İçtihatlar Kategorisine En Son Eklenenler
-
Şikayetçi borçluların ticaret sicil adresine TK’nın 35. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, bu adrese gönderilen tebligatın, adresin kapalı olması ya da muhatabın adresten taşınmış olması şerhi ile tebliğ edilemeden iade edilmesinin zorunlu olduğu, şikayete konu tebligat tarihlerinden önce, borçlu şirketlerin ticaret sicil adreslerine çıkarılıp tebliğ edilmeden iade edilen tebligatların; muhatap şirketin tanınmadığı şerhi ile iadesi usulsüz olup, bu tebligat esas alınarak TK’nın 35/4. maddesine göre yapılan tebligatların usulüne uygun olmayacağı-
-
Şikayetçi borçlu şirketin ticaret sicil adresine TK’nın 35. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, bu adrese gönderilen tebligatın, adresin kapalı olması ya da muhatabın adresten taşınmış olması şerhi ile tebliğ edilemeden iade edilmesinin zorunlu olduğu, satış ilanı tebliğ tarihinden önce, borçlu şirketin ticaret sicil adresine gönderilen tebligatın; “muhatabın tanınmadığı” şerhi ile iade edilmesi üzerine bu tebligat esas alınarak TK’nın 35/4. maddesine göre yapılan satış ilanı tebliğ işleminin usulüne uygun olmadığı-
-
İK. 89. madde kapsamında haciz ihbarnamesi gönderilmiş olup, bunun bir örneği icra dosyasında mevcut olup, bir örneği de şikayetçi tarafından dilekçe ekinde ibraz edilmiştir. Şikayetçiye 05.05.2016 tarihinde tebliğ edilen haciz ihbarnamesine ilişkin tebligat parçası üzerinde maaş haciz müzekkeresi yazılması haciz ihbarnamesini haciz müzekkeresine çevirmeyeceğinden, şikayetçi üçüncü kişinin itirazda bulunmakta ve haciz ihbarnamesinin iptalinin istemekte hukuki yararı bulunmaktadır.
-
Haciz ihbarnamesi, borçlunun üçüncü kişideki alacağının kendisine tebliğ edildiği an itibariyle hüküm ifade eder. Borçlunun tebliğ tarihi itibariyle 3.kişi nezdinde alacağının sonraki günlerde tahakkuk etmeyeceği anlamına gelmez. Bu nedenle ilk haciz ihbarnamesinin gönderilmesinden sonra alacaklı tarafça üçüncü kişiye yeniden haciz ihbarnamesi gönderilmesinde yasaya uymayan bir yön yoktur.
-
Her ne kadar şirketin kapalı olması durumunda adreste bulunmama nedeninin araştırılması gerekmemekte ise de, komşuya haber verme yükümlülüğünün devam ettiği, Dairemiz uygulamalarında TK.nun 21/1. maddesinin tüm koşullarının sıkı bir şekilde uygulanmayacağı belirtilmiş olmakla beraber bunun haber verme yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı, haber verilen komşunun isminin usulüne uygun bir şekilde tutanağa geçirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Buna göre şikayete konu tebligatta haber verilen komşunun ismi yazılmadığından bu hali ile tebliğ işleminin şeklen Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine aykırı ve dolayısıyla usulsüz olduğu anlaşılmaktadır.
-
Ödeme emri tebligatının bila tebliğ iade edilmesi üzerine, alacaklının, borçlunun mernis adresine TK’nın 21/2. maddesi gereğince tebligat gönderilmesi talebinin icra müdürlüğünce reddedilmesi nedeniyle ödeme emri tebligatının TK’nın 21/1. maddesi gereğince yapıldığının tespit edildiği, buna göre de TK’nın 21/2. maddesindeki şartların oluşup oluşmadığının araştırılamayacağı,
-
Kiracının kira sözleşmesinde adresinin .. adresi olarak belirtilmesine rağmen, bilinen adres olan bu adrese tebligat çıkartılmaksızın davacının iade gelen eksik adres bildirilen tebligat üzerine doğrudan mernis adresine TK’nın 21/1. maddesi gereğince tebligat yapılması ve bu tebligatın iade gelmesi nedeniyle TK’nın 21/2. maddesi gereğince yapılan tebligat usulsüz olduğundan
-
İpotek veren taşınmaz maliki üçüncü kişiye, İİK’nın 150/ı maddesi gereğince hesap özeti gönderilmesi zorunluluğu bulunmamakta ise de; ipotek veren üçüncü kişi hakkında takip yapılabilmesi için Türk Medeni Kanunu’nun 887. maddesi uyarınca, alacağın kendisinden istenilmesi, yani muacceliyet ihtarının gönderilmesi gerekmektedir. Bir başka ifadeyle, söz konusu düzenleme gereğince, ipotekli taşınmaz maliki üçüncü şahsa ihbar yapılmadıkça, onun yönünden borç muaccel olmayacağından hakkında icra takibi başlatılamaz. Ayrıca belirtmek gerekir ki, İİK’nın 150/ı maddesinin son cümlesi; “Hesap özetinin, tazmin talebinin veya ihtarın ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişiye tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılması, Türk Medeni Kanunu’nun 887. maddesinde öngörülen ödeme istemi yerine geçer” hükmünü içermektedir.
-
Borçlunun genel kredi sözleşmesindeki adresine çıkarılan tebligatın “Muhatap adresinin kapalı olması sebebiyle en yakın komşu/kapıcı/yönetici H. Gökkur’dan soruldu. Muhatabın çarşıya gittiği sözlü beyan edilmiş, imzadan imtina edilmiştir. Tebligat Arpadere mahalle muhtarı S. Varol imzasına ..tarihinde teslim edilmiş olup 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmıştır. Ayrıca en yakın komşu/kapıcı/yönetici….’ya haber verilmiştir.”şerhi ile TK’nun 21.maddesi gereğince tebliğ edildiği, haber bırakılan kişinin kim olduğu açıkça belirtilmediğinden muacceliyet ihbarının bu hali ile TK’nun 21.maddesine aykırı olarak tebliğ edilmekle usulsüz olduğu anlaşılmıştır.
-
Tatbik edilen ihtiyati hacizler ödeme emrinin tebliği ve ödeme süresinin geçmesi ile kesin hacze dönüştüğünden, haciz isteme hakkının düştüğünden bahsedilemez.
-
6552 Sayılı Kanun’un 121.maddesi ile 5393 Sayılı Kanun’un 15.maddesine eklenilen “…ve haciz işlemi sadece gösterilen bu mal üzerine uygulanır.” ibaresinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olması birlikte değerlendirildiğinde, 7 günlük ödeme süresinin geçmesi ile borçlu hakkındaki takibin kesinleşmiş olması nedeniyle alacaklının talebi doğrultusunda borçlu aleyhine haciz kararı alınmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı
-
Niteliği gereği devam eden (her ay doğan) bir borç olan nafaka borcuna ilişkin dosyanın işlemden kaldırılamayacağı ve bu nedenle «takibin yenilenmesi»nin söz konusu olamayacağı–
-
Mülkiyetin tespitine ilişkin olmaları nedeniyle istihkak davasının kabulüne dair ilamlar kesinleşmeden infaz edilemez. Takibe dayanak ilam her ne kadar istihkak davasına ilişkin ise de hacizli mallara ilişkin mülkiyetin incelenmediği, dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği bu haliyle hükmedilen tazminat, yargılama gideri ve vekalet ücretinin takibe konulması için kesinleşme şartının aranmayacağı
-
Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarında benimsendiği üzere, tapuda adresi bulunan hissedara satış ilanı tebliği zorunludur ve hissedarlardan birsinin satıştan önce ölmesi halinde satış ilanının onun mirasçılarına tebliği şarttır. Murisin mirasçılarının satıştan haberdar edilmesi halinde ihalede pey sürebilecekleri, müşteri bulabilecekleri ve talebi artırıcı faaliyetler gösterecekleri tartışmasızdır.
-
İİK’nun 127. maddesi gereğince satış ilanının bir suretinin borçluya tebliğinin zorunlu olduğu, ancak satış ilanının tebliğ edilmediği ve usulsüz tebliğ edildiği iddiasının, ancak ilgilisince ileri sürülebileceği, taşınmaz malikine ve diğer hissedarlara tebligat yapılmamış olmasının, şikayetçi borçlulara değil, tebligat yapılmayan ilgilisine şikayet hakkı vereceği, mahkemece, satış ilanının malike tebliğ edilmemesi nedenine dayalı olarak satış kararının iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı-
-
Tebliğ memuru, muhatabın adreste bulunmama sebebini, borçlunun adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği, dönecekse ne zaman döneceğini tevsik etmeden “şehir dışında” açıklaması ile yetinerek muhtara tebliğ ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması ile tebliğ işlemini tamamlamıştır. Bu durumda anılan tebligatlar yukarıda yazılan ilkeler uyarınca usulsüzdür.