İflasTasarrufun İptaliYargıtay Kararları

İflas yolu ile yapılan takibe dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davalarında, iflas etmeden önce elinden çıkartan borçlunun iflasına karar verilmiş bulunmasına göre kesin veya geçici aciz belgesi ibraz edilmesi, alacağın iflas masasına kaydedilmiş olması sebebi ile de alacağın kesinleşmiş olması ön şartı aranmaz ise de

İflas yolu ile yapılan takibe dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davalarında, iflas etmeden önce elinden çıkartan borçlunun iflasına karar verilmiş bulunmasına göre kesin veya geçici aciz belgesi ibraz edilmesi, alacağın iflas masasına kaydedilmiş olması sebebi ile de alacağın kesinleşmiş olması ön şartı aranmaz ise de, iflas yolu ile yapılan takibe dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davalarında İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının ayrı ayrı araştırılması gerekeceği

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve asli müdahil Ş. Gündöner vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü.

Davacı vekili, müflis şirketin iflas etmeden önce adına kayıtlı taşınmazını mal kaçırma gayesi ile diğer davalıya devrettiğinin tespit edildiğini beyan ederek yapılan tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili ve davacı yanında yer alan asli müdahil Ş. Gündöner vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece “takip konusu alacağın gerçek bir alacak olması, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması, iptali istenen tasarrufun, takip konusu borçtan sonra yapılması ve borçlu hakkındaki takibin kesinleşmiş olması, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, bahsi geçen ön koşulların oluşmadığı, İİK’nun 277. ve izleyen maddelerine dayalı eldeki davanın açılmasının mümkün görülmediği” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir.

Dava, İİK.’nın 277. ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.

Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir. Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.

İptal davasının “kimler tarafından” açılabileceği İİK madde 277 de düzenlenmiştir. İİK madde 277 e göre tasarrufun iptali davası; – Haciz yolu ile takiplerde; elinde kesin aciz belgesi veya geçici aciz belgesi sahibi alacaklı ;

– İflas yolu ile takiplerde iflas idaresi tarafından, iflas idaresi, bu davayı açmak istemezse, kendisine -İİK. mad. 245 uyarınca dava hakkı devir olunan alacaklı tarafından açılır.

İflas yolu ile yapılan takibe dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davalarında, iflas etmeden önce elinden çıkartan borçlunun iflasına karar verilmiş bulunmasına (yani borçlunun iflası ile acz içinde olduğunun kabul edilmiş bulunmasına) göre kesin veya geçici aciz belgesi ibraz edilmesi, alacağın iflas masasına kaydedilmiş olması sebebi ile de alacağın kesinleşmiş olması ön şartı da aranmaz.

Ancak; İflas yolu ile yapılan takibe dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davalarında İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı ayrı ayrı araştırılmalıdır.

Mahkemece her bir madde (İİK 278, 279, 280) ayrı ayrı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hiçbir gerekçe belirtilmeksizin yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve asli müdahil vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve asli müdahile geri verilmesine 27/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

4. HD. 27.10.2021 T. E: 1345, K: 7717

Related Articles

Back to top button