İçtihatlar Kategorisine En Son Eklenenler
-
Yargıtay’dan tehiri icra kararı almak üzere icra müdürlüğü tarafından mehil verilebilmesi için ibraz edilen teminat mektubu veya yatırılan nakdi teminat, ödeme yerine geçmez ise de, borçlu tarafından yatırılan teminatın, yatırıldığı tarih itibari ile icra takip dosyası alacağını tüm fer’ileri ile birlikte karşılaması halinde, mevcut hacizlerin aşkın hale geleceği-
-
İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı istinaf başvurusunda bulunulması sırasında tehiri icra talep edilmesi ve icra müdürlüğüne başvurularak gerekli teminatın yatırılması halinde icra müdürlüğünce Bölge Adliye Mahkemesinden tehiri icra kararı getirmek için süre (mehil vesikası) verilmesinin gerektiği, ayrıca Bölge Adliye Mahkemesi tarafından takibe dayanak ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi durumunda, bu karara karşı temyiz yolunun açık olması ve tehiri icra talepli temyiz dilekçesi verilmesi halinde de, icra müdürlüğünce Yargıtay’dan tehiri icra kararı getirmek için süre (mehil vesikası) verilmesi gerektiği (Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasındaki uyuşmazlığın Yargıtay 12. HD.’nce giderilmesine dair karar)-
-
İİK’nun 72/4 ve 5. maddelerine göre menfi tespit davalarının kabul veya ret ayrımı yapılmaksızın, ilamın fer’isi olan alacakların, hüküm kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceğinin kabulü gerekeceği-
-
Menfi tespit davasından dönüşen istirdata ilişkin ilam ile; borçlunun bir ilamlı takip yapmasına olanak ve gerek olmadığı, borçlunun ilamı icra dosyasına ibraz ederek İİK. mad. 72/5, c: 2 uyarınca, icranın eski hâle getirilmesini istemesi gerektiği, fakat icranın eski hâle getirilebilmesi için istirdat davasının kabulü kararının kesinleşmesi gerektiği-
-
Kesinleşmeden infaz edilemeyecek (takip konusu yapılamayacak) ilamların infaz edilecek kısmının, hüküm bölümü olduğu- Hüküm bölümünde, “… … borçlu olmadığının tespiti ile …TL ‘nin istirdadı ile davacıya verilmesine” karar verildiğinden, hüküm fıkrasının menfi tespiti de içerdiği ve ilamın infazı için kesinleşmesi gerektiği-
-
HMK.’nin 350/2 ve 367/2. maddelerine göre, aile ve şahsın hukuku ile ilgili ilamlar ve taşınmaza ve buna ilişkin ayni haklara dair kararlar kesinleşmedikçe icra takibine konu edilemeyeceği- İlamın bir bütün olup, ilamda yer alan eklentiler de aynı kurala tâbi olduğu- İlamda yer alan tüm alacak kalemlerinin ilamın kesinleştiği tarihte muaccel hale geleceği belirgin olmakla, ilam kesinleşmeden, eklentilerin ayrıca takibe konu edilmeleri de söz konusu olamayacağı-
-
Menfi tespit davasının reddine karar verilmesi ile ihtiyati tedbirin kaldırılmasına dair hüküm kurulması aranmadan tedbirin kendiliğinden kalkacağı ve İcra Müdürlüğü’nün ihtiyati tedbirin nihai kararın kesinleşmesine kadar devam edeceğine ilişkin kararının yasaya aykırı olduğu-
-
Üst sınır ipoteğinde limit fazlası alacak için alacaklı tarafından ayrıca takip yapılarak haciz konulmadığı sürece, üst sınır limitinden fazla pay ayrılamaz. Diğer anlatımla, üst sınırı aşan alacaklar, teminattan faydalanmazlar ve adi alacak olarak kalırlar.
-
Alacaklı vekilinin 17/06/2022 tarihli dilekçesi ile bu aşamada takipten vazgeçtiğini beyan ettiği, feragat harcı, tahsil harcının bir türevi olup ayrı bir niteliği bulunmadığı, somut olayda icra dosyasında, takip safhasına göre hacizden sonra satıştan önce vazgeçildiğinden tahsil harcının yarısı yani % 4,55 oranında tahsil harcı alınması gerektiği, %9,10 oranı üzerinden tahsil harcı kesilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, yine 2548 sayılı Kanunun 1. maddesinde yer alan yasal düzenleme uyarınca cezaevi harcının, icra müdürlüğünce tahsil olunan paranın alacaklıya ödenmesi sırasında alacaklıdan tahsil edileceği, borçluya yüklenemeyeceği, icra dosyasında tahsil edilmiş bir para bulunmadığından borçluya iade edilen paradan cezaevi harcı kesilmesi yönündeki Müdürlük işleminin de usul ve yasaya aykırı olduğu
-
İcra müdürlüğünce yatırılan nakit ihale bedelinin “…32 günlük mevduata uygulanan en yüksek faizli kısa vadeli bir hesap açılıp, ihale bedelinin bu şekilde nemalandırılmasına karar verilmiştir.” şeklinde nemalandırılması için ilgili bankaya yazı yazıldığı görülmüştür. Yapılan ihale nedeniyle yatırılan ihale bedelinin en yüksek banka faizi ile nemalandırılacağına dair herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığından, icra müdürlüğünce yasaya uygun olarak ihale parasının nemalandırılmasının yapılmış olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
-
Davacıya ödenen nemanın Adalet Bakanlığı’nın 104/1 sayılı Genelgesi, yine Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü’nün 22/09/2017 tarih 7176 ve 09/02/2018 tarih 5905 sayılı yazıları, Merkez Bankasının tebliği doğrultusunda Vakıflar Bankası tarafından belirlenen en yüksek cari faiz üzerinden ödenmesi giderek herhangi bir kişiye uygulanan mevduat faizi oranı üzerinden faiz talep edebilmesine ilişkin yasal düzenlemede bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
-
Davacı temerrüt ihtarnamesinde dördüncü kira yılına ait yıllık kira bedelinin istemiş olup, ihtarnamenin keşide tarihi itibariyle dördüncü yıl kira bedeli muaccel olduğu, temerrüt ihtarnamesinin Türk Borçlar Kanununun 315.maddesinde belirtilen yasal unsurları taşıdığı anlaşıldığından, dördüncü yıl kira bedelinin henüz muaccel olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu
-
TBK mad. 120. temerrüt faizi düzenlenmiştir. buna göre; Uygulanacak yıllık temerrüt faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirleneceği- Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağı-
-
Tahliye davalarında bir yıllık kira bedeli üzerinden harç alınması gerektiği- Mahkemece davacının alacak istemi açıklattırılarak hangi yıl ve aylar kira paralarının talep edildiği tespit edildikten sonra alacak iddiası ve ödeme savunmasına ilişkin taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
-
Taraflar arasındaki sözleşmenin hususi şartlar 5. maddesinde, kiracının kontrat bitiminde kira bedelini TEFE-TÜFE oranında artırmayı kabul ve taahhüt ettiğinin düzenlendiği, bu şartın geçerli olup tarafları bağlayacağı, mahkemece, aylık kira bedelinin ve kira artış farkının 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihinden önceki uzamalarda sözleşmenin 5.maddesindeki artış şartı uyarınca, bu tarihten sonra ise Türk Borçlar Kanunu’nun 344. maddesindeki sınırlama da gözetilerek ÜFE artış oranını geçmemek üzere ve sözleşme hükmü doğrultusunda belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
-
Takibe dayanak ilamda, hükmolunan nafaka bedelinin her yıl ÜFE oranında artırılması hükmünü içeren 2 nolu bendinde, açıkça hüküm tarihinden itibaren ÜFE oranında nafakanın arttırılmasına karar verilmiştir. Nafakanın dava tarihi dikkate alınarak arttırılacağına dair açık bir hüküm bulunmadığından ilamın yorum yoluyla değiştirilmesi mümkün değildir.