İçtihatlar Kategorisine En Son Eklenenler
-
Taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu ve yeterli olup şikayetçinin haczin kaldırılması istemi ancak genel mahkemede açılacak davada tartışılabileceği, takibin tarafı olmayan şikayetçinin, haczin hukuki değerini yitirdiğinden bahisle haczin kaldırılmasını isteyemeyeceği
-
İcra müdürlüğünün alacaklı tarafça ibraz edilen mahkeme kararı ile ilgili olarak talep doğrultusunda ve yerine getirilmesi istenilen ilama uygun şekilde icra emri düzenlemesi gerektiği, bu konuda herhangi bir takdir yetkisi bulunmadığı, takibe konu edilen mahkeme kararının kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceği yönündeki şikayetin ancak kendisine icra emri gönderilen takip borçlusu tarafından ileri sürülmesi gerektiği
-
Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için, ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekir. Zira, zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır.
-
Alacağı rehinle temin edilmiş olan rehin alacaklısı (kural olarak) ilk önce rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmak zorunda olduğundan, mükerrerlik iddiasının ancak rehnin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip dışındaki diğer takipler yönünden ileri sürülebileceği (İİK 45/1)
-
Menfi tespit ilamları, İcra ve İflas Kanunu’nun 72/5. maddesi karşısında kesinleşmeden takibe konulamaz. İlam bir bütün olup, ilamda yer alan eklentiler de aynı kurala tabidir. İlamda yer alan tüm alacak kalemlerinin, ilamın kesinleştiği tarihte muaccel hale geleceği belirgin olmakla, ilam kesinleşmeden eklentilerin de ayrıca takibe konu edilmeleri söz konusu olamaz.
-
Şikayet tarihi itibariyle takibe konu ilam henüz kesinleşmediğinden menfi tespit davası istirdata dönüşmüş olsa da bu ilamın kesinleşmeden infazı mümkün olmayacağı
-
CMK Hükümleri gereğince “UZLAŞMANIN sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz” hükmü Anayasa Mahkemesince İptal Edilmiştir.
-
Mahkemece, takip talebinde sadece haciz yolunun seçildiği, tahliye talebinin olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de dava konusu takip dosyasında yer alan takip talepnamesindeki “01/06/2015 başlangıç tarihli kira sözleşme metni ile tahliyesi” ibaresinden alacaklı tarafından tahliye yolunun da tercih edildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan takip dayanağı kira sözleşmesinden kiralanan yerin adresi belli olduğundan ayrıca tahliye adresinin gösterilmesi zorunlu değildir.
-
Usul ekonomisi ilkesi gereğince, takibe dayanak ilamın bozulması üzerine bozmaya uyularak verilen yeni ilamın icrası, alacaklının duran takibe devam etmesi ve borçluya fark alacakları için icra emri gönderilmesi ile mümkündür.
-
Faiz alacağı zaman geçtikçe doğan bir alacak olup kural olarak davacı faiz alacağının doğduğu tarihten asıl alacağın ödendiği tarihe kadar faiz İstenebilir.
-
“Davalı-borçlunun nam-ı müstear şekilde dava konusu taşınmazı davalı imam nikahlı eşine tescil ettirdiği” iddia edilmişse de, bu taşınmazın davalıların miras bırakanı tarafından satın alındığının resmi senetten anlaşıldığı, davalı tarafından dava dışı eşine yönelik olarak açılan boşanma dava dosyası incelendiğinde, taşınmazın satın alınma tarihine göre, davalının namı müstear olarak davacı alacaklıdan mal kaçırma kastı ile taşınmazı adına yapmış olmasının mümkün olmadığı-
-
Zamanaşımına uğramış bono delil başlangıcı niteliğinde olduğundan, itirazın iptali davasında, davacı lehtarın, davalı keşideci ile aralarındaki temel ilişkiyi ve alacaklı olduğunu tanık dahil her türlü delil ile ispatlayabileceği
-
Bahsi geçen kararın bir kısım şartları da içeren tespite ilişkin olup eda hükmü niteliğinde olmadığı, bir başka deyişle esasen hükmün, 30/05/2013 tarihinden teslime kadara işleyecek ek dönem olursa aylık gecikme kirasının arttırılarak 500 EURO olarak tespitine dair olduğu, kaldı ki; bent de belirtilen eksikliklerin tamamlanıp tamamlanmadığı belli olmadığı gibi değerlendirilmesinin yargılamaya muhtaç olduğu ve bunun da icra mahkemesince yapılamayacağı, bu durumda; takip dayanağı ilamın tespite ilişkin olup, eda hükmü içermediğinden ilamlı takibe konu edilemeyeceği
-
Taşınmaza 1/2 oranında malik olan paydaş icra dosyasının alacaklı veya borçlusu olmadığı gibi haciz ve ipotek alacaklısı da olmadığından, kendisine kıymet takdiri raporu tebligatı yapılması zorunluluğunun bulunmadığı
-
İcra takibi borçlularından her birinin kıymet takdiri yapılan malın maliki olması aranmaksızın kıymet takdirine itiraz hakkı vardır.
-
İcra müdürlüğünün verdiği karardan dönmesi her ne kadar mümkün değil ise de müdürlüğün hatalı karar verdiğinin farkına varması halinde hukuka aykırı işlem tesisine meydan verilmemesi açısından usul ekonomisi ilkeleri takip hukukunda da uygulanacağından verdiği hatalı kararı düzeltmesi mümkündür