İçtihatlar Kategorisine En Son Eklenenler
-
İlamda elektrik direği ve kabloların kal’i için bir süre belirlenmediği, bu durumda icra müdürlüğünce işin mahiyeti gözetilerek İİK ‘nın 30. maddesi ile Yönetmeliğin 25. maddeleri gereğince borçlu idareye makul bir süre verilmesi gerekirken talebin reddine ilişkin icra müdürlüğü işleminin yerinde olmadığı,
-
“Her nevi ücret” (İİK 83) kapsamına giren ek ders ücretinin kısmen (¼’ünün) haczinin mümkün olduğu- “Ek ders ücreti, maaş kapsamında olmadığından tamamının haczedilebileceği” şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
-
İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı istinaf başvurusunda bulunulması sırasında tehiri icra talep edilmesi ve icra müdürlüğüne başvurularak gerekli teminatın yatırılması halinde icra müdürlüğünce Bölge Adliye Mahkemesinden tehiri icra kararı getirmek için süre (mehil vesikası) verilmesinin gerektiği, ayrıca Bölge Adliye Mahkemesi tarafından takibe dayanak ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi durumunda, bu karara karşı temyiz yolunun açık olması ve tehiri icra talepli temyiz dilekçesi verilmesi halinde de, icra müdürlüğünce Yargıtay’dan tehiri icra kararı getirmek için süre (mehil vesikası) verilmesi gerektiği (Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasındaki uyuşmazlığın Yargıtay 12. HD.’nce giderilmesine dair karar)-
-
5411 s. Bankacılık Kanunu mad. 138/4 uyarınca, Fonun alacaklı olduğu ve İİK. uyarınca yapılan takiplerde borçlular tarafından yapılan itirazların satış dışında takip işlemlerini durdurmayacağı- Takip dayanağı genel kredi sözleşmesinin tarihi dikkate alındığında, borçlu tarafından yapılan itirazın satış dışında takip işlemlerini durdurmayacağının kabulü gerekeceği-
-
Alacaklının takibe itiraz etmeyen aleyhine itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı-
-
Alacaklının sadece haciz talebinde bulunması yeterli olmayıp, işlemin zamanaşımını kesmesi için İİK.mad. 59 uyarınca işlemin gerektirdiği masrafın da yatırılmış olması gerektiği-
-
Borçluya gönderilen ödeme emrinin bila ikmal iade edildiği, sonrasında da borçluya, usulsüz de olsa, herhangi bir ödeme emri tebliğinin yapılmadığı görülmekle yapılan tebligat yok hükmünde olduğundan, borçlunun öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak kabul edilemeyeceği- Mahkemece, “usulsüz tebligatın öğrenme ile usulüne uygun hale geleceği” gerekçesiyle borçlunun “ödeme emri tebliğ edilmeksizin ve takip kesinleşmeksizin banka hesaplarına konulan hacizlerin iptaline” yönelik şikayetinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
-
Borçluya ödeme emri tebliğ edilmeden borçlunun itiraz hakkı doğmayacağından haricen icra takibini öğrenip icra dairesine itiraz etmesinin hukuki sonuç doğurmayacağı- Kiracı borçluya çıkartılan ödeme emri tebligatı önce bila tebliğ iade edilmesi ve kiracı borçlunun takipten haricen haberdar olup takibe itirazından sonra borçluya tebligat yapılmış olması halinde, alacaklının da ihtilafı sürdürdüğü anlaşıldığından, borçlu kiracının itirazı geçerli olup takibin duracağı ve bu durumda da kiralayan alacaklının itirazın kaldırılması istemi ile kiracı borçlu hakkında tahliye şartlarının oluşup oluşmadığının incelenmesi gerektiği-
-
Borçlunun bilinen adresine çıkarılan satış ilanı tebligatı iade edildiğinde, adres kayıt sisteminde kayıtlı yerleşim yeri adresine Teb. K. 21/2 2.uyarınca, tebligat yapabilmek için yasal şartların oluşmuş olacağı- Satış ilanı tebligat evrakı üzerinde tebliği çıkaran merci tarafından muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese “Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilmediği” hâlde tebliğ memurunun kendiliğinden 21/2 uygulayarak yapılan tebliğin usulsüz olduğu
-
Borçlu şirket tarafından ödeme emri tebliğ evrakının usulsüz tebliğ edildiği ileri sürülmüşse de borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı olan adresine iki farklı tebligat çıktığı ve her iki tebligatın taşındı şerhi ile iade edilmesi üzerine aynı adrese Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligat çıkartılmasının hukuka uygun olduğu- Genel haciz yoluyla başlatılan ilamsız icra takibinde borca ve yetkiye itirazın icra müdürlüğüne yapılması gerekli olup icra mahkemesine yapılan itirazın sonuç doğurmayacağı, mahkemece bu konuda itirazın reddine karar verilmesi gerekirken karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi hatalı ise de
-
Borçlunun itiraz dilekçesinde yurt içi adres bildirmemesinin hukuki sonucunun itirazın geçersizliği olmayıp takip talebinde gösterilen borçlu adresine çıkarılacak tebligatların borçlunun kendisine yapılmış sayılması olduğu, somut olayda örnek 7 ödeme emrinin borçlunun yurt dışı adresine tebliği üzerine süresinde itirazı üzerine takibin durduğu, olayda İİK’nın 62/3. maddesinin uygulama yerinin bulunmadığı-
-
İlamsız takiplerde her türlü itirazın ödeme emri tebliğinden itibaren 7 gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirilmesi gerektiği- İlamsız takiplerde yetkiye yönelik itirazın kamu düzenine ilişkin olmadığı-
-
İki şahsın karşılıklı ve aynı cinsten birbirlerinden olan muaccel alacaklarını takas edebileceği- Takasın karşılıklı alacaklardan küçüğü büyüğünden çıkarılmak suretiyle daha az olan alacağı sona erdiren bir hukuki işlem olduğu- Takas için karşılık dava açılması zorunlu olmayıp, sadece takas def’inde bulunulmasının yeterli olduğu- Ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir sene geçmekle haciz istemek hakkı düşeceği- Haciz talebi kanuni süresi içinde yapılmaz veya geri alındıktan sonra bu süre içinde yenilenmezse, dosyanın işlemden kaldırılacağı-
-
Her ne kadar borçlu, takas talebinde bulunarak, aleyhindeki takibin, dosya borcunun mahsubu ile kalmayacağı gerekçesiyle iptalini talep etmişse de, takas ve mahsup talebine konu olan alacağın, takip dayanağı ilama göre işçilik alacağı olduğu, bizzat alacaklısının rızası olmadan takasa konu edilemeyeceği açıktır. Kaldı ki yukarıda da ifade olunduğu üzere, anılan alacağın, temlik öncesi de temlik sonrası da imtiyazlı alacaklardan olduğu ve rıza dışı takasa konu edilemeyeceği, temlik eden dava dışı …’in ve temlik alan …’ın ise borçlunun takas talebine rıza göstermedikleri de anlaşılmaktadır.
-
Takip Hukukunda Takas Mahsubun uygulanabilmesi için takas ve mahsup edilebilecek miktarın ne kadar olduğunun tespit edilmesi ve takasa konu olabilecek alacağın kapsamının belirlenmesi gerekir
-
Takip hukuku bakımından takas-mahsup iddiasının, kural olarak üç halde nazara alınabileceği, bu hallerden “alacağın ilama bağlanmış olması” durumu için ilamın kesinleşmesi şart değilse de, Yargıtay bozması ile ortadan kalkan ilanın takas-mahsup iddiasına dayanak olamayacağı-