HacizHGK

İcra ve İflas Kanunu’ndaki süreler hakkında HMK’nın 102 ila 104. maddelerinde düzenlenen adli tatile ilişkin hükümler uygulanamayacağı

İcra ve İflas Kanunu’ndaki süreler hakkında HMK’nın 102 ila 104. maddelerinde düzenlenen adli tatile ilişkin hükümler uygulanamayacağı- İİK’nın 269/a maddesinde öngörülen ihtar müddetinin bitim tarihinin adli tatile denk gelmesi durumunda, ihtar müddeti adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılmayacağı, ödeme süresinin hesaplanmasında İİK’nın 19. madde hükmü uygulanacağı- Alacaklı vekili, İİK. 269/a uyarınca ödeme emri tebliğinden itibaren 30 günlük ödeme süresinin bitmesinden sonra ve ödeme süresinin bitimini takip eden 6 ay içinde tahliye talep etmiş olduğundan mahkemece işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-

1. Taraflar arasındaki “temerrüt nedeniyle tahliye” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen istemin reddine ilişkin karar alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.

2. Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İNCELEME SÜRECİ

Alacaklı İstemi:

4. Alacaklı vekili istem dilekçesinde; ödenmeyen kira bedellerinin tahsili için borçlu kiracı aleyhine İstanbul 32. İcra Müdürlüğünün 2014/17977 E. sayılı dosyasında genel haciz yolu ile ilamsız takip (kira borcunun süresinde ödenmemesi nedeniyle tahliye talepli ilamsız takip) başlattıklarını, ihtarlı ödeme emrinin 07.07.2014 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen borcun ödenmediğini ve 30 günlük ödeme süresinin geçmesiyle temerrüdün oluştuğunu ileri sürerek kira akdinin feshine ve borçlu kiracının mecurdan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.

Borçlu Cevabı:

5. Borçluya davetiye tebliğine rağmen cevap vermemiş, duruşmaya katılmamıştır.

Mahkeme Kararı:

6. İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 27.11.2014 tarihli ve 2014/1056 E., 2014/1258 K. sayılı kararı ile; ödeme emrinin muhataba 07.07.2014 tarihinde bizzat tebliğ edildiği, ödeme emrinin tebliğinden itibaren İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 269/a maddesine göre muhatabın talep edilen kira alacağını ödemek için kendisine 30 günlük önel (ihtar müddeti) tanındığı, 30 günlük sürenin son günü 06.08.2014 tarihi olup, resmî (adli) tatile denk geldiği dolayısı ile sürenin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 92 ve 93. maddesi gereğince tatili takip eden ilk iş günü çalışma saati sonuna kadar uzadığı, bu tarihin de 01.09.2014 günü iş saati bitimine tekabül ettiği, İİK’nın 269/a maddesine göre davalı (borçlu) kiracının en geç 01.09.2014 tarihine kadar kira parasını ödeme hakkının bulunduğu, davanın ise bu tarihten önce 21.08.2014 tarihinde açıldığı, HMK’nın 114/2 ve 115. maddelerine göre özel yasalardan neşet eden, davanın görülebilmesi için gerekli süre şartına uyulmadığı gerekçesi ile istemin reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesince 20.01.2015 tarihli ve 2014/14000 E., 2015/485 K. sayılı kararı ile;

“…Dava kira alacağının tahsiline yönelik kesinleşen icra takibinde, ihtar süresi içinde kira borcunu ödemeyen davalının kiralanandan tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmiş, karar davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Takipte dayanılan15.07.2009 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı alacaklı kira sözleşmesi uyarınca 2014 yılı Şubat, Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran ayları kira paralarının tahsili için davalı borçlu hakkında tahliye istekli icra takibi başlatmıştır. Ödeme emri davalı borçluya 07.07.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, borca itiraz edilmemiştir. Davacı alacaklı vekili 21.08.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurarak açtığı bu dava ile İİK 269/a maddesi uyarınca kiralananın tahliyesini istemiştir. Mahkemece, ihtarlı ödeme emrinde belirtilen 30 günlük itiraz süresinin adli tatile rastladığı ve sürenin sonunun 01.09.2014 tarihinde sona erdiği halde davanın 21.08.2014 tarihinde açıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.

İcra ve iflas daireleri ile icra mahkemelerinde adli tatil hükümleri uygulanmaz. İcra mahkemeleri İİK’nundan kaynaklanan itiraz, şikayet ve kanunda yer alan davalara bakmakla görevli ve özel yargılama usulüne tabi mahkemelerdendir. İcra iflas daireleri ve mahkemelerde görülmekte olan işlerde HMK’nun adli tatile ilişkin 104.maddesinin uygulama olanağı yoktur. Ayrıca H.G.K.nun 3.5.1967 tarih 1729 Esas 236 sayılı kararında da benimsendiği üzere HUMK.nun 177. Maddesi (6100 sayılı HMK’nun 104) Hukuk Usulünün tayin ettiği sürelerde uygulanacağından İİK.nun da yazılı sürelerde tatbik edilmesi mümkün değildir. Açıklanan nedenle HMK’nun 103/1-h maddesi göz ardı edilerek somut olayda uygulama yeri bulunmayan aynı yasanın 104 maddesi gerekçe yapılarak yazılı şekilde karar verilemez. Dava ihtar süresinin bitimini müteakip 21.08.2014 tarihinde süresinde açıldığından işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken hukuksal dayanağı bulunmayan gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru değildir.

Karar bu nedenle bozulmalıdır…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 04.06.2015 tarihli ve 2015/316 E., 2015/518 K. sayılı kararı ile; HMK’nın 102. maddesinde öngörülen süre zarfında basit yargılama usulüne tabi olarak etkinlikte bulunan icra hukuk mahkemelerinin faaliyetine devam ettiği, bir mahkemenin HMK’nın 102/1-h (103/1-h) maddesi gereğince adli tatil içerisinde İİK’nın 18. maddesinden hareketle etkinliğine devam etmesi ile İİK’nın 19. maddesinden neşet eden süre hesaplarının farklı hukukî olgular olduğu, öteki ifade ile mahkemenin adli tatil içerisinde faaliyetine devam etmesi, İİK’nın 19. maddesinden neşet eden süre hesabını hükümden düşürmeyeceği, HMK’nın 102/1-h (103/1-h) maddesi ile İİK’nun 18 ve 316. maddeleri gereğince etkinlikte bulanan icra (hukuk) mahkemelerinde süre hesabının İİK’nın 19. maddesi referans alınarak gerçekleştirdiği, İİK’nın 16/3. (19/3.) maddesine göre bir müddetin son günü resmî tatile denk gelirse müddetin tatili takip eden günde sona ereceği, İİK’nın 269/a maddesine göre tahliyeden söz edebilmek için borcun kesinleşmiş olması ve ödeme emrinin tebliğinden itibaren 30 günlük süre içerisinde kesinleşen borcun ödenmemiş olması gerektiği, bu koşulun HMK’nın 114/2. maddesinde kaleme alınan ve tahliye davalarının görülebilmesi için süre bağlamlı özel nitelikteki davanın görülebilirlik şartı olduğu, bu şart gerçekleşmeden İİK’nın 269/a maddesine göre açılan tahliye davasının esasına girilerek hüküm verilmesinin mümkün olmadığı, bu gibi hâllerde davanın usulden reddinin gerektiği, somut olayda davanın 21.08.2014 tarihinde yani adli tatil içerisinde açıldığı, dolayısı ile bu davanın görülebilmesi için gerekli süre şartının ihlal edildiği gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; İcra ve İflas Kanunu’ndaki süreler hakkında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 102 ila 104. maddelerinde düzenlenen adli tatile ilişkin hükümlerin uygulanıp uygulanamayacağı, buradan varılacak sonuca göre tahliye talebinin esası hakkında bir karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümü için yasal düzenlemelerin irdelenmesinde fayda vardır.

13. Adli tatile tabi olmayan dava ve işlerin bir kısmı HMK’da sayılmıştır. HMK’nın “Adli tatilde görülecek dava ve işler başlıklı” 103. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendi;

“…Kanunlarda ivedi olduğu belirtilen veya taraflardan birinin talebi üzerine, mahkemece ivedi görülmesine karar verilen dava ve işler…” hükmünü içermektedir.

14. İcra ve İflas Kanunu’nun 18. maddesinin 1. fıkrası ise;

“…(Değişik birinci fıkra: 2/7/2012-6352/6 md.) İcra mahkemesine arzedilen hususlar ivedi işlerden sayılır ve bu işlerde basit yargılama usulü uygulanır…” şeklinde düzenlenmiştir.

15. İcra ve İflas Kanunu’nun 18. maddesinin 1. fıkrası gereğince icra mahkemesine arz edilen hususlar ivedi işlerden olduğundan HMK’nın 103. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendi uyarınca icra mahkemelerinde adli tatil hükümleri uygulanmaz. Dolayısıyla HMK’nın 104. maddesi hükmü İİK’daki süreler hakkında uygulanmaz.

16. Sürelerin hesaplanmasına ilişkin İİK’nın 19. madde hükmü, hem kanunun tâyin ettiği hem de icra iflâs organlarınca tâyin edilen bütün süreler hakkında uygulanır. İcra (ve iflâs) dairelerinde ve icra mahkemesinde adli tatil hükümleri (HMK m.102-104) uygulanmaz (İİK m. 18/1; HMK m. l03/l-h); yani, icra (ve iflâs) daireleri ile icra mahkemeleri, adlî tatilde de normal olarak iş başındadır. Bu nedenle, HMK’nın 104. madde hükmü İİK’daki süreler hakkında uygulanmaz. Yani, İİK’daki bir sürenin bitmesi adlî tatile rastlarsa, süre adlî tatil içindeki son günün tatil saatinde biter; bu sürenin adlî tatilin bitiminden itibaren bir hafta daha uzatılmış sayılmasına (HMK m. 104) imkân yoktur (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 145).

17. Kira bedelinin ödenmemesi nedeniyle ilamsız tahliye takibi İİK’nın 269-269/d maddeleri arasında düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu’na göre kiraya veren kira sözleşmesini fesih edebilmesi için öncelikle kiracıya fesih ihtarnamesi göndermesi gerekir. Kiraya veren ödenmemiş kiranın tahsili için yaptığı ilamsız takip talebinde, kiracıya ödeme (emri ile) 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)’nun 260 veya 288. [6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 315 veya 362] maddelerinde yazılı ihtarın da yapılmasını isteyebilir. Böylece kiracının kira borcunu ödemede geciktiği hâlde kiraya veren aynı takipte hem ödenmeyen kira bedellerini, hem de borçlunun temerrüt nedeniyle tahliyesini talep edebilir.

18. Alacaklının (kiraya verenin) ilamsız tahliye takip talebini alan icra dairesi, borçluya ihtarlı (örnek 13 nolu) ödeme emri gönderir. Bu ödeme emrinde diğer kayıtlarla birlikte, borçlunun (kiracının) kural olarak yedi gün içinde ödeme emrine itiraz edebileceği, itiraz süresi içinde kira sözleşmesini ve varsa yazılı kira sözleşmesindeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse (inkâr etmezse) kira sözleşmesini kabul etmiş sayılacağı, kira borcunu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren BK’nın 260 veya 288. (TBK m. 315 veya 362) maddelerinde belirtilen (on, otuz veya altmış gün) belli bir süre içinde ödemesi, itiraz süresi içinde (İİK m. 62’ye göre) ödeme emrine itiraz etmez ve ödeme süresi içinde borcu (kirayı) ödemez ise kiraya verenin (alacaklının) kesinleşen kira alacağı için haciz isteyebileceği (İİK m.78 vd) ve icra mahkemesinden (kiracının) kiralanan taşınmazdan tahliyesini isteyebileceği ihtar edilir.

19. Borçlu itiraz süresi içinde ödeme emrine itiraz etmez ise ilamsız tahliye takibi kesinleşir. Borçlu (kiracının) süresinde ödeme emrine itiraz etmemesi ile ilamsız tahliye takibi kesinleşirse de, alacaklı (kiraya veren) bunun üzerine hemen haciz ve tahliye isteyemez. Borçlu ödeme süresi içinde (on, otuz veya altmış gün) borcunu (kirayı) ödeyebilir. Borçlu ödeme emri tebliğinden itibaren ödeme süresi içinde kira borcunu öderse, ilamsız tahliye takibi son bulur, alacaklı haciz ve tahliye isteyemez (Kuru, s. 828-829).

20. Ödeme emri ile borçlu kiracıya, kira borcunu (ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren) belli bir süre içinde (ödeme emrinde yazılı olan icra dairesine ait) banka hesabına ödemesi ihtar edilir. Ödeme süresi, kira sözleşmesi çeşitlerine göre değişiktir. Âdi kirada ödeme süresi en az on gündür (TBK m. 315/2). Konut ve çatılı işyeri kiralarında ödeme süresi en az otuz gündür (TBK m. 315/2). Ürün kirasında ödeme süresi en az altmış gündür (TBK m. 362/2). Ödeme (ihtar) süresi, borçluya ödeme emrinin tebliğinden itibaren işlemeye başlar. Ödeme süresinin hesabında, ihtarın (ödeme emrinin) tebliğ edildiği (ilk) gün sayılmaz (İİK m. 19/1). Ödeme süresinin sonuncu gününün resmî bir tatil gününe rastlaması hâlinde, ödeme süresi tatili takip eden iş gününde biter (İİK m. 19/3) (Kuru, s. 825, 826).

21. İcra ve İflas Kanunu’nun 269/a maddesine göre, borçlu itiraz etmez ve kira borcunu da ödemezse alacaklı ödeme süresinin bitim tarihini takip eden altı ay içinde icra mahkemesinden tahliye isteyebilir. Alacaklının icra mahkemesinden tahliye isteyebilmesi için ödeme süresinin sona ermesini beklemesi gerekir. Ödeme süresi dolmadan ve böylece borçlunun temerrüdü gerçekleşmeden, alacaklı (kiraya veren) icra mahkemesinden tahliye isteyemez; istese bile, icra mahkemesi borçlu kiracının tahliyesine karar veremez (Kuru, s. 831).

22. Somut olayda, alacaklı tarafından borçlu aleyhine kira bedelinin ödenmemesi nedeniyle tahliye talepli ilamsız icra takibi başlatıldığı, örnek 13 nolu ödeme emrinde, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük sürede itiraz edebileceği, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 30 günlük ödeme süresi içinde kira borcu ödenmez ise tahliye istenebileceğinin ihtar edildiği, ödeme emrinin borçluya 07.07.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun yasal 7 günlük sürede itiraz etmediği, ilamsız tahliye takibinin kesinleştiği, 30 günlük ödeme (ihtar) süresinin sonuncu gününün 06.08.2014 tarihi olduğu, alacaklı vekilinin 21.08.2014 tarihinde temerrüt nedeniyle tahliye istemi ile icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmaktadır.

23. İcra ve İflas Kanunu’ndaki süreler hakkında HMK’nın 102 ila 104. maddelerinde düzenlenen adli tatile ilişkin hükümler uygulanamayacağı için İİK’nın 269/a maddesinde öngörülen ihtar müddetinin bitim tarihinin adli tatile denk gelmesi durumunda, ihtar müddeti adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılmaz. Ödeme süresinin hesaplanmasında İİK’nın 19. madde hükmü uygulanır.

24. O hâlde alacaklı vekili, İİK’nın 269/a maddesi uyarınca ödeme emri tebliğinden itibaren 30 günlük ödeme süresinin bitmesinden sonra ve ödeme süresinin bitimini takip eden 6 ay içinde tahliye talep etmiş olduğundan mahkemece işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekir.

25. Hâl böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

26. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

HGK. 30.11.2021 T. E: 2017/(6)8-1853 , K: 1529

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu