Her ne kadar borçlu, taraflar arasında sözlü kira akdinin varlığını kabul etmiş ise de, taşınmazın alımı karşılığı ödenen paranın faizi karşılığı taşınmazda oturduğunu ayrıca kira bedelinden kaynaklı borcu bulunmadığını belirttiğinden kira alacağının varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiği, davacı alacaklı vekilinin itirazın kaldırılması ve tahliye talebinin reddine karar verilmesi gerekirken; yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasına karar vermek gerektiği-
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
Davacı vekili, davalının davacıya ait taşınmazı kira sözleşmesiyle kiraladığını, kira bedelini ödemediğinden aleyhine icra takibi başlatıldığını borçlunun takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, kirayı da ödemeyerek temerrüde düştüğünü belirterek, davalının haksız itirazının kaldırılmasıyla dava konusu yerden tahliyesini, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı 20.11.2012 tarihli sözleşme altındaki imzaya ve kira sözleşmesine itiraz etmiş; mülk sahibiyle aralarındaki sözlü anlaşma gereğince davaya konu taşınmazı almak için anlaştıklarını, ev bedelinin ödenen kısmına faiz almaksızın ev bedelinin ödemesi tamamlanıncaya kadar kira ödememek konusunda anlaştıklarını bu nedenle davacıya kira borçlarının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava kira alacağı nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
İİK 269/b maddesinde “Borçlu itirazında kira akdini ve varsa mukavelenamede kendisine izafe olunan imzayı reddettiği takdirde alacaklı; noterlikçe resen tanzim veya imzası tasdik edilmiş bir mukavelenameye istinat ediyorsa icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını ve ihtar müddeti içinde parasının ödenmemesi sebebiyle kiralananın tahliyesini isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu durumda her ne kadar borçlu, taraflar arasında sözlü kira akdinin varlığını kabul etmiş ise de, taşınmazın alımı karşılığı ödenen paranın faizi karşılığı taşınmazda oturduğunu ayrıca kira bedelinden kaynaklı borcu bulunmadığını belirttiğinden kira alacağının varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirir. Davacı alacaklı vekilinin itirazın kaldırılması ve tahliye talebinin reddine karar verilmesi gerekirken; yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK’ya 6217 sayılı kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK’nun 428
maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 21.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
8. HD. 21.06.2017 T. E: 3550, K: 9060