Bu yazımızda iflas masasına yabancı para cinsinden başvurunun esasları hakkında Yargıtay, Bölge Adliye Mahkemesi, Yerel mahkeme kararları ile Adalet Bakanlığı birimlerinin iç yazışmaları ışığında değerlendirmelere yer verilecektir.
Konu ile alakalı Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 2021/5097 Esas, 2021/2375 sayılı 20.12.2021 tarihli kararında;
“Yabancı para alacaklarının iflas masasına kayıt şekli konusunda İcra ve İflas Kanunu’nda açık bir hüküm yoktur. Sadece İcra ve İflas Kanunu’nun 198. maddesinin 1. fıkrasında, konusu para olmayan alacakların, ona eşit bir kıymete para alacağına çevrileceği öngörülmüştür. Öğretide, konusu yabancı para olan alacakların da anılan yasa hükümlerine göre iflasın açıldığı andaki döviz kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek iflas masasına yazdırılacağı kabul edilmiştir (Kuru: B. İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2013, 2. Baskı, Ankara, sf.1244). İcra İflas Kanunu’nun 195. maddesinde iflasın açılması ile müflisin borçlarının muaccel olacağı ve iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ve takip masraflarının ana paraya ilave edilerek masaya kaydedileceği öngörülmüştür. Bu hükmün amacı, iflas tarihinde masanın aktif ve pasiflerinin eşit şekilde ve aynı zamanda belirlenerek müflisin tüm alacaklılarına eşit ödeme yapılmasıdır. Bunu sağlamak için de yabancı para alacakların aynı paraya (Türk Parasına) çevrilmesi gerekir. Çeviri zamanı ise, yabancı para alacakları ve konusu para olmayan alacaklar için iflas kararının verildiği tarih olmalıdır. Diğer taraftan yabancı para alacağının aynen kaydı, alacaklılar arasında eşitliği ön planda tutan İflas Hukukunun bu prensibini de zedelemiş olacaktır. Zira, iflasta imtiyazlı alacaklar İİK’nın 206. maddesinde ilk beş sırada sayılmış olup, yabancı paranın masaya aynen kaydedilmesi halinde, yabancı para alacakları lehine kanunda öngörülmeyen bir imtiyaz yaratılmış olur. Bu durumda ise, aynı sırada bulunan ülke parası alacaklısı ile yabancı para alacaklısı arasında eşitsizlik meydana gelecektir. Bu sonuç ise, her sıradaki alacaklıların eşit hakka sahip olduğunu belirten İİK’nın 207. maddesine aykırılık teşkil eder.” denildiği,
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23.Hukuk Dairesinin 2018/1450 Esas, 2022/98 sayılı 28/01/2022 tarihli kararında aynı konuda; İflas hukukunun temel ilkelerinden biri alacaklılar arası eşitlik ilkesidir. Buna göre aynı konumdaki alacaklılar iflasta eşit işleme tâbi tutulur. İcra ve İflas Kanunu’nun 198’inci maddesine göre konusu para olmayan borçlar para alacağına çevrilerek masaya kaydolunur. Buna göre yabancı para alacaklarının masaya kaydedilirken Türk lirasına çevrilmesi gerekir (Deynekli, A./Kısa, S.: Hacizde ve İflasta Sıra Cetveli, 3.b., Turhan yay., Ankara 2005, s.747 vd.). Böylelikle kur değişimlerinden kaynaklanabilecek farklar alacaklılar bakımından lehte ya da aleyhte bir sonuç doğurmayacaktır. Yargıtay’ın yerleşik uygulaması yabancı paranın Türk lirasına iflas tarihindeki efektif satış kuru üzerinden çevrileceği yönündedir. “ şeklinde hüküm verildiği,
Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2014/5224 Esas, 2015/3582 sayı 12/05/2015 tarihli kararında; Yabancı para alacağının aynen kaydı, alacaklılar arasında eşitliği ön planda tutan İflas Hukuku’nun bu prensibini de zedelemiş olacaktır “ şeklinde hüküm kurulduğu,
Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2005/8313 Esas, 2005/11220 tarihli kararında; “Mahkemece anılan yasa hükmü gözetilmeden hüküm kurulması ve yabancı paranın iflas tarihinde Türk Lirası karşılığının masaya kaydı gerektiği düşünülmeden yabancı para üzerinde hüküm kurulması isabetsizdir…” denildiği,
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 1997/2756 Esas, 1997/4683 08.05.1997 tarihli kararında da;
“…İflasta alacaklılar arasında eşitlik ilkesi gereğince, İİK.nun 206. maddesinde sayılan imtiyazlı alacaklar arasında sayılmayan yabancı para alacağının, iflasın açıldığı tarih itibariyle Türk Parası´na çevrilerek masaya kaydında bir isabetsizlik yoktur “ şeklinde hükme yer verilerek, buna göre de konu ile alakalı birden fazla Yargıtay ve BAM kararları ile yerleşik bir içtihadın oluştuğu anlaşılmaktadır.
Yine konu ile alakalı Adalet Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 28/02/2020 tarih ve 16042/16043 sayılı yazılarında özetle; ” …Mevzuatımız, döviz hesaplarında bulunan dövizin, döviz cinsinden İflas Müdürlüğü hesabına gönderilmesine ve döviz cinsinden tahsilat yapma imkanı vermemektedir. Kanun ve yönetmelikler gereği Türk Lirası üzerinden tahsilat ve reddiyat işlemleri yapılmakta ve kasa mutabakatları sağlanmaktadır. Kanun ve yönetmelikler gereği İflas Müdürlüğünün döviz cinsinde bir tahsilat yapabilmesi mümkün değildir. İflas masasına yazdırılan alacağın Türk parası olarak bildirilmesi gerekir. Konusu yabancı para (döviz) alacaklarda, (BKm.99,II,III), konusu para olmayan alacaklara kıyas ile, iflasın açıldığı andaki döviz kuru (TC Merkez Bankası Efektif Satış kuru) üzerinden Türk Lirasına çevrilir ve Türk parası olarak iflas masasına yazdırılır denilmektedir. Müflislerin bankalar nezdinde bulunan döviz hesaplarındaki paranın da Türk Lirasına çevrilerek İflas Müdürlüklerinin emanet kasa hesabına yatırılması gerekmektedir. Aksi durumda İcra ve İflas Müdürlüklerinde açılacak döviz hesaplarının Türk Lirası karşılığı her gün farklılık gösterecek, her akşam yapılan kasa kontrolleri imkansızlaşarak kasa mutabakatı sağlanamayacak, gerek savcılık gerekse müfettiş denetimleri aksayacaktır. Müflislerin bankalar nezdindeki döviz hesaplarının İflas Müdürlüklerinin Vakıfbank Emanet Kasa Hesabına mevcut kanun, yönetmelik ve mevzuatın izin verdiği ve öngördüğü tek para birimi olan Türk Lirasına çevrilmek suretiyle yatırılması gerekmesi gerek yasa, gerek yönetmelik ve gerekse genelgelerden ve UYAP sistemi işleyişinden, İcra ve İflas Müdürlüklerince döviz hesabı açılamayacağına dair Müdürlüğümüzce kanaat oluşmuştur…” İflas alacaklılarının alacakları arasında yabancı para borçları söz konusu olduğunda, yabancı para alacaklarının ülke parasına çevrilip çevrilmeyeceğine ilişkin bir hükme yer verilmemiştir. İİK m.198 hükmünde sadece konusu para olmayan alacakların paraya çevrilmesi öngörülmüştür. Bu hüküm uyarınca yabancı para alacaklarının iflastan etkilenmeyeceği sonucuna varılabilse de hüküm öyle yorumlanmamaktadır. Doktrinde yabancı para alacaklarının Türk parasına çevrilmesi gerektiği kabul edilmektedir. Yabancı para alacaklarının aynı paraya çevrilmesi de alacaklılara eşit davranılması ilkesinin bir sonucudur. İflas masasına giren mallar ülke parası üzerinden satıldığından iflas takibi sonunda alacaklıların alacağı da ülke parası ile ödenir. Yabancı para alacağının iflas masasına kaydedilirken ülke parasına çevrilmesi diğer alacaklılarında kendi alacaklarının miktarlarını tespit etmesine yardımcı olur. Bütün bu sebepler nedeniyle iflas hukukunda da İİK m.58/II-3 hükmünde öngörülen yabancı para borcunun ülke parasına çevrilme zorunluluğu iflas masasına kaydedilme durumunda da geçerli olmalıdır. İflas hukukunda yabancı para alacaklarının ülke parasına çeviri zorunluluğu sadece gerçek olmayan yabancı para alacakları için değil, gerçek yabancı para alacakları için de geçerlidir. Yabancı para alacaklarının da konusu para olmayan alacaklara kıyasen iflasın açıldığı tarihteki kur üzerinden TL’ye çevrileceği kabul edilmektedir. Tüm alacaklılara eşit davranılması için İflas halinde yabancı para borçları öncelikle iflas masasına kaydedilirken iflasın açıldığı tarihteki kur üzerinden TL’na çevrilir. Kabule göre, yabancı para alacaklarının iflas masasına kayıt şekli konusunda İcra ve İflas Kanunu’nda açık bir hüküm yoktur. Sadece İcra ve İflas Kanunu’nun 198. maddesinin 1. fıkrasında, konusu para olmayan alacakların, ona eşit bir kıymete para alacağına çevrileceği öngörülmüştür. İcra İflas Kanunu’nun 195. maddesinde iflasın açılması ile müflisin borçlarının muaccel olacağı ve iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ve takip masraflarının ana paraya ilave edilerek masaya kaydedileceği öngörülmüştür. Bu hükmün amacı, iflas tarihinde masanın aktif ve pasiflerinin eşit şekilde ve aynı zamanda belirlenerek müflisin tüm alacaklılarına eşit ödeme yapılmasıdır. Bunu sağlamak için de yabancı para alacakların aynı paraya (Türk Parasına) çevrilmesi gerekir. Çeviri zamanı ise, yabancı para alacakları ve konusu para olmayan alacaklar için iflas kararının verildiği tarih olmalıdır. “ görüşüne yer verilmiştir.
Kocaeli 3.İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/316 Esas, 2020/459 sayılı, 23/11/2020 tarihli kararının gerekçesinde de; yukarıda bahsedilen Adalet Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görüşünün mahkemece usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle icra müdürlüğünde döviz hesabı açılmayacağı ve döviz bedelli paranın iflasın açıldığı kur üzerinden TL’ye çevrilerek TL üzerinden nemalandırılması gerekeceğine dair karar verilmiş, istinaf kanun yolu açık olarak verilen karar Sakarya 8.Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nin 2021/74 Esas, 2021/473 19/03/2021 tarihli kararı ile kesin nitelikte olması nedeniyle usulden reddedilerek yerel mahkeme kararının kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan hususlar birlikte değerlendirildiğinde;
İflas Müdürlüklerinde döviz cinsinden bir tahsilat yapabilmesinin mümkün olmadığı, sistemin sadece Türk Lirası cinsinden tahsilat ve reddiyat (ödeme) yapılmasına imkan tanıdığı, her türlü parasal işlem Türk Lirası cinsinden yapılabildiği, BKm.99,II,III.maddeleri gereğince konusu para olmayan alacaklara ve İcra ve İflas Kanunu’nun 198. maddesinin 1. fıkrasında, konusu para olmayan alacaklar kıyas yapılarak iflasın açıldığı andaki döviz kuru (TC Merkez Bankası Efektif Satış kuru) üzerinden Türk Lirasına çevrilmesi ve Türk parası olarak iflas masasına yazdırılmasının gerektiği, zira iflas tarihinde masanın aktif ve pasiflerinin eşit şekilde ve aynı zamanda belirlenerek müflisin tüm alacaklılarına eşit ödeme yapılmasının genel amaç olduğu, yabancı para alacağının aynen kabul edilmesinin alacaklılar arasında eşitliği ön planda tutan İflas Hukuku’nun bu prensibini de zedelemiş olacağı zira, iflasta imtiyazlı alacakların İİK’nın 206. maddesinde ilk beş sırada sayıldığı, yabancı paranın masaya aynen kaydedilmesi halinde, yabancı para alacakları lehine kanunda öngörülmeyen bir imtiyaz yaratılmış olacağı, oluşan durumun her sıradaki alacaklıların eşit hakka sahip olduğunu belirten İİK’nın 207. maddesine aykırılık teşkil edeceği aşikardır.
Başka bir ifadeyle kurlar üzerinde ani bir artış veya düşüş gösteren bir döviz türü üzerinden başvurulan bir alacak talebi başvurusunun bulunulduğu da düşünüldüğünde; söz konusu durumun İİK 247.maddesi gereğince yapılacak son hesabı dahi etkileyeceği, kesinleşen sıra cetveline göre İİK 207.maddesi gereğince her sıranın alacaklıları aralarında müsavi (eşit) hakka sahip olmaları nedeniyle alacakları oranında (garameten) yapılan paylaşımlarda alacaklıların alacak tutarlarının saat ve dakika bazında dahi sürekli değişkenlik göstereceği bu nedenle hiçbir bir zaman net ve kesin bir tutarın belirlenemeyeceği ve bu şekliyle yasada 6 ay içinde bitirilmesi öngörülen tasfiyenin hesaplama çıkmazına girerek bitirilemeyeceği, yukarıda saydığımız tüm hususlarla bir bütün olarak hep birlikte değerlendirdiğimizde yüksek yargı kararlarında da bahsedildiği şekilde hukuka uygun, ölçülü ve en isabetli yorumun iflas masasına alacak kaydının iflasın açıldığı andaki döviz kuru (TC Merkez Bankası Efektif Satış kuru) üzerinden Türk Lirasına çevrilmesi ve Türk parası olarak iflas masasına yazdırılmasının olacağı sonucuna varılacaktır.
Söz konusu paylaşımlarımız iflas hukukuna dair Yargıtay, Bölge Adliye Mahkemesi, Yerel mahkeme kararları ile Adalet Bakanlığı birimlerinin iç yazışmaları ışığında kendi yorum ve değerlendirmelerimiz olup, ilgili olan herkese yararlı olması dileğiyle.
Kaynaklar:
1) 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu ilgili maddeleri
2) Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 2021/5097 Esas, 2021/2375 sayılı 20.12.2021 tarihli kararı
3) Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/5224 Esas, 2015/3582 12.5.2015 tarihli kararı
4) Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2005/8313 Esas, 2005/11220 tarihli kararı
5) Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 1997/2756 Esas, 1997/4683 08.05.1997 tarihli kararı
6) Borçlar kanunu (99,II,III)
7) Adalet Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 28/02/2020 tarih ve 16042/16043 sayılı yazısı
8) Kocaeli 3.İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/316 Esas, 2020/459 23/11/2020 tarihli kararı
9) Sakarya 8.Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesi’nin 2021/74 Esas, 2021/473 19/03/2021 tarihli kararı
10) Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23.Hukuk Dairesinin 2018/1450 Esas, 2022/98 sayılı 28/01/2022 tarihli karar