinin istihkak beyanında bulunması üzerine bu beyanının borçlunun hacizden kaçınmasına yönelik olduğunu iddia eden alacaklı tarafın borçluya ait bir emareye rastlanıp rastlanmayacağına ilişkin talebidir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 80’inci maddesinin 3’nci cümlesinde, “Talep vukuunda borçlu kilitli yerleri ve dolapları açmağa vesair eşyayı göstermeğe mecburdur. Bu yerler icabında zorla açtırılır” amir hükmüne yer verilmiştir.
Kanun maddesinde açıkça yer verildiği üzere haciz mahallinde bulunanların icra memuruna kilitleri yerleri ve dolapları açmaya mecbur olduğu, bunun rıza dâhilinde olmaması veya kilitli yerleri açacak kimsenin bulunmaması hâlinde icra memurunun zor kullanarak da kilitli yerleri açıp haciz işlemini uygulayabileceğine dair yetki verildiği görülmektedir.
Anılan maddenin 4’üncü cümlesinde, “Haczi yapan memur, borçlunun üzerinde para, kıymetli evrak, altın veya gümüş veya diğer kıymetli eşyaları sakladığını anlar ve borçlu bunları vermekten kaçınırsa, borçlunun şahsına karşı kuvvet istimal edilebilir” amir hükmüne yer verilmiştir.
Yine açık olduğu üzere bu cümleyle de icra memuruna borçlunun gerek rızası dâhilinde gerek zorla üst aramasını yapma veya kolluk kuvvetlerinden üst aramasının yapılmasını talep etme yetkisi verilmiştir.
Zaten borçlunun menkullerinin haczinin talep edildiği mahalde icra memuruna verilen bu yetki tartışmasızdır. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 03/10/2011 tarihli 2011/2395 esas 2011/17394 karar sayılı ilâmında da bu husus “Haciz işlemi zor kullanmayı gerektirdiğinden, tarafların ayrıca talebi bulunmasa dahi, icra memurunun haciz işlemi için gerekiyorsa çilingir vasıtasıyla kilitli yerleri açtırma yetkisi bulunmaktadır” şeklinde içtihat edilmiştir.
Kelime anlamıyla haciz; devletin, bireye ait bir alacağı veya bir kamu alacağını tahsil etmek amacıyla, borçlunun maddi değeri olan mallarına el koyması ve bazı durumlarda borçlunun bu mallarda tasarruf yetkisini kısıtlaması işlemidir.
Yani kanun ile icra memuruna verilen kilitli ve kapalı yerleri açma yetkisi ile borçlunun üstünün aranması yetkisi ekonomik değeri olan menkullerin haczine ilişkin verilmiştir. Evrak araştırması yapılmasına ilişkin İcra ve İflas Kanunu’nda açıkça bir hükme yer verilmemiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü’nün haciz mahallinde evrak araştırılmasına ilişkin bir özelgesinde alacaklı tarafından borçluya ait menkullerin haczi talep edildiğinde icra memurunun haciz işlemi yapılması talep edilen adreste borçlunun borca yeter miktarda mallarının haczini gerçekleştirmek, haczedilen mala ilişkin olarak alacaklı, borçlu ve üçüncü şahıslar tarafından ileri sürülen istihkak iddialarını tutanağa geçirmek ve bu işlemlerin ifası sırasında alacaklı ve borçlunun menfaatlerini gözetmekle görevli olduğu, icra memuruna bu görevini ifa edebilmesi için İcra ve İflas Kanunu’nun 80’inci maddesinde yer alan yetkilerin tanındığı, gelinen adresin veya haczi talep edilen malın borçluya ait olduğu konusunda tereddüt yoksa veya mahalde bu hususlarda beyan verebilecek kimseler bulunup beyanları haciz tutanağına geçirilmişse mahaldeki haczi kabil malların tespitine yönelik araştırma dışında söz konusu yetkiye dayanılarak evrak ve belge araştırması yapılamayacağı ifade edilmiştir.
Özelgede de yer verildiği üzere İcra ve İflas Kanunu’nun 80’inci maddesinde icra memuruna tanınan yetki haciz sırasında ileri sürülen istihkak iddialarının ispatına yarayacak belge ve evrak araştırılmasını kapsamamaktadır.
Gerek kanun maddesinden gerek özelgeden çıkarılacak sonuç haciz mahallinin kapalı olması ve mahalde beyanda bulunacak kimsenin bulunmaması hâlinde adresin ve haczedilecek malların borçluya ait olup olmadığının tespiti amacıyla evrak araştırılması yapılabileceğini ön görmektedir.
Girişte belirtilen evrak araştırması yapılmasıyla haciz mahallinin ve malların borçluya ait olup olmadığının tespiti amacıyla duyulan ihtiyacın kanun ile birlikte karşılandığı, istihkak beyanında bulunulması üzerine yapılacak evrak araştırmasının icra mahkemesinde görülecek istihkak davasına delil toplamaktan ibaret olacağı ve icra memuruna böyle bir yetki verilmediği gibi icra memurunun böyle bir görevinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
İstihkak iddiasında bulunulan bir mahalde borçluya ait emare araştırılmasına yönelik evrak araştırması yapılmasına ilişkin taleplerin reddine yönelik kararlar henüz Yargıtay incelemesi aşamasına ulaşmamış ve bu hususa ilişkin bir içtihat mevcut değilse de İcra ve İflas Kanunu’nun 16’ncı maddesinde yer verilen şikayet yoluyla icra mahkemesine taşındığında ret kararının yerinde olduğuna ilişkin ilk derece mahkemesi kararları bulunmaktadır.

Çünkü alacaklı ve borçlunun menfaatlerinin korunmasının önemli olduğu kadar icra dosyası ile ilgisi bulunmayan kişilerin oluşabilecek risklerini azami seviyeye indirmek de önemli bir husustur. Haciz, alacaklının alacağına kavuşması için düzenlenen bir kurumdur. Bu nedenle kanun ile birlikte açıkça verilmeyen bir yetkiyi kıyas yoluyla uygulamaya çalışmanın icra takibi ile alakası bulunmayan kişilerin temel hak ve özgürlüklerini Anayasa’nın teminat altına aldığı hükümlerine aykırılık oluşturacağı aşikârdır.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu