İçtihatlar Kategorisine En Son Eklenenler
-
Satışı yapılan taşınmaz üzerinde satış tarihinden önce tapu iptal ve tescil kararı verilerek üçüncü kişi adına tesciline karar verildiğine ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararı bulunduğuna dair şerh olmasına rağmen satışını gerçekleştiren icra memurlarının kusurlu olduğu
-
Takip talebini düzenleme hakkı alacaklıya ait olup, icra müdürlüğünün takip talebini kabul etmeme yetkisi bulunmamaktadır.
-
Alacaklı takip talepnamesini düzenleme hakkına sahip bulunduğundan, icra müdürlüğünün takip talepnamesini kabul etmeme yetkisi bulunmamaktadır.
-
Takibe konu alacağın ilamsız icra yolu ile tahsilinin gerekip gerekmediği hususu icra müdürlüğünce re’sen gözetilmesi gerektiğinden borca itiraz sebebi değil, İİK’nın 16 vd. maddelerine göre şikâyet sebebi olup, icra mahkemesince işin esasının incelenmesi gerekir.
-
Dava dışı borçlu şirkete izafeten davalı şirkete karşı icra takibi başlatılıp başlatılmayacağı, dava dışı borçlu şirket ile davalı şirket arasında acentelik ilişkisi gibi bir bağın olup olmadığı ile davalı şirketin sorumluluğuna gidilip gidilmeyeceği ancak icra takibine itiraz edilmesi ya da takibe karşı icra mahkemesi nezdinde şikayette bulunulması durumunda yapılacak yargılama sonunda mahkemece tespit edilip karar verilebilecek hususlardan olup icra müdürlüğünün borçluya izafeten takip talebi ve ödeme emrinde yer alan davalı şirkete ödeme emri tebligatı çıkarılması hususunda bir takdir hakkı bulunmamaktadır.
-
Borçlu tarafından ödeme emrinde eksikliği ileri sürülen icra müdürlüğüne ait banka hesap numarası bilgisinin ikmali her zaman mümkün olup, Dairemizin değişen içtihatlarına göre anılan eksiklik ödeme emrinin iptalini gerektirmez.
-
İcra takibinin kesinleşmesinden önceki dönemde mirasın reddedilmiş olduğu hususu maddi hukuka dayalı bir borca itiraz sebebidir. Nitekim bu husus Hukuk Genel Kurulunun 19.11.2014 tarihli ve 2013/12-2240 E., 2014/929 K. sayılı kararında da benimsenmiştir. Somut olayda borçlunun takibin kesinleşmesinden önce TMK’nın 606. maddesine göre alınan mirasın kayıtsız şartsız reddedildiğine ilişkin sulh hukuk mahkemesi kararını, ödeme emri tebliğinden itibaren yasal yedi günlük sürede icra dairesine bildirmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda takibin kesinleşmesinden sonra mirasın reddine ilişkin mahkeme kararı icra dairesine sunularak hacizlerin kaldırılması istenemez.
-
İcra emri ve takip talebinde toplam alacak miktarının farklı olduğu dolayısıyla icra emri ve takip talebinin birbiriyle uyumlu olmadığı görülmüştür. Bu durumda, ödeme emrinin takip talebine aykırı olarak düzenlenmesi söz konusu olup, borçlu yönünden geçerli bir ödeme emrinin varlığından sözedilemez.
-
HGK kararına uygun olarak tahsil harcının alacaklıdan tahsil edilebileceği görüşü benimsenmiştir. Ancak Harçlar Kanunun 32. maddesinin söz konusu olmadığı hallerde dosya hesabı kapatılırken İİK.nun 12. maddesi gereğince borçlunun borcu, alacaklının ödediği tahsil harcı kadar devam edeceğinden alacaklının ödediği harç miktarı kadar takibe devam hakkı vardır.
-
Harçlar Kanunu’nun 11 ve 23. maddelerine göre ise, takipten vazgeçilmesi halinde harçtan sorumlu olan alacaklıdır.
-
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı malik olmayan eş tarafından 4721 sayılı Kanun’un 194 üncü maddesine dayalı olarak açılan ipoteğin kaldırılması istemli eldeki davanın yargılama aşamasında, davacının ölümü nedeniyle dava konusu taşınmazın aile konutu olma özelliğini kaybettiği gözetildiğinde, taşınmazın zaten maliki durumunda olan davalı eş tarafından tesis edilmiş bulunan ipotek işleminin “aile konutuna tanınan hukuki koruma” gereğince kaldırılmasına karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
-
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 6102 sayılı Kanun’un Geçici 7 nci maddesi gereğince ticaret sicilinden terkin edilen şirketin ihyası için alacaklı tarafından açılan eldeki davada şirketin ihyasına karar verilmesi durumunda anılan şirkete tasfiye memuru atanmasının gerekli olup olmadığı ve ayrıca talep konusu dosya ile sınırlı olmak üzere ihya kararı verilip verilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
-
Yargıtay Dairesinin iki zıt bozma kararı- İhale konusu taşınmaz hakkında açılan tapu iptali tescil davasının satıştan önce kesinleşmesi
-
İİK’nın 8. maddesi kapsamında itiraza ilişkin bir tutanak düzenlenip düzenlenmediği noktasında itiraz dilekçeleri şikayetçi tarafından adi posta yolu ile değil iadeli-taahhütlü olarak icra dairesine gönderilmiştir. İcra memurunca teslim alındığına ilişkin alındı belgeleri üzerinde icra memur ad-soyad, sicil numarası ve elle yazılmış 28.06.2021 tarihi bulunmaktadır. Bu husus yalnızca PTT Müdürlüğü yazı cevabı ile değil icra memurluğu tarafından verilen yazı cevabı ile de teyit edilmiştir. İtiraz dilekçelerinin muhataba teslimine ilişkin alındı makbuzları üzerinde bulunan icra katibi ad-soyad, sicil numarası ve tarih dikkate alındığında bunun bir nevi havale/tutanak niteliğinde olduğu kabul edilmelidir. Aksinin kabulü aşırı şekilcilik olup hak kaybına yol açacaktır.
-
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 20/a. maddesi hükmüne göre kat maliklerinden her biri, kapıcı giderlerinden (ücret, sigorta pirimi, kıdem tazminatı vs.) yönetim planında veya kat malikleri kurulunca verilmiş bir kararda başka türlü bir hüküm bulunmadıkça diğer kat malikleri ile birlikte eşit olarak sorumludur.
-
Apartman yönetiminin taraf olarak gösterildiği ve kat malikleri aleyhine verilen dayanak karar nedeniyle başlatılan ilamlı takipte, yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca; alacaklının kat malikleri ya da yönetici aleyhine takip başlatmak konusunda seçimlik hakkı bulunduğu ve iş kazası tarihindeki maliklerin, yönetim planında veya kat malikleri kurulunca aksi kararlaştırılmadıkça, eşit sorumlu olduklarının kabulü ile, mahkemece iş kazasının yaşandığı 13.02.2008 tarihi itibarıyla, malik listesinin getirtilmesi ve o tarihteki maliklerin tespit edilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.