İçtihatlar Kategorisine En Son Eklenenler
-
2577 sayılı Kanun uyarınca; takip alacaklısının kararın tebliğ tarihinden takip tarihine kadar geçen süre için tecil faizi talep etmesinde ve ilamın infazı için kesinleşmesine gerek olmayan ilamlardan olması hasebiyle alacak kalemlerine faiz işletilmesinde herhangi bir yasal engel bulunmadığı-
-
İİK. mad. 283/2 gereğince bedele dönüşen tasarrufun iptali davasında ilamın aynı icra takip dosyası üzerinden infazının istenmesinin mümkün olduğu- Bu ilam doğrultusunda şikayetçi (üçüncü kişi) borçluya (ilk) takip dosyasından icra emri tebliğ edilmesi gerektiği- Tasarrufun iptali hükmüne dayalı olarak ayrı bir icra takibi başlatılması halinde, “üçüncü kişinin, asıl icra takibinin borçlusu olmadığından tasarrufun iptali davasına dayalı olarak ayrı takip başlatılmasında usule aykırılık bulunmadığı” gerekçesiyle “şikayetin reddine” karar verilemeyeceği
-
Tasarrufun iptali ilamı gereğince üçüncü kişinin sorumluluğu icra takibine konu asıl alacak ve ferileri ile sınırlı olduğu- İlamda faiz konusunda bir hüküm bulunmasa bile icraya konulabilmesi için kesinleşmesi gerekmeyen ilamda hüküm altına alınan alacağa karar tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğinden, üçüncü kişinin sorumluluğunun asıl alacak ve ferileri ile tasarrufun iptali ilamının karar tarihinden ödeme tarihine kadar işleyen yasal faiz ile sınırlı olduğu
-
Alacaklılar tarafından ibraz edilen tasarrufun iptali ilamı kapsamında alacaklıların haciz taleplerinin değerlendirilmesi ve taşınmazın tapu kaydının iptali ve tesciline ilişkin hükmün bulunmadığı, haciz yetkisi verilen tasarrufunun iptali ilamının icrası için kesinleşmesinin gerekli olmadığı düşünülerek haciz talebinin reddine ilişkin şikayette sonuca gidilmesi gerektiği
-
Borçluya karşı tasarrufun iptaline ilişkin ilamın ferilerine ilişkin alacak kalemlerini, asıl takip dosyası üzerinden gerektiğinde ek takip talebi ile tahsilinin mümkün olduğu, ayrı bir takibe konu edilmesi usul ekonomisine aykırı olduğundan, bu kalemler yönünden ayrıca başlatılan takibin iptali gerektiği-
-
Tasarrufun iptali davasının, İİK. mad. 283/2 gereğince bedele dönüşmesi halinde, aynı icra takip dosyası üzerinden infazının istenmesi mümkünse de, bu durumda, ilam doğrultusunda üçüncü kişiye icra emri tebliğ edilmesi gerekeceği, üçüncü kişiye icra emri tebliğ edilmeden malvarlığına doğrudan haciz konulamayacağı-
-
Tasarrufun iptali davasında hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücreti alacakları, ilk takip dosyasından bağımsız alacaklar olduğundan, bu alacakların tahsili için başlatılan icra takibinde tasarrufun iptaline konu mal dışında borçlunun diğer mallarının da haczedilebileceği-
-
Tasarrufun iptali kararlarının icrası için ise, kesinleşme gerekmediğinden, karar tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceği
-
Konkordatonun tasdiki şartları- Ödemesiz dönem- Menfaat dengesi-
-
-Haczedilen veya rehinli malların satılıp paraya çevrilmesi suretiyle tahsil olunan paralardan %11,38, hacizden sonra ve satıştan önce ödenen paralardan %9,10 oranında tahsil harcı alınması gerektiği -150/c şerhinin kaldırılması talebi- Tahsil harcı- Taşınmazlardan birinin satılması durumu- Toplam alacak- İpotek limiti-
-
Üçüncü kişinin -İİK 276 kapsamında- icra memurluğunun tahliye işlemini iptali talebi-
-
Takip talebinde açıkça devam eden aylar nafakası talebinin bulunduğu yazılmamış ise de, takibe konu ilamın dayanak belge kısmında gösterilmesi nedeniyle davalı tarafın devam eden aylar nafakası talebinin bulunduğu değerlendirilmekle
-
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 138/4. maddesinde; “Fonun alacaklı olduğu ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu uyarınca yapılan takiplerde borçlular tarafından yapılan itirazlar satış dışında takip işlemlerini durdurmaz” hükmüne yer verildiği, fon alacaklarının takip ve tahsiline ilişkin olarak getirilen bu istisnai düzenlemeden anılan Kanunun 143. maddesinde belirtilen varlık yönetim şirketleri yararlanamayacağı-
-
“Borçlular tarafından yapılan itirazların satış dışındaki takip işlemlerini durdurmayacağı”na yönelik, fon alacaklılarının takip ve tahsiline ilişkin olarak Bankacılık kanunun 138/4 maddesinde getirilen istisnadan, “varlık yönetim şirketleri”nin faydalanamayacağı-
-
Takip yapılan ve ödeme emri gönderilen borçlu şirket ile itiraz dilekçesini sunan şirket iki farklı tüzel kişilik olduğundan, üçüncü kişi vekilinin yaptığı itirazın borçlu yönünden hukukî sonuç doğurmayacağı- Borçlu şirket ile itiraz dilekçesini sunan üçüncü kişi şirketin vekillerinin aynı olmasının da itiraz dilekçesine geçerlilik kazandırmayacağı, icra dairesince takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği-
-
Borçlu şirket tarafından Kocaeli İcra Müdürlüğü kanalı ile gönderilen itiraz dilekçesinin icra dairesi olarak “İstanbul 18. İcra Müdürlüğü” yerine “İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğü”ne hitaben yazıldığı, sayısının ve tarafların aynı olduğu, sadece icra müdürlüğünün adının farklı olduğu görüldüğünden, itirazın geçerli bir itiraz olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı şeklindeki yorumun hak kaybına neden olacağı-