Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

İcra ve İflâs Kanunu'nun 236 ncı maddesi uyarınca iflasın kapatılmasına kadar masaya alacak yazdırmak mümkündür. Öte yandan masaya kayıt davası açılması için iflas idaresine başvuru yapılması da bir ön şart değildir. Davacının masaya başvurusu olmadığına göre doğrudan dava açmasında hukuka aykırı bir yön olmadığı gibi, bu davanın süresinde olmadığı yönündeki mahkeme gerekçesinde de isabet yoktur.

T. C.
Y A R G I T A Y
6 . H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I

Esas No : 2023/2407
Karar No : 2024/1695

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 14.06.2022
SAYISI : 2021/818 E., 2022/401 K.
DAVA TARİHİ : 21.06.2013
HÜKÜM/KARAR : Ret
TEMYİZ EDEN : Davacı

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve temyiz incelemesinden geçen kayıt kabul davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının birikimini davalı banka hesabına yatırdığını, aynı gün şube müdürünün paranın mevduat hesabı yerine Off -Shore hesabına yatırılması halinde iyi faiz getireceğini, Off-Shore hesaplarının diğer hesaplarla aynı olduğunu telkin ederek ve kendisini aldatarak parasını Off-Shore hesabına yatırılmasını sağladığını, bankanın güveni kötüye kullandığını, TMSF’nin İmar Bank’ın külli halefi olduğunu, İmar Bankası’nın hak ve borçlarını üstlenen TMSF’den en yüksek banka faizi işletilmek suretiyle yatırmış olduğu paranın tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı müflis şirket iflas idare memur vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının masaya alacak başvurusunda bulunmadığını, İmar Bank Off Shore ayrı tüzel kişilik olduğunu, haksız fiili öğrendikten sonra 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, alacağın müvekkili banka nezdinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 08.03.2016 tarihli ve 2013/426 Esas, 2016/137 Karar sayılı kararıyla; davalı TMSF’nin dava konusu paranın ödenmemesine neden olan idari işlemin yerinde olup olmadığının görülme yeri idari yargı olduğu, davalı Rumeli Holding’in tasfiye edildiğini, fona devredildiği, açılan alacak davasının tam yargı davası olarak idari yargıda görülmesi gerektiği gerekçesiyle, bu iki davalı açısından dava dilekçesinin yargı yolu yönünden reddine; davalı müflis Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. İflas İdaresi’ne karşı açılan davanın, davalı bankanın 08.06.2005 tarihinde iflasına karar verildiği, ve bu kararın 20.04.2006 tarihinde kesinleştiği, bu davanın 21.06.2013 tarihinde açıldığı, iflas idaresince alacağın kaydı için yapılan başvuru sonrasında ve kararların tebliğinden ayrıca sıra cetvelinin ilan edildiği tarihten yaklaşık 6-7 yıl sonra açılmış olduğu, mevcut dava niteliği itibariyle kayıt-kabul davası olduğu İİK’nın 235. maddesi uyarınca sıra cetveline itiraz edenlerin cetvel ilanından itibaren 15 gün içinde kayıt-kabul davası açmaları zorunlu olduğu, hak düşürücü süre içerisinde davanın açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairemizin (Yargıtay kapatılan 23. Hukuk Dairesi) 25.11.2020 tarihli, 2018/225 Esas, 2020/3795 Karar sayılı ilamıyla; mahkemenin davalı Rumeli Holding A.Ş. ve TMSF hakkında açılan davanın idari yargıda görülmesi gerektiği gerekçesiyle dava dilekçesinin yargı yolu (görev) yönünden reddine dair verilen kararı isabetli olup, bu kararın onanması gerektiği, davacı vekilince açılan kayıt kabul davasında İİK’nın 235/1. maddesi uyarınca, iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesi kesin yetkili olduğundan İstanbul Ticaret Mahkemeleri’nin kesin yetkili olduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın hak düşürücü süre yönünden incelenmesi doğru olmadığı, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının iflas masasına bir alacak kayıt başvurusunun olmadığı, iflas dairesince sıra cetveli ilanının Yeni Şafak Gazetesi’nde 22.10.2008 tarihinde, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ise 10.11.2006 tarihinde, Sabah Gazetesi’nde ise 07.10.2006 tarihinde ilan edildiği, İİK’nın 235. maddesi uyarınca sıra cetveline itiraz edenlerin cetvel ilanından itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içinde kayıt kabul davası açılması gerektiği, eldeki davanın 21.06.2013 tarihinde 15 günlük hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığı gerekçesiyle davacı tarafça açılan davanın İİK’nın 235/1 maddesi uyarınca hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde davacı asıl temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı asıl temyiz dilekçesinde; İİK’nın 236. maddesindeki geç kalan müracaatlar kapsamında alacağının kayıt ve kabulüne karar verilmesi için kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kayıt kabul istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
İİK’nın 236. maddesi

3. Değerlendirme
İİK’nın Geç Kalan Müracaatlar başlıklı 236. maddesi “Vaktinde deftere kaydettirilmiyen alacaklar iflasın kapanmasına kadar kabul olunur. Geç kalmadan ileri gelen masraflar alacaklıya aittir. Alacaklı bu masrafları peşin vermeğe cebrolunabilir. Müracaattan evvel kararlaştırılmış paylaşmaya alacaklının iştirak hakkı yoktur. İflas idaresi alacağı kabul ederse alacaklılar sıra cetvelini düzeltir ve bunu ilan ile alacaklılara bildirir. 235 inci madde hükmü burada da caridir” hükmünü içermektedir.
Anılan madde uyarınca geç kalan alacak müracaatının hangi koşullarda yapılacağı ve bu müracaatın sonuçları düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu madde alacak müracaatının geç yapılması halinde, alacaklının masrafları peşin karşılamasının istenebileceği ve müracaattan evvelki paylaşmaya katılamayacağı yaptırım olarak belirtilmiştir.
Bu kapsamda, İcra ve İflâs Kanunu’nun 236 ncı maddesi uyarınca iflasın kapatılmasına kadar masaya alacak yazdırmak mümkündür. Öte yandan masaya kayıt davası açılması için iflas idaresine başvuru yapılması da bir ön şart değildir. Davacının masaya başvurusu olmadığına göre doğrudan dava açmasında hukuka aykırı bir yön olmadığı gibi, bu davanın süresinde olmadığı yönündeki mahkeme gerekçesinde de isabet yoktur. (Yargıtay 19.HD. 09.03.2011 Tarih ve E.2011/666, K.2011/3028 )
Bu durumda mahkemece, davacının doğrudan dava açabileceği gözetilerek işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcın istek hâlinde ilgilisine iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Exit mobile version