İçtihatlar Kategorisine En Son Eklenenler
-
Sıra cetveline karşı şikâyet üzerine icra mahkemesince sadece sıra cetvelinin iptaline karar verilebilir. Yoksa icra müdürünün yerine geçerek yeni bir sıra cetveli düzenleyemez (Pekcanıtez/Simil, s. 393). Sıra cetveline yönelik şikâyetlerde icra mahkemesi, önüne gelen şikâyetleri sonuçlandırmak ve icra müdürüne bu yönde talimat vermekle görevli olup, şikâyete konu işlemin kanuna veya olaya aykırılığı tespit edilirse sıra cetvelinin iptaline karar verilir.
-
İİK’nın 106-110. maddeleri uyarınca haczin düşüp, düşmediği belirlenirken sürenin başlama tarihi olarak icra müdürlüğünce haciz kararının verilme tarihi esas alınmalıdır.
-
Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin konut kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekir. Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır.
-
İİK’nın 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şarttır. Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle İİK’nın 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
-
Baroya kayıtlı avukat olarak kendisine elektronik tebligat yapılması zorunlu ise de gerekçeli kararın tebliği tarihi itibarıyla elektronik tebligat adresi bulunmadığından elektronik tebligat yapma imkânı olmadığı dikkate alındığında bu zorunlu sebepten dolayı gerekçeli kararın dahili davalı vekiline klasik usulle tebliğ edilmesinin 7201 sayılı Kanun’nun 7/a maddesinin üçüncü fıkrası ve yine Yönetmeliğin 16 ncı maddesine uygun olduğu
-
Alacaklı feragat ettiği döneme ilişkin nafakayı tekraren ikinci takipte isteyemez ise de, feragat dönemi dışında kalan birikmiş tedbir nafakasını istemesinde usul ve yasaya uymayan bir yön bulunmamaktadır.
-
Borçlunun takipten sonra ödeme yaptığı, bu sebeple alacaklının takipte haklı olduğu gözetilerek, takip tarihi itibarıyla tespit edilen toplam borç üzerinden borçlunun icra vekâlet ücreti ve takip masraflarından sorumlu olacağı
-
Dava konusu taşınmazın ipotek işlem tarihinde aile konutu vasfında bulunduğu, taşınmaz üzerinde dava konusu ipotek işlemi öncesinde davalı eş tarafından davalı banka lehine 27.03.2015 tarihinde ipotek işlemi gerçekleştirildiği, davalı bankaca dava konusu taşınmazın aile konutu olmadığına dair iddiasıyla birlikte ipotek işlemi sırasında davacı eşin ipotek işlemine açık muvafakatinin alındığını savunduğu, usulüne uygun ara kararlara rağmen söz konusu muvafakatname belgesinin aslının sunulmadığı, imza inkarında bulunan davacının eli ürünü imzasının bulunup bulunmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yapılamadığı, davalı banka ipotek işlemi sırasında davacının verdiğini iddia ettiği muvafakatnamedeki imzanın davacıya ait olduğunu kesin olarak ispat edemediği, davacı eşin “açık rızası alınmadan” yapılan işlemin “geçersiz olduğunu” kabul etmenin zorunlu olduğu,
-
İhale konusu taşınmaz veya taşınır üzerinde alıcının yaptığı takip nedeniyle koydurduğu hacizden ya da ipotekten başka haciz bulunması halinde, İİK’nın 140.maddesi gereğince sıra cetveli yapılması gerekecektir. Alacaklıların ne miktar hak sahibi olacakları yapılacak sıra cetvelinin kesinleşmesi ile belirlenecektir. Sıra cetveli yapılıp, ihale alıcısı aleyhine fark doğduğunun tespit edilmesi yani alacaklının ihale bedelini yatırmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesi gerekir.
-
İhale bedeli ile ihaleyi alacağa mahsuben alan haciz alacaklısının takip dosyasındaki alacak miktarı arasındaki fark için ihale alıcısına icra müdürlüğünce düzenlenecek muhtıra çıkarılması gerekir, geri kalan miktar için ise, düzenlenmiş sıra cetvelinin kesinleşmesi beklenir. Muhtıra ile verilen sürede aradaki farkın icra dosyasına ödenmemesi halinde İİK’nın 133. maddesi gereği taşınmaz ikinci en yüksek teklif veren şikayetçi alacaklıya teklif edilir.
-
Birden fazla alacaklının bulunduğu böyle durumlarda, icra müdürlüğünce, öncelikle İİK.nun 140. maddesi gereğince sıra cetveli yapılarak alacaklılara, diğer alacaklara yönelik itirazlarını ileri sürme imkanı tanınmalıdır.
-
Birden fazla alacaklı bulunması nedeniyle, İİK’nun 140. maddesi gereğince icra müdürlüğünce sıra cetveli yapılarak alacaklının ihale bedelini yatırmasının gerekip gerekmediği belirlendikten sonra, alacaklı aleyhine fark doğduğu tespit edilir ise alacaklıya ihale bedelini yatırmak üzere süre verilmesi yönünde işlem yapılması gerektiğine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
-
Alacağa mahsuben ihaleyi alan alacaklıların, ihale bedelinin tamamını yatırıp yatırmayacakları, ancak İİK’nun 140. maddesi gereğince icra müdürlüğünce sıra cetvelinin tanziminden sonra anlaşılacağından, mahkemece, icra müdürlüğünce, öncelikle sıra cetvelinin yapılması, alacaklıların ihale bedelinin tamamını yatırmalarının gerekip gerekmediği belirlendikten sonra, alacaklılara ihale bedelini tamamen veya kısmen yatırmak üzere süre verilmesi yönünde işlem yapılması gerektiğine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
-
İhale tutanağında, ihalenin alacağa mahsuben yapıldığının belirtilmemesi ve alacaklıya ihale bedelini yatırması için 10 günlük süre verilmesi, alacaklının mahsup hakkını ortadan kaldırmaz. Aksi düşüncenin kabulü aşırı şekilcilik olur.
-
Birden fazla alacaklı bulunması nedeniyle İİK.nun 140. maddesi gereğince icra müdürlüğünce sıra cetveli yapılarak ihale alıcısının ihale bedelini yatırması gerekip gerekmediği belirlendikten sonra ihale alıcısı aleyhine fark doğduğu tespit edilir ise ihale bedelini yatırmak üzere süre verilmesi yönünde işlem yapılması gerektiğine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsizdir.
-
Alacaklıya düşecek ihale bedeli, sıra cetvelinden sonra tespit edileceğinden, şikayetin kabulü ile alacağa mahsuben alınan taşınmazlarda sıra cetveli kesinleşip, alacaklıya düşecek bedel belirlendikten sonra ve satış için yapılan masraflar düşülerek (taşınmazın 3. kişi tarafından alınması halinde olduğu gibi alacaklıya ne kadar ödeme yapılması gerekiyorsa), bu miktar üzerinden tahsil ve cezaevi harcı alınması gerektiğinden şikayetin kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.