Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

İİK.m.99 uyarınca taşınır mal üçüncü kişi yedinde iken yapıldığı durumlarda istihkak davasının mülkiyet karinesi lehine olan üçüncü kişi tarafından İİK.m.96 hükmüne dayanılarak açılması halinde dahi ispat yükü yer değiştirmeyeceği için alacaklı, mülkiyet karinesinin aksini ispat yükü altındadır. 

T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2015/14550
KARAR NO : 2015/16152

Y A R G I T A Y İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/06/2013
NUMARASI : 2011/1153-2013/742

DAVA TÜRÜ : İstihkak

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

K A R A R

Davacı 3. kişi şirket vekili, borçlu şirketin borcundan dolayı müvekkili şirketin mallarının haczedildiğini, borçlu ile müvekkilinin adreslerinin farklı olduğunu, borçlu ile ilgilerinin bulunmadığını, haczedilen malların müvekkiline ait olduğunu iddia ederek davanın kabulü ile, hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, haczin davacı 3. kişi şirketin iş yerinde yapıldığı, N……Öztarhan ile M…… N……. Keçili’nin davacı 3. kişi ve borçlu şirkette hissedar oldukları aynı zamanda her iki şirketin yönetim kurulunda yer aldıkları, davacı 3. kişi şirket ve borçlu şirketin 2005-2008 yıllarındaki genel kurul toplantılarını aynı zamanda haciz mahalli olan davacı 3. kişi şirket merkezinde yaptıkları, her iki şirketin faaliyet konularının aynı olduğu, bu hali ile davacı ve borçlu arasında organik bağ bulunduğu ve birlikte hareket ettiklerinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı 3. kişi şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 96 ve devamı maddeleri gereğince 3. kişi tarafından açılmış istihkak istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı şirket ortakları ile borçlu şirket ortaklarının bir kısmının aynı kişiler olduğu, şirketlerin faaliyet konularının aynı olduğu, şirketlerin birlikte hareket ettikleri ve bu doğrultuda aralarında organik bağ bulunduğu gerekçesine dayanılmışsa da; ticaret sicil bilgilerine göre, borçlu şirketin ortaklarının N….. Öztarhan, N…..Keçili, H……… Ayan olduğu, davacı şirketin ortaklarının ise A…. Öztarhan, N….Öztarhan, N.. Keçili ve N.Keçili olduğu, bu haliyle sadece 2 gerçek kişinin her iki şirkette de ortaklığının bulunduğu görülmekle; ortakların bir kısmının aynı olması ve şirketlerin aynı konularda faaliyet göstermeleri nedeniyle organik bağ içinde bulunmaları tek başına İİK’nun 96. ve 97. maddesinin uygulanması için yeterli değildir. Öte yandan takip borçlusu şirket 1993 yılında davacı şirket ise 1978 yılında kurulmuş olup, takibe dayanak ilama göre davanın açılış tarihi 24.11.2006’dır. Bu bilgilere göre 3. kişi ve borçlu şirketlerin kuruluşları borcun doğumundan çok önceki bir tarihe isabet etmektedir. Ayrıca, davacı 3. kişi şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresi “Muallim ….. caddesi No: 43/1 Ortaköy” olup, borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresi ise, “Esentepe Mah. …. sok. No:7/A Şişli” dir, ve haciz 3. kişinin sicil adresinde yapılmıştır. Davaya konu 04.03.2011 tarihli haciz tutanağının incelenmesinden de; haciz mahallinde borçluya ait olabilecek herhangi bir bilginin, belgenin temin edilemediği ve borçlunun haciz adresiyle ilişkisini gösterir emarelere rastlanmadığı gözlenmiştir.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olayda, mülkiyet karinesi davacı 3. kişi yararınadır. 3. kişi tarafından İİK’nun 96. maddesine dayalı olarak dava açılmış olması ispat külfetinin yer değiştirmesine neden olmaz. Dava konusu olayda haczin İİK’nun 99. maddesi hükümleri uyarınca yapıldığının ve davada ispat yükünün davalı alacaklı tarafa ait olduğunun kabulü gerekir. İspat yükü altında olan alacaklı karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip olup, karinenin aksini kanıtlamaya elverişli, dava konusu mahcuzların borçluya ait olduğu ve borçlu ile 3. kişinin adreste birlikte faaliyette bulunduğu kanaatini oluşturacak delilleri dosyaya sunamamıştır.
Bu durumda, Mahkemece, davacı 3. kişinin davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, mülkiyet karinesi hatalı değerlendirilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın temyiz edene iadesine,
10.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KİŞİSEL AÇIKLAMA : İİK’nın 97/a maddesine bakıldığında; maddenin birinci fıkrasında kabul edilen bir taşınır malı elinde bulunduran kimse onun maliki sayılır şeklindeki mülkiyet karinesi, karineye dayanan kimseyi ispat yükünden kurtarır. Bu husus Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190.maddesinin ikinci fıkrasında da ifade edilmiştir; “Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karine temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” İstihkak iddiasına konu malların üçüncü kişinin elinde haczedilmesi durumunda ise mülkiyet karinesi üçüncü kişinin lehine olduğu için bu durumda ispat yükü, hacizli malın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir. Alacaklı malın üçüncü kişiye değil borçluya ait olduğunu ispat yükü altındadır. Bu nedenle üçüncü kişi istihkak davası açmak zorunda bırakılmış olsa dahi, ispat yükü alacaklıda olacaktır. Çünkü ispat yükünün belirlenmesinde tarafların davadaki rollerinin bir ilgisi bulunmamaktadır. Diğer bir ifadeyle ispat yükü tarafların davadaki konumları ile değil; iddia ettikleri vakıalarla ilgili bir husustur. Üçüncü kişinin istihkak davası açmış olması, uyuşmazlığın icra mahkemesi önüne getirilmesi bakımından önemlidir ancak davanın üçüncü kişi tarafından açılmış olması, malın üçüncü kişi elinde haczedilmesi nedeniyle mülkiyet karinesinden yararlanması gerçeğini değiştirmez (Prof.Dr. Hakan PEKCANITEZ – Prof.Dr. Muhammet ÖZEKES, İcra ve İflas Hukuku, Onikilevha Kitapevi, 7.Baskı, İstanbul 2020, s.202) (Aynı yönde Prof.Dr. Timuçin MUŞUL, İstihkak Davaları, Adalet Yayınevi, 2.Baskı, Ankara 2017, s.330-335 ; KURU, Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2.Baskı, 2013, s.579 ; UYAR, Hukuki Mütalaalar, s.604-938). Özetle haczin, İİK.m.99 uyarınca taşınır mal üçüncü kişi yedinde iken yapıldığı durumlarda istihkak davasının mülkiyet karinesi lehine olan üçüncü kişi tarafından İİK.m.96 hükmüne dayanılarak açılması halinde dahi ispat yükü yer değiştirmeyeceği için alacaklı, mülkiyet karinesinin aksini ispat yükü altındadır. (KURU, B. İcra ve İflas Hukuku, C.2. s.1135) (Aynı yönde Y.8.HD. 10.09.2015 T. 14550/16152 ; Y.21.HD. 25.2.2010 T. 321/2093 ; Y.15.HD.22.6.1994 T. 3179 /4213 ; UYAR, Hukuki Mütalaalar, s.604 ; UYAR, İcra ve İflas Kanunu Şerhi, s.8868 ; ÖZKAN, s.509).

Exit mobile version