Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

İcra takibinin dayanağı ilamda takip alacaklısı ilamın tarafı olarak görünmemektedir, ilamı alacaklısı takibe koyabilir, ilamdan kaynaklı alacakların adi yazılı alacağın temlik sözleşmesi ile devralınarak ancak ilamsız takip yoluyla takip yapılabilir. İlk Derece Mahkemesince takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, davanın reddine ilişkin hüküm kurulması yerinde olmamıştır.

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A
 Y A R G I T A Y   İ L A M I
ESAS NO : 2024/132
KARAR NO: 2024/6581
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 13.11.2023
NUMARASI : 2022/1232-2023/1803
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı borçlu aleyhine, Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/326 Esas 2020/474 Karar sayılı ilamına yönelik ilamlı icra takibi başlatıldığı, takibe dayanak ilamda davalı Hasan Aşkın’ın taraf olmadığı ve alacaklı sıfatı bulunmadığı belirtilerek takibin iptaline karar verilmesinin talep edildiği, İlk Derece Mahkemesince “icra dosyasına sunulan 12.01.2021 tarihli temlikname adi nitelikte olduğundan icra dosyasına sunulduğu tarihten itibaren sonuç doğurur. Bu nedenle temlik tarihinin, temliknamenin icra takip dosyasına sunulduğu 02.02.2022 tarihi olarak kabulü ile, takip dosyasına sunulan temlik belgesine göre işlem yapılması gerekir. Temlik alacaklısı tarafından temliknamenin icra dosyasına 02.02.2022 günü saat 15:18:07’de UYAP üzerinden kaydedilip takip başlatıldığı, icra emrinin 02.02.2022 günü saat 17:09:32’de UYAP’a kaydedildiği, temlik sözleşmesinin icra dosyasına sunulması ile temlik alanın temlik edenin haklarına sahip olduğu ve yukarıda izah edildiği üzere aktif husumetinin bulunduğu gibi icra müdürlüğünce icra emrinde temlik alan alacaklının ismine yer verilerek tebliğe çıkarılmasında bir usulsüzlük bulunmadığı” gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulduğu, Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verildiği görülmektedir.
Hukuk Genel Kurulunun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 Esas-1997/776 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere “…ilamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümüdür, diğer bir anlatımla hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. Dar yetkili icra mahkemesi hakimi ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip değildir.”
Somut olayda; icra takibinin dayanağı ilamda takip alacaklısı ilamın tarafı olarak görünmemektedir, ilamı alacaklısı takibe koyabilir, ilamdan kaynaklı alacakların adi yazılı alacağın temlik sözleşmesi ile devralınarak ancak ilamsız takip yoluyla takip yapılabilir. İlk Derece Mahkemesince takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, davanın reddine ilişkin hüküm kurulması yerinde olmamıştır.
SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca, Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 18. Hukuk Dairesinin 13.11.2023 tarih ve 2022/1232 E.-2023/1803 K. sayılı kararının, (KALDIRILMASINA),
 Ankara 12. İcra Hukuk Mahkemesinin 30.05.2022 tarih ve 2022/135 E.-2022/547 K. sayılı kararının (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26.06.2024 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Exit mobile version