Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

İcra Çalışanları İçin Önemli Bilgiler

Taraf Takip İşlemi Nedir?

Taraf icra işlemleri ise takibin taraflarınca yapılan takibe yön ve şekil veren, çoğunlukla da icra organlarını işlem yapmaya yönelten işlemlerdir (Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder/Ayvaz Taşpınar, Sema/ Hanağası, Emel: İcra ve İflas Hukuku, Ankara 2020, s. 113).

İcra Takip İşlemi Nedir?

İcra takip işlemleri öğretide yapılan tanımlamaya göre icra organları tarafından borçluya karşı yapılan, borçlunun hukukî durumuna zarar vermeye elverişli olan ve cebrî icranın alacaklı yararına ilerlemesi amacına yönelmiş bulunan işlemlerdir (Kuru, s. 148).

Hak Ehliyeti Nedir?

Hak ehliyetine sahip her gerçek ya da tüzel kişi icra takibinin alacaklısı veya borçlusu olabilir (TMK m. 8 ve 48). (Hak ehliyeti, bir kişinin haklara ve borçlara sahip olabilme ehliyetidir.) Tarafların taraf ehliyetine sahip olup olmadığını icra müdürü re’sen kontrol etmek zorundadır.

Fiil Ehliyeti Nedir?

Kişinin kendi iradi bir davranışıyla hukuki bir sonuç meydana getirebimesini ifade eder. Kişinin kendi davanışıyla hak ve borç sahibi olabilmesidir. Hak ehliyetine sahip olmak demek her zaman fiil ehliyetine de sahip olmak anlamına gelmez.

İcra Takibinde Takip Ehliyeti Nedir?

Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip her gerçek veya tüzel kişinin takip ehliyeti vardır. Tarafların takip ehliyetine sahip olup olmadığını icra müdürü re’sen kontrol etmek zorundadır.

Gerçek Kişilerde ;

Ayırt etme gücüne sahip, ergin olan ve kısıtlı bulunmayan her gerçek kişinin takip ehliyeti tamdır (TMK m. 9 vd.). Ayırt etme gücüne sahip küçük ve kısıtlılar ise sadece sınırlı takip ehliyetine sahiptir. Ayırt etme gücüne sahip olmayan kimselerin takip ehliyetleri yoktur. Bu kimseler icra takiplerinde kanuni temsilcileri tarafından temsil edilir.

Tüzel Kişilerde ;

Tüzel kişilerde ise kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olan tüzel kişiler takip ehliyetine sahiptir. Tüzel kişiler takip ehliyetini yetkili organları aracılığıyla kullanırlar.

Tüzel Kişiliği Haiz Olmayan Mal ve Kişi Toplulukları

Tüzel kişiliği haiz olmayan mal veya kişi topluluklarının icra takibinde bazı özel durumları vardır. Özellikle adi şirket, tereke ve kat malikleri kurulu bu kapsamda değerlendirilir. Tüzel kişiliği olmayan kamu kurumları hakkında icra takibi yapılamaz. Ancak bu birimlerin borcundan dolayı bağlı bulunduğu bakanlık veya kamu tüzel kişiliklerine yönelik takibin başlatılması gerekir.

1-Adi Ortaklık

Adi ortaklıklar ve ortak girişimlerin tüzel kişiliği olmadığından aktif ya da pasif takip ve taraf ehliyetleri yoktur. Adi ortaklığın ya da ortak girişimin ortaklarının ayrı ayrı takip talebinde ve ödeme emrinde gösterilmesi ve adlarına ayrı ayrı ödeme emri düzenlenerek tebliğe çıkarılması zorunludur. Adi ortaklık ya da ortak girişim adına ödeme emri veya icra emri düzenlenerek tebliğ edilmesi halinde bu husus süresiz şikâyet nedeni olup ödeme veya icra emrinin iptali sonucunu doğurur.

2-Tereke

Terekenin tüzel kişiliği olmadığı için taraf ehliyeti yoktur. Tereke üzerinde el birliği (iştirak halinde mülkiyet) söz konusu olduğu için, terekenin alacaklı olduğu durumda mirasçılar birlikte hareket etmek zorundadırlar. Ancak takibi mirasçılardan birisi açarsa, diğer mirasçılar daha sonra bu takibe dâhil edilir. Terekenin borçlu olması halinde, murisin para borçlarından dolayı mirasçılar müteselsil sorumlu olup icra takibi mirasçılardan birine, birkaçına veya hepsine birlikte takip yapılabilir. Borcun konusu para dışında bir şey ise, bütün mirasçılara karşı takip yapılması gerekir (mecburi takip arkadaşlığı).

3- Kat Malikleri Kurulu

Apartman yöneticisi, kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumludur. Bu nedenle vekilin haklarına sahiptir. HMK, Avukatlık Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu’nun vekâlete ilişkin hükümlerine uygun temsil yetkisi olmadıkça, yöneticinin 634 sayılı Kanunda sayılanlar dışında kat maliklerini temsil yetkisi olmadığından, apartman yöneticiliğinin aktif ve pasif taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Ancak yöneticinin yasadan ve yönetim planından kaynaklanan yetkisine dayanarak üçüncü kişilerle yaptığı ve takipte taraf olabileceği bir hukuki ilişkiden kaynaklanan alacaklar yönünden takip ehliyeti vardır.

Kural olarak, apartman yönetimi hakkında icra takibi yapılamaz. Takibin bütün kat malikleri hakkında yapılması gerekir. Ancak takip dayanağı ilâmda, hükmün yönetim hakkında kurulmuş olması ya da borcun apartman yönetiminin üçüncü kişilerle yaptığı sözleşmelerden kaynaklanması halinde, yönetim hakkında icra takibi yapılabilir. Yönetim hakkında yapılan bu takip nedeniyle kat maliklerinin şahsi sorumluklarına gidilemez. Bunun için kat malikleri hakkında takip yapılması ve adı geçenlere ödeme (icra) emri tebliği zorunludur.

İcra Takibinde Tarafların Temsili Nasıl Olur?

A. İradi Temsil

Takip ehliyetine sahip olan kişiler dilerse bir vekil aracılığıyla icra takibinde temsil edilebilirler. Kural olarak bu şekildeki bir temsil yetkisi Baroya kayıtlı olan avukatlara aittir (Av.K. m.35). İcra dairesi, avukat olmayan bir kişinin vekil sıfatıyla yaptığı talepleri yerine getiremez. Getirirse bu işlemin iptali için şikâyet yoluna gidilir.

I. Avukatlar

İcra ve iflâs takibinin taraf dışında başka bir kimse tarafından başlatılması ve yürütülmesi ancak Baroya kayıtlı bir avukat ve Hazine avukatı tarafından usulüne uygun düzenlenmiş ve dosyaya ibraz edilmiş bir vekâletname ile mümkündür. Ayrıca üçten fazla avukat bulunmayan küçük mahallerde dava vekili marifetiyle de icra iflâs takibi mümkündür. 659 sayılı KHK’nın 6. Maddesine göre, idareler, kendi iş ve işlemleriyle ilgili olarak icra işlemlerinde taraf sıfatını haizdir. Muhakemat hizmeti temin edilemeyen hallerde icra takiplerini yürütmek üzere merkez ve taşra birim amirlerine üst yönetici tarafından temsil yetkisi verilebilir. Üst yönetici bu yetkisini hukuk birimi amirine devredebilir.

II. Stajyer Avukatlar

Av.K. m.26 gereğince, stajyer avukatlar, avukat yanında staja başladıktan sonra, avukatın yazılı muvafakati (yetki belgesi değil) ile ve onun gözetimi ve sorumluluğu altında icra mahkemelerinde avukatın takip ettiği dava ve işlerle ilgili duruşmalara girebilir ve icra müdürlüklerindeki işleri yürütebilirler. Bu yetki, staj bitim belgesinin verilmesi veya staj listesinden isimlerinin silinmesi ile sona erer.

B. Kanuni Temsil (Veli, Vasi, Kanuni Mümessil, Vekil.)

Küçükler adına icra takibi velileri tarafından yapılır ve bunlar hakkındaki takiplerde velilerine yöneltilir. Ödeme ya da icra emri velilerine tebliğ edilir. Kısıtlılar adına da yine vasileri tarafından takip başlatılır ve takipler vasilerine yöneltilir. Ödeme ya da icra emri vasilerine tebliğ edilir. Yine bunlar adına icra dairesine yapılacak itiraz ve başvurular veli ya da vasileri tarafından yapılır. Küçük ya da kısıtlı tarafından yapılan itirazlar sonuç doğurmaz. Tüzel kişilerin temsil durumu, şirketler ve kooperatifler yönünden Ticaret Sicil kayıtları, dernekler açısından İçişleri Bakanlığı kayıtları ve kamu kurumları yönünden özel kanunları esas alınarak belirlenir. Tüzel kişiler adına itiraz ya da başvurular ancak yetkilileri ya da yetkili tarafından vekil olarak tayin edilmiş avukatları tarafından yapılmalıdır. Tüzel kişinin yetkilisi tarafından tayin edilen avukat olmayan vekilin icra dairesine yaptığı itiraz sonuç doğurmaz. Bu durumda vekilin yapması gereken vekâletnamesinde yetki var ise(tevkil yetkisi) bir avukatı vekil tayin etmelidir. Bunların dışındaki şahıslara verilen vekâletnameler (ihaleye katılmak için, hacizli/satılan malı teslim almak için) her ne kadar ihale bir icra takip işlemi ise de, ihaleler katılıp pey sürmek icra takip işlemi olmadığından bir başkası adına vekâleten ihaleye katılabilmek için vekilin avukat olması zorunlu değildir. Ancak ihaleden sonra satılan malın tahliye ve teslimi birer icra takip işlemi olduğu için asil adına avukat olan bir vekil tarafından yapılabilir. [/toggle]

İcra Hukukunda Süreler ve Sürelerin Niteliği ile Hesaplanması

A. Sürelerin Niteliği

İİK’da süreleri ikiye ayırmak gerekir. Birinci grup süreler, taraflar ve ilgililer için öngörülmüş olup, hak düşürücü niteliktedir. Hak düşürücü sürelerin varlığı halinde, icra müdürü kendisine yapılacak başvurunun süresinde olup olmadığını re’sen dikkate alır. Örneğin; genel haciz yoluyla ilamsız takipte süreden sonra yapılan bir itiraz üzerine, icra müdürü itirazın süreden sonra yapıldığını resen tespit ederek, takibe devam eder. İkinci grup süreler ise, icra dairesi için öngörülen süreler olup hak düşürücü değildir. Örneğin; haciz talebi üzerine, haczin yasada öngörülen süreden sonra yapılmış olması haciz işlemini geçersiz kılmaz (İİK. M.79).

B. Sürelerin Hesaplanması ve Son Günün İdari İzne Rastlaması

Sürelerin hesaplamasında İİK. 19. Maddesine göre hareket edilir. Buna göre; ilk gün hesaba katılmaz. Son günün resmi bir tatile gelmesi halinde süre tatili takip eden ilk iş gününe kadar uzar. Sürenin son günü yarım günlük tatile denk geldiğinde süre o gün saat 13.00’de biter. Bakanlar Kurulu kararıyla kamu personelinin idari izinli sayılması halinde süreler işlemeye devam eder. Örneğin; Bayramlardan önce verilen yarım günlük idari izin gibi (Yargıtay 9. HD 11.10. 20011 43270/36671.) Bu durumda yeterince nöbetçi personel bulundurulması gerektiğinden, bu şekilde hak kaybının önüne geçilmiş olacaktır. Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter. Elektronik ortamda yapılacak işlemlerin, ertesi güne sarkmaması açısından saat 00.00’a kadar yapılması zorunludur (HMK Yön m. 5/9).

C. Sürelerden Feragat

İlgilisi, lehine olan sürelerden feragat edebilir. Ancak bu feragat üçüncü şahısların hukukunu etkilemez (İİK m. 20). Örneğin; ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun 5 günlük itiraz süresinden feragat ederek takibi kesinleştirmesi gibi.

Exit mobile version