Site icon İcra Hukuku | İcra ve İflas Hukukuna Dair Her Şey….

İİK' nın 45.maddesinde; rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusunun iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceği, poliçe ve emre muharrer senetlerle çekler hakkındaki İİK'nın 167.madde hükmünün mahfuz olduğu, aynı kanunun 167.maddesinde ise; alacağı çek, poliçe veya emre muharrer senede müstenit olan alacaklının, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte bulunabileceği-


Taraflar arasındaki şikâyet isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince şikâyetin kabulüne karar verilmiştir.

Kararın alacaklı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle şikâyetin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı borçlu tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı borçlu tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelendi.

I. TALEP

Borçlu; alacaklı vekili tarafından aleyhine İzmir 24. İcra Müdürlüğünün 2018/9629 Esas sayılı dosyasında 08.08.2018 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, aynı alacağa ilişkin olarak 16.10.2018 tarihinde de İzmir 11. İcra Müdürlüğünün 2018/12417 Esas sayılı dosyasında tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilâmlı icra takibi başlatıldığını, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 45 ve 167 nci maddeleri uyarınca alacaklının tercih hakkının bulunduğunu, somut olayda alacaklı vekilinin tercih hakkını kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinden yana kullandığından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibin iptali gerektiğini ileri sürerek İzmir 11. İcra Müdürlüğünün 2018/12417 Esas sayılı dosyasındaki takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Alacaklı vekili; 2004 sayılı Kanun’un 45 inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmüne göre rehin ve ipotekle temin edilmiş alacaklar için öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılabilecekken poliçe ve emre muharrer senetlerle çekler hakkındaki 167 nci madde hükmünün saklı tutulduğunu, buna göre rehin ve ipotekle temin edilmiş alacaklar ile birlikte kambiyo senetlerine özgü takip yapılabileceğini, şikâyet konusu takiplerin usulüne uygun başlatıldığını belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 26.11.2020 tarihli ve 2020/308 Esas, 2020/533 Karar sayılı kararı ile; 2004 sayılı Kanun’un 45 ve 167 nci maddelerine göre bir alacak rehinle temin edilmiş ise de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılabileceği, ancak bu hâlde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü madde uyarınca derdest takip bulunmama şartı nedeniyle alacaklı tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe başlanmış ise bu takip sona erip alacağın bir kısmının tahsil edildiği belirlenmeden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılamayacağı, somut olayda kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldıktan sonra, takip devam ederken aynı borçlu aleyhine başlatılmış ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatılmış olduğu gerekçesiyle şikâyetin kabulü ile (İzmir 11. İcra Müdürlüğünün 2018/12417 Esas sayılı dosyasındaki) takibin iptaline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 08.11.2021 tarihli ve 2021/634 Esas, 2021/2762 Karar sayılı kararı ile; 2004 sayılı Kanun’un 45 ve 167 nci maddeleri uyarınca alacağı rehinle teminat altına alınan alacaklı, rehnin paraya çevrilmesi yoluna başvurmadan doğrudan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibi tercih edebileceği gibi, önce rehnin paraya çevrilmesi ve daha sonra veya aynı zamanda kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yoluna da başvurabileceği, aynı alacak için değişik takip yollarına başvurulmasına yasal bir engel bulunmadığı, asıl olanın tahsilde tekerrür olmamasının sağlanması gerektiği, somut olayda kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip ve ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerin aynı alacağa ilişkin olduğunun tarafların kabulünde olduğu, aynı alacağa ilişkin olarak başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte “tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla” takibe geçildiğinin açıkça belirtildiği, kambiyo senetlerine özgü takibe geçilmesinden sonra aynı alacak için tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilâmlı takip yapılmasına yasal engel bulunmadığı gerekçesiyle alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın (şikâyetin) reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ İNCELEME SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

“…İİK’nun 45. maddesinde; rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusunun iflasa tâbi şahıslardan olsa bile alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceği, poliçe ve emre muharrer senetlerle çekler hakkındaki İİK’nun 167. madde hükmünün mahfuz olduğu, aynı kanunun 167. maddesinde ise; alacağı çek, poliçe veya emre muharrer senede müstenit olan alacaklının, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte bulunabileceği düzenlenmiştir.

Somut olayın incelenmesinde; 08.08.2018 tarihinde başlatılan İzmir 24. İcra Dairesi’nin 2018/9629 Esas sayılı takip dosyasında; alacaklı tarafından şikayetçi … ve dava dışı diğer borçlular hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, bundan sonra 16.10.2018 tarihinde İzmir 11. İcra Dairesi’nin 2018/12417 Esas sayılı takip dosyası ile borçlu … hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi başlatıldığı, takip talebinde “İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün 2018/9629 Esas sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ödenmesi” ibarelerinin bulunduğu görülmüş olup anılan takip dosyalarında yer alan alacak miktarları tam olarak aynı olmasa da takip talebi ve icra emrinde yazılı ibareler ve alacaklı vekilin cevap dilekçesi ile her iki takip dosyasına konu borcun aynı borç ilişkisinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

Her ne kadar yukarıda anılan kanun hükümleri uyarınca borç ipotek ile temin edilmiş olsa bile elinde kambiyo senedi bulunan alacaklı, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapabilirse de tercih hakkını bu takip türünden yana kullanmış ise aynı borca ilişkin olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapamaz. Bu husus süresiz şikayete tabidir. (Prof. Dr. L. Şanal Görgün, Doç. Dr. Levent Börü, Dr. Öğretim Üyesi … Kodakoğlu, İcra ve İflas Hukuku, Ocak 2022, s. 318, 319).

O halde, İlk Derece Mahkemesince, şikayetin kabulü ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibinin iptaline karar verilmesi yerinde olup, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesinin yanında 2004 sayılı Kanun’un 150/f maddesinde rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takipte takdir edilen ve kesinleşen kıymete göre rehinli malın alacağı karşılamayacağı anlaşılırsa alacaklıya kalan miktar için geçici rehin açığı belgesi verileceği ve alacaklının bu belgeye dayanarak borçlunun diğer mallarının haczini isteyebileceğinin düzenlendiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.04.2001 tarihli ve 2001/12-354 Esas, 2001/367 Karar sayılı kararında özellikle takip konusu alacağın rehin tutarı ile karşılanamayacağının belirgin olması karşısında, tüm alacak için tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile takip yapılmasında usulsüzlük bulunmadığı hususuna vurgu yapıldığı, bu durumda rehin ile teminat altına alınan taşınmazlar bakımından alacağın rehin ile karşılanamayacağının belirgin olması hâlinde genel haciz yoluna dahi başvurulabilirken 2004 sayılı Kanun’un 45 inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmünü yok saymak sureti ile kambiyo evrakına sahip alacaklıyı yalnızca rehin ya da kambiyo evrakına dayanan takibe tâbi tutmanın hukuka aykırı olacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Direnme kararına karşı süresi içinde borçlu tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Borçlu; alacaklının önce kambiyo senetlerine özgü takip yoluna başvurduğu ve tercih hakkını bu takip türünden yana kullandığı hâlde daha sonra ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla mükerrer olarak takip başlattığını, mükerrer olan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibin iptali gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda alacaklı tarafından borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine ve ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilâmlı icra takibine konu borcun aynı borç ilişkisinden kaynaklanması karşısında 2004 sayılı Kanun’un 45 ve 167 nci maddeleri uyarınca ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilâmlı icra takibinin iptalinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

2004 sayılı Kanun’un 45 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 167 nci maddesinin birinci fıkrası.

2. Değerlendirme

1. 2004 sayılı Kanun’un 45 inci maddesinin birinci fıkrası “önce rehne müracaat zorunluluğu” olarak ifade edilen kuralı düzenlemektedir. İcra ve İflas hukuku sistemimize göre kural olarak alacağı rehinle temin edilmiş olan alacaklı, borcun ödenmemesi hâlinde öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmak zorundadır. İcra ve iflas hukukunda kural önce rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılması olmakla birlikte, bu kuralın istisnaları da bulunmaktadır. 2004 sayılı Kanun’un 45 inci maddesinin üçüncü fıkrası ile 167 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca alacağı bir kambiyo senedine bağlı olan alacaklı alacak rehinle temin edilmiş olsa bile, doğruca kambiyo senetlerine mahsus haciz veya (borçlu iflasa tâbi ise) iflas yoluna başvurabilir. 2004 sayılı Kanun’un 45 inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü nedeniyle ayrıca 167 nci maddesinin birinci fıkrasında “alacak rehinle temin edilmiş olsa bile” ibaresine yer verilmesi sadece bir tekrardan ibarettir.

2. Alacaklının alacağı hem rehin ile teminat altına alınmış hem de kambiyo senedine bağlanmış ise alacaklı sıra gözetilmeksizin rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yollarına veya kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yollarından birine başvurabilir. 2004 sayılı Kanun’un 45 inci maddesinde önce rehne başvurulması kuralına yer verildikten sonra istisnalarına yer verilmiş olması karşısında, aynı anda tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla da olsa aynı alacaktan dolayı aynı borçluya karşı her iki takibe de aynı anda başvurulabileceği sonucuna varılamaz. Bu durumda alacaklı her iki takip yolundan birini tercih etmek bakımından serbesttir. Dolayısıyla alacaklı bu takip yollarından birini tercih ederek takip başlattığında bu icra takibi devam ederken aynı alacak için “tahsilde tekerrür olmamak” kaydı içerse bile diğer takip yoluna başvuramaz. Aksi hâlde aynı alacak için aynı borçluya karşı derdest bir icra takibi var iken mükerrer olarak ikinci bir takibin yapılması söz konusu olur. İcra takibinin türleri farklı olsa bile her iki icra takibindeki para alacağı da aynı hukuki ilişkiden doğmuş olduğundan mükerrerlik meydana gelir.

3. İcra ve İflas Kanunu sistemimizde alacaklı tarafından aynı borçlu aleyhine, aynı alacaktan dolayı tek takip yapılması asıl olup, “tahsilde tekerrür olmamak” kaydı içerse bile aynı anda iki takip yapılabileceğine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Alacaklı tercih hakkını kullanarak rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapması durumunda bu icra takibi sonucunda rehin tutarı borcu ödemeye yetmediği takdirde kalan alacağını haciz (veya iflas) yolu ile isteyebilir.

4. Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılması hâlinde borçlu şikâyet yolu ile icra mahkemesine başvurarak aleyhine başlatılan ikinci takibin iptalini isteyebilir. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, süresiz şikâyete tâbidir.

5. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunca 20.01.2023 tarihli ve 2021/2 Esas, 2023/1 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararı ile “Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra gözetilmeksizin hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı” şeklinde karar verilmiştir.

6. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 45 inci maddesi uyarınca içtihadı birleştirme kararları benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, Dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar. Bu yasal düzenleme gereğince, içtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurulları, Daireleri ve adliye mahkemeleri için gerekçeleri ile açıklayıcı, sonucu ile bağlayıcı olduğunda kuşku bulunmamaktadır.

7. Somut olayda ise; 08.08.2018 tarihinde İzmir 24. İcra Müdürlüğünün 2018/9629 Esas sayılı takip dosyasında alacaklı vekili tarafından şikâyetçi borçlu aleyhine bonoya dayalı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatılmıştır. Mükerrer olduğu iddia edilen İzmir 11. İcra Müdürlüğünün 2018/12417 Esas sayılı takip dosyasında ise 16.10.2018 tarihinde şikâyetçi borçlu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilâmlı icra takibi başlatılmış, takip talebinde ve icra emrinde; “tahsilde tekerrür etmemek kaydı ile (İzmir 24. İcra Müdürlüğünün 2018/9629 Esas)” kaydına yer verilmiştir. Buna göre her iki takip dosyasına konu borcun aynı borç olduğu anlaşılmaktadır.

8. O hâlde 2004 sayılı Kanun’un 45 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 167 nci maddesinin birinci fıkrası hükümleri ile 2797 sayılı Kanun’un 45 inci maddesi gereğince bağlayıcı olan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 20.01.2023 tarihli ve 2021/2 Esas, 2023/1 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince alacaklı tarafından borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine ve ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilâmlı icra takibine konu borcun aynı borç ilişkisinden kaynaklanması karşısında mükerrer olan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilâmlı icra takibinin iptali gerekir.

9. Hâl böyle olunca direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan ilave gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan ilave gerekçe ve nedenlerden dolayı 5311 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı Kanun’un 364 üncü maddesinin ikinci fıkrasının göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

HGK. 27.09.2023 T. E: 335 K: 857

Exit mobile version