İçtihatlar Kategorisine En Son Eklenenler
-
Satış ilanının, kıymet takdirine itiraz eden vekile tebliği gerekir. Takip dosyasına ayrıca vekaletname sunulmamış olması, söz konusu mahkeme kararının dosyaya ibraz edilmiş olması karşısında, artık borçlunun takipte vekille temsil edildiği gerçeğini ortadan kaldırmaz. Emredici nitelikteki bu düzenlemelerden kaynaklanan yasal zorunluluğa aykırı olarak, vekili varken asile gönderilen satış ilanı tebligatı yok hükmünde olup sonuç doğurmaz. Şu hale göre, vekil ile takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğundan, asile yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmaması da sonuca etkili değildir.
-
(Satış kararı tarihi itibariyle) İhaleye konu taşınmaz tapu kaydında lehine aile konutu şerhi bulunan şikayetçiye satış ilanının tebliğ edilmemesi ihalenin feshi sebebidir.
-
Taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için İcra Müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesi zorunlu değildir. İİK’nın 106 ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığı belirlenirken sürenin başlama tarihi olarak İcra Müdürlüğünce haciz kararının verilme tarihi esas alınmalıdır.
-
İcra takibinin dayanağı ilamda takip alacaklısı ilamın tarafı olarak görünmemektedir, ilamı alacaklısı takibe koyabilir, ilamdan kaynaklı alacakların adi yazılı alacağın temlik sözleşmesi ile devralınarak ancak ilamsız takip yoluyla takip yapılabilir. İlk Derece Mahkemesince takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, davanın reddine ilişkin hüküm kurulması yerinde olmamıştır.
-
Kural olarak şikayet hakkı takibin taraflarına ait ise de takibe taraf olmayan üçüncü kişiler, şikayet konusu ettikleri yolsuz işlemlerin iptalinde hukuken korunan yararları bulunmak koşuluyla, şikayet hakkına sahiptirler.(Pekcanıtez H/Simil C – İcra ve İflas Hukukunda Şikayet 2. Baskı s. 49)
-
Somut olayda İcra Müdürünün haciz uyguladığı tarihte taşınmaz borçlu adına kayıtlı olup, o tarihte, satış vaadi şerhinin tapuda kayıtlı olması ise haczin konulmasına engel değildir. Bu durumda İcra Müdürünün haciz işleminde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Başvuruda, bundan sonra taşınmazın mülkiyetinin kazanıldığı ve mülkiyet hakkına dayanılarak haczin kaldırılması talep edilmiştir. Bu hususlar İcra Mahkemesince icra müdürünün haciz uygulama işlemi kapsamında incelenemez.
-
Anonim şirkete ait kâr payına haciz müzekkeresi ile koyulan hacizlerin geçerli olduğu ancak sıra cetvelinde dağıtıma konu olan şirket kar payı alacağının ortaklara dağıtım kararından itibaren İİK’nın 106. maddesi uyarınca 6 ay içerisinde şikayet olunan QNB Finansbank A.Ş. ve diğer haciz sahiplerinin paranın celbini isteyip istemedikleri ve buna göre hacizlerin düşüp düşmediği araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
-
Şikayetçi ipotek alacaklısının takip dosyasına ibraz edilen takip talebi ile asıl alacağa yıllık %49,50 oranından az olmamak üzere artan oranlardaki cari faiz oranında temerrüt faizi işletilmesi talep edilmiş ancak icra müdürlüğünce tanzim edilerek borçluya tebliğ edilen ödeme emrinde, yıllık %9 oranından az olmamak üzere artan oranlardaki cari faiz oranında temerrüt faizi istenmiştir. Şikayetçi alacaklı tarafından, takip talebine aykırı şekilde tanzim edilerek borçluya tebliği yapılan, bu ödeme emrine karşı aynı yasanın 16. maddesi uyarınca şikayet yasa yoluna başvurulmadığından, bahsi geçen ödeme emrinin şikayetçi bakımından da kesinleştiğinin kabulü gerekir.
-
Organize Sanayi Bölgesi alacağının 4561 sayılı Kanun’un 15/3 ve 18/9. maddeleri gereğince ipotek alacaklısından önce ödenmesi gerekir. Zira ipotek alacaklısının alacağını alabilmesi taşınmazın satılmasına bağlıdır. Bu satışın yapılabilmesi için Organize Sanayi Bölgesi Yönetiminin izin vermesi yasal zorunluluktur. İzin verilebilmesi için Organize Sanayi Bölgesi Yönetiminin borçlarının öncelikle ödenmesi şarttır. Kanun ipotek veya parasal alacak ayrımı yapmaksızın, “icrada satış yapılması” halinde izin alınması ve Organize Sanayi Bölgesi alacaklarının öncelikle ödenmesini şart koştuğundan, anılan rüçhaniyet koşulu, hem para alacaklarına yönelik takip hem de ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipler için geçerlidir.
-
İcra ve İflâs Kanunu’nun 236 ncı maddesi uyarınca iflasın kapatılmasına kadar masaya alacak yazdırmak mümkündür. Öte yandan masaya kayıt davası açılması için iflas idaresine başvuru yapılması da bir ön şart değildir. Davacının masaya başvurusu olmadığına göre doğrudan dava açmasında hukuka aykırı bir yön olmadığı gibi, bu davanın süresinde olmadığı yönündeki mahkeme gerekçesinde de isabet yoktur.
-
-Daha önce doğan alacağın daha sonra doğan alacağa muvazaa teşkil etmeyeceği, -Sonradan doğacak bir borç için önceden muvazaa yapılamaz. Bu nedenle alacağı dava ettiği takipten sonra doğan bir alacaklının önceden yapılan takip nedeniyle dava açması mümkün değildir.
-
Aynı gün uygulanan hacizlerde, diğerinden daha önceki bir zaman diliminde uygulandığı tespit edilen haciz ilk haciz sayılır. Eğer aynı gün uygulanan hacizlerde saat ve dakika olarak hangisinin daha önce uygulandığı tesbit edilemezse, paylaştırma alacaklıların aynı derecede hacze katılmış oldukları kabul edilerek, garameten yani, alacaklılar arasında, alacakları oranında, aynı derecede yapılır.
-
Cüz’i de olsa satış avansının yatırılmış olması, usulüne uygun bir satış talebinin bulunduğu anlamına gelir. Alacaklı tarafça yasal süre henüz dolmadan satış talep edilmiş ve buna ilişkin satış avansı yasal süre dolmadan yatırılmış ise, haczin düşmediğinin kabulü gerekir. Satış avansını yatıranın satış talebinde bulunmuş olduğu da kabul edilmelidir.
-
Ayrıca, haciz konusu malın satış tutarı kural olarak, İİK’nın 138. madde hükmü uyarınca haciz tarihindeki alacakla, bu alacağa satışa kadar işleyen faiz miktarının toplamını karşılar. Bir diğer anlatımla, haciz tarihinden sonra oluşan alacaklar, önceki hacizden yararlanamaz.
-
Sıra cetvelinde yer alabilmek için kural olarak, kesinleşmiş bir takibin ve geçerli bir haczin varlığı şarttır. İİK’nın 88. maddesi, ‘Haczolunan paraları, banknotları, hamiline ait senetleri, poliçeler ve sair cirosu kabil senetlerle altın ve gümüş ve diğer kıymetli şeyleri icra dairesi muhafaza eder. Diğer menkul mallar masrafı peşinen alacaklıdan alınarak münasip bir yerde muhafaza altına alınır’ hükmünü ihtiva etmektedir. Taşınır malların haczi fiilen yapılır ve anılan yasa hükmü uyarınca bu malların münasip bir yerde muhafazası ya da yediemin sıfatıyla borçluya yahut üçüncü bir kişiye teslimi gerekir. Aksi takdirde haciz hükümsüz kabul edilir.
-
Başvuru; icra dairesince gerçekleştirilen açık artırma ihalesinde satın alınan taş kırma ocağı makinelerinin ihale kesinleşmediği için teslim edilmeden önce çalınması ve bu suretle ortaya çıkan zararın giderilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının, uzun süren yargılama nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.