Taraflar arasında “icra müdürlüğü işlemin iptali ile ihale kararının kaldırılması” istemiyle yapılan şikâyetten dolayı yapılan yargılama sonunda Adana 5. İcra (Hukuk) Mahkemesince istemin kabulüne dair verilen 05.11.2013 tarihli ve 2013/630 E., 2013/658 K. sayılı karar, karşı taraf/alacaklı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 11.02.2014 tarihli ve 2014/184 E., 2014/3384 K. sayılı kararı ile;
“…Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takipte, ihale konusu taşınmazın alacağa mahsuben alacaklıya ihale edildiği, borçlunun, dosya alacağı ile ihale bedeli arasındaki 80.000,00 TL’nin yasal sürede yatırılmaması nedeniyle ihalenin düşürülmesini istediğini, ancak, icra müdürlüğünce sonradan alacaklıya on günlük süre verildiğini belirterek ihale bedeli farkının süresinde yatırılmaması nedeniyle ihalenin düşürülmesi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikâyetin kabulüne karar verildiği görülmektedir.
İİK.nun 130.maddesi gereğince, ihale bedeli peşin ödenir. Ancak, icra müdürü alıcıya on günü geçmemek üzere bir mühlet verebilir.
Somut olayda, alacaklının ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başladığı, borçlunun şikayeti üzerine Adana 2.İcra Mahkemesinin 29/09/2009 tarih ve 2009/175 E.-1025 K. sayılı kararı ile takibe konu ipotek alacağının limit ipoteği olması nedeniyle ipotek bedeli olan 250.000,00 TL’yi aşan kısmın iptaline karar verildiği, diğer bir ifade ile dosya alacağının 250.000,00 TL ile sınırlandırıldığı, ipotekli taşınmazı 07/10/2013 tarihli ihalede alacağa mahsuben 330.000,00 TL bedelle alacaklının aldığı, ihale tutanağında icra müdürlüğünce alacaklıya bedelin yatırılması için bir süre verilmediği anlaşılmaktadır.
İcra müdürlüğü tarafından ihale tarihinde, dosya alacağı ile ihale bedeli arasındaki farkın ödenmesi için alacaklıya bir süre verilmediğine göre, ihale tarihinden itibaren on gün içinde bu bedelin yatırılmaması halinde İİK.nun 133. maddesi uygulanamaz. İcra müdürlüğünce süre verildiğine ilişkin kararın tebliğinden itibaren, verilen sürede bedel yatırılmazsa ancak o zaman İİK.nun 133.maddesi gereğince ihalenin düşürülmesine karar verilebilir.
O halde, mahkemece, icra müdürlüğünün ihale bedeli farkının ödenmesi için süre verildiğine ilişkin kararının tebliğinden itibaren alacaklı tarafından söz konusu bedelin süresinde yatırılıp yatırılmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstem, ihale bedelinin yatırılması için ihale alıcısına on günlük süre verilmesine ilişkin icra müdürlüğü işleminin iptali ile ihale kararının kaldırılmasına ilişkindir.
Şikâyetçiler vekili; müvekkilleri hakkında Adana 5 İcra Müdürlüğünün 2009/936 sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yürütülen takip nedeni ile S. İlçesi C.paşa Mahallesi, 1018 ada 120 parsel sayılı yerdeki 1 numaralı bağımsız bölümün 07.10.2013 tarihinde 330.000,00TL bedelle alacaklıya ihale edildiğini, ipoteğin 250.000,00TL bedelli limit ipoteği olup aradaki fark olan 80.000,00TL’nin yatırılması için icra memurunca ihale tutanağında süre verilmemiş olduğunu, ipotek bedeli ile ihale bedeli arasındaki farkın derhal yatırılmamış olması nedeniyle icra memurluğunca ihale kararının kaldırılması gerekir iken alacaklı vekilinin başvurusu üzerine 80.000,00TL’nin yatırılması için 23.10.2013 tarihinde on günlük süre verilmesinin yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek memur işleminin iptaline ve ihale kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; takip dosyasında satışın 07.10.2013 tarihinde yapıldığı fakat ipotek limitini aşan kısmının yatırılması konusunda ihale alıcısı alacaklıya süre verilmediği, ipoteğin 250.000,00TL bedelli limit ipoteği olup taşınmaz üzerinde takip alacaklısının alacağına önceliği olan başkaca alacak bulunmadığına göre sıra cetveli yapıldıktan sonra alıcıya ihale bedelini yatırmasına ilişkin süre verilmesi kuralının uygulanmayacağı, 2004 sayılı İflas Kanunu’nun (İİK) 130’uncu maddesinde satışın peşin para ile yapılacağı icra müdürünün alıcıya on günü geçmemek üzere süre verilebileceği, İİK’nın 133’üncü maddesinde ise derhal ya da kendisine verilen süre içinde ihale bedelinin yatırılmaması hâlinde ihale kararının icra müdürü tarafından kaldırılarak teminat miktarının alıkonulacağının düzenlendiği gerekçesiyle 23.10.2013 tarihli memur işleminin iptaline karar verilmiştir.
Karşı taraf/alacaklı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda gösterilen gerekçe ile bozulmuştur.
Yerel Mahkemece; önceki gerekçelerle ve 07.10.2013 tarihli ihalede, ihale konusu taşınmazın 330.000,00TL bedelle takip alacaklısına ihale edildiği, alacaklının ipoteği 250.000,00TL bedelli limit ipoteği olup, aradaki farkın yatırılması için ihale sırasında alacaklıya süre verilmediği, alacaklı vekilinin tarihsiz ve UYAP’a taranma açıklamasını içermeyen dilekçesi ile ihale bedeli ile alacak miktarı arasındaki farkın yatırılması için süre verilmesini talep etmesi üzerine icra müdürlüğünün 23.01.2013 tarihli kararı ile ihale bedeli farkını yatırması için alacaklıya on gün süre verildiği, İİK’nın 130’uncu maddesinde öngörülen on günlük sürenin kesin olup memur tarafından uzatılamayacağının hükme bağlandığı, bu sürenin hangi tarihten başlayacağı konusunda kanunda açık bir hüküm olmadığı fakat İİK’nın 130 ve 133’üncü maddeleri ile Borçlar Kanununun 278’inci maddesi hükümleri ve İİK’nın 133’üncü maddesinin gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde verilen sürenin ihale tarihinden başlayacağının kabulü gerektiği, şu hâlde alacağın ihale bedelini karşılamadığı ve icra müdürünce ihale bedelinin yatırılması için süre verilmediği hâllerde bedelin derhal ödenmesi gerektiği, süre başlangıcının icra memurunun vereceği süreden itibaren başlatılmasının peşin para ile satış yapılması ilkesine aykırı olacağı vurgulanmak suretiyle direnme kararı verilmiş; direnme kararı karşı taraf/alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; üst sınır ipoteğine dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takipte alacağa mahsuben taşınmazı satın alan ipotek alacaklısının ihale bedeli olan 330.000TL ile ipotek alacağı olan 250.000TL arasındaki 80.000TL farkın yatırılması için icra müdürlüğünce ihale tutanağında süre verilmediği gözetilerek, ihale alıcısının 80.000TL olan fark ihale bedeli kısmını ihale tarihinde mi yoksa daha sonra verilecek süre içinde mi ödemesi gerektiği, burada varılacak sonuca göre ihalenin icra müdürlüğünce İİK’nın 133. maddesinin birinci fıkrası uyarınca kaldırılıp kaldırılamayacağı noktalarında toplanmaktadır.
Üst sınır ipoteğine dayalı takip yapan alacaklının alacağına mahsuben ihaleyi alması nedeniyle uyuşmazlığın çözümü için öncelikle, ipotek kavramı ile üst limit (maksimal) ipoteği kavramları hakkında açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.
Taşınmaz rehninin bir çeşidi olan ipotek, Türk Medeni Kanununun (TMK) 881 ilâ 897’nci maddeleri arasında düzenlenmiştir. Söz konusu maddelerde ipoteğin tanımı yapılmaksızın, ipoteğin amacı ve niteliği (m. 881), kurulması ve sona ermesi (m. 882- 887), hükümleri (m. 888- 891) ve kanuni ipotek hakları (m. 892- 897) ile ilgili hususlar ele alınmıştır. Doktrinde ipotek kavramı, kişisel bir alacağı güvence altına alma amacını güden, kıymetli evraka bağlı olmayan ve bir taşınmazın değerinden alacaklının alacağını elde etmesi olanağını sağlayan sınırlı ayni hak olarak tanımlanmaktadır (Akipek, J.G/A.türk,T.: Eşya Hukuku, 2009, s. 786; Gürsoy, K./E., F./C.sel, E.: Türk Eşya Hukuku, 1984, s. 1032).
Taşınmaz rehninin temel ilkelerinden biri olan belirlilik ilkesi gereğince, ipoteğin kurulmasında, taşınmazın ne miktar alacak için güvence teşkil edeceği tapu kütüğünde açıkça gösterilmelidir. Bu husus, TMK’nın 851’inci maddesinde “Taşınmaz rehni, miktarı Türk parası ile gösterilen belli bir alacak için kurulabilir. Alacağın miktarının belli olmaması hâlinde, alacaklının bütün istemlerini karşılayacak şekilde taşınmazın güvence altına alacağı üst sınır taraflarca belirtilir.” şeklinde ifade edilmiştir.
TMK’nın 851’inci maddesindeki düzenlemeden de anlaşıldığı üzere ipotek, güvence altına alınması düşünülen alacağın miktarının belirli olup olmamasına göre iki şekilde kurulabilir. Buna göre, ipotekle güvence altına alınması düşünülen alacağın miktarı belirli ise anapara ipoteği, belirli değilse üst sınır ipoteği kurulur (Köprülü,B./ Kaneti,S.: Sınırlı Ayni Haklar, 1982- 1983, s. 284, 287; O.man, K./Seliçi, Ö. /O. Ö.,S.: Eşya Hukuku, 12. Baskı, 2009, s. 720; Ayiter,N.: Eşya Hukuku, 1983, s. 171; Akipek/A.türk, age s. 757; Ayan, s. 136).
İpoteğin kurulması anında güvence altına alınmak istenen alacak, mevcut ve miktar itibarıyla belirli ise, bu miktar tapu kütüğüne tescil edilir. Bu durumda, bir anapara ipoteği veya sabit ipotek söz konusu olur (Köprülü/Kaneti, s. 284; Ertaş, Ş./İ. S./D. Gürpınar, Eşya Hukuku, 2008, s. 538).
İpoteğin kurulması esnasında güvence altına alınmak istenen alacağın miktarı belirli değilse, alacaklının bütün istemlerini karşılayacak şekilde taşınmazın güvence altına alacağı üst sınır taraflarca belirlenmelidir. Bu şekilde, miktarı belirli olmayan alacaklar için kurulan ipoteğe, üst sınır ipoteği veya azami meblağ ipoteği adı verilir (Köprülü/Kaneti, age. s. 287; Akipek, age, s. 192; Ayan, age. s.136).
Üst sınır ipoteği, genellikle rehnin kurulduğu anda miktarı bilinmeyen ve ilerde doğacağı zamanda da miktarının ne olacağı tahmin edilemeyen alacaklar için kurulur. Henüz gerçekleşmemiş olmakla birlikte doğması ihtimali bulunan tazminat alacakları, genel kredi hesabı veya cari hesaptan doğan alacaklar ile şarta bağlı alacaklar bu tür alacaklara örnek olarak gösterilebilir (O.man/Seliçi/O.-Ö.,age. s. 720; Köprülü/Kaneti, …s. 287- 288; Gürsoy/E./C.sel, …s.967- 968; Ayan, age. s. 136).
Gelinen bu aşamada ihale sonrası ödeme usulünü düzenleyen İİK’nın 130’uncu ve ihalenin feshini düzenleyen İİK’nın 133’üncü maddeleri hakkında da açıklama yapılmalıdır.
İİK’nın 130’uncu maddesi “Satış bedeli peşin ödenir. Ancak icra memuru alıcıya on günü geçmemek üzere bir mühlet verebilir.” hükmünü içermektedir.
Maddede, ihale bedeli ödemesinin nakit olarak (peşin para ile) yapılması öngörülmüş olduğundan, ihale bedelinin nakit olarak yatırılması zorunlu olup, para yerine teminat mektubu, senet ve çek verilemez.
Satış bedelinin kural olarak “peşin” yatırılması gerekirse de, alıcıya on günü geçmemek üzere bir süre tanınabilir. Bu süre kesin olup, memur tarafından uzatılamaz. Şartnamede, “arttırmaya girecek alıcılara süre verilebileceği” konusunda bir taahhüt yer almamışsa ihaleden sonra alıcıya böyle bir süre verip vermemek satış memurunun (icra müdürünün) takdirine bağlıdır (A., E. K: İcra ve İflas Hukukunda Taşınmaz Malların Açık Artırma Yolu ile Paraya Çevrilmesi, s.131; Kuru, B. El Kitabı, 2004, s. 576). Memurun bu konudaki kararına karşı icra mahkemesine şikâyet yoluyla başvurulabilir.
Eğer, şartnamede “alıcıya süre verileceği” konusunda bir taahhüt varsa, satış memuru, istenen süreyi vermek zorundadır. Burada da, memurun bu kararı aleyhine icra mahkemesine şikâyet edilebilir. Alıcıya verilecek süre, 10 günü geçemez. Bu 10 günlük süre bir defada verilebileceği gibi, önce 10 günden az verilip, daha sonra 10 güne tamamlanabilir (A., E. K., age s. 131; Erturgut, M.: İcra ve İflâs Hukukunda Menkullerin Paraya Çevrilmesi, s.123 vd.). Ancak bu şekilde alıcıya verilen sürelerin toplamı hiçbir şekilde 10 günü geçemez.
Alıcı satış bedelini verilen süre içinde, eğer süre verilmemişse hemen tamamen yatırmazsa, icra müdürü ihaleyi kendiliğinden kaldırmak (ihale kararını geri almak) zorundadır. Bu konuda icra hâkimi değil, icra müdürü yetkili kılınmıştır.
30.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4949 sayılı Kanununun 38. maddesi ile değişik İİK’nın 134’üncü maddesinin beşinci fıkrasında “Taşınmazı satın alanlar, ihaleye alacağına mahsuben iştirak etmemiş olmak kaydıyla, ihalenin feshi talep edilmiş olsa bile, satış bedelini derhal veya 130’uncu maddeye göre verilen süre içinde nakden ödemek zorundadırlar…” düzenlemesi yer almaktadır. A.an maddenin değişikliği öncesinde de kanunda açıkça düzenlenmemiş olmakla birlikte alacaklının, ihaleye girerek alacağına mahsuben borçluya ait bir taşınır/taşınmazı satın alabileceği konusunda hiçbir duraksama yoktur. Bu durumun gerek doktrinde ve gerekse Yargıtay içtihatlarında (alacaklıları arttırmaya katılmaya teşvik etmek için) alacaklıya tanınmış olan bu hakkın hukuki niteliğinin teknik anlamda bir “takas” olmadığı (Postacıoğlu, İ. E.: İcra Hukuku Esasları, 1982, s.503 ; A., R.: İcra-İflas Hukukunda İhale ve İhalenin Feshi, 1984, s: 215 ; Erturgut, M., …e. s. 125 ) ve bu durumda borçlar kanununda öngörülen “alacaklı-borçlu sıfatlarının birleşmesi”nin de söz konusu olmadığı görüşü benimsenmiştir (A., R., …e. s: 215; Erturgut, M., …e. s. 125). Taşınmaz, yapılan artırma sonucu alacaklıya ihale edilmiş ise ve taşınmaz üzerinde kendisinden önce haczi bulunan ya da kendi alacağına göre rüçhanlı durumda bulunan bir alacaklı yok ise, alacaklı, borçludaki alacağını yatırmak zorunda olduğu ihale bedelinden mahsup edebilir. Zira burada kökeni Roma Hukukunda bulunan “kimseden daha sonra kendisine iade edilecek parayı peşin olarak ödemesi (yatırması) istenemez.” kuralı uyarınca “alıcı-alacaklının daha sonra kendisine iade edilecek parayı ödemekten kaçınması” durumu söz konusudur (Postacıoğlı, İ. E., …e. s. 503; Erturgut, M., …e. s: 125). Ancak ihale bedeli, alıcı alacaklının alacağından fazla ise bu durumda aradaki farkın ödeme süresi içerisinde icra dosyasına ödenmesi gerekecektir (Erturgut,M.,age. s.125,dn.277). Alacaklının alacağının kesinleşmiş olması yeterli olup alacağının satış gerçekleştirilen dosyada olması şart değildir. Alacaklı başka takip dosyalarındaki alacağını da kesinleşmiş olması şartıyla ihale bedelinden mahsup yapabilecektir (Uyar, T.: İcra Hukukunda İhale ve İhalenin Bozulması, 2. Baskı, Manisa 1988, s.453,454; A., R, age. s. 214 vd.).
Öte yandan taşınmazı alacağına mahsuben ihale ile alan alacaklının haciz veya ipotek alacağından önce gelen satışa çıkartılan taşınmaz (veya taşınır) üzerinde haciz veya ipotek olması hâlinde ileride sıra cetveli yapılması gerekeceğinden alacaklının alacağının ihale bedelini karşılayıp karşılamadığı saptanarak bir başka ifade ile alacaklı aleyhine ihale bedel farkı doğduğu tespit edilerek, alıcıdan önce haciz veya ipotek kaydının bulunup bulunmadığı, eğer alacaklı alıcıdan önce konulmuş olan haciz veya ipotek bulunması hâlinde üçüncü kişilerin alacak miktarlarının da belirlenmesi gerektiği dahi belirlenmeden alacaklı alıcıya muhtıra çıkartılamayacağı da tartışmasızdır.
Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya gelince; 05.06.2008 tarihinde B..’nun maliki olduğu 101.. ada 1.. parselde bulunan 1 numaralı iş yeri nitelikli bağımsız bölüm üzerinde 250.000,00TL bedelle alacaklı A.. Organize Sanayi Bölgesi lehine 1.derecede, %84 faizli, fekki bildirilinceye kadar hüküm ifade etmek üzere ipotek resmÎ senedi düzenlendiği ve alacaklının ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başladığı, borçlunun şikâyeti üzerine Adana 2. İcra Mahkemesinin 29.09.2009 tarih ve 2009/.. E.-.. K. sayılı kararı ile takibe konu ipotek alacağının limit ipoteği olması nedeniyle ipotek bedeli olan 250.000,00TL’yi aşan kısmın iptaline karar verildiği, diğer bir ifade ile dosya alacağının 250.000,00TL ile sınırlandırıldığı, ipotekli taşınmazı 07.10.2013 tarihli ihalede alacağa mahsuben 330.000,00TL bedelle alacaklının aldığı, ihale tutanağında icra müdürlüğünce alacaklıya bedelin yatırılması için bir süre verilmediği, 22.10.2013 tarihinde borçlu vekilinin ipotek limiti dışında kalan 80.000,00TL’nin yatırılmamış olması nedeni ile satışın düşürülmesine karar verilmesinin talep edilmesi üzerine icra memurluğunca henüz sıra cetveli yapılmamış olduğundan ihale alıcısına ödeme için süre verilemeyeceği gerekçesiyle borçlu vekilinin satışın düşürülmesi talebinin reddine, ihale alıcısı/alacaklıya aradaki fark olan 80.000,00TL’yi yatırması için 10 gün süre verilmesine karar verildiği, bu kararın 30.10.2013 tarihinde ihale alıcısı/alacaklıya tebliğ edildiği ve onun da 01.11.2013 tarihinde ihale bedeli farkı olan 80.000TL’yi icra dairesine yatırdığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar İİK’nın 134. maddesi hükmüne göre, alacaklı ihaleye alacağına mahsuben iştirak etmesi hâlinde satış bedelini derhal veya verilen süre içinde nakden ödemek zorunda değil ise de icra takibine konu ipotek alacağının üst sınır ipoteği olup davacının talep edebileceği miktarın üst sınırını göstermesi ve alacaklının her durumda 80.000TL ihale bedel farkını yatırmak zorunda olmasının yanında, taşınmaz üzerinde ipotek alacaklısının alacağından önce gelen bir haciz ve ipotek alacağının bulunmaması dolayısıyla icra müdürü tarafından sıra cetveli yapılmasının gerekmemesi ve icra müdürünün ihale tutanağında alacaklıya ihale bedelini yatırması için bir süre vermediği hususları birlikte değerlendirildiğinde, İİK’nın 130. maddesi uyarınca ihale alıcısının ihale bedelini derhal yatırması gerektiği kabul edilmelidir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında İİK’nın 134’üncü maddesinin 5’inci fıkrası uyarınca alacağa mahsuben taşınmazın satın alınması hâllerinde ihale alıcısının ihale bedelini ne derhal ne de İİK’nın 130’uncu maddesinde yazılı on günlük sürede ödemek zorunda olmadığı gibi icra müdürünce ihale bedeli ile limit ipoteği bedeli arasındaki farkın yatırılması için bir süre verilmediğinden, alıcının bu farkı kendiliğinden icra dairesine yatırmasının beklenemeyeceği, İİK’nın 134’üncü maddesinin 5’inci fıkrası hükmü karşısında bu farkın ihalede peşin olarak ödenmesi gerektiği sonucunun çıkarılamayacağı, alıcının ödemesi gereken miktarın ileride yapılacak sıra cetveliyle ortaya çıktıktan sonra istenebileceği, aksinin kabulü hâlinde fark ihale bedeli tam olarak ödenmeden taşınmazın ihale alıcısı adına tescil edilmesi sonucunu doğuracağı, bu yön dikkate alınarak yerel mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir.
Hâl böyle olunca, yerel mahkemenin yazılı şekilde karar vermesinde bir isabetsizlik görülmediğinden usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekir.
S O N U Ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle karşı taraf/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin yatırıldığından başka harç alınmasına yer olmadığına, aynı Kanun’un 440’ıncı maddesine göre kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.01.2019 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Taşınmazlara ilişkin ihalelerde ihale bedelinin ne zaman ve ne şekilde ödeneceği İİK’nın 130. maddesinde düzenlenmektedir. Bu maddeye göre “satış bedeli peşin ödenir. Ancak icra müdürü alıcıya on günü geçmemek üzere bir mühlet verebilir”. İcra müdürü, satış bedelinin ödenmesi için alıcıya on günden az bir süre vermiş ise bu süreyi 10 günü geçmemek üzere uzatabilir. İhalenin feshi talep edilmiş olsa bile alıcı satış bedelini nakden ödemek zorundadır.
Borçlu ve ihale bedelinden tatmin edilecek bütün alacaklılar muvafakat ederse, icra müdürü alıcıya on günden fazla bir ödeme süresi verebilir. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 23.03.1955 tarih 1/5 sayılı içtihadı birleştirme kararı İİK’nın 133. maddesi uyarınca ihale bedelinin derhal veya verilen mühlet içinde ödenmemiş olması hâlinde satış memurluğunca ihalenin resen feshe yetkisi olup olmadığı konusundaki uyuşmazlığın çözümlenmesine ilişkindir.
Söz konusu karar sonucu “İcra ve İflas Kanununun 133. maddesi uyarınca ihale bedeli artırma şartnamesinde müşteriye aidiyeti tasrih olunan tellaliye resmi derhal veya verilen mühlet içinde ödenmediği takdirde satış memurluğunca ihalenin resen feshedilmesi, edilmediği takdirde vaki olacak şikâyet üzerine mercice ihalenin feshi lüzumuna karar verilmesi lazım geldiğine…” şeklindedir.
Karar gerekçesi ve sonuç kısmında alacağa mahsuben satışlarda alacağın ne zaman ve nasıl ödeneceğine ilişkin bir hüküm içermemektedir. A.an İçtihadı Birleştirme Kararında atıf yapılan 01.07.1948 tarihli 5237 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu, 26.05.1981 tarihli ve 2464 sayılı Belediye Gelirler Kanunu ile yürürlükten kaldırılmış olup bu Kanunun 68. maddesinde tellallık harcını ve mal ve ürünlerini satan gerçek ve tüzel kişilerin (borçluların) ödemekle yükümlü oldukları hükme bağlanmıştır.
İİK’nın 133/1 fıkrası hükmüne göre “Alıcı derhal veya kendisine verilen (azami 10 günlük) süre içinde satış bedelini ödemez ise ihale kararı icra müdürü tarafından kaldırılarak teminat akçesi alıcının ikinci fıkra gereğince mesul bulunduğu meblağa mahsup edilmek üzere alıkonulur”.
İcra müdürü satış bedelini ödemesi için alıcıya süre vermemiş ise alıcının satış bedelini derhal (peşin) ödemesi gerekir.
Artırma şartnamesinde alıcıya ait olacağı gösterilmiş olan tellaliye resmi, ihale damga pul bedeli tapu alım harcı ve katma değer vergisi de satış bedeline dahil olup (hemen değil) ihale kesinleştikten sonra icra müdürlüğünce bunların makul süre içinde yatırılması için alıcıya muhtıra gönderilmiş alıcı muhtırada belirtilen süre içinde ödemez ise icra müdürlüğünce İİK. 133. maddesine göre ihale kaldırılır (HGK. 29.11.2006-12/759-760).
İcra müdürlüğünce ihale tutanağında alıcıya KDV ve damga vergisini yatırması için 10 günlük süre verilse dahi henüz ihale kesinleşmeden ve vergi matrahı ile ödenmesi gereken miktar belli olmaksızın bu sürenin geçerliliğinden bahsedilemez. Ayrıca ihalenin kesinleştiğine dair alıcıya herhangi bir bildirimde bulunulmadan ihale tutanağında verilen sürenin ihalenin kesinleşmesi ile kendiliğinden başlayacağının kabulü hak kaybına yol açacağından ihale tutanağında verilen sürenin İİK’nın 133. maddesine uygun bir muhtıra olarak kabulü mümkün değildir.
Katma Değer Vergisinde satışın yapılması ile vergiyi doğuran olay meydana gelmekte, kesinleşen ihale bedeli verginin matrahı olup alıcının KDV ödeme yükümlülüğü ihalenin kesinleşmesi ile doğmaktadır. İhalenin feshi davası açılması hâlinde ön davanın sonuçlanmasına bağlı olarak ihaleden yıllar sonra ihalenin kesinleşmesi söz konusu olabilmektedir. İcra müdürlüğü ihale kesinleştikten sonra kesinleşen ihale bedeli üzerinden KDV ve damga vergisi tahakkuk ettirdikten sonra İİK. 133. maddesine göre KDV ve damga vergisinin yatırılması için alıcıya süre verilmesi sürede ödenmez ise ihaleyi kaldırması gerekir.
Görüldüğü üzere KDV ve damga vergisinin yatırılması için verginin ihale tutanağında ihaleden itibaren 10 günlük süre verilmesi veya süre verilmeden peşin yatırılmasını istenmesi mümkün değildir. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları bu yöndedir (12.HD-12.10.2000, 13675 E., 14951 K.; 12.HD. 02.02.1998, 248 E., 525 K.; 12.HD. 28.04.1997, 4484 E., 4784 K.; 12.HD. 30.04.2001, 5996 E., 7357 K.; 12.HD. 03.12.2015, 2015/16864 E., 30380 K.; 12.HD. 11.06.2013, 2013/12903 E., 2013/21875 K.; 12.HD. 16.12.2003, 21326 E., 24901 K.; HGK. 29.11.2006, 12-759 E., 760 K.).
Bu duruma göre İİK. 133. maddesinde “… verilen mühlet içinde” ibaresinin her zaman ihale tarihinden itibaren mühletin başlaması gerektiği şeklinde yorumlanamayacağı anlaşılmaktadır. Ancak icra memuru ihale tutanağında, ihale bedelinin nakden ödemesini istemiş ve 10 günü geçmemek üzere süre vermiş ise bu süre içinde, süre vermemiş ise satış bedelini ihale günü mesai bitimine kadar nakden peşin ödemesi zorunludur. Şayet satış ilanında ihale bedeli ödenmesi için süre verileceği yazılı ise icra müdürü ihale sırasında ihale bedelinin peşin ödenmesine karar veremez.
Alıcı aynı zamanda alacaklı ise alacağına mahsuben satışa konu taşınmazı ihalede satın alabilir mi?
Başka bir anlatımla alacağa mahsuben ihaleye iştirak edenler ihale bedelini İİK 130. maddesine göre peşin veya verilen 10 günlük süre içinde ödemek zorunda mıdır?
Alıcı aynı zamanda borçludan alacaklı ise hak elde edecek ondan önce gelen bir alacaklı olmadığı takdirde alacaklı, alıcı sıfatı ile ödemek zorunda olduğu paraya ödemekten alacağı ölçüsünde kaçınabilir. Cebri artırma, takip edilen borçlu yararına bir alacak doğurmadığına göre, burada ve teknik anlamda takas söz konusu olmayıp, daha sonra kendisine geri verilecek olan parayı ödeyecek olan kimsenin, bu ödemeyi yapmasına gerek bulunmaması ve bu nedenle bundan peşinen kaçınılması durumu vardır (Postacıoğlu, İlten: İcra Hukuku E.leri, 6.Basım İstanbul 2010 s.149; A., R.; İcra ve İflas Hukukunda İhale ve İhalenin Feshi, Ankara 1984 s.221).
Satışa çıkarılan taşınmazı alacağına mahsuben almak isteyen alacaklının ihale konusu taşınmaz üzerindeki haciz veya ipotek alacağından önce konulmuş başka haciz veya ipotekler var ise ileride sıra cetveli yapılması gerekeceğinden ve henüz sıra cetveli yapılmamış olduğundan, alacaklının alacağının ihale bedelini karşılayıp karşılamadığı saptanıp ve dolayısı ile alacaklı aleyhine fark doğduğu tespit edilmeden ve alıcıdan önce haciz veya ipotek koyduran üçüncü kişilerin alacaklarının miktarının ne olduğu dahi belirlenmeden alıcı alacaklıya ihale bedelinin yatırılması için süre verilmesi yönündeki icra müdürlüğü kararları doğru değildir. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin öteden beri süregelen ve devamlılık gösteren kararları da bu yöndedir. (12.HD. 8.3.2005, 1474 E., 4654 K.; 12 H.D. 10.04.2012, 24854 E., 11924 K; 12 HD. 10.12.2013, 32332 E., 39520 K.; 12 HD. 14.11.2013, 26722 E., 36127 K. sayılı kararları).
Ayrıca ihale tarihine kadar ihale konusu taşınmaz üzerine haciz veya ipotek konulabileceği söz konusu dosya alacaklısının hacze iştirak edilebileceği gibi ihtimalleri de göz önüne aldığımızda, alacağa mahsuben ihaleyi alan alıcıya, ihale sırasında dosya alacağı ile ihale bedeli arası farkı yatırması için süre verilmesi mümkün değildir.
Alacağa mahsuben satışa konu taşınmazları ihalede satın almış olan alacaklıya, icra müdürlüğünce “ihale bedelini nakit olarak yatırması” için süre verilmesi hâlinde, alacaklı bu hatalı işleme karşı süresiz şikayet yoluna başvurabilir. (12.HD. 17.03.2011, 23110 E., 3731 K.).
İİK’nın 134/5 maddesi 30.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4949 sayılı kanunla getirilen bir düzenlemedir. A.an fıkranın birinci cümlesi aynen;
“Taşınmazı satın alanlar, ihaleye alacağına mahsuben iştirak etmemiş olmak kaydı ile ihalenin feshi ile talep edilmiş olsa bile, satış bedelini derhal veya 130 uncu maddeye göre verilen süreler içinde nakden ödemek zorundadırlar” şeklinde düzenlenmiştir. Bu hüküm ihaleye alacağa mahsuben iştirak etmek suretiyle taşınmaz satın alanların satış bedeline derhal veya 130. maddeye göre verilen süre içinde nakden ödemek zorunda olmadıklarını açık bir şekilde vurgulamaktadır. Alacağa mahsuben ihaleyi almasına karar verilen alıcıya ihale tutanağında ihale bedelini yatırması için süre verilmesi açık kanun hükmüne aykırılık oluşturur. Yine alacağa mahsuben ihalenin alıcıya yapılmasına karar verilmesi halinde, ihale tutanağında süre verilmemesi nedeniyle İİK 130. maddesine göre ihale bedelinin veya ihale bedeli ile dosya alacak miktarı arası farkın peşin nakden yatırılması gerektiği şeklinde yorumlanması İİK’nın 134/5 fıkrasının açık hükmü karşısında mümkün değildir. Bu hâlde ihale günü veya ihaleden itibaren 10 gün içinde icra müdürlüğünce nakden ödenmesi gereken miktar belirlenemediğinden İİK 133. maddesine göre ihalenin kaldırılmasına da karar verilmez.
Kaldı ki, ihaleye konu taşınmaz üzerinde ihale alıcısının haciz veya ipotek alacağından sonra haciz veya alacak bulunması hâlinde, alıcının alacağının, ihale bedelinin ne kadarlık kısmını karşıladığı ve dolayısı ile ödenecek fark ihale bedelinin sıra cetveli yapılması sonrası ortaya çıkacağından, icra müdürünün ihale tarihinde bir miktarı belirlemesi, nakden ödemesini kararlaştırması mümkün değildir.
Somut olayda alacaklının limit ipoteğine dayalı olarak borçlu şirket ve ipotek veren üçüncü kişi aleyhinde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlattığı, ipotek limiti alacağının 250.000TL olup, 07.10.2013 tarihinde 330.000TL bedelle alacağa mahsuben alacaklıya ihale olunduğu, ihaleye konu taşınmaz kaydında, alacaklının ipotek tarihinden sonra konulmuş olan kamu ve özel alacak hacizlerinin olduğu ayrıca üçüncü kişi lehine ipotek alacağının mevcut bulunduğu görülmektedir. Bu duruma göre ihale bedelinin bütün alacaklıların alacaklarını karşılamaya yetmeyeceği anlaşıldığından icra memurunun İİK 140. maddesine göre sıra cetveli yapması zorunludur. Sıra cetvelinde yer alan alacaklıların ihale alıcısının 250.000TL olan limit alacağı miktarını dava etmesi ve alıcının alacağının bu miktardan daha az olduğunun tespit edilmesi halinde alıcının yatırması gereken fark ihale bedelinin 80.000TL den daha fazla olacağı şüphesizdir.
Bu nedenle icra müdürü taşınmazı alacağa mahsuben alacaklıya ihale etmiş, dosya alacağı ile ihale bedeli arası farkın nakden peşin veya gününde 10 gün süre vererek ödenmesini kararlaştırmamıştır.
İcra memurunun bu kararı İİK’nın 134/5 fıkrası hükmüne uygun olup bu fıkra uyarınca ihaleye alacağa mahsuben iştirak ederek taşınmazı alanların satış bedelini derhal veya 130. maddeye göre verilen süre içinde nakden ödeme zorunda olmadıkları açıkça düzenlenmiştir.
Alacaklının alacağı oranında satış bedelinin ödemekten kaçınması yasal bir haktır. Alacaklının ihale bedelini mahsubu gereken alacak miktarı da taşınmaz üzerinde başka haciz ve ipotek alacaklarının olması hâlinde ancak sıra cetvelinin yapılmasından sonra ortaya çıkar.
Alacaklı da ihaleden sonra 24.10.2013 tarihinde icra müdürlüğünden sıra cetveli yapılarak ödemesi gereken miktarın çıkarılmasını ve bu miktarın ödemeleri için süre verilmesini talep etmiştir. Ancak bu talebinden önce ihale bedeli olan 330.000TL ile limit ipoteği alacağı 250.000TL arasındaki 80.000TL farkın yatırılması için süre talep ettiğinden ve bu talep uyarınca kendisine 23.10.2013 tarihinde 80.000TL yatırmak üzerinde 10 günlük süre verildiğinden, alacaklının sıra cetveli yapılma talebi icra müdürlüğünce 24.10.2013 tarihinde reddedilmiştir. İcra müdürü borçlunun 80.000TL farkın ihaleden itibaren 10 gün içinde yatırılmadığından satışın düşürülmesi talebi de henüz sıra cetveli yapılmadığı 23.10.2013 tarihinde reddine karar vermiş olup gerek icra mahkemesine başvurusunda bu kararın iptali ile ihale kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İcra mahkemesinin talebin kabulüne ilişkin kararı Yargıtay 12.Hukuk Dairesince bozulmuştur. Bozma kararında alacaklının ipotekli taşınmazı alacağa mahsuben aldığı ihale tutanağında icra müdürlüğünce alacaklıya bedelin yatırılması için bir süre verilmediğinden, ihale tarihinden itibaren 10 gün içinde bu bedelin yatırılmaması hâlinde İİK 133. maddesinin uygulanmayacağı belirtilmiştir. İhaleden sonra süre verilmesine ilişkin kararın tebliğinden itibaren verilen sürede ihale bedeli yatırılmaz ise ancak o zaman İİK 133. maddesi gereğince ihalenin kaldırılması kararı verilebileceği vurgulanmıştır. Mahkemece icra müdürlüğünün ihale bedeli farkının ödenmesi için süre verildiğine ilişkin kararın tebliğinden itibaren alacaklı tarafından söz konusu bedelin, süresinde yatırılıp yatırılmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuştur.
Bozma gerekçesi usul ve yasaya uygundur. Alacağa mahsuben ihalede ihale alıcısı İİK 134/5 fıkrası hükmüne göre satış bedelini ne derhal ne de 130. maddesine göre verilen sürede ödemek zorunda değildirler. A.an maddede ihale alıcısı olan alacaklının ihale tarihindeki alacağının ihale bedelini karşılayıp karşılamadığına göre bir ayrım yapılmamıştır. Bundan dolayı ihale bedelinin ödenmesi için süre verilmediğinde bahsedilerek ihale bedelinin nakden ödenmesi gerektiği sonucuna varılamaz. Aksinin kabulü İİK’nın 134/5 fıkrası hükmüne aykırılık oluşturulabileceği gibi sıra cetveli yapılması sonrasında alacak miktarı saptanmadan, dosya alacağı elden alınarak fark ihale bedelinin yatırılması için ihale tarihinde süre verilmesi halinde eksik ödeme ve sonrasında İİK 135/1 uyarınca alıcı adına taşınmazın tapuda tescili söz konusu olacaktır.
Yukarıda belirtilen ilke ve kurallar uyarınca 12. Hukuk Dairesinin bozma kararı usul ve yasaya uygun olup mahkemenin direnme kararının bozulması gerekirken onanması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.
HGK. 17.01.2019 T. E: 2017/12-732 K: 14