1. Taraflar arasındaki “ihalenin feshi” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Çorlu İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin reddine ilişkin karar, borçlu vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Hukuk Mahkemesi 22. Hukuk Dairesince verilen istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, ihalenin fesine ilişkin kararın alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İstanbul Bölge Adliye Hukuk Mahkemesi 22. Hukuk Dairesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. İNCELEME SÜRECİ
Borçlu İstemi:
4. Borçlu vekili şikâyet dilekçesinde; ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte Ergene ilçesi, 454 ada, 14 parselde kayıtlı bir bodrum, bir zemin katlı prefabrik fabrika binası ve arsası nitelikli taşınmazın alacaklıya alacağına mahsuben ihale edildiğini, ancak İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 150/e maddesi gereğince süresi içinde satış istenmediğinden takibin düştüğünü, düşmüş olan takipte satış istenemeyeceğini, taşınmaz satışının KDV’den istisna olmasına rağmen %18KDV uygulanmasının ihaleye katılımı azalttığını, ipoteğin kapsamı dışındaki malların da satıldığını, fabrika binası içindeki menkul malların kiracı K. Dayanıklı Tüketim Malları San. Tic. Ltd. Şti.’ne ait olduğunu, menkul malların ipoteğe dahil olmadığı hâlde ihaleye konu edilmesinin talebi azalttığını, taşınmazın organize sanayi bölgesinde olması sebebiyle satış ilanında “…ihaleye katılacakların aşağıda belirtilen taahhütnameyi ve içeriğinin kabul edildiğine dair … Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanlığı’na taahhütte bulunması gerektiği…” şeklinde şart bulunmasına rağmen dosya içeriğinde alıcının böyle bir belgeyi organize sanayi bölgesi müdürlüğüne sunduğuna ve onay aldığına dair bir yazı bulunmadığını, satış ilanının organize sanayi bölgesinde de ilan edilmesi gerektiğini ileri sürerek ihalenin feshine karar verilmesini talep etmiştir.
Alacaklı Cevabı:
5. Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; süresinde yapılan satış talebinin usule ve yasaya uygun olduğunu ve satış avansının da yatırıldığını, diğer şikâyetlerin de yerinde olmadığını belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.
6. Borçlu; usulüne uygun davetiye tebliğ edilmesine rağmen cevap vermediği gibi duruşmaya da katılmamıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
7. Çorlu İcra (Hukuk) Mahkemesinin 29.05.2018 tarihli ve 2018/193 E., 2018/392 K. sayılı kararı ile; İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2015/2391 E. sayılı dosyasında yazılan talimat üzerine Çorlu 2. İcra Müdürlüğünün 2015/268 Tal. sayılı dosyasında satışın yapıldığı, dosyaların esas numaraları gözetildiğinde alacaklının aynı yıl içerisinde satış talep ettiği anlaşıldığından bu yöndeki iddianın yerinde olmadığı, satış ilanının şikâyetçi borçlu vekiline 05.01.2018 tarihinde tebliğ edildiği, KDV oranının satış şartnamesinde doğru gösterilmemesinin satış öncesi döneme ilişkin bir şikâyet olup, satış ilanı tebliğ edildiği hâlde süresinde şikâyet edilmeyen satış öncesi işlemlerin kesinleştiği, şikâyetçinin taşınmaz ve üzerinde bulunan ekipmana dair icra müdürlüğünce tanzim edilen kıymet takdiri raporuna itiraz ettiği, şikâyetçinin ipoteğin kapsamı dışında kalan malların satıldığına ilişkin şikâyeti süresinde ileri sürmediğinden bu iddianın ihalenin feshinde dinlenmesinin mümkün olmadığı, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nun 15. maddesi uyarınca alacaklı bankanın Beyoğlu 23. Noterliğinin 02.03.2018 tarihli ve 0297 yevmiye numaralı taahhütnamesi ile kanuni şatları haiz taahhütname verdiği, icra müdürlüğünün 22.12.2017 tarihli satış kararında satış ilanının Çorlu 2. İcra Müdürlüğünün ilan panosu, belediye ilan tahtası ve ulusal bir gazetede ilan edilmesine karar verildiği ve bu doğrultuda ulusal gazetede ilan yapıldığı, icra müdürlüğünce yapılması takdir edilen ilanların yapıldığı, ihalenin yasaya ve usule uygun olduğu gerekçesi ile şikâyetin reddine ve şikâyetçi aleyhine ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
8. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
9. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 14.11.2019 tarihli ve 2018/2954 E., 2019/2172 K. sayılı kararı ile; takip tarihi itibari ile uygulanması gereken İİK’nın 150/e maddesi hükmünün emredici nitelikte olup mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği, takibin düştüğü tarihten sonra yapılan işlemler yok hükmünde olacağından bu tarihten sonra yapılan ihalenin de sırf bu nedenle feshi gerektiği, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde borçlulara icra emrinin 22.05.2015 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklı vekilinin 04.11.2015 tarihinde satış talep ettiği, 25.04.2016 tarihinde ise satışın düşürülmesi talebinde bulunduğu, borçlulara icra emri tebliğinden sonra başlayan bir yıllık sürenin sonu olan 22.05.2016 tarihine kadar alacaklı vekili satış talebinde bulunmadığından takibin düştüğü, takibin düşmesinden sonra yapılan ihalenin sırf bu nedenle re’sen feshi gerektiği gerekçesi ile şikâyetçinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, Çorlu 2. İcra Müdürlüğünün 2015/268 Tal. sayılı dosyasında 19.03.2018 tarihinde yapılan ihalenin feshine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
10. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 04.03.2020 tarihli ve 2020/1423 E., 2020/2181 K. sayılı kararı ile;
“…İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, takip kapsamında alacağa mahsuben alacaklıya ihale edilen fabrika binası ve arsasına ilişkin ihalenin feshini talep ettiği, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği, borçlunun; KDV istenemeyeceği, ipotek kapsamı dışındaki malların satıldığı ve satış ilanının Organize Sanayi Bölgesinde ilan edilmediğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurduğu Bölge Adliye Mahkemesince icra emrinin tebliğinden itibaren bir yıllık süre içerisinde satış talebinde bulunulmadığından takibin düştüğü gerekçesi ile ihalenin feshine karar verildiği görülmektedir.
Somut olayda, yukarıda açıklandığı üzere İlk Derece Mahkemesinin şikayetin reddine ilişkin kararına karşı borçlu tarafından yapılan istinaf başvurusunda, başvuru sebepleri arasında, bir yıllık satış isteme süresi içerisinde satış istenmediği hususunun ileri sürülmediği halde, kamu düzenine ilişkin olmayan ve Mahkeme’ce re’sen ele alınamayacak bu hususun, Bölge Adliye Mahkemesi’nce re’sen dikkate alınarak ihalenin feshine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle bölge adliye mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
12. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 24.06.2020 tarihli ve 2020/1074 E., 2020/1307 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesinin yanında, Özel Dairenin 14.09.2015 tarihli ve 2015/1815 E., 2015/20829 K.; 19.11.2013 tarihli ve 2013/30537 E., 2013/36507 K., 24/10/2013 tarihli ve 2013/25497 E., 2013/33225 K. 22.10.2013 tarihli ve 2013/23351 E., 2013/32887 K. ile 22.10.2013 tarihli ve 2013/22892 E., 2013/32859 K. sayılı kararlarında da benimsendiği üzere İİK’nın 150/e maddesine göre ödeme emri veya icra emrinin tebliğinden itibaren nihayet bir sene içinde taşınmaz satışının talep edilmesi gerektiği, satışın belirtilen müddetler içinde istenmemesi hâlinde takibin düşeceği ve yasanın bu hükmünün emredici nitelikte olduğu, bu tarihten sonra yapılan ihalenin sırf bu nedenle feshi gerektiği, İİK’nın 150/e maddesinin 3. fıkrasında aynı Kanun’un 78. maddenin 2. fıkrası hükmünün rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takipte de kıyasen uygulanacağının ifade edildiği, söz konusu düzenlemede 78. maddenin son fıkrasına yapılan bir atıf bulunmadığı, İİK’nın 78. maddesinin son fıkrasında ilamsız icra takibinde dosyanın muameleden kaldırılması üzerine yeniden haciz isteme hakkının alacaklı tarafından vukubulan yenileme talebinin borçluya tebliğine mütevakıf olduğunun hükme bağlandığı, yani ilamsız icra takibinde dosyanın muameleden kaldırılmasından sonra alacaklıya aynı takipten alacağını tahsil edebilme hakkı yenileme talebi ile verilmişken bu yolun ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan icra takiplerinde alacaklıya tanınmadığı, düşen bir ipotekli takipte yenileme talebinde bulunulamayacağı, Özel Dairenin 20.09.2010 tarihli ve 2009/19298 E., 2010/20222 K. sayılı kararına da belirtildiği üzere bir yıllık satış isteme süresini geçiren alacaklının aynı takibe devam edemeyeceği gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ihalenin feshi talebinde istinaf sebebi olarak ileri sürülmeyen İİK’nın 150/e maddesine göre süresinde satış istenmemesi nedeniyle takibin düştüğü iddiasının re’sen incelenip incelenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
15. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) ”İstinaf dilekçesi” kenar başlıklı 342. maddesinin 2. fıkrasında istinaf dilekçesinde bulunması gereken hususlar belirtildikten sonra 3. fıkrasında istinaf dilekçesinin başvuranın kimliği ve imzasıyla, başvurulan kararı yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması durumunda diğer hususlar bulunmasa bile reddolunmayıp, aynı Kanun’un 355. maddesi çerçevesinde gerekli incelemenin yapılacağı hükme bağlanmıştır.
16. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesinde ise; “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” düzenlemesi yer almakta olup, hükümet gerekçesi “…Tercih edilen istinaf sisteminde, ilk derecedeki yargılama tümüyle tekrarlanmamaktadır. Bu sebeple, istinaf sebepleri ile sınırlı tutulmuştur. Zira, istinaf incelemesi ilk derece mahkemesi kararını denetleyerek ondan sonra yapılan yargılama özelliği taşımaktadır. Bununla beraber kamu düzenini ilgilendiren hususlarda bölge adliye mahkemesi istemle bağlı olmaksızın re’sen inceleme yapar. Örneğin, kamu düzenini ilgilendiren görev kuralına aykırılık bölge adliye mahkemesince re’sen incelenir. Yine dava şartlarının var olup olmadığı bölge adliye mahkemesince re’sen araştırılır. Bunun gibi, re’sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu davalarda bölge adliye mahkemesi tarafların istemiyle bağlı olmaksızın ilk derece mahkemesinin kararını inceler.” şeklindedir.
17. Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile düzenlenen istinaf sebeplerinin “kamu düzenine aykırılık” ve “taraflarca ileri sürülen” nedenler olmak üzere iki ayrımda incelenmesi gerekir. Kamu düzenine aykırılık mutlak istinaf sebebidir ve bölge adliye mahkemesince kendiliğinden gözetilir. Bu nedenle kamu düzenine aykırı bir sebebin istinaf dilekçesinde ileri sürülüp sürülmemesinin de bir önemi bulunmamaktadır. Ne var ki kamu düzenine aykırı olmayan istinaf sebeplerinin istinaf dilekçesinde mutlaka gösterilmesi gerekmektedir. Kamu düzenine aykırı olmayan bir istinaf sebebi istinaf dilekçesinde gösterilmemiş ise bölge adliye mahkemesince kendiliğinden dikkate alınamaz. Çünkü istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
18. Bu itibarla istinaf sebeplerinin yeterince açık ve tam gerekçeleri ile ortaya konulması gerekir. Bu şekilde sebebi tam olarak belirtilmemiş dilekçelerle yapılan başvuruları Bölge Adliye Mahkemesinin sadece kamu düzenine aykırılık yönünden incelemesi, bunun dışında bir incelemeye tâbi tutmaması gerekir (Pekcanıtez H./ Özekes, M./ Akkan, M./ Korkmaz, H. Taş: Pekcanıtez Usûl, Medeni Usûl Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2223).
19. Kanun’un açık hükmü gereğince, eğer istinaf dilekçesinde, istinaf sebebi belirtilmemişse o husus istinaf sebebi olarak dikkate alınmamalıdır. Çünkü taraflarca getirilme ilkesi (HMK m. 25) istinaf aşamasında da kural olarak geçerlidir (Pekcanıtez Usûl, s. 2214).
20. Bir kuralın kamu düzeni ile ilgisi, ülkenin sosyal, ekonomik, kültürel ve tarihsel gerçeklerine göre belirlenmektedir. Diğer bir anlatımla, sözü edilen gerçekler kuralın vazgeçilmezliğini, toplumsal yararını ve hukuk düzeninin korunmasına yönelik amacını ortaya koyuyorsa kuralın kamu düzeni ile ilgisi olduğu kabul edilmelidir. Bilimsel içtihatlarda kamu düzeninin zamana ve mekâna göre değişiklik gösterdiği kabul edilmekte, devletlerin vazgeçemeyeceği temel ilkelerde kamu düzenine ilişkin olarak değerlendirme yapıldığı anlaşılmaktadır. Kamu düzenine ilişkin hükümler, toplumun veya genel bir grubun menfaatlerini sağlamaya ve korumaya yönelik kurallar olmakla bu kuralların temelinde kamu yararının, genel ahlak ve adabın ve zayıfların korunması düşüncesi bulunmaktadır.
21. Borçlunun, üçüncü kişilerin ve kamunun menfaatini korumak için konulmuş âmir hükümlere aykırı olarak yapılmış olan işlemler, kamu düzenine aykırıdır (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku, Ankara 2013, s. 109).
22. Bu aşamada belirtmek gerekir ki ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile (ilamsız ve ilamlı) takip talebi üzerine icra dairesi, kendiliğinden satış hazırlıklarına başlar. Bu maksatla, tapudan kayıt örneklerini ve belediyeden taşınmazın son imar durumunu getirtir ve takibin kesinleşmesini beklemeden kıymet takdirini (İİK m. 128/2, 4; m. l28/a) yaptırır (İİK m. 150/d). İcra dairesi takip talebi üzerine re’sen satış hazırlıklarına başlayabilir ise de talep olmadan re’sen rehinli malı satamaz. İİK’nın 150/g maddesinin atfı ile uygulanması gereken aynı Kanun’un 123 ila 136. maddeleri gereğince rehinli (ipotekli) taşınmaz mallar yalnız açık artırma yolu ile satılır.
23. İcra ve İflas Kanunu’nun 150/e maddesi “…(Değişik birinci fıkra: 2/7/2012-6352/32 md.) Alacaklı, taşınır rehnin satışını ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren altı ay içinde, taşınmaz rehnin satışını da aynı tarihten itibaren bir yıl içinde isteyebilir.
Satış yukarıdaki fıkrada gösterilen müddetler içinde istenmez veya talep geri alınıp da bu müddetler içinde yenilenmezse takip düşer.
78 inci maddenin 2 nci fıkrası hükmü rehnin paraya çevrilmesi yoliyle takipte de kıyasen uygulanır…” şeklindedir.
24. İcra ve İflas Kanunu’nun 78. maddesinin 2. fıkrası ise “Haciz istemek hakkı, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren bir sene geçmekle düşer. İtiraz veya dava halinde bunların vukuundan hükmün katileşmesine kadar veya alacaklıyla borçlunun icra dairesinde taksit sözleşmeleri yapmaları halinde taksit sözleşmesinin ihlaline kadar geçen zaman hesaba katılmaz.” düzenlemesini içermektedir.
25. Rehnin paraya çevrilmesi yolu ile ilâmsız takipte, ödeme emrine itiraz hâlinde, itirazın kaldırılması için icra mahkemesine (İİK m. 68-68/a) veya itirazın iptali için mahkemeye (İİK m. 67) başvurulması tarihinden icra mahkemesinin itirazın kaldırılması kararının veya mahkemenin itirazın iptali kararının kesinleşmesine kadar geçen zaman, bu altı ay veya bir yıllık satış isteme süresinin hesabına dahil edilmez (İİK m. l50/e-3; m.78/2). Bundan başka, borçlu ile alacaklının borcun taksitlendirilmesi için icra dairesinde yapacakları sözleşme veya sözleşmelerin (taksitle ödeme sözleşmesi ve sözleşmelerinin) devamı süresince de İİK’nın 150/e maddesinde düzenlenen bir yıl veya iki yıllık satış isteme süresi işlemez. Ancak, bu sözleşme veya sözleşmelerin toplam süresinin on yılı aşması hâlinde, aştığı tarihten itibaren süreler kaldığı yerden işlemeye başlar (İİK m. 111/3). Genel haciz yolundakinden farklı olarak, burada altı ay veya bir yıl içinde satış istenmezse rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip düşer, başka bir deyişle iptal edilir. Bu altı ay veya bir yıllık satış isteme süresini geçiren alacaklının, eski (düşen) takibe devam etmesi mümkün olmayıp, yeni baştan rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapması gerekir (Kuru, s. 1021-1022).
26. İcra ve İflas Kanunu’nun 150/e maddesi gereğince alacaklının ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde taşınmazın satışını istemesi gerekir. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olduğundan icra müdürlüğünce re’sen uygulanması gerekir. Bu konudaki şikâyet nedeni kanunun ağır ihlâli olup, kamu düzenine aykırılık nedeniyle süresiz şikâyete tabidir (Pekcanıtez, H./ Simil, C.: İcra- İflas Hukukunda Şikâyet, İstanbul 2017, s. 218).
27. Somut olayda; ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takipte Tekirdağ ili, Çorlu ilçesi, … Köyü, 454 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın 19.03.2018 tarihinde alacaklı vekiline ihale edildiği, borçlu vekilinin ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, icra mahkemesince verilen şikâyetin reddine ilişkin karara karşı borçlu vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, bölge adliye mahkemesince İİK’nın 150/e maddesinin emredici hüküm olup, re’sen dikkate alınması gerektiği gerekçesi ile istinaf talebinin kabulü ile ihalenin feshine karar verildiği, borçlu vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece istinaf dilekçesinde başvuru sebepleri arasında bir yıllık satış isteme süresi içerisinde satış istenmediği hususunun ileri sürülmediği, kamu düzenine ilişkin olmayan ve mahkemece re’sen ele alınamayacak bu hususun bölge adliye mahkemesince re’sen dikkate alınarak ihalenin feshine karar verilemeyeceği gerekçesiyle bölge adliye mahkemesi kararının bozulduğu anlaşılmaktadır.
28. İcra ve İflas Kanunu’nun 150/e maddesi gereğince alacaklının ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde taşınmazın satışını istemesi gerekir. Hak düşürücü bu sürede satışın istenmemesi durumunda takibin düştüğü tarihten sonra yapılan işlemler yok hükmünde olacağından, bu tarihten sonra yapılan ihalenin de feshi gerekir. Kanun’un bu hükmü kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re’sen gözetilmesi gerekir.
29. Hâl böyle olunca, bölge adliye mahkemesinin İİK’nın 150/e maddesinin re’sen gözetileceğine ilişkin direnme kararı yerindedir.
30. Ne var ki, Özel Dairece işin esası incelenmediğinden alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Direnme kararı uygun olup alacaklı vekilinin işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 22.09.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
HGK. 22.09.2022 T. E: 2020/12-702, K: 1146