İçtihatlar Kategorisine En Son Eklenenler
-
Asıl borçlu ve/veya ipotekli taşınmaz malikine icra emri gönderilebilmesi için, alacaklı tarafından, kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adreslerine, noter aracılığı ile hesap kat ihtarının gönderilmesi gerekmekle birlikte İİK’nın 16/2. maddesi gereğince kat ihtarı tebliğ işlemi usulsüz ise süreli; hiç gönderilmemiş veya tebligat yapılmamış ise süresiz şikayete tabi olduğu yönünde uygulama yapılmakta iken İİK 150/ı maddesinde yapılması belirtilen tebligat ilamlı takipte takip şartı kabul edilip, usulsüz yapılan tebligatın yok hükmünde olduğu şikayetinin İİK 16/2 kapsamında süresiz olarak incelenmesi kanaatine varılarak görüş değişikliğine gidilmiştir. Alacaklı bankanın İİK’nın 150/ı maddesi gereğince ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip yapabilmesi kat ihtarının tebliğine bağlı olup bu husus takip şartıdır.
-
İİK’nun 89/4 Maddesinde yer alan tazminatın konusu, haciz ihbarnamesine karşı üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunması sebebiyle takip alacaklısının uğradığı zarardır. Bu davada, üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu davacı takip alacaklısı ispat etmelidir. Üçüncü kişinin beyanının aksi, İİK’nın 68. maddesinde sayılan belgelere bağlı olmaksızın her türlü delille ispat edilebilir. Anılan maddenin açık hükmü gereğince; icra mahkemesince, genel hükümlere göre yargılama yapılarak sonuca gidilmelidir.
-
(Görüş Değişikliği) Aynı alacak için değişik takip yollarına başvurulmasında yasal engel bulunmadığından yola çıkılarak, mevcut bir icra takibi devam ederken, alacaklının “tahsilde tekerrür etmeme kaydıyla” aynı alacak için, aynı borçluya, yeni bir icra takibi başlatmasında mükerrerliğin oluşmadığı görüşünün, söz konusu içtihadı birleştirme kararı karşısında uygulama kabiliyeti de kalmamıştır. Bu cümleden olmak üzere; icra takibinde derdestlik için takip türlerinin aynı olmasının gerekmediğinin de kabulü gerekir.
-
Tebligat Yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu Tebligat Kanunu’nun 23/7. ve Tebligat Yönetmeliğinin 35/f maddeleri gereğince tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde, yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı, hakim tarafından denetlenebilir.
-
İİK’nun 63. maddesi uyarınca, nasıl ki itiraz eden borçlu, itirazın kaldırılması duruşmasında, alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılanlar dışında itiraz sebeplerini değiştiremez ve genişletemez ise, alacaklının da takip konusu yapmadığı ve takip dosyasına sunmadığı bir belgeyi itirazın kaldırılması aşamasında ileri süremeyeceğinin kabulü gerekir.
-
Aynı alacak için hem limit ipoteği hem de kambiyo takibi başlatılmış ise limit ipoteği dışında kalan kısım yönünden kambiyo takibine devam edilmesi gerekeceği
-
Medeni Kanunun 19. maddesinin birinci fıkrasına göre yerleşim yeri (ikametgâhı), “bir kimsenin sürekli kalma niyeti ile oturduğu yerdir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa dayanılarak çıkartılan ve 15.08.2007 tarihinde yürürlüğe giren Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliği’nin 1. maddesine göre, ” Türk vatandaşlarının ve Türkiye’de herhangi bir amaçla en az 6 ay süreli ikamet tezkeresi ile bulunan yabancıların yerleşim yeri adresleri Merkezi Adres Kayıt Sistemi olarak Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğü tarafından elektronik ortamda tutulur.”
-
İpotek alacaklısı, ipotek bedelinin günün koşullarına uyarlanması için genel mahkemelerde dava açabilir ve böyle bir dava açtığını belirterek, icra müdürlüğündeki ipoteğin fekki talebine itiraz edebilir. İpotek alacaklısı, böyle bir dava açmadan da, ipoteğin fekki talebi üzerine, ipotek bedelinin günün koşullarına uyarlanması gerektiği sebebi ile borçlunun yatırdığı parayı almaktan ve ipoteği çözmekten imtina edebilir. Bu sebep, İİK’nun 153. maddesinde yazılı “kanunen makbul” sebep niteliğindedir.
-
İİK’nın 115.maddesinin üçüncü fıkrası gereği, İLK İHALEYE KATILAN ihale alıcısının en yüksek teklifi verip de ihale bedelini yatırmaması halinde, İKİNCİ İHALE DE TAŞINMAZ SATIŞI YAPILIP KESİNLEŞSE DAHİ, ilk ihale için alınan teminatın iade edilmeyip öncelikle satış masraflarından düşülmek üzere hak sahiplerine alacaklarına mahsuben ödenmesi gerekir.
-
Alacaklının takibine dayanak yaptığı dekontta vade mevcut olmadığına ve borçlunun, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 117. maddesine göre temerrüde düşürüldüğüne dair dosya içerisinde herhangi bir belge de bulunmadığına göre, bu durumda borçlu ancak takip tarihi itibariyle temerrüde düşmüş sayılacağından takip tarihinden önceki dönem için alacaklının dayanak faturadan dolayı işlemiş faiz talep etmesinin yasal dayanağı bulunmamaktadır.
-
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde; kural olarak limitin aşıldığı yönündeki şikayetler dışında tüm şikayetler, İİK’nun 16/1. maddesi kapsamında kaldığından yasal 7 günlük süreye tâbidir. İpotek limitinin aşıldığı yönündeki şikayetler ise; İİK’nun 16. maddesinin 2. fıkrası uyarınca süreye tâbi değildir.
-
Şikayete konu taşınmaz üzerinde hacizden önce tesis edilen ve haciz tarihi itibari ile ipoteğe bağlı borcu ödenmeyen, zorunlu olmayan (iradi) ipoteğin mevcut olduğu anlaşılmakla, borçlu meskeniyet şikayetinden vazgeçmiş sayılacağı
-
Düzenlenme tarihinin ödeme tarihinde tekrarının çift vade anlamına gelmeyeceği, aksinin kabulünün aşırı şekilcilik olacağı
-
İİK’nun Geçici 18 Maddesi Gereğince Eksik Satış Avansının 08/03/2023 Tarihine Kadar Yatırılması Gerektiği, -Eksik Satış Avansı Nedeniyle Muhtıra Çıkartılması İlişkin İcra Müdürlüğünün Bir Yükümlülüğünün Bulunmadığı
-
Somut olayda ilk derece mahkemesi, kararın icrası aşamasında faize faiz yürütülemeyeceği değerlendirmesini yapmış ve borçlular tarafından yapılan ödemeleri bu kapsamda ele alarak icra emrinin düzenlendiği tarihte takibe konu borcun tamamen ödendiği kanaatiyle icra emrinin iptaline karar vermiştir. Hüküm tarihine kadar işlemiş faizin geç ödenmesi durumunda faiz işletilip işletilmeyeceğinin takdiri, ilgili hukuk kurallarını yorumlama yetkisini haiz olan derece mahkemelerine aittir.
-
İcra Müdürlüğünün bu hatalı işleminin tek başına başvurucunun alacağını tahsil etme imkânını ortadan kaldırıp kaldırmadığı ihtilaf konusudur. Bu bağlamda ikinci haciz şerhi işleminin kaldırılması talebini inceleyen İcra Hukuk Mahkemesince Tüketici Mahkemesinin taşınmaz üzerindeki haciz ve şerhlerle birlikte D.Ç. adına tapuya tesciline karar verilmesi ve haciz tarihinin bu tescil kararından önce olması nedeniyle Tüketici Mahkemesi kararının aynen uygulanması gerektiği görüşü benimsenmiştir.