Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

Hukuk sistemimizde terekenin tasfiyesi için, Medenî Kanun ve İcra ve İflâs Kanunu’na göre olmak üzere iki prosedür mevcuttur.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/562
KARAR NO : 2019/2182

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A
İ S T İ N A F   K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. İCRA HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23.10.2018
NUMARASI : 2018/23 Esas 2018/831 Karar

DAVANIN KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi)
KARAR TARİHİ : 11.12.2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 12.12.2019
Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK’nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerine İstanbul 22. İcra müdürlüğünün 2017/41838 esas sayılı dosyasından ödeme emri tebliğ edildiğini, müvekkillerinin borçlu  mirasını reddettiklerini, alacaklının açtığı mirasın reddinin iptaline ilişkin dava sonucu verilen kararın bir tespit ilamı olduğunu, bu kararın kesinleşmeden icra edilemeyeceğini ve mirasın reddi kararının geçerliliğini koruması sebebiyle müvekkilleri hakkında takip yapılamayacağını, talep edilen faizin fahiş olduğunu, takibe konu çeklerin zamanaşımına uğradığını; takibe 04/02/2014 tarihinde başlanmış ise de o tarihte müvekkilleri adına ödeme emri gönderilmediği gibi, müvekkilleri hakkında zamanaşımını kesen herhangi bir işlem yapılmaması sebebiyle takibin bu sebeple de iptali gerektiğini iddia ederek takibe ve borca itirazlarının kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiş, İstanbul 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/23 E. sayılı dosyası üzerinden açtığı diğer bir davada ise, mirasın reddinin iptaline ilişkin kararın bir tespit davası olduğu için kesinleşmeden infaz edilemeyeceğini, mirasın reddine ilişkin karar geçerliliğini koruduğu için karar kesinleşmeden müvekkilleri hakkında takip yapılmaması gerekmesine rağmen takip yapılmasından dolayı takibin iptalinin gerekeceğini takibe konu çeklerin zaman aşımını uğramış olduğunu icra takibini müvekkilleri hakkında 04/02/2014 tarihinde yapılmasına rağmen, müvekkillerine dosyadan ödeme emri bile gönderilmediği gibi müvekkilleri hakkında zamanaşımını kesen bir işlem olmaması sebebiyle kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yapılamayacağını, ödeme emrine dayanak belgelerin birer örneğinin eklenmemiş olması sebebiyle ödeme emrinin iptalinin gerekeceğini, İcra müdürlüğünce düzenlenen ve müvekkilleri adına tebliğ edilen ödeme emrine “borcunuzu itiraz süresi içerisinde öderseniz ” şeklindeki kapak hesabına ilişkin bilgilerin yazılmasının ödeme emrinin iptalini gerektirdiğini iddia ederek, ödeme emirlerinin ve takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının daha önce borca itiraz ve takibin/ödeme emrinin iptali için dava açtığını, iki dava açmasının kötü niyetini gösterdiğini, mirasın reddinin iptali kararının tespit davası olmadığını, bu kararın mirasın reddine ilişkin kararı ortadan kaldıran iptal davası niteliğinde olduğunu ve dosya borçlularının avalist  yasal mirasçıları olduğunu gösterdiğini, kesinleşmeden icraya konulamayacak olan ilamların HMK.nun 367. maddesinde sınırlı sayıda gösterildiğini, mirasın reddinin iptaline ilişkin davanın tespit davası olmayıp bir inşai dava olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığı iddiasının da doğru olmadığını, davacı- borçlulara ödeme emri tebliğ edilmemesi sebebinin mirasın reddinin iptali davası sonucunun beklenilmesi olduğunu, mirasın reddinin iptali davasının zamanaşımı sürelerini kestiğini ve zamanaşımı sürelerinin işlemesini durdurduğunu, davanın kabul edilmesi ile takibin yenilenmek suretiyle ödeme emrinin tebliğ edildiğini, tebligat zarfları üzerinde yazılı olduğu gibi, çek suretlerinin de tebliğ edildiğini, davacı taleplerinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında özetle; “… İstanbul 22. İcra Müdürlüğü 2017/41838 esas sayılı dosyasında M mirasçısı H hakkında 04/02/2014 tarihinde takip başlatıldığı, M mirasçılarının Kahramanmaraş 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/1696 E 2013/1783 Karar sayılı ilamı ile mirası reddettikleri, alacaklı tarafından M mirasçıları aleyhine Mirasının Reddinin İptali davası açtığı, 09/11/2017 tarihinde davanın kabulü ile mirasın reddi işleminin iptaline karar verildiği ancak kesinleşmediği görülmüştür. İş bu karar tarihinden sonra alacaklının talebi üzerine borçlu M mirasçılarına ödeme emri gönderildiği, ancak kararın kesinleşmeden ödeme emrinin gönderilmeyeceği anlaşıldığından takibin iptali gerekmemiş olup, ödeme emrinin iptaline karar vermek gerekmiştir. Davacılar tarafından mahkememize yek diğerinden farklı 5 taleple gelinmiştir, somut olayda öncelikle usulünce ödeme emri tebliğinden sonra diğer itirazların değerlendirilmesi gerekeceğinden …” şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, davanın kabulü ile İstanbul 22. İcra müdürlüğünün 2017/41838 esas sayılı dosyasında borçlular yönelik ödeme emirlerinin iptaline karar verilmiştir.
Davacılar vekili istinaf başvurusunda özetle; Mirasın reddinin iptaline yönelik davanın tespit davası olduğu ve kesinleşmeden icra edilemeyeceği Yargıtay içtihatları ile sabit iken ödeme emrinin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğunu, takibe konu çeklerin zamanaşımına uğradığını, takibin iptali sebepleri bulunmakta iken eksik inceleme yapılarak ödeme emrinin iptaline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının bozulmasına ve takibin iptaline karar verilmesini istediğini bildirmiştir.
Gerekçe: Davalı alacaklı tarafından borçlular Tic. Ltd. Şti., M mirasçıları aleyhine bankaya 16.12.2013 tarihinde ibraz edilen İstanbul 16.12.2013 keşide yer ve tarihli 18.250,00 TL, 19.650,00 TL, 17.350,00 TL, 17.650,00 TL, 17.750,00 TL, 20.450,00 TL, 20.450,00 TL, 19.650,00 TL bedelli çeklere dayanarak kambiyo takibi yapılmış, Hale Kurtul’a 29.12.2017, M.K. ve H. İ. K. vekiline 03.01.2018 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmiş, 03.01.2018 tarihinde açılan 2018/15 ve 23 esas nolu davalar ile takibin ve ödeme emrinin iptali istenilmiş, mahkemece Kahramanmaraş 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/1696 esas 2013/1783 karar sayılı ilamı ile mirasın reddedildiği, alacaklı tarafından mirasın reddinin iptali davası açıldığı, 09.11.2017 tarihinde davanın kabulü ile mirasın reddi işleminin iptaline karar verildiği ancak kararın kesinleşmediği, bu karar tarihinden sonra ödeme emri gönderilmiş ise de karar kesinleşmeden ödeme emri gönderilemeyeceği belirtilerek, ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.
TMK’nun 617/1-2. maddesinde; “Mal varlığı borcuna yetmeyen mirasçılar, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse, alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler. Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Hukuk sistemimizde terekenin tasfiyesi için, Medenî Kanun ve İcra ve İflâs Kanunu’na göre olmak üzere iki prosedür mevcuttur. Kural olarak ölen kimsenin terekesinin tasfiyesi Medenî Kanuna göre yapılır. Ancak kanunumuz istisnaî bazı durumların varlığı halinde, terekeye ilişkin tasfiyenin Medenî Kanun hükümlerine göre değil de, İcra ve İflâs Kanunu hükümlerine göre yapılacağını belirtmiştir. Ayrıca, İcra ve İflâs Kanunu içerisinde de bu tasfiye biçimine işaret edilmiştir. Terekenin iflâs hükümlerine göre tasfiye edilmesini gerektiren bu istisnaî durumlar, mirasın en yakın yasal mirasçılar tarafından açıkça reddedilmiş olması ile mirasın hükmen reddi, diğer bir adıyla mirasbırakanın borca batık olması durumudur.
Terekenin iflâs hükümlerine göre tasfiye edilmesinde, doğrudan doğruya iflâs hükümleri uygulanır. Terekenin iflâs hükümlerine göre tasfiyesi İcra ve İflâs Kanununun 180-183 maddelerinde düzenlenmiştir. Terekenin tasfiye edilmesinde, adi iflâs yolundakine benzer bir takip aşaması ve bir yıl içinde iflâs davası açmasındaki gibi bir süre mevcut değildir. Burada ticaret mahkemesi ve icra mahkemesi yerine, sulh hukuk mahkemesi yetkili olduğundan, tasfiye memurlarının yaptığı işlemlere karşı başvuruda bulunmak; sıra cetveline karşı yapılan itirazları incelemek, iflâs usulü ile tasfiyenin son bulduğuna karar vermek konusunda yetkili mercii sulh hukuk mahkemesidir.
Terekenin iflâs hükümlerine göre tasfiye edilmesi, prensip olarak çekişmesiz yargı işlemidir. Şikayet yoluna gidecek olanlar sadece alacaklılardır. İcra iflas prosedüründe olduğu gibi iflas sürecini ticaret mahkemesi değil sulh hukuk mahkemesi yürütecektir. Bu sürecin odak noktası mirasbırakanın alacaklılarını alacakları bakımından tatmin etmektir.
Mirasın reddi kararının iptalinden sonra mirasın resmen tasfiyesi gerektiğinden takibe mirasçılar aleyhine devam edilemez. Bu nedenlerle davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulü ile HMK’nun 353- (1) b) 2) maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden esas hakkında aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, HMK’nun 353- (1) b) 2) maddesi gereğince İstanbul 5. İcra Hukuk Mahkemesi 2018/23 Esas 2018/831 Karar sayılı  kararının KALDIRILMASINA; yeniden esas hakkında;
Davacıların davasının kabulüne, davacılar yönünden takibin iptaline,
2- İlk derece yargılaması nedeniyle;
-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubuna, bakiye 8,50 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
-Hüküm tarihinde geçerli AAÜT gereğince davacılar lehine takdir edilen 906,00 TL vekalet ücreti ile davacılar tarafından yapılan 57,60 TL harç, 98,00 TL tebligat ücreti, 200,00 TL bilirkişi ücretinden oluşan 355,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
-Davacılar tarafından yatırılan sarf edilmeyen gider avansı artığının karar kesinleştiğinde talep halinde davacılara iadesine,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle;
-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubuna, bakiye 8,50 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına
-İstinaf başvurusunda bulunan davacılar tarafından yapılan 134,00 TL istinaf harcı, 14,00 TL tebligat ücreti, 15,00 TL icra dosya fotokopi ücreti ve 23,50 TL dosya gidiş-dönüş ücreti toplamı 186,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacılar lehine istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
-Davacılar tarafından yatırılan sarf edilmeyen gider avansı artığının karar kesinleştiğinde talep halinde davacılara iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme ve müzakere neticesinde, H.M.K’nun 361/1. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11.12.2019

Exit mobile version