Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

Harici araç satış sözleşmesi- Sözleşmenin tarafı olmayan adına düzenlenen çek- Menfi tespit davası- Aynı vekil ile temsil- Üçüncü kişi yararına sözleşme- Hayatın olağan akışı-

Çekten dolayı borçlu olunmadığına ilişkin menfi tespit davasında, davacı, “davaya konu çekin harici araç satış sözleşmesi uyarınca verilmesi kararlaştırılan çek olduğunu, çekin seri numarasının sözleşmede verilmesi kararlaştırılan çekin seri numarası ile aynı olduğunu, çekin araç satışına ilişkin verildiğini, araçların teslim edilmemesi nedeniyle anılan çekten dolayı müvekkili şirketin borçlu olmadığı” iddia edilmiş ise de, sözleşme davacı ile davalı şirket  arasında imzalandığından ve çekte lehdar olarak görünen davalının sözleşmede imzası bulunmadığından, sözleşmede yer alan karşılıklı edimlerin bu davalı yönünden bağlayıcı olmadığı- Sözleşmenin imzalandığı tarihte davalı şirket yetkilisi davalı ile bu davalının kardeş olmasının, davalı kardeşin sözleşmenin içeriğini kabul ettiği anlamına gelmeyeceği- “Harici araç satış sözleşmesinin davalı şirketin yetkilisi davalı tarafından imzalandığı, davalıların kardeş oldukları, menfi tespit talebine konu çek ile sözleşmede teslimi kararlaştırılan çekin seri numarası ve miktarının aynı olduğu, hayatın olağan akışı gereği sözleşme içeriğinin davalı kardeş tarafından bilindiği” görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-

1. Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın davalı R. Madenler Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı M. Ç. yönünden kabulüne, davalı A. Ç. yönünden ise sıfat yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin karar davacı vekili ve davalı R. Madenler Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı M. Ç. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı M. Ç. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı R. Madenler Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan iki adet araca ilişkin harici araç satış sözleşmesinde satış bedelinin 220.000Euro olarak belirlendiğini, kararlaştırılan bedelden 110.000Euro’nun elden nakit olarak verildiğini, geri kalan kısım için davalı A. Ç. adına düzenlenmiş 30.09.2014 ödeme tarihli 97.000TL bedelli ve davalı M. Ç. adına düzenlenmiş 31.01.2015 ödeme tarihli 201.000TL bedelli çeklerin verildiğini, 97.000TL bedelli çekin ciro edilerek bankaya ibrazı üzerine ödendiğini, buna rağmen araçların kararlaştırılan tarihte teslim edilmediğini ileri sürerek müvekkilinin davalı M. Ç. adına düzenlenen 201.000TL bedelli çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve çekin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar Cevabı:

5. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; 201.000TL bedelli çekin, davacı tarafından borcuna karşılık müvekkili M. Ç. adına keşide ederek verildiğinin kabul edildiğini, çekin ödeme aracı olduğunu, davacının, müvekkillerinin imzası bulunmayan geçersiz sözleşmeyle iddiasını ispat etmeye çalıştığını, fotokopisi ibraz edilen 15.08.2014 tarihli sözleşmenin altında R. Madenler Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin kaşe ve imzasının görüldüğünü, M. Ç.’in imzasının olmadığını, haksız açılan davanın reddi gerektiğini, bununla birlikte söz konusu çekte A. Ç. ve R. Madenler Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin herhangi bir cirosu olmadığından bu davalılar yönünden davanın sıfat yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, iddia edildiği şekilde bir otomobil satışının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.12.2015 tarihli ve 2015/61 E., 2015/976 K. sayılı kararı ile, 15.08.2014 tarihli sözleşmenin davalı şirket temsilcisi olan A. Ç. tarafından imzalandığının gerek davacının beyanı gerekse davalı A. Ç. vekilinin beyanı ile anlaşıldığı, sözleşmenin içeriği itibariyle davacı ile davalı R. Madenler Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında iki adet aracın 220.000Euro bedelle alım satımı konusunda anlaşmaya varıldığı, araçların 10.11.2014 tarihinde teslimine karar verildiği, belirlenen bedelin 110.000Euro’luk kısmının nakit verileceği, kalan kısmının ise iki adet çek ile ödeneceği, dava konusu 31.01.2015 ödeme tarihli 201.000TL bedelli 26646 nolu Ziraat Bankasına ait çekin davalı şirketin sahibi ve temsilcisi olan davalı A. Ç.’in kardeşi olan davalı M. Ç.’e verileceği hususlarında anlaşıldığı, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince araç alım satımlarının geçerli olabilmesi için satış işleminin noter huzurunda yapılması gerektiği, bu nedenle sözleşmenin geçerli olmadığı, bununla birlikte geçerli olmayan sözleşme nedeniyle karşılıklı olarak edimlerde bulunan tarafların aldıklarını iade etmekle yükümlü oldukları, dava konusu 201.000TL bedelli çekin de bu kapsamda iadesi gerektiği, davacı ile davalı M. Ç. arasında herhangi bir ticarî ilişki ve özellikle çek bedelinin miktarı itibariyle alacak borç ilişkisi doğuracak herhangi bir belgenin dosyaya sunulmadığı, dava konusu çekin M. Ç.’e davacı ile olan ticari ilişkisi kapsamında verilmediği, çekin seri numarası banka adı ve miktarı itibariyle yazılarak davacı şirket ile davalı R. Madenler Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan sözleşme kapsamında verilen bir çek olduğunun anlaşıldığı, söz konusu çekin de geçerli olmayan araç satış sözleşmesi kapsamında düzenlendiği, sözleşmenin geçersizliği dikkate alınarak ayrıca sözleşmedeki araçların davacıya tesliminin de sağlanmaması nedeniyle söz konusu çekten dolayı davalıların davacıdan alacaklı olamayacağı, davalı A. Ç.’in sözleşmeyi davalı R. Madenler Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin sahibi ve temsilcisi olarak imzalaması dışında herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davalı A. Ç. yönünden davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine, davalılar M. Ç. ve R. Madenler Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden davanın kabulü ile 201.000TL bedelli çekten dolayı davacının bu davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili davalı R. Madenler Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve davalı M. Ç. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 04.04.2017 tarihli ve 2016/16098 E., 2017/2773 K. sayılı kararı ile;

“…1-Mahkeme hükmü davacı vekiline 26/07/2016 tarihinde davalılar M. Ç. ve Renova… Ltd. Şti. vekilinin temyiz dilekçesi ise 05/09/2016 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi, HUMK’un 432. maddesinde öngörülen 15 günlük süre adli tatile rastladığından 6100 sayılı HMK’nın 104. maddesi uyarınca uzamış süre ve HUMK m. 433/II c-2 hükmünde düzenlenen 10 günlük katılma yolu ile temyiz süresi geçirildikten sonra 19/09/2016 tarihinde temyiz defterine kaydedilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.

2-Dava çek nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava konusu çekte davacı keşideci, davalılardan M. Ç. lehtar olup diğer davalı Renova… Ltd. Şti.’nin çekte sıfatı bulunmamaktadır. Bu itibarla adı geçen şirket aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Öte yandan yerel mahkemenin gerekçesinde sözünü ettiği harici oto alım sözleşmesi davacı ile davalı şirket arasında imzalanmış olup, davalı M. Ç.’in anılan sözleşmede imzası bulunmamaktadır. Çek, kural olarak bir ödeme vasıtası olup davalı M. Ç. sözü edilen harici satış sözleşmesinin kendisini bağlamadığını savunmaktadır. Bu durumda mahkemece davalı M. Ç. hakkında taraf şirketler arasında düzenlenen harici oto alım sözleşmesi gerekçe yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir,…’’ gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.12.2019 tarihli ve 2019/304 E., 2019/1199 K. sayılı kararı ile; davaya konu çekin dosyaya sunulan 15.08.2014 tarihli araç satışına ilişkin sözleşme kapsamında keşide edildiği hususunda tereddüt bulunmadığı, ticaret sicil kayıtlarına göre davalı A. Ç.’in, sözleşmede yer alan R. Madenler Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin kurucu ortağı ve temsilcisi, davalı M. Ç.’in ise A. Ç.’in kardeşi olduğu, dava konusu çekin, sözleşme kapsamında düzenlenen bir çek olduğunun sözleşme metninden açıkça anlaşılmasına rağmen davalı M. Ç. tarafından çekin borcun ifası için verildiği, davacı ile aralarında eskiye dayanan altın ve para alışverişleri olduğu yönündeki iddialarını destekler nitelikte herhangi bir bilgi, belge ve delil sunulmadığı, davalı M. Ç. ile davacı şirket arasında geçmişe dayalı ticarî ilişki olduğu ve bu kapsamda dava konusu çekin düzenlendiği hususunu ispata elverişli dosyaya sunulan başkaca bir delil de bulunmadığı, her ne kadar çekin bir ödeme aracı olup bir borcun ifası için verildiği, bu iddianın aksini ispat eden tarafın iddiasını ispat etmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, davalı M. Ç.’in çekin lehdarı olduğu, dolayısıyla çekin altındaki temel ilişkinin tartışılması gerektiği, çek araç satış sözleşmesi kapsamında düzenlendiğinden davalının savunmasına itibar edilmediği, her üç davalının da vekilliğinin aynı şahıs tarafından yapılması hususları birlikte dikkate alındığında hukuk düzeninin kötü niyeti korumaması gerektiği bu nedenle davanın davalı M. Ç. yönünden kabulüne karar verildiği, diğer yandan dava konusu çekte davalı R. Madenler Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı A. Ç. yer almadığından, bu davalılar hakkında açılan davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı M. Ç. yönünden direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı davalı M. Ç. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda davacının davalı M. Ç.’e verdiği ve 15.08.2014 tarihli harici araç satış sözleşmesine ilişkin olduğunu iddia ettiği 201.000TL bedelli çek nedeniyle borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar vardır.

13. Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı (Kuru-El Kitabı), İstanbul 2013, s. 346).

14. Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.

15. Bir başka deyişle; kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233).

16. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. maddesi gereğince davacıya düşer. Örneğin; alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s. 370 ilâ 372).

17. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir.

18. Çek, TTK’nın üçüncü kitabı ile 5941 sayılı Çek Kanunu ve bu Kanun uyarınca çıkarılan tebliğlerle düzenlenen bir kıymetli evraktır. TTK’nın 670 vd. düzenlemelerine göre çek de poliçe ve bono gibi bir kambiyo senedidir. 6102 sayılı TTK’nın üçüncü kitabında 780-823. maddeleri arasında düzenlenen çeke 818. maddenin yaptığı atıflar çerçevesinde poliçeye ilişkin hükümlerin uygulanması kabul edilmiştir (Bozer, Ali /Göle, Celal: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara, 2018, s. 221).

19. Çek, TTK’da tanımlanmamıştır. Çeke ait hükümler göz önüne tutularak çek şöyle tarif edilebilir: Çek, Kanun’un öngördüğü belirli şekil şartlarına bağlı, soyut ve kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi konusunda sadece bankalar üzerine düzenlenebilen, kıymetli evraktan sayılan özel bir havaledir (Tuna, Ergun/ Göç Gürbüz, Diğdem: Ticaret Hukuku Prensipleri Kıymetli Evrak, Ankara 2018, s. 268).

20. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davacı ile davalı R. Madenler Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında 15.08.2014 tarihli harici araç satış sözleşmesi imzalanmış, sözleşme uyarınca iki adet aracın 220.000Euro bedelle davacıya satılması kararlaştırılmıştır. Sözleşmeye göre 110.000Euro’nun nakit ödendiği, geri kalan bedel için ise iki adet çek düzenlendiği, bu çeklerden bir tanesinin davalı A. Ç. adına 30.09.2014 ödeme tarihli ve 97.000TL bedelli olduğu, diğer çekin ise davalı M. Ç. adına 31.01.2015 ödeme tarihli ve 201.000TL bedelli olduğu belirtilmiştir.

21. Menfi tespit talebine konu çekin de 30.01.2015 tarihli ve 201.000TL bedelli olduğu, çekin seri numarasının da davacı ile davalı R. Madenler Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında kararlaştırılan ve sözleşmede yer alan çekin seri numarası ile aynı olduğu anlaşılmaktadır.

22. Her ne kadar davacı tarafından menfi tespit talebine konu 30.01.2015 tarihli 201.000TL bedelli çekin az yukarıda açıklanan 15.08.2014 tarihli sözleşme uyarınca verilmesi kararlaştırılan çek olduğu, çekin seri numarasının sözleşmede verilmesi kararlaştırılan çekin seri numarası ile aynı olduğu, çekin araç satışına ilişkin verildiği, ancak sözleşme gereği teslimi kararlaştırılan araçların teslim edilmemesi nedeniyle anılan çekten dolayı müvekkili şirketin borçlu olmadığı iddia edilmiş ise de, 15.08.2014 tarihli sözleşme davacı ile davalı R. Madenler Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanmış olup, çekte lehdar olarak görünen davalı M. Ç.’in sözleşmede imzası bulunmayıp, sözleşmede yer alan karşılıklı edimler davalı M. Ç. yönünden bağlayıcı değildir. Sözleşmenin imzalandığı tarihte davalı R. Madenler Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin yetkilisi olan davalı A. Ç. ile davalı M. Ç.’in kardeş olması davalı M. Ç.’in sözleşmenin içeriğini kabul ettiği anlamına gelmemektedir.

23. Anılan sözleşmede davalı R. Madenler Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. taraf olup, sözleşme gereği araçların teslim edilmemesi hâlinde ödenen nakit bedel ve teslim edilen çeklerin iade yükümlülüğü açısından sorumluluk sözleşmenin taraflarına ait olup, sözleşmenin tarafı olmayan M. Ç.’in sözleşme nedeniyle sorumluluğundan bahsedilemez.

24. Kural olarak çek ödeme aracı olup, davacı çek nedeniyle borçlu olmadığını ispat yükü altında olup, bu kapsamda çek nedeniyle borçlu olmadığını ispat edemediğinden davacı ile davalı R. Madenler Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında haricen düzenlenen araç satış sözleşmesi gerekçe gösterilerek davalı M. Ç. yönünden menfi tespit talebinin kabulü yerinde değildir.

25. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, 15.08.2014 tarihli harici araç satış sözleşmesinin davalı R. Madenler Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin yetkilisi davalı A. Ç. tarafından imzalandığı, davalı A. Ç. ile M. Ç.’in kardeş oldukları, menfi tespit talebine konu çek ile sözleşmede M. Ç.’e teslimi kararlaştırılan çekin seri numarası ve miktarının aynı olduğu, bu hususlar birlikte dikkate alındığında hayatın olağan akışı gereği sözleşme içeriğinin davalı M. Ç. tarafından bilindiği, açıklanan nedenlerle direnme kararının onanması gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

26. Hâl böyle olunca, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve nedenlerle bozulmasına karar verilmelidir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı M. Ç. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen ve yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.06.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

Nebahat ŞİMŞEK, Battal YILMAZ ve Zeki GÖZÜTOK’UN KARŞI OYU:

Davacı ile davalı şirket arasında araç satışına ilişkin taraflar arasında geçersiz de olsa bir sözleşmenin varlığı ve bu sözleşme nedeniyle dava konusu çekin verildiği davalı şirketin sözleşmenin tarafı olması A. Ç.’in de davalı şirket temsilcisi olarak sözleşmeyi imzalamış olması nedeniyle sunulan sözleşme ile ispatlanmıştır.

Dayanılan sözleşmenin, sözleşmeye taraf olmayan A. Ç. ve M. Ç. yönünden hukukî niteliği üzerinde durmak gerekir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 129. maddede üçüncü kişi yararına sözleşme düzenlenmiştir. Bu hükme göre; kendi adına sözleşme yapan kişi, sözleşmeye üçüncü kişi yararına bir edim yükümlülüğü koydurmuşsa, edimin üçüncü kişiye ifa edilmesini isteyebilir (TBK 129/1). Üçüncü kişi veya üçüncü kişiye halef olanlar da, tarafların amacına veya örf ve adete uygun düştüğü takdirde edimin ifasını isteyebilirler. Bu durumda, üçüncü kişi veya ona halef olanlar bu hakkı kullanmak istediklerini borçluya bildirdikten sonra, alacaklı borçluyu ibra edemeyeceği gibi, borcun nitelik ve kapsamını da değiştiremez (TBK 129/2).

A. Ç. ve M. Ç. sözleşmenin tarafı değil iken sözleşmeye bağlı edim olarak kendilerinin lehtar olduğu çek verilmesi üçüncü kişi yararına sözleşme niteliğindedir. Sözleşmede araçların teslim edilmemesi hâlinde çeklerin iade edileceği belirtilmiş olduğundan lehine edim konulan üçüncü kişiler bu sözleşme gereğince çek bedelinin kendilerine ödenmesi gerektiğini ileri süremeyeceklerden davacı menfi tespit davası açma hakkına sahiptir. Zira geçersiz sözleşme nedeniyle herkesi birbirine aldığını iadeyle yükümlü olup geçersiz sözleşmeye dayalı olarak ifayı talep hakkına sahip değildir.

Davacı dayandığı sözleşme nedeniyle menfi tespit davası açma hakkına sahip ise de davacı bu çekin geçersiz sözleşme nedeniyle verildiğini ispatlamak durumundadır. Davalı şirket ve davalı şirket temsilcisi yönünden bu ispatlanmış ise de çek lehtarı olan M. Ç. sözleşmenin tarafı olmadığından bu davalı yönünden ispat yükünün kimde olduğu ve ispatın sağlanıp sağlanmadığı üzerinde durulmalıdır.

Dayanılan sözleşmede çek bilgilerinin yazması, sözleşmeye taraf olmayan M. Ç. yönünden çekin bedelsizliğini ispatlamaz. Zira bu çek başka bir hukukî ilişkiye dayalı olarak bu kişiye verilmiş olabilir. Çekin araç satışı nedeniyle verildiğini davacı, M. Ç. yönünden başkaca deliller ile ispatlamalıdır. Davacı buna ilişkin yazılı bir delil getirmemiş ise de somut olayın özellikleri itibarıyla da ispatın gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilmelidir.

Davacı davasında M. Ç.’in imzaladığı yazılı bir delil sunmamış ise de davalı şirketin temsilcisi olan A. Ç. ile M. Ç. kardeş olup bu davada aynı vekil ile temsil edilmişlerdir. Davalı Mehmet, kardeşi olan Ahmet ile davalı şirketin kendisini zararlandırmak amacıyla bu çek bilgilerini buraya yazdığı yönünde bir iddia da ileri sürmemiştir. Davalı M. Ç. bu çekin verilme nedenine ilişkin başka bir hukukî ilişkinin varlığına dair somut bir beyanda da bulunmamıştır. Bu şekilde somut bir iddia ile savunmada bulunmayan M. Ç.’in bu çek ile ilgili olarak kardeşi A. Ç. tarafından imzalanmış bir sözleşmenin varlığından habersiz olması, ve bu hususun varlığını bilmemesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Hayatın olağan akışı içinde bu çek ile dayanılan sözleşme arasındaki ilişkinin varlığını davalı M. Ç.’in bildiğinin kabulü gerekir.

Hayatın olağan akışına aykırı bir hususun ileri sürülmesi hâlinde ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı hususu ileri süren tarafa aittir. Bu durumda bedelsizlik iddiasını davacı M. Ç. yönünden ispatlamış olduğundan davanın kabulüne karar verilmesi dosya kapsamındaki delillere uygun olmuştur.

Belirtilen nedenlerle direnme hükmünün onanması gerektiği görüşünde olduğumuzdan hükmün genişletilmiş gerekçeyle bozulması yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.

HGK. 22.06.2022 T. E: 2020/(19)11-444, K: 990

Exit mobile version