İçtihatlar Kategorisine En Son Eklenenler
-
Tasarrufun İptaline Konu Olan Taşınmazın Satışını İsteme Süresi
-
İİK’nın 45. maddesi asıl borçlular ile ilgili olarak düzenlenmiş olup, alacağı rehinle temin edilen bir kimsenin “rehni veren” hakkında doğrudan doğruya genel haciz yolu ile takibe geçmesini önlemekte ve rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tâbi şahıslardan olsa bile, alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceğine ilişkin bulunmaktadır. Bir diğer anlatımla, İİK’nın 45. maddesi asıl borçlu için getirilmiş bir kural olup, kefiller hakkında uygulanmaz.
-
Düzenlediği teminat mektubuna ilişkin bankanın borcu, riskin gerçekleşmesinden sonra bankadan ödeme talebinde bulunulmasıyla muaccel hale gelecektir. Teminat mektubunun paraya çevrilmesi için ilk talep 28.03.2000 tarihli olsa da teminat mektubu üzerindeki tedbir kararı ilamın kesinleştiği 25.04.2006 tarihine karar devam edeceğinden ve paraya çevirme mümkün olmayacağından teminat mektubunu düzenleyen banka ve bankanın külli halefi olan şikayetçi banka yönünden bu tarihe kadar borcun muaccel hale gelmesi söz konusu olmayacaktır.
-
Öte yandan, keşide yeri unsuru bulunmayan dayanak belge bono olarak kabul edilemeyeceğinden, TTK’nın 776/1-f maddesinde öngörülen koşulu taşımayan bu belgeye dayanarak borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılması da mümkün değildir.
-
Dava konusu eser sözleşmesine ilişkin ayıp iddiasına ilişkin uyuşmazlığın Arabuluculuk dosyasında “anlaşmayla” sonlandığı, ilam niteliğindeki anlaşma belgesini hükümleri doğrultusunda taraflar arasında başka bir ihtilafın kalmadığı, böylelikle uyuşmazlık konusu mezkur kazanın arabuluculuk faaliyeti ile sonlandırılmış olduğu ve Arabuluculuk Kanunu mad. 18/5 gereğince yeniden dava açılmasının mümkün olmadığı, davanın açılmasında hukuki yarar dava şartının bulunmadığı-
-
İcra müdürlüğünce “tahliye talebi” içermeyen takip talebine dayalı olarak örnek 13 ödeme emri gönderilemeyeceği, gönderilse bile alacaklının, böyle bir ödeme emrine dayanarak taşınmazın tahliyesini isteyemeyeceği- Davalı borçlu kiracının ödeme olgusunu ispat edemediği, uyarlama davasının, icra hukuk mahkemesindeki itirazın kaldırılması davasında bekletici mesele yapılması savunmasının, tahsil talebine konu edilen kira dönemi ve icra hukuk mahkemesinin özel yargılama usulü dikkate alındığında yerinde olmadığı-
-
Dairemizce arabuluculuk anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi verilmesine ilişkin davalarda haklı çıkan taraf lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2.kısım 1.bölüm 1-a bendinde düzenlenmiş; duruşmasız olarak sonuçlandırılan “Görülmekte olan bir dava içinde olmamak koşulu ile ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, delillerin tespiti, icranın geri bırakılması, ödeme ve tevdii yeri belirlenmesi işleri için” öngörülen avukatlık ücretinin kıyasen uygulanması ve bu miktar kadar avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
-
Her ne kadar davacı vekili tarafından takipte birikmiş nafakanın talep edildiği, her ay devam eden nafaka talebi bulunmadığından ve yapılan dosya kapak hesabına göre nafaka borcu ödendiğinden dosyanın kapatılması ve hacizlerin kaldırılmasına ilişkin taleplerinin reddi yönündeki icra müdürlüğünün 11/10/2022 tarihli kararının iptali talep edilmiş ise de, takip talebinde borcun sebebi olarak ” İncesu Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/25 Esas 1. Celse ara kararı ” yazıldığı yine alacaklı vekilinin 26/01/2022 tarihli dilekçesi uyarınca her ay devam nafaka taleplerinin bulunduğu, ayrıca İncesu Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/25 Esas dosyasında 01/02/2022 tarihinde karar verildiği ve verilen kararda tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar aynen devamına karar verildiği anlaşılmakla, takibin devam eden aylar nafakasını da kapsadığı, bu nedenle icra müdürlüğünün red kararının ve bu karara ilişkin şikayet sonucunda mahkemenin şikayetin reddi kararının yerinde olduğu
-
TMK mad. 328 göre, anne ve babanın çocuğuna bakma mükellefiyetinin çocuğun reşit olmasıyla sona ereceği, çocuk reşit olduktan sonra eğitimine devam ediyorsa, bu takdirde, yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabileceği, çocuğun reşit olduğu tarihe kadar dosya borcunun bilirkişi aracılığı ile hesaplanarak, çocuk reşit olduktan sonra ise nafaka alacağının sadece anne yönünden devam edeceği göz önünde bulundurularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
-
İlama istinaden yapılan takipte velayeti anneye verilen müşterek çocuk alacaklı sıfatı ile ilam gereği birikmiş iştirak nafakası talebinde bulunmuş olup iştirak nafakası alacaklısı velayet hakkı kendisine verilen eş olup reşit olan müşterek çocuğun birikmiş iştirak nafakası alacağını takibe koyma hakkı ve sıfatının bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece taleple bağlı kalınarak takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği-
-
İştirak nafakası davalının ergin olması ile birlikte kendiliğinden sona erdiğinden, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı- “Dava konusu bu istem hakkında hukuki yarar yokluğundan usulden reddine” şeklinde hüküm kurulması gerekli olduğu-
-
ihalenin feshini isteyenin borçlu konumunda olduğu, takip dosyasında yer alan ödeme emrinin tebliğ edildiği adresin, borçlunun yurt dışı adresi olduğu ve takip dosyasında ihalenin feshini isteyen borçlu tarafından kabul edilen bir yurt içi adresi bulunmadığı anlaşıldığından, yasanın aradığı anlamda ihalenin feshini isteyen borçludan, yurt içinde adres bildirme şartı aranmalıdır. İ
-
7201 Sayılı Yasa’nın 10. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin kanun gerekçesinde, kişilere getirilen adres kayıt sistemi zorunluluğu ile birlikte işleyişin kolaylaştığı dile getirilmiş, ancak yapılan yeni düzenlemeyle, öncelikle yine bilinen en son adrese tebligat yapılacağı, tebligatın yapılmasını isteyenin veya tebligatı çıkartan makamın bildirdiği adresin, tebligata elverişli olmadığının anlaşılması ya da bu adrese tebligat yapılamaması halinde, muhatabın 5490 Sayılı Kanun’a göre adres kayıt sistemindeki adresinin bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı açıklanmış, değişiklik ile birlikte adres kayıt sistemi dışında başkaca adres araştırması yapılmasının gerekmeyeceği vurgulanmıştır.Tüm bu açıklamalar doğrultusunda, kişiye önce bilinen son adresi esas alınarak tebligat yapılması zorunludur.
-
Mahkemece yapılacak iş; icra müdürü tarafından belirlenen değerin taşınmazın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı, bir başka ifadeyle memur işleminin doğru olup olmadığını denetlemektir. Dolayısıyla mahkeme, oluşturduğu bilirkişi kurulu ile, icra müdürünün kıymet takdiri yaptırdığı tarih itibariyle taşınmazın değerini belirleyerek memur işlemini denetler.
-
Borç ipotek ile temin edilmiş olsa bile, elinde kambiyo senedi bulunan alacaklı, tercih hakkını bu takip türünden yana kullanmış olup, aynı borca ilişkin olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapamaz. Aksi halde aynı alacak için aynı borçluya karşı derdest bir icra takibi var iken mükerrer olarak ikinci bir takibin yapılması söz konusu olur. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olup süresiz şikayete tabidir.
-
İİK’nın 36. maddesi uyarınca tehiri icra kararı almak üzere icra müdürlüğü tarafından mehil verilebilmesi için ibraz edilen teminat mektubu veya yatırılan nakdi teminat, ödeme yerine geçmez ise de, borçlu tarafından yatırılan teminatın, yatırıldığı tarih itibari ile icra takip dosyası alacağını tüm fer’ileri ile birlikte karşılaması halinde, mevcut hacizlerin aşkın hale geleceği kuşkusuz olduğu gibi, hacizlerin devam etmesi İİK’nın 85/son maddesiyle de bağdaşmayacaktır.