12. Hukuk Dairesi2022 Yılıİhalenin FeshiKıymet Takdiri

İcra mahkemesince; borçlunun kıymet takdirine itirazının kabulü ile taşınmazın değerinin daha yüksek olduğu tespit edildiğinden, belirlenen bu değer üzerinden taşınmazın ihaleye çıkarılması gerektiği, icra mahkemesince kıymet takdirine itirazın hatalı olarak reddine hükmedilmesinin, taşınmazın gerçek değerinden satışa çıkarılmasını engellemiş olduğu, icra mahkemesince ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği

İcra mahkemesince; borçlunun kıymet takdirine itirazının kabulü ile taşınmazın değerinin daha yüksek olduğu tespit edildiğinden, belirlenen bu değer üzerinden taşınmazın ihaleye çıkarılması gerektiği, icra mahkemesince kıymet takdirine itirazın hatalı olarak reddine hükmedilmesinin, taşınmazın gerçek değerinden satışa çıkarılmasını engellemiş olduğu, icra mahkemesince ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-


Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu isle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Y. A. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra isin gereği görüşülüp düşünüldü:

Temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasına işin ivediliği ve niteliği nedeniyle 5311Sayili Kanunla değişik İİK’nin 366. maddesi hükmü uygun bulunmadığından bu yöndeki isteğin reddine oy birliği ile karar verildikten sonra işin esası incelendi:

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; ihale konusu taşınmaza ilişkin yapılan kıymet takdirine itiraz üzerine icra mahkemesince belirlenen değerin, icra müdürlüğünce tespite dilen değerden yüksek olmasına rağmen, icra mahkemesince kıymet takdirine itirazın reddedilmesinin hatalı olduğunu ve sair iddialarını ileri sürerek 11 ve 21 Parsel sayılı taşınmazların ihalesinin feshini talep ettiği, ilk Derece Mahkemesince şikayetin kabulü ile ihalenin feshine hükmedildiği, alacaklı ve ihale alıcısı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; fesih nedeni olarak ileri sürülen kıymet takdirine ilişkin iddia hakkında konusunda uzman bilirkişi kurulu marifeti ile keşif yapılarak, şikayete konu taşınmazın bedeline ilişkin bilirkişi raporu alınması, bilirkişi tarafından tespit edilen değerin taşınmazın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı denetlenip mahkemece doğru olduğuna kanaat getirilmesi halinde, taşınmazın tespit edilecek değerinin, ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olması halinde ihalenin feshine karar verilmesi, muhammen bedelin altında olması halinde ise zarar unsuru oluşmayacağından ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek, istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a-6maddesi gereğince kaldırılmasına ve dosyanın yeniden inceleme için İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, İlk Derece Mahkemesince Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararına uygun olacak şekilde bilirkişi raporu alınarak, mahkemece alınan raporda belirlenen değerin, icra müdürlüğünce belirlenen ve ihalede esas alınan değerden düşük olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine hükmedildiği, borçlunun istinafı sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddedildiği ve kararın şikayetçi borçlu tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır.

İİK’nun 128/a maddesinde; “Kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililer, raporun tebliğinden itibaren 7 gün içinde raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesinde şikâyette bulunabilirler…” hükmü yer almaktadır. Aynı maddenin son fıkrasına göre de, kıymet takdirine karşı yapılan şikayet hakkındaki icra mahkemesi kararı kesin olup temyiz edilemez.

Öte yandan; kıymet takdirine itiraz üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber süresinde şikâyet hakkının kullanıldığı hallerde icra mahkemesi kararının, ihalenin feshinin istenmesi sırasında incelenmesi mümkündür. Ancak, kıymet taktirine süresinde itiraz etmeyerek yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, kıymet takdirine ilişkin hususları ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremezler.

Somut olayda, Ankara 22. İcra Müdürlüğü’nün 2004/649 E. sayılı takip dosyasında icra müdürlüğünce keşfin yapıldığı 13.11.2016 tarihi itibariyle şikayete konu taşınmazların toplam değerinin 237.385.862,00 TL olarak tespit edildiği, şikayetçi borçlunun bu rapora süresinde itirazi üzerine Ankara 15. Icra Hukuk Mahkemesi’nin 23.02.2016 tarih ve 2017/169 E. -2018/181 K. sayılı dosyasında taşınmazın değerinin 280.571.015,00 TL olarak belirlendiği, hal böyle olunca icra mahkemesince; borçlunun kıymet takdirine itirazının kabulü ile taşınmazın değerinin 280.571.015,00 TL olarak tespitine karar verilmesi ve belirlenecek bu değer üzerinden taşınmazın ihaleye çıkarılması gerekirken, kıymet takdirine itiraz üzerine mahkemece hatalı olacak şekilde itirazın reddine hükmedilmesinin, taşınmazın gerçek değerinden satışa çıkarılmasını engellediği, zira taşınmazın belirlenen gerçek değeri yerine icra müdürlüğünce tespit edilen 237.385.862,00 TL muhammen değerle satışa çıkarıldığı ve 26.10.2018 tarihli ikinci açık artırmada 140.500.000,00 TL bedelle temlik alacaklısı Atak… A.S.’ne ihale edildiği görülmektedir.

O halde; borçlunun şikayeti üzerine Ankara 15. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 23.02.2016tarih ve 2017/169 E. – 2018/181 K. sayılı dosyasında verilen kıymet takdirine itirazın reddine ilişkin karar hatalı olup, ihale konusu taşınmazın kıymet takdirine itiraz üzerine belirlenen gerçek değeri olan 280.571.015,00 TL yerine icra müdürlüğünce belirlenen ve süresinde yapılan itiraz üzerine geçerliliği kalmayan 237.385.862,00 TL üzerinden satışa çıkarılması usulsüz olmakla birlikte, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi’nin 15.6.2020 tarih ve2019/1088 E. – 2020/862 K. sayılı ihale konusu taşınmazın değerinin belirlenmesi maksadıyla yeniden keşif yapılarak sonucuna göre karar verilmesine dair kararının da fuzuli olduğu anlaşıldığından, İlk Derece Mahkemesince, şikayetin kabulü ile ihalenin feshine hükmedilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesinin, hatalı değerlendirmeler içeren ve HMK’nun353/1-a-6. maddesine göre kesin olarak verdiği kaldırma kararı gereğince şikâyetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ: Şikayetçi-borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenler ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi’nin 09.6.2022 tarih ve2022/862 E.-2022/918 K. sayılı kararının, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2.maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve Ankara 14. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 25.01.2022 tarih ve 2020/451E.-2022/55 K. sayılı kararanın BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de, Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,27/10/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.

12. HD. 27.10.2022 T. E: 10997, K: 11129

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu