12. Hukuk Dairesi2025 Yılıİlamların İcrasıKesinleşmeden İcraya Konulamayacak İlamlarTakip Açılış

İİK’nın 264. maddesinin 3. fıkrası alacak davasının mahkemede görüldüğü sırada konulması halinde esas hakkında verilecek hükmün mahkemece tebliğinden itibaren bir ay içinde alacaklının takip talebinde bulunması gerektiğini, anılan maddenin 4. fıkrası ise bu süre içinde takip açılmaması halinde ihtiyati haczin hükümsüz kalacağına ilişkin olup, bu hüküm dolayısı ile takibe konulabilmesi için kesinleşmesi gereken bir işlemin kesinleşmeden takibe konulabileceği sonucuna varılamaz.

İİK’nın 264. maddesinin 3. fıkrası alacak davasının mahkemede görüldüğü sırada konulması halinde esas hakkında verilecek hükmün mahkemece tebliğinden itibaren bir ay içinde alacaklının takip talebinde bulunması gerektiğini, anılan maddenin 4. fıkrası ise bu süre içinde takip açılmaması halinde ihtiyati haczin hükümsüz kalacağına ilişkin olup, bu hüküm dolayısı ile takibe konulabilmesi için kesinleşmesi gereken bir işlemin kesinleşmeden takibe konulabileceği sonucuna varılamaz.

 

YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2024/6216

KARAR NO: 2025/29

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

İlamlı icra takibinde borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; takibe dayanak ilamın taşınmazın aynına ilişkin olduğunu, kesinleşmeden infaz edilemeyeceğini ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, mahkemece dosya üzerinden yapılan değerlendirme sonrasında, takip dayanağı ilamda alacaklı lehine parasal edime hükmedilmiş ise de, taşınmazlara ilişkin olarak tapu iptal ve tescil işleminin mahkemece tartışılarak reddedildiğinden ve bu konudaki tartışma taşınmaz mallara ilişkin ayni haklara ilişkin olduğundan, mevcut ilamın kesinleşmedikçe icra edilmesi mümkün olmaması nedeniyle şikayetin kabulüne karar verildiği, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; şikayete konu dosyada alacaklı tarafından terditli olarak açılan davada ihtiyati haciz kararı verildiği ve ihtiyati haciz kararının infaz edildiği, davanın karara bağlanması ve kararın tebliğinden önce ilam sunularak icra emri gönderilmesi talebinde bulunulmuş olmakla, İİK’nın 264/3. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren bir ay içerisinde alacaklının ihtiyati haczin hükümsüz hale gelmemesi için takipte bulunmaya mecbur olması nedeni ile ve alacaklı tarafından yasaya uygun olarak takip başlatılmış olmakla takibin iptaline karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle istinaf isteminin kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verildiği, iş bu kararın borçlu tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.

6100 sayılı HMK’nın 367/2. maddesi gereğince gayrimenkule ve buna ilişkin ayni haklara dair hükümler kesinleşmedikçe icra edilemez. İlam bir bütün olup, ilamda yer alan eklentiler de aynı kurala tâbidir. İlamda yer alan tüm alacak kalemlerinin ilamın kesinleştiği tarihte muaccel hale geleceği belirgin olmakla, ilam kesinleşmeden, eklentilerin ayrıca takibe konu edilmeleri de söz konusu olamayacaktır. Bu kalemlerin kesinleşmesi ve infazı, ancak bir bütün olarak ilamın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. Dolayısıyla, ilamın esasına ilişkin hüküm kesinleşmeden, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin hüküm bölümü de infaz ve icra takibine konu edilemez(HGK’nın 05.10.2005 T., 2005/12-534 E.-2005/554 K.).

Somut olayda; takibe dayanak İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/211 Esas ve 2022/93 Karar sayılı ilamında, davacı tarafça tapu iptal ve tescil kabul edilmemesi halinde ödeme bedellerinin davalı tarafından davacıya ödenmesine karar verilmesinin talep edildiği,  mahkemece “davacının tapu iptal ve tescil talepleri yönünden davanın reddine, davadan önce ödenen senet bedelleri yönünden davanın kısmen kabulü ile 271.765,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ve davadan sonra ödenmiş olması sebebiyle kendiliğinden istirdata dönen senet bedelleri 168.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan istirdatına” karar verilmiştir.

Bu haliyle ilam, taşınmazın aynına ilişkin olup, kesinleşmeden takibe konu edilemez.  İİK’nın 264. maddesinin 3. fıkrası alacak davasının mahkemede görüldüğü sırada konulması halinde esas hakkında verilecek hükmün mahkemece tebliğinden itibaren bir ay içinde alacaklının takip talebinde bulunması gerektiğini, anılan maddenin 4. fıkrası ise bu süre içinde takip açılmaması halinde ihtiyati haczin hükümsüz kalacağına ilişkin olup, bu hüküm dolayısı ile takibe konulabilmesi için kesinleşmesi gereken bir işlemin kesinleşmeden takibe konulabileceği sonucuna varılamaz.

 O halde, Bölge Adliye Mahkemesince bu yönde oluşturulan icra mahkemesi kararına yönelik istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerekirken, kararın kaldırılarak yazılı gerekçe ile istemin reddine karar verilmesi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ:

 Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin, 14.06.2024 tarih ve 2023/1070 E. – 2024/1868 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 371. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu