Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı Türkiye Taş Kömürü Kurumu tarafından borçlu hakkında genel haciz yoluyla başlatılan ilamsız takipte, alacaklının icra mahkemesine başvurusunda; borçlunun Zonguldak 1. Sulh Hukuk Mahkemesi 2019/866 esas sayılı dosyasında devam eden davasının sonunda Türkiye Taşkömürü Kurumundan doğacak alacakları üzerine haciz konulması için Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılması taleplerinin icra müdürlüğünce reddedildiğini ileri sürerek bu kararın iptalini talep ettiği,mahkemece şikayetin kabulüne karar verildiği, karara karşı borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi’nce istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Haciz, cebri icra organı tarafından yapılan devlete ait egemenlik tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara, icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır.
İİK’nın 85/1. maddesi gereğince, icra müdürlüğünce, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta bulunan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana para, faiz ve masraflar da dahil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczolunur(HGK’nun 10/06/2009 tarih, 12-213/244 sayılı kararı). İİK’nun 85 ve aynı Kanunun 79. maddelerinden çıkan ortak sonuç, icra müdürüne haczin uygulanması konusunda takdir yetkisi tanınmadığıdır. İİK’nun 85. maddesi, icra müdürüne, sadece “alacaklara yetecek miktarın” saptanması konusunda takdir hakkı tanımaktadır.
Buna göre; kural olarak, icra müdürünün haciz talebini yerine getirme konusunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmadığının kabulü gerekir. Ancak kural bu olmakla birlikte, İİK’nun 82. maddesine, 02/07/2012 tarih ve 6352 sayılı Kanun’un 16. maddesi ile eklenen ve son fıkrada yer alan; “İcra memuru, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirir ve talebin kabulüne veya reddine karar verir” hükmü karşısında, icra memuruna tanınan takdir hakkı, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığına ilişkin olup somut olayda uygulanma yeri yoktur.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, icra müdürlüğü, alacaklının talebi ile borçluya ait malvarlığı üzerine haciz koymak zorundadır. Ancak borçlu haczedilmezlik şikayeti ile icra mahkemesine başvurabilir.
O halde, mahkemece, şikayetin yazılı gerekçe ile kabulü ile icra müdürlüğünün konuya ilişkin kararının iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile karar verilmesi isabetsiz ise de; sonuçta şikayet kabul edildiğinden, Bölge Adliye Mahkemesince de borçlunun istinaf talebi esastan reddedildiğinden sonucu doğru Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 370. maddesi uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 59,30 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20/05/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.
12. HD. 20.05.2021 T. E: 422, K: 5042