Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

İhtiyati haciz dolayısıyla konulan hacizlerin fekki için tahsil harcının yatırılması gerekmemektedir.

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Güler Yağcı tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Şikayetçi alacaklı vekili icra müdürlüğüne verdiği dilekçe ile, borçlu hakkında henüz takibe geçilmeden ve icra emri tebliğ edilmeden Şanlıurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli 2015/285 D. İş sayılı ihtiyati haciz kararına dayanarak, borçlunun ihtiyaten haczedilen araçlarından plaka numaralarını bildirdiği altı aracın haczinin fekki talebinde bulunması üzerine, haricen tahsil harcı yatırılması halinde alacaklı vekilinin talebinin kabulüne karar verileceğine ilişkin 27.11.2015 tarihli müdürlük kararının, tahsil harcının ancak ödeme emri tebliğinden sonraki işlemler nedeniyle alınacağından müdürlük kararının 492 Sayılı Harçlar Kanununa aykırı olduğunu ileri sürerek iptali ve dosyaya yatırılan tahsil harcının iadesi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, hacizlerin kaldırılması talebi alacağın tahsil edildiğine karine teşkil edeceğinden, hacizlerin kaldırılması için tahsil harcının ödenmesi zorunlu olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür.
Tahsil harcı, konusu para olan veya parayla değerlendirilebilen icra takiplerinde, takip dosyasına yapılan ödemeler nedeniyle alınan nispi bir harç türüdür.

İİK’nun 264/son maddesi; “Borçlu müddeti içinde ödeme emrine itiraz etmez veya itirazı icra mahkemesince kesin olarak kaldırılır veya mahkemece iptal edilirse, ihtiyati haciz kendiliğinden icrai hacze inkılabeder” hükmünü içermektedir.

İhtiyati haciz ise; İİK.nun 257. ve bunu izleyen maddelerinde düzenlenmiş olup; “rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş alacaklar ile muayyen ikametgahı bulunmayan, mal kaçıran borçlular için vadesi gelmemiş alacakları temin bakımından” borçlunun mallarının ve haklarının üzerine konulan tedbir niteliğinde bir işlemdir. İİK.nun 264. maddesindeki “ihtiyati haczi yaptıran alacaklının 7 gün içerisinde takip talebinde bulunması veya dava açması zorunluluğunu içeren” hükümden de anlaşılacağı üzere, ihtiyati haciz ile icra takibi ayrı hukuki düzenlemeler olup ayrı ayrı hukuki sonuçlar doğurur. Bu nedenlerle, ihtiyati haciz icra takip işlemi olmayıp, yapılacak icra takibinden veya açılacak davadan önce ya da sonra uygulanan ve HUMK.nun 101. ve bunu izleyen maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir benzeri bir işlem olduğundan, İİK.nun 289. maddesinde öngörülen takip yasağından sayılamaz.
  Bu nedenle ihtiyati hacze binaen yapılan işlemlerin icra takip işlemi olmadığının kabulü gerekir.

  Dolayısıyla, tahsil harcı, ancak icra takibi sırasında, takip dosyasına münhasıran yapılan ödemelerden kesilen bir harç olup, takip kesinleşmediği müddetçe ihtiyati haciz, icrai hacze dönüşmeyeceğinden ve dolayısıyla bu durumda ihtiyati haciz icra takip işlemi sayılamayacağından, ihtiyati haciz kapsamında, ihtiyaten haczedilen araçlardaki haczin fekki nedeniyle tahsil harcının kesilmesi mümkün değildir.

Somut olayda, henüz icra takibine dahi başlanmamış olup, ihtiyati haciz icrai hacze dönüşmediğinden, borçlunun, ihtiyati haciz kapsamında haczedilen araçları üzerine konulan hacizlerin fekki sırasında tahsil harcı kesilemez.

SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

12. H.D.  02.10.2018 T. E: 2018/3863, K:  2018/9055

Exit mobile version