Menfi TespitTebligatYargıtay Kararları

İİK. mad. 89/3 uyarınca menfi tespit istemine ilişkin davanın,  üçüncü haciz ihbarnamesinin bildiriminden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiği

İİK. mad. 89/3 uyarınca menfi tespit istemine ilişkin davanın,  üçüncü haciz ihbarnamesinin bildiriminden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiği; bildirimin “usulüne uygun tebligat” ile yapılmış olacağı- Davacının, haciz ihbarnamesine itiraz ettiği ve tebligat adresi olarak adresini bildirdiği, ancak davacıya, İİK. mad. 89/3 uyarınca 3. haciz ihbarnamesinin, bildirmiş olduğu bu adres yerine Tebligat Kanunu’na aykırı şekilde mernis adresine tebliğ edildiği, yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı anlaşıldığından eldeki davanın süresi içinde açıldığı kabul edilerek, esasının incelenmesi gerektiği-

Dava, İİK’nun 89/3 maddesi uyarınca menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın hak düşürücü süre yönünden usulden reddine dair verilen karar, Dairemizin; 13/12/2017 gün ve 2017/3672 esas ve 2017/8222 karar sayılı ilamı ile onanmış, davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.

Davacı; davalı alacaklı tarafından Sincan 1. İcra Müdürlüğünün 2014/448 esas sayılı takip dosyasında dava dışı oğlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yapıldığını, tedavi amacıyla şehir dışında bulunduğu süreler içerisinde adresine İİK’nun 89. maddesi uyarınca 1. 2. ve 3. haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, kendisinin tebligatlardan haberi olmadığını ve oğlu ile arasında herhangi bir alacak ve borç ilişkisinin bulunmadığını belirterek, haciz ihbarnameleri nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.

Davalı vekili, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını belirterek, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece; davanın, davacının üçüncü haciz ihbarnamesini 06/08/2013 günü öğrendiği kabul edilerek bu tarihten itibaren İİK’nun 89. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen 15 günlük hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesi ile usulden reddine karar verilmiştir.

İİK’nun 89. maddesinin 3. fıkrasında “…İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir…” şeklinde düzenleme yer almaktadır.

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır. İİK’ nun 89. maddesinin 3. fıkrasında, 3. haciz ihbarnamesinin bildiriminden itibaren menfi tespit davasının 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiğinin düzenlendiği, bildirimin ise “usulüne uygun tebligat” ile yapılmış olacağı, kabul edilmelidir.

Dosya kapsamından; davacının, 24/11/2012 havale tarihli dilekçe ile haciz ihbarnamesine itiraz ettiği ve tebligat adresi olarak “İstasyon Mah. Karanfil Sokak No 43/B Sincan Ankara” adresini bildirdiği, ancak davacıya, İİK’nun 89/3 maddesi uyarınca 3. haciz ihbarnamesinin, bildirmiş olduğu bu adres yerine Tebligat Kanunu’na aykırı şekilde mernis adresine tebliğ edildiği yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı anlaşıldığından eldeki davanın süresi içinde açıldığı kabul edilerek, esasının incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından kararın bozulması gerekir ise de, bu yön gözetilmeden karar onanmış olduğundan, davacı vekilinin karar düzeltme istemi kabul edilmeli, Dairemizin 13/12/2017 gün ve 2017/3672 esas ve 2017/8222 karar sayılı sayılı onama kararı kaldırılmalı ve yerel mahkeme kararı açıklanan nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440-442. maddeleri gereğince davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne; Dairemizin 13/12/2017 tarihli ve 2017/3672 esas, 2017/8222 karar sayılı onama kararının kaldırılmasına; kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve tashihi karar talep eden davacıdan önceki onama kararımızla alınan harç ile peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 08/05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.

4. HD. 08.05.2019 T. E: 2018/2320, K: 2665

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu