Alacaklı tarafından borçlu aleyhine genel haciz yoluyla ilamsız takip yapılmış, alacaklı 26.11.2013 tarihli dilekçesiyle alacağı haricen tahsil ettiğini belirterek borçlunun malları ve maaşı üzerindeki hacizlerin kaldırılması için yazı yazılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Alacaklı vekili ise aynı tarihli dilekçesiyle, vekalet ücretinin tahsil edilmediğini, bu sebeple hacizlerin kaldırılmaması gerektiğini ileri sürmüş, icra müdürlüğü’nce alacaklı vekilinin talebi doğrultusunda alacaklının hacizlerin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir. 27.11.2013 tarihinde borçlu tarafından vekalet ücretinin dosyaya yatırılması üzerine yeniden hacizlerin kaldırılması talep edilmiş, icra müdürlüğünce talep gibi işlem yapılmasına karar verilmiş, hacizlerin kaldırılması için ilgili yerlere müzekkereler yazılmış, ancak icra müdürlüğü tarafından 2012/9408 Esas sayılı takip dosyasından dosya alacakları üzerine 11.09.2013 tarihinde haciz konulduğu ve alacaklının dosya üzerinde tasarruf yetkisinin bulunmadığı, hacizlerin sehven kaldırıldığı belirtilerek hacizlerin kaldırılması için ilgili yerlere yazılan müzekkerelerin gereğinin yerine getirilmemesine karar verilmiş, borçlu tarafından icra müdürlüğü işleminin iptali için şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurulmuş, mahkemece icra müdürlüğü işleminin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle şikayet reddedilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 03.10.2007 tarih ve 2007/12-601 Esas – 2007/695 Karar sayılı kararında da açıklandığı üzere, icra müdürlüğünün daha önce yaptığı işlemlerden kendiliğinden dönmesi, almış olduğu bir kararın uygulanmasından ve yerine getirilmesinden kendiliğinden vazgeçmesi mümkün değildir.
İcra daireleri icra hakimliklerinin daimi gözetimi ve denetimi altında olup, işlemlerine karşı icra hakimliklerine şikayet yoluna başvurulur. Şikayet, icra dairelerinin icra hukukuna aykırı olan ve hadiseye uygun bulunmayan işlemlerinin iptalini veya düzeltilmesini ya da yerine getirilmeyen veya sebepsiz sürüncemede bırakılan bir hakkın yerine getirilmesini sağlamak için kabul edilmiş bir kanun yoludur.
Somut olayda da icra müdürlüğü tarafından hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiş olup, karar verildikten sonra icra müdürlüğünün bu kararın yerine getirilmesinden vazgeçmesi, bu kararın gereğinin yapılmasından kaçınması mümkün değildir. Açıklandığı üzere, İcra ve İflas Kanunu, icra müdürlüğü işlem ve kararlarına karşı şikayet kurumunu düzenlemiş ve müdürlük kararlarının değiştirilme ya da iptalini ancak şikayet yoluyla başvuru halinde icra hakimliğinin kararıyla olanaklı kılmıştır.
Hal böyle olunca, icra müdürlüklerinin verdikleri kararların uygulanmasından kendiliklerinden vazgeçmeleri kural olarak mümkün değildir.
O halde mahkemece istemin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.
12. HD. 23.06.2014 T. E: 15577, K: 18162